Müzisyenlerden mektuplar: Kadebostany

Bant Mag. No:74’te müzisyenlerin farklılaşan hisleri, gerçeklikleri ve deneyimlerine kulak verelim istedik. Pandemi ve yaşanan türlü gelişmeler müziğe olan yaklaşımlarını nasıl değiştirip dönüştürüyor? Yeni üretimlerinde nasıl izler sürülebiliyor? Neler onları motive ediyor? Neler öğreniliyor? Neler çok can sıkıcı? Neler “devam” dedirtiyor? Sorularımızı Türkiye ve dışarıdan pek çok müzisyene, DJ’e yolladık. Yanıt alabildiklerimizden size mektuplar topladık. 

Barış Demirel’in “Sal Beni” şarkısına yaptığı remiksi geçtiğimiz günlerde yayımlayan Kadebostany yanıtlıyor.

“Aslında hâlâ melankoliğim. Ama artık şarkılarımın içine biraz umut da eklemeye çalışıyorum.”

“Pandemi herkes gibi beni de etkiliyor. Dolayısıyla adapte olmaya çalışıyorum. Yaratıcılığımı kullanarak oyunun içinde kalmaya çalışıyorum. ‘Take Me To The Moon’ teklimi kısa süre önce yayımladım ve televizyon kanalım Kadebostany TV gibi yenilikler sunuyorum.”

“Zamanı film müzikleri gibi farklı şeyler üretmek için kullanmaya bakıyorum. Yaptığım iş sebebiyle, yani senelerdir bağımsız bir sanatçı olarak hayatımı yaşadığım için, tüm durumlara hızla adapte olmaya çok alışkınım. Ayrıca İsviçre vatandaşı olduğum için ayrıcalıklı olduğumun farkındayım çünkü bu ülkedeki sosyal sistem iyi işliyor. Elbette herkes gibi ben de pandemi olmasaydı çok daha iyi durumda olurdum. Ama şikayet edecek bir konumda olmadığımızın farkındayım.”

“Stüdyom evimde olduğu için bu süreçte stüdyomda çokça vakit geçirdim. Birçok yeni şarkım var. Yakında Drama Act 2 EP’si olarak paylaşacağım. İçinden geçtiğimiz sürecin yeni şarkılarıma etkisine istinaden, aslında hâlâ melankoliğim. Ama artık içine biraz umut da eklemeye çalışıyorum. Temel motivasyonum değişmedi. Hep o muhteşem, evrensel ve zamanın ötesindeki şarkıyı arıyorum. Bulduğum anda emekliye ayrılacağım. Şaka bir yana, gerçekten de beni derinden etkileyen ve insanlara dokunan şarkılar yazabilme konusunda takıntılıyım. Benim motivasyonum bu.”

“Geride kalan bir yıl bana hayatta her şeyi çok da ciddiye almamak gerektiğini öğretti. Bahçemde yetişen bitkilerden otobüsün çıkardığı sese, ya da daha önemli konulara, pek çok farklı şeyden etkileniyorum. Kendimi bir filtre, yarattığım müziği de bunun bir neticesi olarak düşünme fikri hoşuma gidiyor. Rüyamda bir şarkı görüp uyandığımda onu yazamayınca sinir oluyorum. Bana umut veren ise hiç taviz vermeden yazdığım bir şarkıyı paylaşınca insanların da onu sevmesi.” 

“Nasıl günler bu günler: Müzisyenlerden mektuplar” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No: 74’e ulaşabilirsiniz.