Padme, Woods ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Zeynep Naz Günsal - Fotoğraf: weagonagal

Padme dördüncü albümünden ilk parçaları Tamar Records etiketiyle fırlattı. Yeni Woods albümü, incelikle işlenmiş akışıyla alıştıra alıştıra kana karışıyor. Uzun süreler konuşacağımız Mitski albümü de artık aramızda.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

TEKLİ: Padme – Göktaşları / Bugün Ölmek İçin N’aptın?
(Tamar Records)

İstanbullu punk oluşumu Padme, hâlâ adını verdiği dördüncü uzunçaları için geri sayımı başlattı. İlk teklilerden “Göktaşları”, melodik kurgusu, iniş çıkışları ve nakarata eşlik eden davul ataklarıyla tesiri yüksek bir parça. “Yapraklaşmam mı gerekiyordu, bu gövde bana çok darken?” sorusunu kucağınıza bırakan teklinin Alperen Soydan imzalı klibi de hemen burada. “BÖİN” olarak ismi kısaltılan ikinci parça, diğerine kıyasla çok daha yüksek enerjili. Ska numaralarıyla açılan parça ilerledikçe ok yaydan çıkıyor, ayaklar yerden kesiliyor. Bir de hatırlatma: Yeni Padme güzelliklerinin lansman konseri 20 Eylül’de Blind sahnesinde.

TEKLİ: Land of Talk – Pwintiques
(Saddle Creek)

Montrealli Lizzie Powell’ın başını çektiği grubun yoldaki albümü Performances’tan güçlü bir tadımlık. Gerek adıyla (geç fark edilebilecek bir kelime oyunu) gerek bestesiyle ve en başta deneysel medya sanatçısı ve sinemacı Ana-Maria Espino Trudel tarafından çekilmiş klibi ile Twin Peaks’e gülümseten bir övgü niteliğindeki ikinci tekli, yedi dakikalık enstrümantal bir dokuma. Badalamenti’nin tınısına dair referanslar barındırmaması kaçınılmaz fakat bu asla kör göze parmak bir şekilde yapılmıyor.

ALBÜM: Dumb Buoys Fishing Club – WRECKED
(Bağımsız)

İkisi de Londra çıkışlı müzik insanları Dan Bartlett ve Havelock Hudson’ın solo işlerine mola verip beraber yarattıkları Dumb Buoys Fishing Club’ın ilk albümü yer yer kaotik olmaktan korkmuyor. İki balıkçının hikâyesini takip eden uzunçalar; görselleri, sahne şovları, videoları, şarkılarda anlatılan hikâyeler ve beliren karakterlerle her şeyi düşünülmüş bir konsept albüm WRECKED. Albümü olabildiğince enerjik ve gürültülü yapmayı hedeflediklerini söyleyen ikili, prodüksiyon sürecinde Gorillaz, Beastie Boys, Timberland gibilerinden ilham almış.

TEKLİ: Tuğçe Şenoğul – Bu Gece
(HakuYaku)

Yüksek duygular ve bulanıklıklarla bezeli bir Sezen Aksu yorumu. Tuğçe Şenoğul’un kasvetle, karanlıkla özdeşleşen ses rengine ne kadar da yakışmış! Şarkıyla uzuuun zamanlar geçirdiği, içselleştirdiği kendini hemen belli ediyor. Cover’ın düzenlemesinde ve piyanoda Zafer Şernikli var; miks ve mastering işlemleri ise Görkem Karabudak imzalı.

TEKLİ: Animal Collective – Gem & I
(Domino Recording Co Ltd.)

Haftaya kavuşacağımız Isn’t It Now’dan üçüncü fragman ve başlığı sesli okunursa çift anlamlı “Gem & I” grubun Eno-esk pop sesinde psikedelik etmenleri ve şapşal ama içgörülü tavırlarını elden bırakmadan türettikleri, bundan önceki yirmi dakikalık ambient egzersizi “Defeat” ve masal anlatısı gibi bir ses manzaralı “Soul Capturer”a kıyasla daha akıcı ve direkt bir seyir vadediyor.

ALBÜM: Woods – Perennial
(Woodsist)

Bir yönden bu başlığın anlamının ifade ettiği kadar uzun ömürlü ve sürekli olan, şimdiye dek içinden Kevin Morby gibi bir kişilik geçmiş Brooklyn merkezli müzik oluşumu ve folk rock ekibinin ta 2006’da kurduğu kendi etiketiyle yayımlanan Perennial, geneline yaygın sakinlik ve huzur hissiyatıyla tanımlanmaması, bu duygulara hemen alışarak dinlenmemesi gereken bir albüm. Havadar, neredeyse nefes alan bir prodüksiyonla çaktırmadan çok incelikli işlenmiş parça listesi alıştıra alıştıra güçlenen ya da sesi gittikçe büyüyen; klavyeyle, elektroniklerle ve ayriyetten saksafonla pekişen retro tınısı baskın ama tümüyle güncel duyarlıkta bir iş. 

TEKLİ: Evdeki Saat – Yalan
(Clockwork)

Hem sözleri hem bestesiyle aklımızın bir köşesinde yer edinen Candan Erçetin’in 1997 çıkışlı parçası “Yalan”ı elektronik bir ses dünyasında, synth ve basla âdeta baştan yaratmış Evdeki Saat. Müzisyen, parçanın orjinal hâline kendi imzasını katarken aynı anda da parçayı güncel pop sahnesinde yerini alabilecek kıvamda yoğurmuş.

TEKLİ: Sia – Gimme Love
(Atlantic Records)

Sia, günümüzün en büyük popstarlarından biri olduğunu hatırlatmak için geri döndü. 2024 baharında yayımlanacak yeni albümü Reasonable Woman için bir işaret fişeği görevi gören “Gimme Love”, büyük nakaratı ve catchy melodisiyle Avustralyalı müzisyenin hit şarkılar bestelemek konusunda ne denli marifetli olduğunu bir kez daha ispatlıyor.

EP: mclusky – unpopular parts of a pig / the digger you deep
(Bağımsız)

Tam 19 yıllık devasa bir aradan sonra tüm patlayıcılığıyla aniden ve bangır bangır geri dönmüş Galli lâkin Bristol yerleşkeli post hardcore birliği. Sadece Bandcamp’teki sayfasından -neden geri döndüklerine dair muhteşem beyan mutlaka okunmalı- paylaşılan kısaçaları, henüz bitmemiş ve seneye tamamlamak istedikleri albümün bir yarısı. Dediklerine göre uzun yıllar ardından tekrar uğramak, turnelemek istedikleri ABD’nin pahalı mı pahalı vizelerine para yetiştirmek için yakaya yapışan, tutup bırakmayan bu EP’yi kaydetmiş mclusky.

ALBÜM: Baroness – STONE
(Abraxan Hymns)

ABD progresif metal sahnesinin heyecan verici ekiplerinden Baroness, kendin yap düsturuyla üretmeye devam ediyor. Grubun geçirdiği dönüşümleri takip edenler için diskografisinin en kendine özgü işlerinden biri olabilir. 10 parçada da Baroness’i Baroness yapan unsurlardan bir şeyler duymak mümkün ama tekrara hiç girilmiyor. Tabii ki bas-davul ikilisi Nick Jost ve Sebastian Thomson’ı her parçada takip etmek ayrı bir zevk.

TEKLİ: Searows – I have more than enough
(Last Recordings on Earth)

Alex Duckart, namıdiğer Searows yeni teklisinde sessizlik ve dinginliğin hâkim olduğu akustik bir dünya yaratıyor. Üst üste evden çıkmadan geçirdiği birkaç günden sonra ilham bulmakta zorlanan müzisyen, “I Have More Than Enough”ı çıktığı bir yürüyüşün sonunda telefonuna not aldığı birkaç düşüncenin sonucu olarak hayata geçirmiş. Etrafındakilerin ve kendisinin sahip olduğu şeylerin farkına varan Duckart’ın teklisi arada -zorlayarak da olsa- dışarı çıkmanın zihne ne kadar iyi gelebileceğini kanıtlıyor. 

ALBÜM: Mitski – The Land Is Hospitable and So Are We
(Dead Oceans)

Sektör ve ünle bir türlü uzlaşamayan Mitski, müzikten yine de çok uzak kalamıyor; iyi ki de kalamıyor. 2019’da müziği bıraktığını açıkladığından beri yayımladığı ikinci albümünde önceki işi Laurel Hell’deki pop numaralarını geride bırakmış. Her anlamda daha organik ve özüne sadık kaldığı yeni albümünde synthler ve dile dolanan nakaratlar yerini koroya, senfonik aranjmanlara, kemana, akustik gitara bırakıyor. Söz yazarlığında hep kendi filtresiz stili ve dünyayı, insanları, ilişkileri ve duyguları deneyimlemesindeki acıyla ayrışan müzisyen, bu sefer şu ana kadarki en içgörüsü yüksek, en içten ve duygularının en rafine hâliyle karşımızda. Hayatında bugüne kadar imza attığı en büyük başarının birini sevmek olduğunu fark eden Mitski kendi şiirselliğinde birinin sevmenin güzelliği ve yok ediciliği; kendisini tanımak ve kendisiyle yalnız kalamamak gibi konuların arasında mekik dokuyor. 

TEKLİ: Lime Garden – Love Song
(So Young Records)

İlk albümlerini paylaşmak için gün sayan Brighton çıkışlı ekip Lime Garden, “Love Song”da önceki teklilerinden biraz daha dürüst, biraz daha kırılgan, biraz daha duygusal. Enerjisi yüksek parça, vokallerin umursamaz tavrı aksini söylese de başkalarının ne düşündüğünü önemsemeden, aşk ve mutluluğa bir şans vermek, bu hâli belki de kucaklamak hakkında. Şu âna kadar aşk şarkısı çukuruna tam olarak düşmemiş grup bu havalı indie rock numarasında da bir tarafta inkâr edilemez bir âşık olma hâlini anlatırken, sanki bir yandan da bu hâle kanmamak için ısrarla tekrarlıyorlar: “Seni sevdiğimi biliyorsun ama bu bir aşk şarkısı değil.” 

ALBÜM: RL Grime – PLAY
(Sable Valley Records)

APEX, GRID, RUSH olarak adlandırılmış üç bölümden oluşan yeni RL Grime albümü, prodüktörün bugüne dek önümüze getirdiği en tutkulu ve detaylı iş olabilir. Tematik bir kurguyu takip eden PLAY, Los Angeles bas müzik sahnesinin yeni nesil yıldızlarından RL Grime’dan duymaya alıştığımız bangerları deneysel kesitler ve sürprizli düetlerle buluşturuyor. Konuk listesinde Reo Cragun, Bea Miller, 070 Shake gibi isimler mevcut.

ALBÜM: Sextile – Push
(Sacred Bones Records)

Cameron Michel’in ekibe katılmasıyla bir üçlü formunu alan Sextile, Push albümüyle ile hardcore dans müzik dünyasına adımını atıyor. Tabii ki punk özünü ve kirini pasını eksik etmeden. 2023 yazının Bant favorilerinden biri olan “New York”un yanı sıra bas yürüyüşü uzun süreler zihninizde dönmeye devam edecek açılış parçası “Contortion” ve koleksiyonun en rocker parçası “Basically Crazy”ye de dikkat.

TEKLİ: Frozen Clouds – o eski günler aklımda
(Eingang Records)

Depresif hâlini bu kez trap beatleri üzerine akıtan grup, parçanın sonunda yoğun baslarla dinleyeni tam anlamıyla sallıyor. Sözleri Yabancı ve Denzi tarafından yazılan “o eski günler aklımda”nın prodüksiyonu Luca Fritz ve Parham A.G imzalı. İstanbul bazlı alternatif prodüksiyon kolektifi Meddah Jiggy’nin yapımını üstlendiği “o eski günler aklımda” klibi de ekipten Altay Erlik’in kadrajından bir parktaki frizbi seansına ortak ediyor.

TEKLİ: Sufjan Stevens – Will Anybody Ever Love Me?
(Asthmatic Kitty Records)

Kalp kıran sözleri ve besteleriyle gönlümüze giren Sufjan Stevens pişmekte olan albümünden ikinci teklisinde de bizi üzme sözünü tutuyor. Guitalin ile müzisyenin tanıdık akustik dünyasına giriş yaptığımız parçada anlatıcının derdi gerçek anlamda, doğru nedenlerle ve sadakatli biri tarafından sevilmek. Bunun mümkün olup olmadığı sorgulayan parça ilerledikçe küçük ve kibar, üç kişilik geri vokal ekibiyle kendini giderek folk sularına bırakırken, sorulan soruların dürüstlüğü giderek içinize işliyor.