Ses büyüsün, çoğalsın, yayılsın: Oops! Radio

Kolektif deneyimler açısından büyük bir boşluk yaratan 2020 boyunca bu açığı doldurmaya en hevesli yaklaşan mecralardan biri, internet radyoları oldu. DJ’ler, programcılar ve dinleyicilerin etkileşimini yalnızca müzik üzerinden tanımlayıp sınırlamamak da lazım; hem kişisel hem ortak ruh hâllerinin, dayanışmaların türlü yansımaları farklı düzlem ve şekillerde bu platformlara düşmekte. Tabii yine de çok parlak bir tablo çizmek için henüz erken.

Konumuz; kimisi geride kalan bir yıl içerisinde hayata geçen, kimisi hâlihazırda südürdüğü çalışmalarını bu süreçte yeniden kurgulayan (İstanbul’da merkezlenen) internet radyoları. Oops! Radio, DJ Style-ist’in yakın dönemde hayata geçirdiği projesi.

Oops! Radio yanıtlıyor

“Senelerin birikimini bu şekilde sonlardırmak istedim, artık gittiği yere kadar devam tabii.”

Oops! Radio, kesintisiz keyif müziği sunmaya başlayalı sekiz ay oldu. Radyoyu kurma kararını nasıl aldınız, kuruluşunuzun arkasında nasıl motivasyonlar vardı?

DJ Style-ist: İlk önce beni bu işe teşvik eden, buralara kadar getiren Açık Radyo ailesine çok teşekkür ederim. Her tür müziği tanımama ve bilgi sahibi olmama çok büyük katkısı oldu. Benim için müzik okulu gibiydi. Birbirinden değerli müzik âşığı değerli insanla tanışıp müzikle ilgili harika bilgiler öğrendim.

Sonra sırasıyla FG, Radio Oxigen, Dinamo FM, Lounge FM ve Radyo Babylon’da senelerce program yaptım. Bir gün oturup düşündüm, madem bu kadar çok seviyorum neden bir radyom olmasın diye. Açılışından 2 sene önce kafayı takıp gece gündüz çalışmaya başladım. Bazı zamanlar yapamayacağımı düşünsem de pes etmek istemedim. Tek başına gerçekten çok zor bir iş.

Başladığım işi bitirmek istedim; şekillendikçe daha da keyif almaya başladım. Tamamen amatör bir ruhla; kendi sevdiğim, dinlediğim müzikleri çalan bir radyo olmasını istedim. Bu gerçekten egosal bir durum değil; yanlış anlaşılmasın. Sadece müzik zevkime güvenerek biraz da dinleneceğini düşünerek açmaktı niyetim. Bir de senelerin birikimini bu şekilde sonlardırmak istedim, artık gittiği yere kadar devam tabii.

Tek başına yirmi dört saat kesintisiz müzik yayını yapmak epey özverili çalışmalar gerektiriyor olsa gerek. Oops!’un arkasında kimler var, neler oluyor, biraz anlatır mısınız?

Gerçekten öyle, tek başına çok zor bir iş dediğim gibi. En başta bu kadar zahmetli olacağını tahmin etmiyordum tabii. Haftada bir saatlik program yapmaya hiç benzemiyor. Tek bir tarz çalmayacaksa o zaman işiniz çok daha zor; ben de zoru seçtim. DJ’liğimde de her tür müzik çalabilen biri olduğum için, madem öyle bildiğim ilgilendiğim her tür müzik türüne yer vereyim, dedim.

Müzik kısmında her gün sabahtan gecenin bir vaktine kadar, ne kadar yeni-eski çalabileceğim plaklar varsa tek tek dinleyip, bulup, editleyip, temizleyip; adını ve sanatçısını doğru yazıp arşivledim kuşaklar arasında. İşlemi gerçekten çok zaman alan bir iş. Özellikle tek başınaysanız. Bir de en son tabii bunları, çalacak radyo yayın programına atıp kodlamanız gerekiyor. Tek bir parça bile iki dakikadan fazla tutuyor. İlk açtığımda 6 bin parça vardı. Şimdi 10 bin parça oldu. Ne kadar çok parça olursa, o kadar az sıra geliyor aynı parçaya ve radyoyu daha dinlenir yapıyor bu durum.

Teknik kısmında Radyo Babylon’dan da arkadaşım Berke Yavuz sağolsun çok yardımcı oluyor, sabırla. Kullandığım yayın programını çok iyi kullandığı için teknik desteği o veriyor. Benim gibi müzik insanı için gerçekten çok komplike bir şey. Tabii mecburen öğrendim bir kısmını. Jinglelar için yine çok sevdiğim DJ arkadaşım Cihan Discolog (özellikle Türkçe editleri ve çılgın DJ’liği ile tanırsınız) ile düşündüğüm fikirleri kullanacağım malzemeleri toparlayıp şekillendirdik beraber.

Ayrıca radyonun sesi Yağız Kahraman. Kendisini de Power FM ve şu an Virgin Radio’daki Kafana Göre ve Shazam Stars programlarından tanırsınız. Bi de sevgili dostum, oyuncu Yiğit Özşener’in sesini kullanacağım yakın bir zamanda, henüz yayına sokmadım.

İnternet sitemin kontrolü ve tüm işleri Murat Özden; player ve yayın konusu da Sercan Günver isimli arkadaşlarımda. Sayfa ve sosyal medya tasarım konularında Simge Ergüler ve Ömer Faruk Pesen sağolsunlar, destek veriyorlar. Şimdi yeni bir tasarımcı arakadaşım da ekibe katıldı, Orkun Yüce ismi. Bundan sonra tüm sosyal medya ve kurumsal işleri o yapacak.

Chartlarınızdan da anlaşılacağı üzere; new wave jazz’dan hip hop’a, chill wave’den afrohouse’a geniş bir janr havuzundan seçmelerle dolu. Gün içinde programlar arası koordinasyonu nasıl sağlıyorsunuz? 

Aslında DJ radyosu olmadığı için, gün içinde bir devir söz konusu değil. Zaten dediğim gibi tüm müzikleri seçip, editleyip, yayına saatlerine ben atıyorum. Onun haricinde cuma, cumartesi ve pazar günleri birer saatlik konuk DJ’lerin çaldığı farklı üç program var. Her hafta değişiyor onlar. Setlerini gönderiyorlar; ben editleyip yüklüyorum yayın için sadece. Ama tabii ileride gelip çalabilecekleri daha aktif bir stüdyo kurma hayalim var.

Mesela sevgili dostum, hepimizin tanıdığı müthiş müzik insanı Barış K geçmiş dönemden tüm miks kayıtlarını verdi. Ona özel Timeless diye bir program yapıyorum. Gerçekten inanların, yeni jenerasyonun ve yeni ilgili DJ’lerin Barış’ın eski setlerini dinlemeleri çok önemli bir şey. 

Yani yeni bir radyo olduğu için ben de görüp anlamaya çalışıyorum. Pandemiden dolayı, evet, birçok insan evde. Ulaşabildiğim kadar kişiye ulaşmaya çalışıyorum. Profesyonel bir çalışma olmasa da birçok iyi müzik dinleyicisnin dikkatini çekti ve dinlenme sayısı günden güne artıyor. Çalan parçaların çoğunun daha önce hiçbir radyoda çalınmamış müzikler olduğunu düşünüyorum. Oops! Radio’nun açıkçası en önemli özelliği bu. O yüzden de insanlar sıkılmadan keyifle farklı janrlardan iyi seçilmiş müzikleri keyifle dinliyor, diye düşünüyorum. Böyle bi zamanda radyodan müzik dinleyen, seven kişiler için iyi bir durum yarattığını da düşünüyorum. Gelen mesajlarda müzikler ve akışla ilgili güzel yorumlar var.

Önemli olan da bu zaten. Doğru yolda olduğumu düşünüyorum. Tabii çizgiyi ve kaliteyi her zaman yükseltme peşindeyim; yorucu ama bir o kadar da zevkli bi iş. 

Oops! Radio’nun konuk programcılarla kurduğu ilişkiden biraz bahsedebilir misiniz? Yola yenice çıkmış olsa da bugüne kadarki geri dönüşler ve önümüzdeki sürece dair neler söyleyebilirsiniz?  

Dediğim gibi tüm müzikleri seçip, editleyip, yayına saatlerine ben atıyorum. Onun haricinde cuma, cumartesi ve pazar günleri birer saatlik konuk DJ’lerin çaldığı farklı üç program var. Her hafta değişiyor onlar. Setlerini gönderiyorlar; ben editleyip yüklüyorum yayın için sadece. Ama tabii ileride gelip çalabilecekleri daha aktif bir stüdyo kurma hayalim var.

Mesela sevgili dostum, hepimizin tanıdığı müthiş müzik insanı Barış K geçmiş dönemden tüm miks kayıtlarını verdi. Ona özel Timeless diye bir program yapıyorum. Gerçekten insanların, yeni jenerasyonun ve yeni ilgili DJ’lerin Barış’ın eski setlerini dinlemeleri çok önemli bir şey. 

Yani yeni bir radyo olduğu için ben de görüp anlamaya çalışıyorum. Ulaşabildiğim kadar kişiye ulaşmaya çalışıyorum. Profesyonel bir çalışma olmasa da birçok iyi müzik dinleyicisinin dikkatini çekti ve dinlenme sayısı günden güne artıyor. Çalan parçaların çoğunun daha önce hiçbir radyoda çalınmamış müzikler olduğunu düşünüyorum. Oops! Radio’nun açıkçası en önemli özelliği bu. O yüzden de insanlar sıkılmadan keyifle farklı janrlardan iyi seçilmiş müzikleri keyifle dinliyor, diye düşünüyorum. Böyle bir zamanda radyodan müzik dinleyen, seven kişiler için iyi bir durum yarattığını da düşünüyorum. Gelen mesajlarda müzikler ve akışla ilgili güzel yorumlar var.

Önemli olan da bu zaten. Doğru yolda olduğumu düşünüyorum. Tabii çizgiyi ve kaliteyi her zaman yükseltme peşindeyim; yorucu ama bir o kadar da zevkli bir iş. 

Röportaj: İpek Temizkan

“Ses büyüsün, çoğalsın, yayılsın: İnternet radyolarına bağlanıyoruz” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No:74’e ulaşabilirsiniz.