NFT âleminde geçen bir yılın ardından: Sintra Beatz yanıtlıyor

Ezgi Özkan, nam-ı diğer Sintra Beatz bağımsız bir müzisyen ve prodüktör. Yaklaşık bir yıl önce “WEREWOLF” teklisini NFT olarak da yayımlayarak bu dünyaya adım atan isimler arasındaydı. Kendisini Bant Mag. No:77’deki Sorularla, cevaplarla NFT âleminde geçen bir yılın ardından dosyasında asıl ağırlama sebebimiz ise müzik alanında etik ve telif hakları gibi konularda vermekte olduğu mücadele. Sintra Beatz hesabından yaptığı paylaşımlarla müzisyenlerin hakları konusunda attığı adımları ve öğrendiği detayları takip edebileceğinizi, bilgi sahibi olabileceğinizi eklemeden geçmeyelim. Tam da bu yüzden kendisinin kapısını çaldık.

“WEREWOLF” teklini NFT olarak da yayımlamanın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Bu dünyaya adım atma motivasyonuna telif hakları konusunda yaptığın araştırmaların ön ayak olduğunu biliyoruz. Arka planına biraz daha ışık tutmanı da isteyerek, hem kişisel NFT projenin bir yıllık serüvenine hem de müzik endüstrisinin bu yeni dijital ihtimaller dünyası konusundaki gidişatına yönelik gözlemlerini paylaşabilir misin?

Bir gün sesle iletişim kurulan bir aplikasyonda prodüktörlerin dâhil olduğu bir konuyu dinliyordum. 3LAU geldi; NFT’sini yeni çıkarmış, hem mutluluğunu paylaşıyor hem de avantajlarını dezavantajlarını bizimle paylaşıyordu. Telif hakkı mevzusunu açtı. “Ne kadar yasal?” ayrıntısı vardı. Hak dağıtma kısmına kafa yoruyordu, hoşuma gitti. Diğer Grammy ödüllü yapımcılar da “Endüstri değişiyor, bu muhteşem bir şey” demeye başladılar. Hemen aklıma, “Şu koskoca endüstriyi alaşağı edecek kadar güçlü bir şey mi bu?” diye bir soru geldi. İçi boş da çıkabilirdi. Nedir bu kadar değişmesini istedikleri şeyler diye araştırmalara başladım ama bilgi çok yoktu. Ben de NFT yaratarak öğrenmeye çalıştım.

Bir müzisyeni düşünün, odasında müziğini yapıyor, onun müziğini insanlara ulaştırabilmek için verdiği çabayı; bağımsız olduğunu varsayarsak şarkısı yayınlanmadan önce eserini kayıt tescilini alabiliyor sonra meslek birliklerine kaydettiriyor, dijital streaming platformlarına yüklüyor, Metadata’yı hazırlıyor, yayıncısına, edisyon şirketine bildiriyor, başka yerlere de kaydettiriyor, reklam için hedef kitle belirliyor, buna bir bütçe ayırıyor, çalma listelerine girmek isteyen umut dolu bir heyecanın içindeyken bundan çıkar sağlamak isteyen editoryal çalma listesi vaadiyle gelir toplamaya çalışan insanlarla karşılaşabiliyor, vs… Böyle çok fazla ayrıntı var.

Şimdi bu NFT dünyası diyor ki bu aradaki herkes sen müziği hayranlarına ulaştırabil ve müziğinden gelir elde edebil diye var. Ben sana hayranlarınla senin arana giren beyaz yakalılardan, şirketlerden kurtulacak bir yol sunuyorum: “Hayranlarınla direkt bağlantı kurmanı sağlayacağım, gücü onlardan alıp sana geri vereceğim ve dinlendiğin anda gelir kazanmanı sağlayacağım. Bu aradaki şirketlerin sana gelirini ödemesi zaman alabiliyor, ben sana hemen saniyesinde ödenmesini sağlayabilirim” diyor; “Gelirleriniz, şirketlerin operasyonel çalışmalarına göre azalmayacak. Sen de hayranlarına ulaşmak için bu kadar çaba sarf etmeyecek, yaratıcılar hariç kimseye yüzde vermek zorunda kalmayacaksın” diyor. Evet baya bir başkaldırı ve değişimin başlangıcı gibi görünüyordu. Çünkü bu aradaki şirketler zenginleşirken yaratıcılar gerektiği değeri alamıyorlar ve gittikçe fakirleşiyorlardı.

Şimdi bu o kadar hassas bir konu ki yaşadığımız ülkenin güzelleşmesi için devlet kurumlarının kazanması önemli ve diğer şirketlerin, organizasyonların… Bazı şirketlerin oyunda kalabilmeleri için ilgi alakaya göre kendilerini yenilemeleri, adaptasyon sağlamaları gerekebilir, bunu bilemiyorum. Müzik alanındaki iş insanlarının, eserlerin yaratıcıları sayesinde o koltuklarda oturduklarını hatırlamaları gerekiyor. Kurye olmayı düşünen müzisyen duyunca çok üzülüyorum mesela, belki o beyaz yakalı insan kurye olmayı düşünmüyor olabilir.

Teknolojiye hayran biri olarak NFT satmayı, bunu ticarete dökmeyi tercih etmiyorum. “WEREWOLF” diye ararsanız ‘’Never Sold’’ görürsünüz. Yani satışta değil. Bunu ticarete dökmek mantıklı gelmiyor. Yüzeydeki bilgilerlerle değil de bütüne bakarak görmek istiyorum. A yüzüne bakarken B yüzündeki gerçeklerini düşündüğümde ne kadar ilgi çekici olsa da biraz geri çekilmeyi istiyorum. Bunu açıklayacağım.

sintra beatz 2
sintra beatz

Daha önce Tuğçe Hakarar ile yaptığınız, müzik endüstrisinde emek verenler, üretim yapanlar için aydınlatıcı ve kapsamlı söyleşi adaletsizliklerle dolu mevcut sistemde çıkar yol bulma denemelerinin toplamı niteliğinde. NFT projesi de üretmiş biri olarak yeni dijital önermelerin tüm şeffaflık ve demokratikleşme vaatlerini ne kadar gerçekçi buluyorsun? NFT neden umut verici, neleri daha iyiye dönüştürebilir?

Tuğçe ile yüz yüze tanışamadık ama kendimi çok şanslı hissediyorum. Onunla röportaj yaptığım için mutluyum, Hollanda’dan buradaki müzik endüstrisine katkıda bulunuyor ve işini çok iyi yapıyor. Müteşekkirim kendisine.

NFT’yi blokzincir teknolojisinin parçası gibi görüp, büyük değişimin küçük bir aracısı gibi ele almak benim için daha doğru geliyor. Web sitelerinin değişimlerinden örnek vereceğim; NFT olarak web alanları var artık. Bunlara Web 3.0 diyoruz. Şu an kullandığımız Web 2.0, yani .com gibi alan adları yerine başka seçenekler çıktı, hem de daha gelişmiş. Evet bunu biliyoruz. Ama bilmeyenler için basitçe şöyle anlatmaya çalışabilirim:

Bu dünyanın nasıl çalıştığını az çok hepimiz biliyoruz. Tüketiciler ve şirketler diye ikiye ayıralım. Tüketicinin ilgisi nereye kayarsa şirketler orda olmak durumunda. Reklamcılar çokça NFT duymaya başlayacaklardır ya da başlamışlardır bile. Ama şirketlerin maalesef web 2.0’daki reklam stratejilerinin Web 3.0’da çalışmama olasılığı çok fazla. Web 2.0 bizi kategorize etti: Kimsin?, Nesin?, Alışkanlıkların, cinsel yönelimin nedir?, Evli misin, bekar mısın?, Hangi müzikleri dinlersin? vs. Demografiler yaratılabildi ve hepimizin kitaplar kadar datası bir-iki büyük şirketin elinde. Reklam, servis sağlayıcıları da onlar. Şimdi Web 3.0 diyor ki BİLGİ paylaşılamıyor, sen o bilgiyi toplayamaz ve satamazsın. Kişisel veri sadece kişide kalıyor ve şirketlerin kâbusu da bilgisiz kalma ihtimalleri. Ne seversin? vs. bilmezlerse sana ürün pazarlamaları zorlaşabilir. Belki de şirketler batabilir. Reklam verme şekilleri tamamen değişecektir diye öngörüyorum.

Yeni NFT reklam modelleri de çok ilgi çekiciydi, geçen sene gördüm etkilendim ama ne olduğunu yazamam buradan, kimseye öneriler sunamam, herkes kendi araştırmasını yapsın. Bu tüketici için özgürleştirici, güzel bir şeye benziyor. Ne ilginçtir ki bilgiye sahip şirketlerden biri adını buna göre değiştirdi. Ama o şirketlere açık yollar sınırlı olabilir. Metaverse denilen paralel dünyadan bilgi toplanmaya çalışılacak. Yine insanlığın kendi elleriyle bu bilgileri verme olasılığı vardır maalesef. Umarım bu sefer öyle olmaz. Ne kadar çok bilgi verirseniz o kadar popüler oluyor ve maddi açıdan ödüllendiriliyorsunuz. Bunu sorgulamanın vakti gelmedi mi?

NFT konusunda uyanık kalmak mantıklı olabilir. Blokzincirin ne olduğunu bilmek ya da tanımlayabilmek beni rahatlatmıyor. O var olduğundan beri insanlık yavaş yavaş değişiyor ve yaratıcısının gerçek kimliği hâlâ bilinmiyor. Aynı tanımlamaları yaparak herkes, herkesi bir yerde toplamaya çalışıyor. Sanki bir nevi düşünce eşlemesi gibi. Bazı insanlar doğaya, gerçek vücudunu istemeyenler de blokzincire mi gidecek? İstediğimiz kişi gibi görünebileceğimiz için NFT bedenimizi doktorlara değil de sanatçılara mı tasarlatacağız? NFT neleri iyiye dönüştürebilir, şu anki bilgilerimle bunu ayrıntılı şekilde yazamıyorum.

NFT’nin potansiyellerle dolu ekosisteminin içinde geçirdiğimiz süreçte projelerin kendisinden çok hangi konuda bir ilke imza attığı veya ederi üzerinden dönen tartışmaların daha ağırlıklı bir yer tuttuğunu, estetik kaygı ve sanatsal değer gibi konuların yine ikinci planda kaldığını görüyoruz. Peki bu durum bir prodüktör olarak sende bir kaygı yaratıyor mu?

Daha yukarıdan geniş bakarsak eğer, Metaverse şimdilik biz telefonlardan kurtulalım diye var gibi geliyor. Şu an ne saçma diyecek olabilirsiniz. Ama hissediyorsunuzdur. 10 sene sonra biz ne yaptık, neyi destekledik de diyebiliriz. Elon Musk’ın çalışmalarından da geleceği az çok öngörebiyoruz. NFT giyilebilir teknoloji geldiğinde bu dünyada olmak istemeyebiliriz ve artık telefon bağımlılığından kurtulmuş, huzuru hiç gitmediğimiz, olmayan bir ülkede sevdiğimiz, hayran olduğumuz biriyle kayak yaparken bulabiliriz.

Her şey olmasını istediğin gibi, olmasını istediğin şekilde. Kulağınızda istediğiniz müzik, sevdiğiniz sanatçıların işleri etrafınızda; istediğin konsere, sergiye gidebiliyorsun; istediğin sanatçıyla, tanımadığın insanlarla da konuşabiliyorsun, tanışabiliyorsun. Gerçek hayattaki stresten kaçıyorsun. Buna kim hayır diyebilir? AR, VR teknolojisinin potansiyeli çok fazla ama olumlu yönde mi? Bilemiyorum. Selfie’ler bitecek olabilir. Hadi gözümüz aydın ama bu dünyayı fiziksel olarak bırakmak için daha çok erken. Ve bir şeye doğru sürükleniyoruz gibi geliyor. Blokzincire bağlandığımızda ve oradan çıkmak istemediğimizde ne olacak? Ya bu dünyada zevk alacak bir şey bulamazsak ne olacak? Bunlar bende kaygı yaratıyor, sanat değil. Bir müzik prodüktörü kimliğiyle değil de insanlık için endişelenebiliyorum.

Röportaj: Biçem Kaya

Fotoğraf: Cem Çelik

Sorularla, cevaplarla NFT âleminde geçen bir yılın ardından dosyasının tamamını Bant Mag. No:77’de okuyabilirsiniz.