Vizyon takviminden ve farklı platformların kataloglarından film, dizi, belgesel ve şov tavsiyelerimizi içeren ne izlesek seçkimizde 75. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan Kirill Serebrennikov işi Zhena Chaikovskogo / Tchaikovsky’s Wife, Güney Londra’da yolları kesişen Dom ve Yas’ın eleştirmenlerden tam not alan aşk hikâyesi Rye Lane, aynı isimli oyunun fikri mülkiyet haklarına dair yasal mücadeleye odaklanan Tetris, Berlinale tarihinin ilk dizi ödülünü kazanarak beklentileri yükselten The Good Mothers ve çok daha fazlası yer alıyor. İlk kez gösterileceklerle birlikte dijital servislere yakın zamanda eklenmiş, hâlâ izlememiş olabileceğiniz yapımlar da seçkide.

Zhena Chaikovskogo / Tchaikovsky’s Wife
(Vizyon, 31 Mart)

Nedir: Tüm zamanların en ünlü bestecilerinden birine tutkulu bir aşkla bağlanıp evlenen Antonina Miliukova; kendini nasıl karmaşık, yaralı, eziyet dolu bir hayatın tam ortasında buldu? Sevgisi yıkıcı bir takıntıya dönüşmüş ve hiçbir alanda yakınlık veya destek görememişken, Çaykovski’yle ilişkisini nasıl devam ettirdi? Bestecinin “söylentilere son vermek için” yaptığı çalkantalı evliliğe yakından bakan Tchaikovsky’s Wife, 75. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışmıştı.

Neye benzer: Paul Thomas Anderson’ın Phantom Thread’i ile kimi paralellikler taşıdığını düşünenler mevcut.

Kimler var: (M)uchenik / The Student, Leto ve Petrovy v grippe / Petrov’s Flu gibi filmleriyle tanıdığımız Rusyalı yönetmen Kirill Serebrennikov bir kez daha biyografi sularında. Başroldeki Alyona Mikhailova’nın adeta filmi sırtlayan performansına dikkat.

Rye Lane
(Disney+, 31 Mart)

Nedir: Sinema yazarları “Romantik komedi severler, sizlere iyi bir haber: Kanona zeki, eğlenceli ve iç açıcı yeni bir üye arayan herkes, bahsi geçen nitelikleri bu filmde bulabilir.” sözleriyle ballandırıyor, Sundance Film Festivali’nden yolu geçen Rye Lane‘i. Her ikisi de kötü bitmiş ilişkiler nedeniyle sersemlemiş Dom ve Yas, kâbus gibi eski sevgilileriyle başa çıkma konusunda birbirlerine yardım ederlerken, bir yandan da aralarındaki potansiyel romantizmi fark edip aşka olan inançlarını sorguluyorlar.

Neye benzer: Rye Lane’den bahsedilirken, Richard Linklater’ın Before üçlemesi veya Richard Curtis filmografisi zikredilebiliyor.

Kimler var: İlk uzun metrajını çeken yönetmen Raine Allen-Miller, başrolleri genç yetenekler Vivian Oparah ile David Jonsson’a teslim etmiş.

BUNLAR DA VAR! 

Gözden kaçmasın

The Good Mothers
(Disney+, 5 Nisan)

Prömiyerini 73. Berlinale’de yapıp, festival tarihinin ilk dizi ödülünü kazanarak yüksek beklentilere vesile olan The Good Mothers, dünyanın en acımasız suç örgütleri arasında gösterilen Ndrangheta mafyası hakkında gerçek bir hikâyeden uyarlama. Kötü şöhreti ve sinsi gücüyle Calabria’yı demir yumrukla yöneten topluluğa meydan okuyan üç kadın, erkek şiddetinin yüceltildiği bir dünyada hayatta kalmak ve çocukları için yeni bir gelecek kurmak için çabalıyorlar. The Crown‘ın yönetmenlerinden Julian Jarrold ve My Brilliant Friend yıldızlarından Gaia Girace, künyedeki tanıdık isimlerden.

Tetris
(Apple TV+, 31 Mart)

Black Bird’deki muhbir James Keene performansıyla alkış toplayan Taron Egorton, Hollandalı video oyun tasarımcısı Henk Rogers’ı canlandırdığı Tetris ile yeniden Apple TV+ kataloğunda. Rogers, henüz kültürel bir fenomene dönüşmemiş oyunu keşfedişinden sonra mucit Alexey Pajitnov ile tanışmak için Sovyetler Birliği’ne giderek hayatını riske atmış, ardından Tetris’in fikri mülkiyet haklarını güvence altına almak için kendini yasal bir savaşın içinde bulmuştu. Onun anılarını kaynak belleyen filmi, “The Big Short ile Bridge of Spies’ın karışımı” olarak tanımlıyor yapımcı Matthew Vaughn.

Syk pike / Sick of Myself
(MUBI, 2 Nisan)

75. Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde dünya prömiyerini yapan Syk pike / Sick of Myself, “Kurban psikolojisinin getirdiği faydalar sonuçlarına değer mi? Kurban kültürünün popüler kültürdeki yeri nedir? İnsan ne kadar utanmaz ve yüzsüz olabilir?” gibi sorularla komedi soslu bir beyin egzersizi yaptırma niyetinde. Sanatçı sevgilisi beklenmedik şekilde başarıya kavuştuğunda baş karakter Signe, dibe vuran özgüvenini yeniden kazanmak için ilgi, acıma ve sempati toplayacağı çıkışsız bir yola giriyor. Sick of Myself‘in, The Worst Person in the World’ün yapımcılarının imzasını taşıdığını ekleyelim.

Beef
(Netflix, 6 Nisan)

Her ne kadar bağımsız sinemadan birçok modern başyapıtın dağıtımcısı olarak bilinse de –Ramy, Euphoria, Irma Vep gibi örneklerle- A24’un dizi sektöründe de benzer bir iddia taşıdığını söylemek mümkün. Stand-up yıldızı Ali Wong ile son olarak Nope’da izlediğimiz Steven Yeun’u bir araya getiren Beef, şirketin Netflix ile güçlerini birleştirdiği yeni işi olarak meraka sebep elbette. Başarısızlığa uğramış, hayatla kavgalı bir müteahhit olan Danny ile kendini yoktan var eden, rüya gibi bir hayata sahip Amy’nin bir trafik kavgası vesilesiyle tanışmasını izleyeceğiz.

Kill Boksoon
(Netflix, 31 Mart)

Sevgi dolu, bekâr bir anne. Ölümcül bir kiralık katil. Ayrıksı bu roller, ikili bir hayat süren Gil Boksoon için iç içe geçmiş durumda. Üst düzey bir tetikçi ajansı ile sözleşmesini yenileme konusunda tereddüt yaşaması da işleri kolaylaştırmıyor ve kendini “ya öldüreceği ya da öldürüleceği” bir çıkmazın içinde buluyor. Prömiyerini bu seneki Berlin Film Festivali’nde yapan Kill Boksoon’un başrollerini, Cannes tarihinde ödül kazanmış ilk Koreli kadın oyuncu olan Jeon Do-yeon ile genç yetenek Kim Si-A paylaşıyor.

Zuhal
(BluTV)

Antalya Altın Portakal ve İstanbul Film Festivali’nden ödüllü ilk uzun metrajında, gaipten gelen kedi sesleri nedeniyle rutin koşuşturmacalarla geçen hayatı değişen Zuhal’in öyküsünü anlatıyor, yönetmen – senarist Nazlı Elif Durlu. Sesin kaynağının peşine düştükçe oturduğu apartmanının farklı dairelerinde yaşanan bambaşka hayatlara kıyısından köşesinden dâhil olup, farklı ilişkilenme biçimlerinde buluyor kendisini. Bu esnada kedi miyavlamaları kapı gıcırtılarına, kapı gıcırtıları bebek ağlamalarına karışıyor. Sadece bir arayış ve kayboluş öyküsü değil, Durlu’nun tabiriyle “kadınların dayanıştığı bir kadın hikâyesi”.

Bana Karanlığını Anlat
(Netflix, 30 Mart)

Senaristliğini yaptığı dizilerle, tiyatro alanındaki çalışmalarıyla, çektiği kısa film ve reklamlarla tanınan Gizem Kızıl’dan; neredeyse tek mekânda geçmesine rağmen dinamizmini kaybetmeyen, kara komedi soslu bir yüzleşme seansı. Yıllardır mutsuz bir evliliğin içine hapsolan Nermin, eşi Veli’nin ölümünün ardından geçen yılların hesaplaşmasını gasilhanede yapıyor; bu esnada aile üyeleri arasında gizli kalmış anlaşmazlıklar gün yüzüne çıkıyor. Performansı Altın Koza ödüllü Aslıhan Gürbüz’e, geniş bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor.

Cocaine Bear
(Vizyon, 31 Mart)

Okyanusun öteki tarafında oldukça konuşulan, Jimmy Kimmel’ın 95. Oscar Ödülleri törenindeki skeçlerine bile konu olan korku – gerilim harmanı Cocaine Bear vizyonda. 1985’te yaşanmış gerçek bir olaydan ilham alan filmde; kokain taşıyan bir kurye uçağının halka açık ormana düşmesinin ardından, 70 kiloya yakın kokain paketini bulup ‘’tüketen’’ yırtıcı bir ayının bir grup insanla yer yer komik, yer yer geren cinsten öyküsünü izliyoruz. Oyuncu kimliğiyle de tanıdığımız Elizabeth Banks’in yönettiği filme dair taze hislerimiz hemen şuradan okunabilir.

Missing
(Vizyon, 31 Mart)

Karakterlerini bir bilgisayar ekranı aracılığıyla izlettiren, 880 bin dolarlık bütçesine rağmen sürpriz biçimde 75 milyon dolardan fazla hasılat elde eden Searching’in yaratıcıları; benzer konseptte bir gerilimi daha önümüze getiriyor. Annesinin, erkek arkadaşıyla çıktığı Kolombiya tatilinde kaybolmasıyla kendini soru işaretleri dehlizinde bulan June, aradığı cevapların uluslararası bürokrasi tarafından gizlendiği fark ediyor. Çözümü ise son teknolojiyi dahiyane bir şekilde kullanmakta buluyor. Yakın geçmişte The Last of Us ve Euphoria’da izlediğimiz Storm Reid başrolde.

* Royal Crackers (Adult Swim, 2 Nisan)

* The Power (Prime Video, 31 Mart)

* Redefined: J.R. Smith (Prime Video, 4 Nisan)

* Pretty Baby: Brooke Shields (Hulu, 3 Nisan)

* Grease: Rise of the Pink Ladies (Paramount+, 6 Nisan)