Kimlik ve şefkat arayışı: When You Finish Saving the World

Yazı: Kiraz Mısırlıoğlu

Başrollerini Julianne Moore ve Finn Wolfhard‘ın paylaştığı; Jesse Eisenberg‘ün ilk yönetmenlik işi olan When You Finish Saving the World’ü kurnaz bir anne-oğul dinamiğinin ironik ama duygusal bir tasviri olarak betimleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl Cannes’da Altın Kamera adaylığı ile göze çarpan film, 42. İstanbul Film Festivali programındaydı.

Bu yazı, When You Finish Saving the World filmini henüz izlememiş olanlar için kimi sürprizleri bozabilir.

Konu nedir? 

Film, bir lise öğrencisi olan Ziggy ve annesi etrafında dönüyor. Ziggy, zamanını yatak odasındaki ev stüdyosunda hayran kitlesi için orijinal folk-rock şarkıları seslendirerek geçiren bir ergen. Bu durum, aile içi tacizden kurtulanlar için bir barınak işleten ciddi ve gergin annesi Evelyn’in kişiliğine uymaz, hatta garip gelir. Ziggy, müziğini daha politik hâle getirerek sınıf arkadaşı Lila’yı etkilemeye çalışırken, Evelyn tesisine sığındıklarında Angie ve genç oğlu Kyle ile tanışır. İkisi arasında, öz oğluyla kendisi arasında olmayan bir bağ gözlemler; oğlunda aradığı sevgi ve şefkati Kyle’da bulmaya çalışır. 

Karakterlere dair 

Ziggy için tipik bir Z kuşağı genci demek mümkün. Bütün zamanını bilgisayarında, aslında hiç tanımadığı bir hayran kitlesine müziklerini çalarak geçiren ve tek amacı bunun üstünden para kazanmak olan Ziggy, kendisini hem ailesinden hem de dünyanın gerçeklerinden tamamen soyutlamış bir karakter. Okulunda hoşlandığı kızla bir cümle konuşacak kadar bile politik bilgisi olmamasına rağmen, sırf onu etkilemek için politik şarkılar yazmaya kalkışması fakat sonrasında bu işten ne kadar para kazandığını böbürlenerek anlatması da Ziggy’nin saflığına ve cahilliğine dair filmde gördüğümüz örneklerden sadece biri. 

Evelyn ise aslında aynı Ziggy gibi kendi dünyasında yaşayan fakat oğlu ile eski yakınlığının özlemini duyup onunla iletişim kurmaya çabalayan bir anne. Ziggy’nin dünyasını ve müziğini anlamayan, hatta evlerinin içini sürekli dolduran bu sesten tuvalete saklanacak kadar rahatsız olan Evelyn’in oğlunu anlama çabasını filmin sonlarına doğru daha net görmeye başlıyoruz. Fakat oğlu ile iletişime geçmeyi ne kadar denese de başarısız olan Evelyn, en sonunda içindeki boşluğu biraz da olsun doldurabilmek için sığınakta yaşamaya başlayan Kyle’a bir nevi annelik yapmaya başlıyor. Oğlundan ve eşinden saklayarak yemeğe çıkardığı, evde kalan yemekleri paketleyip götürdüğü Kyle’da âdeta kendi kafasında çizdiği ideal çocuğu görüyor ve içten içe Ziggy’nin de öyle olmasını istiyor. 

En çok neyi sevdin? 

Benim için filmin en etkileyici yanı Stranger Things’ten tanıdığımız Finn Wolfhard’ın performansıydı. Dünyadan bihaber bir genç olan Ziggy’yi canlandırırken büründüğü tavır ve mimikleri filme renk kattı diyebiliriz. Ayrıca gerçek hayattaki müzisyen kişiliği ile bu role cuk oturduğunun da altını çizmek gerekir. 

Kimler sever? 

When You Finish Saving the World’ün genç jenerasyona hitap eden bir film olduğunu düşünüyorum. Internet aracılığı ile ünlenen gençlerden, aileler arası iletişim problemlerine kadar uzanan geniş bir alanı konu alan filmi bence her gencin izlemesi gerekir. Tabii bence aynı sebeplerden dolayı ebeveynlerin izlemesi de iyi olabilir. 

Yazara / yönetmene bir soru soracak olsan ne olurdu? 

Kendisinin annesiyle buna benzer bir ilişkisi mi vardı? Belki de jenerasyonlar arasında sandığım kadar fark yoktur.