Z Raporu: Melisa Karakurt

Müzikal yolculuğu Boğaziçi Caz Korosu ve Nardis Genç Vokal Yarışması gibi durakların ardından 2018’de yayımladığı ilk teklisi “Onlarca Yüzlerce Binlerce” ile ivmelenen Melisa Karakurt, neo-soul ve R&B tandanslı bestelerini peşi sıra paylaşmaya devam ediyor. Son olarak, geçtiğimiz ay Nefes adlı ilk EP’siyle karşımızdaydı Melisa Karakurt.

Aşk, ayrılık, kendinle barışmak gibi temaları işleyen beş şarkıdan oluşan EP’nin ardından müzisyen; hem dinleme, izleme, okuma alışkanlıklarına hem de yaşantısına dair merak ettiklerimizi sorduğumuz anketimizi doldurdu. Buyrunuz Melisa Karakurt  Z Raporu’na.

Son zamanlarda en çok dinlediğin müzikler?

Daha çok soul, R&B ve funk ağırlıklı müziklerle haşır neşirim. Jorja Smith, Lianne La Havas, Amber Mark, Yebba, Jamiroquai, Incognito…

Son zamanlarda keşfettiğin harika grup/müzisyenler?

Açıkçası Spotify’ın mixlerinden yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum. Ama tabi biliyorsunuz ki yakın zamanda Beyoncé bir albüm çıkardı, ona bir düştüm!

music and lyrics

Hafızana kazınmış ilk film?

Music and Lyrics (2007).

Finalini değiştirmek istediğin bir film? 

Film değil de dizi ile cevap vermek isterim. How I Met Your Mother’ı izlerken hep bir geç kalınmışlık hissi geliyor bana. Evet aslında tüm olay örgüsü, bu dolambaçlı yollar üzerine kurulu ama yine de Ted ve Robin’in birbirlerinin dibindeyken bu kadar uzun süre ayrı kalması içimi hep burkmuştur.

Son zamanlarda izlediğin dizilerden favorilerin?

Into the Night ve Mezarlık.

Son zamanlarda seni en çok etkileyen oyunculuk performansı?

Hem Mezarlık’ta hem de Kuş Uçuşu’ndaki oyunluğuyla Birce Akalay diyebilirim.

Son zamanlarda izlediğin çok iyi bir belgesel?

Son zamanlarda izlememiş olsam da: My Octopus Teacher ve Secret. 

Belgesel çekecek olsan neyle ilgili olurdu?

Bu benim en büyük hayallerimden biri… Sırt çantamı ve travel gitarımı alıp yollara düşmek istiyorum. Seyahat ettiğim her yerde sokak müziği yapıp yeni insanlar tanımak… Bu yolculuğun hepsini kaydedip sonra da belgesel hâline getirmek; of her seferinde içim

kıpır kıpır oluyor!

Hayatta yaptığın ilk iş neydi? Anlatır mısın?

Hahaha bunun komik bir hikâyesi var. Çeşme’de büyüdüm ve tüm esnaflar, yerliler birbirini tanır böyle yerlerde, bilirsiniz. Hayatımda yaptığım ilk iş mahalledeki arkadaşlarımla karton

kutuları ters çevirip tezgâh açmaktı. Önce heyecanla rengârenk incik, boncukları seçer takılar yapardım. Ardından özenle dizerdim önüme. Her gelip geçen heyecanlandırırdı bizi.

Sonradan öğrendim ki babam bazen arkadaşlarını yollarmış bizden bir şeyler alsınlar diye!

Küçükken nasıl bir öğrenciydin?

Açıkcası biraz inek bir öğrenciydim. Örnek gösterilenler arasındayım; o üzerinde baskı oluşturan cinsten… Ama bunun yanında müzik ve resim hep ilgili ve başarılı olduğum alanlardı.

Küçükken bir idolün var mıydı?

Sanırım küçükken ilk idolüm annemdi. Gençliğinde ülkesini terkedip yurt dışında okumasıyla başlayan bir hikâyesi var. Sonrasında da turist rehberi olup dünyanın birçok yerini gezip

yeni diller ve kültürler öğrenmiş. Ayaklı bir kütüphane diyebilirim. Hâlâ bilgisayar başında bloglar okur durur. Özgürlüğüne ve bireyselliğine olan bağlılığı bana hep ilham olmuştur.

En iyi yaptığın yemek?

Ben İzmirliyim, zeytinyağlılar ve mezeler benden sorulur!

masallarla yola çık

Son zamanlarda içinde en çok vakit geçirdiğin kitap?

Masallarla Yola Çık – Judith Malika Liberman. Ara ara rastgele bir sayfa açar okurum, pusulam olur.

Son zamanlarda keşfettiğin bir podcast?

Yeni bir keşif değil ama zaman zaman açıp dinlediğim podcast: Merdiven Altı Terapi.

Yeniden yaşamak isteyeceğin bir gün/an?

Yayımladığım ilk bestemi konserde tek bir ağızdan söylediğimiz o ilk an. Gözlerim dolmuştu…

Hiç yıldız haritanı okuttun mu?

Evet. Biraz ilgiliyim de hatta. Belki ben de eğitimini alırım, böyle planlarım yok değil.

Bu aralar sana en iyi gelen şey?

Yazı yazmak ve yalnızlığı seçebilmek.

Bugüne kadar hakkında yazılmış en yanlış şey?

Ekşi Sözlük’te bir arkadaş “Kendini Türkçe şarkılarla harcıyor, tarzı değil, sesi gitmiyor” tarzı iddialı açıklamalar yapmış. Öncelikle kendimi ifade etmek istediğim dile ve müziğe karar verebileceğimi düşüyorum. Senin benden duymak istediğin şarkılar İngilizce olabilir ve seçmekte özgürsün. Dinleyicinin algısına müdehale edemem. Ben içimden gelenleri Türkçe-İngilizce; nasıl istersem akıtıyorum. Sonrası karşı tarafın zevkine kalmış…