Farklı ülkelerden, kanallardan ve platformlardan; 2022’nin son çeyreğinde izleyeceğimiz 15 yeni dizi. Künyelerinde Tim Burton, Guillermo del Toro, Terence Winter gibi isimleri gördüğümüz büyük prodüksiyonlardan merak uyandıran remake ve spn-offlara uzanan bir seçki. Sıralama kronolojik.

Interview with the Vampire
(AMC/AMC+, 2 Ekim)

Interview with The Vampire, türün sevenleri için epeydir heyecanla beklenen bir yapım. Vampir edebiyatında Bram Stoker’ın Dracula’sından sonra en önemli eserler arasında gösterilen, Anne Rice’ın 13 kitaplık roman serisi The Vampire Chronicles’ın aynı isimli ilk kitabından uyarlandı.

Interview with The Vampire, Louis de Point edu Lac isimli bir vampirin, muhabir Daniel Molloy ile yaptığı bir röportajla açılacak ve onun hayat hikâyesine, 1910’ların New Orleans’ına götürecek. Hikâye, Louis’nin kendisini vampire dönüştüren gizemli ve tehlikeli arkadaşı Lestat de Lioncourt ile ilişkisi üzerinden şekillenecek. Jacob Anderson, Louis’ye hayat verirken; Sam Reid’i ise Lestat suretinde görüyoruz. Dizinin ilk iki bölümünün yönetmen koltuğunda Game of Thrones, Mad Men ve The Sopranos gibi televizyon tarihinin efsane yapımlarından hatırladığımız Alan Taylor oturuyor. AMC tüm serinin yayın haklarını şimdiden satın almış. Yani dizinin yeni bir evrene kapı aralayacağını söylemek pek de yanlış olmaz gibi.

Alaska Daily
(Hulu, 6 Ekim)

13 Reasons Why ile televizyon dünyasında da adından sıkça söz ettiren Tom McCarthy, Oscar ödüllü Spotlight’tan sonra yeni gazetecilik öyküsü Alaska Daily ile tekrar karşımızda. Dizi, kariyerinde düşüş yaşayan ve yeni bir başlangıç umuduyla New York’taki hayatını bırakıp Alaska’ya yerleşen araştırmacı gazeteci Eileen Fitzgerald’ın hikâyesini konu ediyor. Yerel gazete Anchorage Daily’de çalışmaya başlayan Eileen, kendisini, bölgede gizemli bir şekilde kaybolan kadınlardan oluşan bir dizi vakanın ortasında buluyor. Hilary Swank’ı Eileen Fitzgerald olarak izleyeceğimiz projede ona Jeff Perry, Matt Malloy, Meredith Holzman, Grace Dove, Ami Park ve Pablo Castelblanco’dan oluşan bir kadro eşlik ediyor. Dizi, Anchorage Daily’nin 2019 ve 2020’de yerli Alaska toplulukları üzerine yürütülen araştırmalardan ilham alarak yaratılmış. 

The Midnight Club
(Netflix, 7 Ekim)

Haunting of Hill House, Midnight Mass ve Doctor Sleep gibi yapımlardan adına aşina olduğumuz Mike Flanagan’ın yeni korku dizisi The Midnight Club da önümüzdeki günlerde prömiyer yapacak iddialı projelerden. Christopher Pike’ın aynı isimli romanından uyarlanan dizi, Brightcliffe Hastanesi’nde kalan, tedavisi olmayan hastalıklara sahip bir grup gencin birbirlerine korku hikâyeleri anlatmak için bir araya gelmeleriyle başlayan bir olaylar dizisini takip ediyor. Ölenlerin, hayatta kalanlara “öteki dünya”dan haber vermesi üzerine ürkütücü bir anlaşmaya varan bu arkadaş grubu için işler çığırından çıkıyor. Tabii bir korku dizisine yakışır bir biçimde… Oyuncu kadrosunda Iman Benson, Adia, Ruth Codd, Igby Rigney, Annarah Cymone, Aya Furukawa, Williams Chris Sumpter gibi isimler var.

Andropoz
(Netflix, 7 Ekim)

Engin Günaydın’ın başrolü üstlenmekle kalmayıp senaryonun altına imzasını attığı yeni bir Netflix projesi. Marmaris’te tuhafiyecilik yapan, orta yaş bunalımından muzdarip Yusuf’un öyküsünü mizahi bir yaklaşımla anlatısının merkezine yerleştiren dizinin yönetmen koltuğunda ise Vavien’den yıllar sonra bir Engin Günaydın senaryosuyla çalışan Yağmur ve Durul Taylan var. Projenin oyuncu kadrosunda ayrıca Derya Karadaş, Turgut Tunçalp, Gülçin Santırcıoğlu gibi isimlerin de yer aldığını belirtelim. 

Let the Right One In
(Showtime, 9 Ekim)

İsveçli yazar John Ajvide Lindqvist’in 2004 tarihli aynı isimli romanının uyarlaması Let the Right One In, senenin merala beklenen vampir anlatılarından. Daha önce İsveçli yönetmen Tomas Alfredson tarafından aynı isimle sinemaya uyarlanan romanın, 2010 tarihli ve Let Me In isimli bir Hollywood adaptasyonu da mevcut. Hikâye, vampir bir kız çocuğu ile onun babası arasındaki ilişki üzerinden insan doğasına dair söyledikleriyle ve vampirliği tedavisi aranan fiziksel bir hastalık olarak ele almasıyla, diğer vampir anlatılarından ayrı bir ses kazanıyor. 10 yıl önce vampire dönüştürülen küçük kızı Eleanor’u hem hayatta tutmaya hem de kurtarmaya çalışan Mark’ın verdiği mücadele üzerinden dizi; zorbalık ve şefkat gibi temalara dokunacak.

Penny Dreadful’dan hatırlanabilecek Andrew Hinderaker, dizinin yaratıcısı olmakla beraber yapımcılığını da üstleniyor. Yönetmen koltuğunda ise Seith Mann, Viet Nguyen, Hiromi Kamata isimlerine rastlıyoruz. Demián Bichir, Madison Taylor Baez, Anika Noni Rose, Kevin Carroll ve Grace Gummer da oyuncu kadrosunu oluşturmakta.

Shantaram
(Apple TV+, 14 Ekim)

Gregory David Roberts’ın çok satan romanından uyarlanan Shantaram; karıştığı silahlı soygunlar sebebiyle 19 yıl ceza almasının ardından hapishaneden kaçan Avustralyalı bir eroin bağımlısı hakkında, yarı otobiyografik bir hikâye. Baş karakterimiz Lindsay, sahte bir pasaportla Mumbai’ye geliyor ve buradaki kenar mahallelerin birinde bir klinik açıyor. Burada huzurlu bir yaşam süren ve yerliler tarafından “Shantaram” adıyla çağrılan Lindsay, daha sonra bu klinikte bir mafya patronu olan Mumbia Don ile tanışınca kendini tekrardan suç dünyasının içinde buluyor. Lindsay karakterine Sons of Anarchy’den aşina olduğumuz Charlie Hunnam hayat vermiş; kadroda ayrıca Shubham Saraf, Elektra Kilbey, Fayssal Bazzi, Luke Pasqualino, Antonia Desplat, Alyy Khan gibileri de var.

Notre-Dame
(Netflix, 19 Ekim)

Sadece Fransa’nın değil, tüm dünyanın hafızasında yer edinen Notre-Dame yangınının çevresinde örülen hikâyesiyle dikkatleri çeken bir mini dizi. Anlatı, ünlü katedralin yandığı 15 Nisan 2019 gecesini odağına alıyor ve yangını söndürmek için mücadele eden itfaiyecileri başroller olarak takdim ediyor. İtfaiyecilerle birlikte, farklı geçmişlere sahip bir grup Parislinin de yangından nasıl etkilendiğinin üzerinde durulacak. Hervé Hadmar’ın yönetmen koltuğunda oturduğu Fransa menşeli dizinin oyuncu kadrosunda Roschdy Zem, Caroline Proust, Megan Northam, Simon Abkarian, Alice Isaaz, Marie Zabukovec, Sandor Funtek gibi isimler var. 

The Peripheral
(Amazon Prime, 21 Ekim)

Bir roman uyarlaması daha. The Peripheral, banliyöde yaşayan ve bir 3D baskı dükkânında çalışan genç kadın Flynne Fisher’ın yeni bir sanal gerçeklik teknolojisini deneyip zamanda yaptığı yolculuğu anlatısının merkezine yerleştiriyor. İnteraktif bir oyunu deneyimlemek için taktığı başlık aracılığıyla 70 sene sonraki Londra’ya ışınlanan Flynne, hem şehrin yıkımına şahit oluyor hem de bir cinayet olayına karışıyor. Başroldeki isim Chloë Grace Moretz. Ona Jack Reynor, Gary Carr,, Eli Goree, Louis Herthum, JJ Feild, T’Nia Miller, Charlotte Riley gibi isimlerden oluşan iddialı bir ekip eşlik etmekte. Amazon Studios, Warner Bros ve Westworld’ün yapımcılığını üstlenen Kilter Films’in ortaklığıyla hayata geçirilen projenin, yönetmen koltuğunda ise Alrick Riley ve Vincenzo Natali var. 

Guillermo del Toro’s Cabinet of Curiosities
(Netflix, 25 Ekim)

Hâlihazırda stop-motion filmi Pinocchio’yu önümüze getirmeye hazırlanan Guillermo del Toro’nun korku antolojisi Cabinet of Curiosities, 25 Ekim’de Netflix’te prömiyer yapacak. Korku hikâyeleri için yılın belki de en uygun zamanı olan Cadılar Bayramı’ndan önce, ikişer ikişer yayımlanacak dizi; her bölümde farklı yönetmen ve senaristlerle anlatılan birbirinden bağımsız sekiz farklı korku hikâyesini meraklısına sunacak. Yaratıcı ekipte Jennifer Kent (The Babadook), Catherine Hardwicke (Twilight), Vincenzo Natali (Cube), Ana Lily Amirpour (A Girl Walks Home Alone at Night) gibi yönetmenler ve Haley Z. Boston (Brand New Cherry Flavor), David S. Goyer (The Dark Knight), Lee Patterson (Colony), Aaron Stewart-Ahn (Mandy) gibi senaristler göze çarpıyor.

Star Wars: Tales of the Jedi
(Disney+, 26 Ekim)

Star Wars evreninden bir yeni dizi daha. Altı kısa öyküyle, bu kez prequel üçlemede yer alanlardan farklı karakterleri odağına yerleştirecek bir animasyon dizisi. İlk üç bölümde Kont Dook odağa yerleşirken serinin diğer yarısında Ahsoka Tano etrafında gelişen bir hikâye anlatılacak. Bu iki Jedi bölümler boyunca hem birtakım sınavlar verecek hem de kimi zorlayıcı seçimler yapmak zorunda kalacaklar. 26 Ekim’de prömiyer yapacak olan serinin yaratıcısı ise Star Wars hayranlarının epey aşina olduğu bir isim olan Dave Filoni. Filoni, Star Wars: The Clone Wars, The Book of Boba Fett, The Mandalorian gibi birçok yapımda defalarca yönetmen koltuğuna oturmuştu.

Tulsa King
(Paramount+, 13 Kasım)

Hell or High Water filmini ve Yellowstone dizisini önümüze getirmiş Taylor Sheridan ile The Sopranos’un baş yapımcısı Terence Winter’ın imzası olmasıyla, tür için epey umut vaat eden bir suç draması. Seri, 25 yıllık mahkumiyetinin ardından Oklahoma’da yeni bir ekip kurması için görevlendirilen eski New York mafyası Dwight Manfredi’nin hikâyesini konu ediniyor. Rolü üstlenen isim ise Sylvester Stallone. The Godfather’da yer alan meşhur düğün sahnesinde  figüran olmak isteyip reddedildiği için bu rol onun için nihayet gerçekleşen bir hayali ifade ediyormuş. Tulsa King’de izleyeceğimiz diğer oyuncular arasında Martin Starr, Domenick Lombardozzi, Nick Cenatiempo, Max Casella ve Robert Walker Branchaud var.

1899
(Netflix, 17 Kasım)

Dark‘ın yaratıcıları Jantje Friese ve Baran bo Odar imzalı yeni dizi, Londra’dan New York’a doğru yola çıkan gemideki bir grup göçmenin hikâyesi. Farklı milletlerden bir araya gelen bu yolcuların, açık denizde başka bir göçmen gemisiyle karşılaşmasının ardından hikâye korkunç bir bulmacaya dönüşüyor ve işler sarpa sarıyor. Fragmanıyla merak uyandıran yapım, farklı ülkelerden Emily Beecham, Aneurin Barnard, Andreas Pietschmann, Miguel Bernardeau, Maciej Musiał, Anton Lesser ve Lucas Lynggaard Tønnesen gibi birçok oyuncuyu da bünyesinde barındırıyor. 1899 hem sanal prodüksiyonun imkanlarını zorlaması hem de özgün hikâyesiyle önümüzdeki günlerde epey konuşulacak gibi. Ama şimdilik 17 Kasım’ı beklemek zorundayız.

Welcome To Chippendales
(Hulu, 22 Kasım)

Los Angeles’ta sahne alan erkek striptizci dans grubu Chippendales’in kurucusu Hintli-Amerikalı Somen Banerjee’nin hikâyesini konu alan bir kara komedi. Sekiz bölümden oluşan dizi, 1980’lerde gerçekleşen cinsel devrimin ardından kadınlara hitap eden ve daha sonra eğlence sektöründe bir fenomene dönüşecek olan sahne şovlarının başlangıcını işaret ediyor. Bununla beraber Banerjee’nin sahibi olduğu kulübün etrafında dönen uyuşturucu, dolandırıcılık ve cinayet sarmalına takılıyor. Görünen o ki Amerikan Rüyası konseptinden uzaklaşmadan, göçmen ve girişimci bir karakterin hırslı yolculuğuna da tanıklık edeceğiz. Kumail Nanjiani, Somen Banerjee’ye hayat verirken; ona Murray Barlett, Annaleigh Ashford, Juliette Lewis, Andrew Rannells, Dan Stevens, Quentin Plair, Robin de Jesús ve Nicola Peltz gibi iddialı isimler eşlik edecek. Dizinin yaratıcısı ise son olarak Pam & Tommy için kalem oynatan Robert Siegel.

Wednesday
(Netflix, 23 Kasım)

Bir Tim Burton ve Netflix iş birliği olan, Addams Family spin-off’u yeni dizi Wednesday senenin merakla beklenen yapımlardan. Dizide Jenna Ortega’nın canlandırdığı Wednesday Addams karakterine, daha önce hiç olmadığı kadar yakından bakacağız. Wednesday, Nevermore Akademisi’ne katılıp hem doğaüstü becerilerinde ustalaşmak hem de ailesiyle ilişkili bir cinayetin gizemini çözmeye çalışırken, Catherine Zeta-Jones ve Luiz Guzman’ı  karakterin ebeveynleri Morticia ve Gomez Addams rollerinde izleyeceğiz. Gotik bir coming of age öyküsü, kulağa hiç fena gelmiyor doğrusu.

Willow
(Disney+, 30 Kasım)

1988 yapımı aynı ismi taşıyan filmin devam niteliğindeki Willow, Nelwyn Köyü’nde sihirbaz olan Davis Willow’un, kötü bir kraliçeye engel olmak isterken kehanetine konu olan bir bebeği, pek de istemeyerek korumak vazifesiyle görevlendirilmesini anlatıyor. Kendileriyle yüzleşmesi ve dünyayı kurtarması gereken bir grup kahramanın da hikâyeye dahil olmasıyla, macera daha ilgi çekici bir hâle geliyor. Projeye dair hoş bir detay ise Willow karakterini filmde olduğu gibi yine Warwick Davis’in canlandırıyor olması. Deneyimli sinemacı Ron Howard’ın yönettiği Willow’un müzikleri, M. Night Shyamalan ve Francis Lawrence ile yaptığı ortaklıklarla tanınan Grammy ödüllü besteci James Newton Howard’dan.