2023 yıl ortası raporu: İzlenesi 7 komedi dizisi

Orta yaş krizleri, seçilmiş ve atanmış aileler, modern çağın dinmeyen öfkeleri… 2023’ün ilk yarısından radarımıza takılan komedi dizilerini masaya yatırıyoruz.


Beef (Netflix)

Başta nedenini anlamlandırmakta zorlandığımız bir öfke, 10 bölümlük mini dizi Beef’in anlatısını çevreliyor. Modern çağ öfkesinin dışavurumunu; yalnızlık, umutsuzluk, kaygı gibi insanlığın karanlık doğasını oluşturan duyguları araştırarak, katartik bir intikam hikâyesi biçiminde sunuyor Beef. Göçmenlik ve bunun travmatik izlerini sürerken evrensel sistem dertlerini anlatısına yediren dizi; bölümler ilerledikçe insan olmanın doğası üzerine usul usul düşündüren varoluşsal bir tarafa evriliyor. İnsanın içinde yaşadığı bitmek bilmeyen çatışmayı kabul ederek, geçip gitmesini beklediğin karanlık duyguların seninle yaşamaya devam edeceğinin mesajını veriyor. (Ezgi Oğraş, Nesiller arası birikmiş öfke: Beef)


Jury Duty (Freevee)

Sahte bir davanın 6 no’lu jüri üyesi ve daha sonra başkanı olduğuna inandırılmış 29 yaşındaki Ronald Gladden’ı merkezine alan bir komedi realite serisi Jury Duty. Kendisinin fazlasıyla sinir bozucu bir versiyonunu canlandıran James Marsden dışında  neredeyse hiç tanıdık simayla karşılaşmadığımız yapım, The Truman Show-esk koşullar altında Gladden’ı çeşitli ikilemlerle ve epey sinir bozucu aksaklıklarla sınava tutuyor. Birbirinden garip durumlarda kalan Ronald’ın iyi karakterine ve davranışlarına hayran kalırken diğer yandan bize de bu formata dair ahlaki ve etik sorular sorduran Jury Duty en nihayetinde olumlayıcı ve komik bir deneyime dönüşüyor: Üç hafta boyunca birbirinden sıradışı karakterlerle yine sahte bir otelde izole halde yaşaması gerekmiş kahramanımızı takip ederken gerdiği kadar güldüren bir dizi. (Zeynep Naz Günsal)


Lucky Hank (AMC)

Better Call Saul’daki Saul Goodman performansıyla televizyon ekranlarında fırtınalar estiren Bob Odenkirk arayı hiç açmadan AMC’le bir kez daha el sıkışmış ve kendini tamamen kara komedinin kollarına bıraktığı Lucky Hank’i önümüze getirmişti. Yeterli şekilde finanse edilmemiş bir Pensilvanya üniversitesinde İngilizce bölüm başkanı olan profesör Hank Devereaux, orta yaş krizinin pik yaptığı günlerde, kişisel ve profesyonel hayatındaki sıra dışı kaosa rağmen ip üstündeki dengesini koruma çabasında. Hank’in ruhunun batağına girdikçe potansiyelini daha fazla açık eden seriye, çileden çıkmış karakterleri oynama konusunda yetisini kanıtlamış Odenkirk için dahi şans verilebilir. (Elif Yılmaz)


Primo (Freevee)

Meksikalı – ABD’li bir ailenin ferdi olan yazar Shea Serrano’nun Teksas’ta deneyimlediği ergenlik sancılarından ilhamla hayat bulan yarı otobiyografik Primo; bekâr annesi ve beş dayısıyla birlikte aynı çatı altında yaşayan 16 yaşındaki Rafa’nın sosyal beklentiler, gelecek kaygıları ve aile sorunları içinde nefes almaya çalışmasının hikâyesi. Bir durum komedisi olarak etiketlenebilecek Primo’nun başına oturunca kahkahalara boğulacağınızı söylemek iddialı olur fakat onun cazibesi de bu etikete çok takılmadan Gonzalez ailesinin fertlerine kısık ateşte kattığı derinlikte, her daim bir empati alanı yaratabilmesinde, bağları yüceltmesinde ve bu esnada hicvi elden bırakmayışında yatıyor sanki. Belki de yeni konfor diziniz olur, kim bilir… (Merdan Çaba Geçer)


Platonic (Apple TV+)

Neredeyse 10 yılı devirmiş Neighbors’ta, evli bir çifti oynayan Seth Rogen ve Rose Byrne yeniden bir arada desek? İkili bu kez, kendi istekleriyle değil de daha çok günlük hayatın, yakın çemberinizi size sormadan daralttığı bir tür yüzsüzlük sonrası ayrı kalan ama birbirlerine olan bağımlılıkları apansızca yeniden canlanan iki arkadaş suretiyle karşımızda Platonic’te. Sylvia ve Charlie, sadece aralarının açılmasına neden olan şeyleri aşmaya çalışmıyor; işleri, çocukları ve hayattan beklentileri ayaklarına dolanırken eğlenmenin tarifini izleyiciye sunuyor. (Esin Çalışkan)


Rain Dogs (HBO / BluTV)

Yeni bir günün peşi sıra getirdiği belirsizlikler, var olma çabası, ancak yakınlarımızın omuzlarında yükselerek su üstünde kaldığımız kimi anlar… Kara komedinin en umutsuz ve çiğ taraflarından beslenen Rain Dogs; Daisy May Cooper’ın üzerine olabilecek en gerçek şekilde giydiği karakteri Costello’un -99 gündür ayık- kızı Iris ve hapishaneden yeni çıkmış, zengin dostu Selby ile kurduğu “seçilmiş aile”nin hikâyesi. Şok, şiddet ve müstehcen dilin altında, sınıf ve cinsiyet eşitsizliğine dair gerçekler; daha önce neredeyse hiç kimsenin bu cürette yapmadığı dokunuşlarda gizli. (Esin Çalışkan)


Shrinking (Apple TV+)

Meslek etiğini hiçe sayarak danışanlarına içinden geçenleri bir bir söylemeye başlayan bir terapist düşünün. Eşini kaybetmesinin ardından bir yas sürecine giren, bir yandan da kendisine parkinson teşhisi konulmasıyla konfor alanından iyice uzaklaşan Jimmy Laird; yıllardır aldığı eğitimini, birikimini, değer yargılarını bir kenara atarak kuralları çiğnemeye başlıyor ve bu yaklaşımının -kendisi de dâhil olmak üzere- insanların hayatlarında nice değişimler yaşattığını fark ediyor. Harrison Ford’un da oyuncu kadrosundan el salladığı Shrinking’in melankoli ile umudu aynı potada eritmedeki mahareti çok etkileyici. Ted Lasso’nun yaratıcı ekibinin son numarası olduğunu bildiğiniz zaman, pek de şaşırtıcı olmasa gerek. (Elif Yılmaz)