TSU!’yu yeni albümü Dadebe’deki şarkılarının yolculuğunu anlatması için sıkıştırıp, hikâyelerini Sadi Güran’ın ellerine teslim ettik.


J. Hakan Dedeoğlu ve gitarının yürek paralayan projesi TSU!, yeni plağı Dadebe’yi geçtiğimiz ay Record Store Day‘de (Plak Dükkânları Günü) yayınladı. İstanbullu Record Store Journal etiketiyle basılan plak, aynı zamanda Haluk Damar’ın plak kültürü üzerine içerik üreten projesinin yayınladığı ilk uzunçalar olma özelliği taşıyor ve dünyanın bu tarafında Plak Dükkânları Günü’ne özel yayınlanmış ilk albüm olarak yüzleri güldürüyor.

TSU! üçüncü albümü Dadebe’de de insanı sözsüz anlatılarıyla dürterek, farklı zaman ve diyarlardan geçiren yolculuklara çıkarıyor. Dadebe’yi takıyor ve şarkılarının hikâyelerinin peşine düşmek için kabaran iştahımızın dürttüklerini takip ederek Hakan’la muhabbete koyuluyoruz. Her şeyi anlatmıyor tabii, ama olsun…  

Image

“Kaptan Zaman”
Daha önce, Aylin Güngör’le de birlikte, bu isim altında kayıtlar yaptın. Kaptan Zaman kimdir? Nedir? Ne zamandan beri seninle? Birazcık anlatabilir misin?

Doğrudur, Aylin’le ara ara evde, Anamur’da biz bize yaptığımız parçalara, denemelere verdiğimiz isimdir, Kaptan Zaman. Geçen yıl kaybettiğimiz pek sevgili Boysan Yakar ve Sadi Güran tarafından Sibel Torunoğlu’nun romanından sahneye uyarlanan Travesti Pinokyo için de müzik hazırlamıştık Kaptan Zaman olarak. Aynı zamanda bir gün vapurla karşıya geçerken rıhtıma demirlemiş bir yük gemisinin ismi olduğunu da hayretle fark etmiştik!

Image

“Four in Jordan” (Jordan’da Dört Başına)
Bu şarkıya ilham veren an hakkında neler söyleyebilirsin?

Çok sevdiğim üç insanla dört başımıza Jordan isimli ıssız plajda geçirdiğimiz güne ithafen bu parça. Kendini içine hapsetmek istediğin yer ve anlar vardır ya, ondan işte… 

Image

“Bishi Bishi”
“Bishi Bishi” de TSU! gibi Japoncaya dair mangalardan aşina olunabilecek bir ses efekti, bir ifadeyi andırıyor. Aklından neler geçiyor?

Rahmetli babamın emektar arabasının ismiydi Bishi Bishi. Mitsubishi marka bir arabaydı, çok gezdi babam onunla… Efsanevi bir arabaydı vallahi!

Image

“Let’s Meet at Hanabi” (Hanabi’de Buluşalım)
TSU! hikâyelerinin ilham aldığı zamanlar ve mekânlar her daim merak uyandırıcı buluşmalar gibi. Hanabi neresi, bu nasıl bir buluşma?

Hanabi, İtalya’da Ravenna sahilindeki bir plaj mekânının ismi. Küçük, mütevazı bir yer. Her yıl Beaches Brew isimli, ücretsiz bir festival düzenleniyor bu tatlı, samimi yerde. İnsanın kendini mutlu ve olabildiğince tasasız hissedebildiği bir yer… Hani bir arkadaşın arar da “Nerede buluşsak?” diye sorar ya… Ben “Hadi gel Hanabi’de buluşalım” demek istiyorum her defasında…

Image

“Bambu”
Bambu ormanlarında tekinsiz bir yürüyüş gibi tınlayan bu şarkıyla nereye doğru gidiyoruz?

Bambu ormanı gerçekten de tekinsizlik, hüzün ve bir o kadar da sevgi ve hayranlık hislerini uyaran, dürten bir yer. Aslında tam anlamıyla bir parçası olmaktan vazgeçtiğimiz doğanın her anı böyle duygular uyandırıyor bizlerde. Bu hislere odaklanan bir parça bu.

Image

“Hüzün Deposu”
Bu şarkı bana (belki de isminin çağrışım yapmasıyla) HMS Angora albümünde yer alan ve asıl ismi Kömür Havzası olan bir kitabın kapağını yanlış okumanla adlandırdığın “Ömür Havzası” parçasını hatırlatıyor. Ama bir yandan merak ediyorum, Hüzün Deposu nerede? Tam olduğumuz yerde belki de?

Hüzün Deposu tam içerisinde olduğumuz yer, tam içerisinde olduğumuz zaman, tam içerisinde olduğumuz coğrafya. Daha başka nasıl tarif edilebilir bilemiyorum. Ayrıca bu güzel söz için de Aylin’e teşekkür ederim, zira kendisi kullanır bu sözü bazı yer, an ve hisleri tanımlamak, tarif etmek için; fotoğraf serisi This Magical Depression’da olduğu gibi…

Image

“Dadebe”
Albüme adını da veren bu ismin hikâyesi nedir?

Dadebe, TSU!’nun anahtarı, onun kalbi… O kadar diyelim…

Image

“The Sun Club” (Güneş Kulübü)  
Güneş Kulübü’ne kimler, nasıl üye olabiliyor?

İki yıl önce yazın, dergimizin onuncu yılı sebebiyle tüm dergi ekibi ilk kez bir arada üç günlüğüne şehir dışına çıktık… Kutlamaların ismi ise The Sun Club’dı. Sanırım tüm dergi ekibi olarak en mutlu olduğumuz günlerdi. Dönüp bakınca, yaz kampında kendi küçük kulübünü kurmuş çocuklar gibiydik, kulübümüz adı da Sun Club’dı.

Image

“Dear Stanley, Thank You” (Sevgili Stanley, Teşekkür Ederim)
Stanley kim? Ona söylemek istediğin başka şeyler var mı?

Stanley benim dedem, annemin de babası. Dedem MS hastasıydı, evden çıkması, dolaşması çok zordu. Ama o haftada bir gün, sabah erkenden şehre iner bana ve abime dergi alır, paketleyip bize gönderirdi, Bradford’dan İstanbul’a. Önceleri GOAL dergisi, sonra Batman’ler, sonra da Melody Maker’ları gönderdi, her hafta… Ona teşekkür etmeyeyim de kime edeyim! 

Image

“Tobbatrunta”
Google’lanamayan isimlere sahip şarkılar arasında yerini alan “Tobbatrunta” hakkında bizi nasıl aydınlatabilirsin?

Tobbatrunta, Türkiye’nin güney sahillerinde yaşayan İzlandalı bir adamın teknesinin ismi… Kendisini boşayan karısı Trunta’dan kendince intikam almak için tekneye Kahpe Tobba, yani Tobbatrunta ismini vermiş. Göcek’e yerleşmiş kalbi kırık bir İzlandalı ve onun küçük teknesine doluşmuş beş kişi…

Image

“Sunset in Tigertown” (Tigertown’da Günbatımı)
Tigertown nerede? Günbatımı için neden buraya geldik?

Tigertown, Ödemiş-Tire’de yer alan bir dağ köyünün İngilizceye çevrilmiş ismi. Asıl ismi Kaplan Köy. Bu köyün sonunda, ormanın hemen kıyısında, uçurumun kenarında efsanevi bir restoran var, Kaplan Restoran. Geçen nisanda iki çok sevdiğimiz insan, Damon Kurkowski ve Naomi Yang (Damon & Naomi) ile oraya gittik… Meğer pazartesileri kapalılarmış. Günbatımıydı… Bahara uyanmakta olan bir ormanın kıyısında, Tire ovasına bakan yamacın kenarında, portakal rengi günbatımına yüzümüzü verip bir-iki saat orada takıldık… O günü unutmak istemedim… 

  1. “Sanatın karmaşık olmasını istemiyorum”: Senon Williams

    Dengue Fever ve Radar Bros.’un biricik Senon Williams’ı ilk sanat sergisini Los Angeles’daki Matrushka Construction’da açtı. Bir araya gelip biraz tako siparişi verdik ve açık ve gönülden çizimleri ve heykelleri hakkında konuştuk.

  2. A’dan Z’ye: PJ Harvey

    İlk İstanbul konserine günler kala, kariyerinden bilinmesi gerekenlerle PJ Harvey.

  3. Ceketlerimizi ilikliyoruz: Son dönemden saygı albümleri

    Grateful Dead’den Ahmet Kaya’ya, son dönemin saygı albümü raporu.

  4. Tim Gane’in son harikası: Cavern of Anti-Matter

    “Bazıları, insanların enstrümantal müziği pek sevmediğini söylüyor. Benim için sorun yok.”

  5. Beşinci Beatle: George Martin

    “İlk kayıtlarını kapsayan bubblegum* dönemini aştıklarında artık daha heyecan veren bir şeyler yapmak istiyorlardı. ‘Bize ne sunabilirsin?’ diyorlardı. Ve ben de ‘Size ne istiyorsanız onu sunabilirim’ dedim.”

  6. Farklı duyarlılıklar ve vizyonlar: “Débruit & İstanbul”

    Fransız müzisyen ve prodüktör Xavier Thomas’ın solo projesi Débruit, kayıtları geçtiğimiz yıl İstanbul’da birçok konuk müzisyen eşliğinde yapılan yeni albümünü bu ay yayınlıyor.

  7. Bu kez daha planlı: King Gizzard & The Lizard Wizard

    Avustralyalı psikedelik rock grubu King Gizzard & The Lizard Wizard’la son albümleri Nonagon Infinity üzerine...

  8. Şarkı şarkı: Yeni TSU! albümü

    TSU!’yu yeni albümü Dadebe’deki şarkılarının yolculuğunu anlatması için sıkıştırıp, hikâyelerini Sadi Güran’ın ellerine teslim ettik.

  9. “Bandcamp’e âşığım, kasete ölüyorum”: Domuz Records

    Domuz Records’ı ve ilk albümü Fantezi Müzik’i geçtiğimiz ay yayınlayan Jakuzi’yi Taner Yücel ve Kutay Soyocak’tan dinliyoruz.

  10. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  11. “Kadınlar üzerinden sınıfsal karşılaşma alanı”: Ahu Öztürk’le “Toz Bezi” üzerine

    Şubat ayında gösterildiği Berlinale’nin ardından geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nden En İyi Film, Kadın Oyuncu ve Senaryo Ödülleriyle ayrılan Toz Bezi’ni filmin yazarı ve yönetmeni Ahu Öztürk’ün ağzından okuyunca, bu sıcak dayanışma hikâyesiyle bağınız daha da artacak.

  12. Anneler toplumun monadları: Senem Tüzmen’le “Ana Yurdu” üzerine

    Geçtiğimiz Venedik Film Festivali’nden bu yana tüm dünyayı dolaşan, yılın en iyi yerli filmlerinden Ana Yurdu bu ay gösterime girerken, filmi yazan ve yöneten Senem Tüzmen’le ana erki, kadın yönetmen meselesi ve festival yapılarını didikleyen bir sohbet gerçekleştirdik.

  13. Dördüncü filmiyle huzurlarınızda: Yönetmen Jodie Foster

    Jodie Foster’ın yönetmen koltuğuna oturduğu ve bu ay izleme şansı bulacağımız son filmi Money Monster’dan yola çıkarak Foster’ın hayatına, ama özellikle de kamera arkasındaki kariyerine yakından bakma fırsatı bulduk.

  14. Mayıs ayı vizyonu: Iskalanmaması gereken dokuz genç yetenek

    Bu ay gösterime girmesi planlanan kırka yakın filmden bazıları, bir süredir yetenekleriyle kendilerinden söz ettiren ve ileride de çok sayıda filmde izleyeceğimiz genç yıldızları oyuncu kadrosunda barındırıyor. Vizyona akın eden bu star adaylarına yakından bakma fırsatını tepemedik.

  15. Meraklısına “iyi” müzik kitapları: Kara Plak Yayınları

    Hikâyelerin hiçbir zaman bitmediği müzik dünyasına ait kitapları kendi dilimizde okumanın keyfini yaşatmak için çalışmalarını sürdüren Kara Plak’tan Betül Kadıoğlu’yla müzik, kitaplar ve yayınevinin kuruluş motivasyonları üzerine konuştuk.

  16. İçselleştirilmiş deneyimin pedagojisi: “Violence & Learning”

    İsveç çıkışlı, interaktif politik tiyatro performansı Violence & Learning’in (Şiddet ve Öğrenme) yaratıcılarıyla, politik tartışmaları canlandırmak için Brecht’in en tartışmalı eserlerinden birine yaptıkları uyarlama üzerine bir sohbet.

  17. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler