Seni Görmem İmkansız ve Kahinar gruplarıyla yaptığı üretimlerin ardından kariyerinin ilk solo albümünü yayınlayan Tuğçe Şenoğul’a yakınındakiler, dostları ve hayatına bir noktada dokunmuş isimler merak ettiklerini sordu.


Tuğçe Şenoğul’un neredeyse eşine rastlanmamış olgun bir tınıya sahip “ilk” albümü Gölgelerine kış aylarının kasvetini kulaklarımızdan içeri süzerek nihayet hayatımıza girdi. Adeta bambaşka bir atmosfere ışınlandığımız seslerle daha önce deneyimlemediğimiz karanlıklara sürüklenme şansı bulduğumuz dokuz parçalık yolculuğumuza Şenoğul’un harika vokalleri, tüm albümü saran synth’ler, ustalıkla işlenmiş gitar ve baslar eşlik ediyor. Yılın en uzun gecesinde parçalarını ilk kez Salon İKSV sahnesinde canlı seslendiren Tuğçe Şenoğul, bu albümün hakkının uzun geceler olduğunu da üstüne basa basa anlatan bir performansa imza attı.

Seni Görmem İmkansız ve Kahinar gruplarıyla yaptığı üretimlerin ardından kariyerinin ilk solo albümünü yayınlayan Tuğçe Şenoğul’a yakınındakiler, dostları ve hayatına bir noktada dokunmuş olan isimler merak ettiklerini sordu.

Görkem Karabudak & Taner Yücel
Albüm kayıtlarında vokallerin neredeyse tamamını yekpare şekilde söylemeyi tercih ettin. Yani başından sonuna kadar hiç durmadan, duygu yoğunluğunu bölmeden, tek parça halinde. Özellikle de titreşimleri bir ses dosyasına veya herhangi bir formata sıkıştırarak paylaşıyor olmamızın bile albüm prodüksiyonu gibi bir kurgu dahilinde “şimdilik” kabul edilebilir bir acizlik sayılabileceğini varsayarsak; bu yöntemi senin için vazgeçilmez kılan duygu neydi?
Çok çektiniz benden değil mi! Evet. “Albüm aslında müziğin ruhuna aykırı mı? Kurgulayarak, sıkıştırarak onu hapis mi ediyoruz?” zaten çok cevaplı ve karışık bir soru. Bana bir albümde şarkının ruhunu, hissini tam bir kanallıkla aktarabilmek vokalin en önemli görevi gibi geliyor. Bu nedenle kesip bölerek ya da çoğaltılarak yapılan vokal kayıtlarını tercih etmiyorum. Bir kerede o kanala girip çıkmalı gibi geliyor. Öteki türlü mekanikleşiyor, duygudan, histen kopuyor.

Melikşah Altuntaş 
Seninle Parliament Pazar Gecesi Sineması’nda My Girl izleyip ertesi sabah şiş gözlerle aynı ilkokul bahçesinden içeri girdiğimizi keşfetmiştik epey acayip bir sohbet gecesinde. Benzer yerlerde, benzer zamanlarda, benzer duygularda atlatmışız o keko yılları… Çocukluğumuzda maruz kaldığımız ve senin şimdiki hayatını, müziğini etkileyen şeyleri, kişileri merak ediyorum bu yüzden, yani sen kimleri sayardın? Ne bileyim, 90’larda Kral Tv Video Müzik Ödülleri’nde Yılın Şarkısı ödülü kazanmış, seneler sonra Acun’la filan kanka olduğunu görünce moralinin bozulduğu bir popçu vardır elbet sevdiğin? (Benimkinin Mustafa Sandal olduğu çok mu belli oldu)
Evet, oldukça tuhaf bir ortak geçmişimiz var seninle. Mustafa Sandal benim listemde de var tabii. Sertab Erener’in Lal albümünde “Rüya” isimli bir şarkı vardı. 3. sınıfta müzik dersinde o şarkıyı söylemiştim. Arkadaşlarım ve öğretmenim beni alkışlamışlardı. İlk kez bir kalabalığa söylediğim şarkı oydu. Bülent Ersoy’dan “Biz Ayrılamayız” ve “Benim Annem, Güzel Annem” nedense beni ağlatırdı. Televizyonda Nalan Altınörs çıktığında hiç tanışamadığım ve çok sevilen dedemin en sevdiği şarkıcı olduğu için hüzünlü bir hal olurdu. Tarkan ve Yonca Evcimik şarkılarıyla okulda dans gösterileri yapardık. Yazlıkta arkadaşlarımla ailelerimizi toplar o dönem ünlü olan şarkıcıların taklitlerini yaptığımız bir gösteri düzenlerdik. Annem Türk Sanat Müziği söyler, babam Pink Floyd, Bee Gees plakları çalar, ablam ise Nirvana, Pearl Jam, Motörhead filan dinletirdi. Medcezir albümünü ve Yıldız Tilbe’nin “Delikanlım” şarkısını ilk duyduğumda da çok sevmiştim. Aklıma gelenler böyle şimdilik.

Image

Ceylan Ertem
Seni MySpace günlerinden beri ilgi ve sevgiyle takip ediyorum, Seni Görmem İmkansız’ın kaç konserine geldim hatırlamıyorum bile. Her zaman iyi işler yaratan arkadaşım oldun. Ve sonunda güzel albümünü paylaştın. Tebrik ederim buradan da bir kez daha. Sen albüm sürecinde kimleri takip ediyordun, kimleri gözlüyor kulak kabartıyordun merak ediyorum? Hangi gruplar ve isimler seni ve müziğini etkiliyordu şarkıları yazdığın dönemde?

Çok teşekkür ederim sana öncelikle. Ben bu albüm sürecinde dönüp durduğum eski alışkanlıklarım olan Morhine, Neşet Ertaş, Cocteau Twins, Billie Holiday, Nirvana, Jeff Buckley gibi pek çok isimi yine dinledim tabii. Onun dışında çok türlü müzik dinlediğim bir dönemdeydim ve hâlâ da devam ediyor bu. Uzakdoğu akımlarını (K-Pop gibi) gezdim biraz ama ağırlıklı olarak rap, trap, noise dinlediğim bir dönemdi. Kelala, Gdragon, SOPHIE, Bones, Arca, Coucou Chloe, Grimes, Keith Ape, Rich Chigga, Yaeji şimdi aklıma gelenler.

Ali Elmacı
Şimdiye kadar yaptığım sergilerin her zaman bir müziği olmuştur. Atölyemde çalışırken dinlediğim müzikler, üzerinde çalıştığım resimlerin ritmini ve atmosferini sağlamamda büyük katkı sağlamaktadırlar. Bu konuda Gombrich, insanın farklı algılama özelliğinin de etkisiyle ressamların müziği görselleştirmeye başladığını söyler. Buradan yola çıkarak senin müziğinin bir resmi var mıdır?

Evet, hep olur. Fotoğraf üzerine eğitim aldığım ve resim yapmayı da sevdiğim için olabilir belki. Bir şarkı yaptığımda onun görsel dünyası hemen yanında beliriyor. Bu bazen fotoğraf, bazen resim ya da aklımda dönmeye başlayan bir görüntü olabiliyor.

Hakan Tamar
Tuğçe, albümün için Görkem Karabudak ve Taner Yücel gibi iki tehlikeli prodüktörle çalışma fırsatı buldun. Üçünüzün ilk ortak üretimi olan Gölgelerine adlı albümün tamamında tek vücuttan çıkmış hissiyatı hâkim ve bu insana da çok iyi hissettiriyor. Bu tecrübeniz sonrasında aranızda tutturduğunuz kimyayı senin gözünden görmek isterim mümkünse…

Tanımlaması biraz zor bir bağ oluştu aramızda. Öyle çok şey yaşandı ve öyle güzel aktık ki içinde… Ailem gibi oldular.

Berk Çakmakçı
Üzerinde çalışmaya ilk başladığın zaman hayalindeki albüm ile bitmiş, paketlenmiş, yayınlanmış albüm arasında nasıl farklar var? Bu süreçte kontrolün dışında gelişen şeylerle aran nasıldı?

Her şeyiyle hayalimdekinden daha güzel oldu. Anlatmak istediğim bir hikâye vardı, onu daha fazla kişi beraberce anlattık. Görkem ve Taner’in ses dünyasında, sizin Studio Pul olarak kapakta yarattıklarınızla konu derinleşti, güçlendi. Kontrolüm dışında gelişen bir şey olduğunda, genelde önce biraz panikliyorum sonra zaman vermeye ve anlamaya çalışıyorum.

J. Hakan Dedeoğlu & Aylin Güngör
Albüm için yazdığın, albümdeki en eski parça hangisi? O sırada müziğinin geleceğiyle ilgil hislerin nasıldı?

“Senden Korktum Ben”, albümdeki en eski parça. 2010 yazında Moda’daki evimin balkonunda yazmıştım. Yaşanmış bir hikayeyi ilk kez o kadar net aktarabildiğimi hissetmiştim. Şarkı yazmanın, bir duygunun ifade edilebilmesi ve bu yolla iyileşmesi için önemini fark etmiştim. Aslında bu Gölgelerine‘nin ilk adımıydı.

Bir plak dükkanında çalışıyorsun diyelim… Biri geldi ve “Gölgelerine’yi çok sevdim, bana benzer tatta 3 albüm daha önerir misiniz?” dedi. Ne önerirsin? 
Çok da benzer diyemem ama; Cocteau Twins – GarlandsKelela – Take Me Apart, bir de belki “90’s best of trip-hop” gibi toplama bir albüm olabilir.

Image

Kaan Düzarat
Bir vampir filmi izler gibi dinledim albümü. Gölgelerine bir soundtrack olsa hangi filme olmasını isterdin? Ya da filmi çekilecek deseler yönetmen koltuğunda kim olurdu?

Kaan sana hep yakalanıyoruz. Bir gün detayları yüz yüze anlatırım ama evet vampirler ilhamımız oldu. Ben Gölgelerine‘nin, Wong Kar Wai’nin çektiği bir vampir filmine soundtrack olmasını isterdim.

Mabel Matiz
Albümün gölgelerinle olan ilişkisi nasıl? Bu şarkıları yazarak, onları kendinden salıp uzaklaştırmış gibi mi hissediyorsun? Yoksa artık ayrılmayacak bir bütünün parçalarına dışardan bir gözlem, bir ışık tutma mı bu sadece?

Oldukça yakın bir ilişki hali. Bu artık bahsedilebilen, belirli ölçülerde kabul edilebilmiş bir karanlık. Aslında sorunda da var. Işık tutulmuş bir karanlık için hâlâ karanlık demek mümkün mü bilemiyorum. İnsan değişiyor. Korkuları ve genelde onun yarattığı karanlık da öyle. Gidenler de kalanlar da olacaktır sanırım. Bu daha çok kabul etme süreci gibi geliyor.

Murat MRT Seçkin
Birlikte çalıştığımız insanlar tarzımızı değiştirebildikleri gibi daha önceden tasarladığımız işlerimizin içeriği de varlıkları sayesinde değişebiliyor. Bu olumlu sonuçlar doğurduğu kadar olumsuz neticeler de verebiliyor. İşin doğrusu ev sahibi olarak seni ama ev arkadaşları olarak Taner ve Görkem’i gördüğüm Gölgelerine albümünde onların varlığı neleri değiştirdi. İlk başlarda tasarladığın ses dokusu (sound) ile bu ortaklık sonrası arasında bir değişim var mı yoksa tam da istediğin düğmeye bastıkları için mi onlarla çalıştın?

Şarkılar oluşmaya başladığında, ne duymak istediğime dair bir çalışma yapmıştım. Referanslarım vardı. Görkem ve Taner’le yan yana geldiğimizde önce onlara baktık. Sonra onlar neler duyduklarını anlattılar. Ortak ses dünyamız öyle rahat karşıladı ki bizi, hemen hemen hiç fikir ayrılığı yaşanmadı diyebilirim. İlk iskelet üzerine konulan her şey hepimizi mutlu etti. Hem hayal ettiğim gibi hem de hayalimin ötesinde bir dünya çıktı ortaya. Birbirimizin özelliklerine müdahale etmeden çalıştık, bu nedenle Görkem de Taner de ben de hem bir bütün olarak hem de ayrı ayrı okunabiliyoruz diye düşünüyorum.

Özge Fışkın
Gölgelerine albümü pek çok açıdan bakılınca bütünlüğe sahip bir albüm. Albüm repertuvarını oluştururken ve sound’unuzu yaratırken yani bu bütünlüğü korurken albüme koymaktan vazgeçtiğiniz veya tamamen değiştirmek zorunda kaldığınız parçalar oldu mu?

Belirlediğimiz bir ses dünyası vardı. Üretim sürecinde şarkılar bu belirlenmiş ses dünyasına kendiliğinden evrildi sanki. Araştırdığımız, kafamıza takılan bir iki şarkı da bir yolunu buldu ve dahil oldu resme. Albüm çalışmalarının ilk zamanlarında eski şarkılarımdan daha fazla vardı aslında. Sonra sadece “senden korktum ben, kalsın” dedik.

Dilan Bozyel
Tanıdığım en seksi kadınlardan birisin. Fakat, takdire şayan, bu seksapelliğini sıfır teşhirle ve hatta maskülen bir tarzla yayıyorsun evrene. Sevgili Tuğçe, bir sahne kadını olarak sen; hayallerine ve hedeflerine ulaşmanın daha kolaylaşması için ucuz ya da “marjinal” yollarla kendini teşhir yolunu seçme şansın varken; neden tercih etmiyorsun bu yolu? Aslında, bu konuyla ilgili düşüncelerini soruyorum özetle.

Teşekkür ederim Dilan. Öncelikle ne kadar sahne kadınıyım bilmiyorum. Daha çok sözün bana verildiği bir an gibi geliyor sanırım sahnede olmak. Hayat aslında bayağı kısa. En güzel nasıl yaşayabiliyorsak öyle yaşamalı. İsteyen, içinden gelen ve yapabilen herkes dilediğini yapsın diye düşünüyorum ben. Özellikle tercih ettiğim bir yol yok. Biraz kendiliğinden gelişen ve hatta değişebilen bir yol.

Loradeniz
Neden bir albüm yapmak istedin? Seni bunu yapmaya iten güç neydi?
Daha önce kendi şarkılarımdan oluşan bir albüm yapmayı denememiştim ve denemek istedim. Bunu yaparken “hayat çok kısa” düşüncesi sanırım en büyük itici güç oldu.

Rafet Arslan
Albümünün bana 90’lar Bristol atmosferini ve Roger Moore’un baş rolde olduğu Bond film soundtrack’lerini hatırlatması; kişisel bir his mi, yoksa böyle göndermeler hiç düşünmüş müydünüz kayıt sürecinde?

Düşünmedik aslında. Referanslarımız arasında yoktu. Bond film soundtrack’leri gibi diyenler oldu ama. Özellikle “Bıraktığın İzler” için. Ses hafızamızda, anılarımızda türlü yerlere değebiliyor müzik. Paylaşmayı heyecanlı hale getiren biraz da insanların kişisel olarak ne duyduğu oluyor tabii. Sen de pek güzel şeyler duymuşsun. Teşekkür ederiz. 

Image

Ulaş Şalgam
Gölgelerine’yi her dinlediğimde bana geceyi yaşatıyor. En uzun gecede de ilk konserimizi yaptık. Senin için “gece” ne demek?

Gece benim için en çok “uyanış” demek sanırım. Günün yarattığı uyku perdesi kalkıyor. Gündüz enerjisi seni uyuşturabilir, aldatabilir ama geceyi kandırmak çok daha zor. O nedenle gerçekliğe en yakın olduğun zamanlar gibi gelir hep.

Yaprak Melike Uyar
Eğer bir kadın şarkıcının reenkarnasyonu olsan kimi seçerdin? Bu yaradılışında neyi eski hayatından farklı yapardın?
Billie Holiday. Şarkı söylerken bu kadar kalp kırmazdım. 

Umay Umay
Uyanır uyanmaz müzik açar mısın?
Uyanır uyanmaz müzik açarım. Evet! 

kim ki o
Müzik yazarken senin için bir şarkıyı şarkı yapan öncelikler neler oluyor?

Birçok konu var tabii ama sanırım en çok hissettiğimi ne kadar aktarabildiğimi önemsiyorum.

Image

Başak Günak (Ah! Kosmos)
Albüm, son notasıyla yavaşça boşluğa bırakarak bitiyor. O sessizlikten sonra ise son anda bir çağrı sesi geliyor ve tekrar bir döngü içine sokuyor. Sen şarkıları yazarken nasıl döngülere girdin çıktın, şarkıları yazdığın özel bir alan var mıydı?

Hayatımda ne yaptığımı ve benim için neyin vazgeçilmez olduğunu sorguladığım bir dönemin sonunda albüm yapmaya karar verdim. İlişki, iletişim, varoluştaki karanlık, korkular ve korkuların bu karanlık üzerindeki etkisi üzerine yazılmış şarkılar çıktı daha çok ortaya. Ben de bu konularla ve bunların üzerimizde yarattığı etkilerle ilişkili döngülere girip çıktım hep. İyileştirici bir süreçti. Şarkıları yazdığım özel bir alan yoktu. Her biri ayrı bir yer buldu kendine.

Barlas Tan Özemek
Albümün prodüktörlüğünü Görkem Karabudak ve Taner Yücel’in yaptığını biliyoruz. Peki sen bu albümü eğer 2000 yılında kaydetseydin, hangi iki müzisyenle çalışmak isterdin?

O zamanki bana sorsaydın ne derdi hiç bilemiyorum. Şimdiki ben ise yine aynı isimleri bulurdum diyor!

Nilipek.
Mistik bir insan mısın? Karşılaştığın olayların, insanların işaretler olduğuna inanır mısın? Hayatını, hatta müziğini bu işaretlere göre yönlendirme eğilimin var mıdır?

Tam olarak mistik biriyim diyemem ama biliyorsun ki öyle eğilimlerim var, evet.

Mercan Dede
Seni uzun yıllardır tanıyan ve 800 albümünde Ceza ile birlikte “800” parçasına kattığın olağanüstü yorumundan başlamak üzere çok farklı tarzda müziklere kattığın derinliği yakından deneyimleme şansına sahip biri olarak, aslında icra ettiğin müziğin tarzı ne olursa olsun, her zaman duygu yüklü ve özünde benim melankoli ile mistisizmin buluştuğu köprü olarak algıladığım bir vokal tarzın ve şahsına son derece münhasır bir sesin var, bu ses ve icranın kaynağı nerden geliyor ?
Çok teşekkür ederim Arkın. Ne güzel şeyler söylemişsin sorunun içinde. Mutlu ettin. Cevabını tam bilemiyorum. Biraz melankolik biri olduğum doğru. Bir de hep aşığız işte…

Image
  1. Tarık Töre’nin güneş sistemine hoş geldiniz: Whellkom

    Tarık Töre’nin ilk solo sergisi Whellkom geride bıraktığımız sene sonunun en etkilendiğimiz sergilerinden biriydi. Sergiyi gezip görüp biraz da tuvaller arasında kaybolduktan sonra aklımızda kalanları konuşmak için Töre ile sohbete oturduk.

  2. Anların arasını yakalamak: Brian ‘B+’ Cross

    İrlandalı fotoğrafçı, yapımcı ve DJ Brian “B+” Cross, bugüne kadar siyahi sanat akımı, dub, Etiyopya cazı ve Brezilya sambasına dair özel birçok an belgelemiş olmanın yanı sıra DJ Shadow'un 1996 yılına can vermiş ilk albümü "Endtroducing"in kapak fotoğrafının da sorumlusu.

  3. 2017: En iyi 50 albüm

    Her sene dergi ekibinin birbirini yiyip kendi arasında küçük alevlenmelerin çıkmasına sebep veren Yılın En İyi 50 Albümü listemizi hazırlarken işleri biraz daha karıştıralım dedik ve değerlendirme ekibini çevremizden çeşitli müzisyen, yazar, DJ ve organizatörlerle genişlettik. Ortaya çıkan kabarık albüm havuzunu 50’lik bir listeye sığdırmak her ne kadar zorlasa da yıl boyunca ne denli nitelikli ve fazlasıyla özgün albüm çıktığı gerçeği bir kez daha yüzümüze çarptı. İşte Bant Mag.’ın 2017 yılından seçtiği en iyi 50 albüm burada!

  4. 2017: Yerli sahnede yılın en iyi 30 albümü

    Her geçen gün daha fazla ayakları yere basan albümün yayınlandığı yerli müzik sahnesi 2017’de de fazlasıyla hareketliydi. Köklü grupların ihtişamlı albümlerinden fazlasıyla tatmin edici ilk albümlere, işte 2017’de yerli sahnede üretilmiş uzunçalarlardan Bant Mag. ekibinin ve kalabalık jürimizin radarında en belirgin şekilde yerini alan 30 albüm!

  5. 2017: Müzik klipleri, yeniden basım ve derleme albümler

    2017’den göz alıcı klipler ve yeniden basılmış kimisi gizli kimisi çoktan âşık olunmuş albümler...

  6. Gökçen Kaynatan neden bir efsane?

    Geçtiğimiz Aralık ayında Gökçen Kaynatan’ın Finders Keepers etiketiyle yayınlanan ve erken dönem elektronik kayıtlarından özel bir koleksiyonu dinleyiciyle paylaşan plağının lansmanı kapsamında Bant Mag. Havuz’da gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide, kendisinin neden bir efsane olduğunun temeline inmeye çalıştık.

  7. İstanbul punk mitolojisi: Tünay Akdeniz

    Tünay Akdeniz’in 1970-1980 arası yayınladığı şarkılarının toplandığı “The Godfather of Turkish Punk” plağı Ironhand Records tarafından geçtiğimiz Kasım ayında yayınlandı. Enstrümantal versiyonlar ile birlikte 12 parçanın yer aldığı albümde iki de sürpriz şarkı bulunuyor. Bu vesileyle Erinç Güzel, Tünay Akdeniz’le derinlemesine bir sohbete oturuyor.

  8. Aklımdakiler: kim ki o

    Yeni albüm "Zan"ın perde arkasını kim ki o'nun bir hayli uzun yolculuğunda çeşitli şekillerde yer almış müzisyenler, prodüktörler, DJ’ler ve sanatçıların gruba yönelttiği sorularla aralıyoruz.

  9. Aklımdakiler: Tuğçe Şenoğul

    Seni Görmem İmkansız ve Kahinar gruplarıyla yaptığı üretimlerin ardından kariyerinin ilk solo albümünü yayınlayan Tuğçe Şenoğul’a yakınındakiler, dostları ve hayatına bir noktada dokunmuş olan isimler merak ettiklerini sordu.

  10. Şarkı şarkı: Nilipek. – “Döngü” albümü

    Nilipek.'e gizemli sularda özgürce gezindiği, taptaze keşiflerle içtenliği bir araya getirdiği yeni albümü "Döngü"deki 12 parçayı sorduk, Merve Vural da hepsini tek tek resimledi.

  11. Aydınlıkları ve karanlıklarıyla 2017: Moon Duo

    Moon Duo’nun nefis synth partisyonlarından sorumlu Sanae Yamada’yla geride kalan yılı gözden geçirdik.

  12. 2017: En iyi 50 film

    İşte Bant Mag. ekibinin dünyada ilk kez 2017 yılı içerisinde vizyona girmiş ya da festival prömiyerini gerçekleştirmiş filmler arasından seçtiği en iyi 50 film!

  13. 2017: Yılın dizileri

    Dünyada ilk kez 2017 yılı içerisinde yayın hayatına başlamış olan yeni drama ve komedi dizileri ile mini diziler arasından, Bant Mag. ekibinin seçtiği en iyilerin yer aldığı 10’luk listeler!

  14. 2017: Ağlamaklı liste, yerli filmler, kuir filmler ve belgeseller

    2017’nin ilgiye değer diğer filmleri, yılın en iyi yerli filmleri, belgeselleri, kuir filmlerinin yer aldığı diğer listeler burada!

  15. A Yüzü B Yüzü: Jim Carrey

    Her sayı tartışmalı bir isme, filme ya da olaya iki farklı bakış açısından yaklaşan iki ayrı yazının sıralanacağı A Yüzü B Yüzü köşesinin ilk konuğu Jim Carrey. Geçtiğimiz aylarda Jim & Andy - The Great Beyond ile adından söz ettiren komedyen hakkında Melikşah Altuntaş açık, güneşli, Binnaz Saktanber ise sağanak yağışlı bir köşeden bildiriyor.

  16. 2017: Dikkat çeken kitaplar

    Severek takip ettiğimiz beş yayınevine 2017 içinde hem kendi yayınladıkları hem de diğer yayınevlerinden çıkan ve dikkat çekmek istedikleri kitapları sorduk.

  17. İnsanı duvara çarptıran bir belgesel: Lüfer

    Kimisine göre boğazın prensi, kimisine göre yırtıcı piranası olan lüfer balıklarının soyunun tükenmesi, yüzyıllardır lüfer etrafında örülen aşkın, muhabbetin ve afiyetin de sonuna işaret ediyor.

  18. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler