Nilipek.’e gizemli sularda özgürce gezindiği, taptaze keşiflerle içtenliği bir araya getirdiği yeni albümü “Döngü“deki 12 parçayı sorduk, Merve Vural da hepsini tek tek resimledi.

“Döngü I”
“Kaybettiğini bir şeyi bulmaya, yine bu sokağa geldin sonunda” sözleriyle albümün açılışını yapıyorsun. Bu gizemli sokak nerede? Sokakta neler var? Bize biraz anlatır mısın?
Bu gizemli sokağın adı, yeri bende kalsın, ama sokakta kendine has, özel bir şey yok aslında. Bizim yüklediğimiz anlamlar, bulacağımızı zannettiğimiz bilgiler, kafamızda o sokağa, o sokaktakilere dair oluşturduğumuz beklentiler var. Sokak kendi halinde bir sokak. Evler, insanlar kendi halindeler. Ama biz o sokağa bir umutla giriyoruz.

“Koşuyolu”
Parçada çocukluğumuzdaki o nefis yer yataklarından bahsediyorsun. Çocukluğunda yer yatağında geçen günlerinden hatırladığın en unutulmaz anı nedir?
Bizim evde yer yatağı yoktu aslında, ama arkadaşlarımda kaldığımda yer yatağında yatardık. Çok güler, çok muhabbet eder, “güneş doğana kadar” uyanık kalmaya çalışır, ama hiç başaramazdık. Bir kere başardığımızı hatırlıyorum gerçi, zar zor ayakta kalmış, güneşin doğduğunu görür görmez yatağa dönüp bayılmıştık.

“Havada Bir Hinlik Var”
En son “havada bir sıkıntı var, bir hinlik var” dediğin zamanı hatırlıyor musun?
Daha yeni. Ama eskiden o sıkıntıyı anlamaya çalışıyordum, şimdi o sıkıntıyı olduğu gibi kabul ediyorum.

“Defne”
Kendini bilmediğin bir dili konuşan bir sürü insanın arasında hayal etmeni istiyorum. Hangi zamanda, hangi şehirde olmak isterdin?
Şimdiki zaman, Atina sanırım. Dilini anlamadığım, alfabesini okuyamadığım ama kendimi evimde hissettiğim bir yerdi. Ama o biraz kolaya kaçmak oluyor tabii. Tokyo ya da Seoul epey merak ettiğim yerler.

“Döngü II”
Çok hızlı yaşadığın bir döngünün içinde nelerin kaybolmamasını, yavaş akmasını isterdin?
Sevginin, dostluğun, sevgi ve dostluğun verdiği sıcaklık duygusunun.

“Soru İşareti”
Bilinmezliğin içinde savrulduğun anlarda dinlemeyi sevdiğin üç şarkı sayar mısın?
The Cure – Untitled, Moloko – Statues, Pink Floyd – Echoes. Aslında başka şarkılar da var, ama ilk anda aklıma bunlar geldi.

“Ok”
Dejavu anlarına inanır mısın? Daha önce gittiğini, gördüğünü hissettiğin bir yer veya biri oldu mu?
Dejavu yaşıyorum tabii ki. Bazen bazı olayları birebir yaşamışım gibi hissediyorum. Ama daha tuhafı aslında zaten yaşamış olup o anda fark etmemek oluyor. Çok sonra fark ediyorsun aslında aynı şeyi yaşadığını, aynı duygulardan geçtiğini.

“Beni Buraya Sen Koydun”
Cevaplar, sorular, beklentiler, olaylar ve dahası… Bu karmaşık döngünün, yani aslında hayatın içinde senin kendini savrulmaktan kurtardığın anlarda yaptığın ilk şey ne oluyor?
Yalnız kalmaya çalışmak ve hatırladıklarımı yazmak.

“Biz Bize Yeteriz”
Bu şarkı aslında albümde empati gücü en yüksek parçalardan biri. “Biz bize yeteriz” dersin ve her şey çözülür aslında. Bu şarkıyı yazdığında neler geçiyordu aklından? Nasıl bir ruh hali içindeydin?
Şarkıyı yazarken insanların neden bir yerden sonra birbirini üzmeye programlandığını düşünüyordum. Sarılsak, biraz dursak düzelecek şeyler için birbirimizin canını acıtmak çok üzücü geliyor bana. Biraz kendime telkin, biraz karşımdakine hatırlatma o şarkı.

“Şeytan”
Kötülüğün sence iyi bir yanı da olabilir mi? Şeytan, kötülüğün meleği ama aslında sence o da iyi biri mi? İçinde biraz da iyilik var mı?
Kötülük olmadan iyilik olmaz ki. Şeytan aslında başkaldırının meleği, o başkaldırı karşılıklı bir inada dönüştüğü için, bir şey kanıtlamaya çalıştığı için insanları kötülüğe sürüklüyor, kendisi kötü olduğu için değil. Yani sonuç kötü tabii, ama şeytana saf kötülük, meleğe de saf iyilik olarak bakamıyorum. Saf kötülük şeytanın çok daha altında bir şey, o insanda var.

“Yeni”
Sevdiklerinlesin, havadan, sudan muhabbet ediyorsunuz. Bize yanında kimler var, neredesin ve ne yapıyorsunuz anlatır mısın?
Stüdyodayız, birlikte müzik yaptığım arkadaşlarım var, müzik dinliyoruz ve çok gülüyoruz.
