İki yakın arkadaşın hayal gücüyle, Chicago’yla Akra şehirleri arasında hayata geçen Deadly Prey Gallery, Gana’nın elle boyanmış film posterlerini 80’lerden günümüze taşıyor. Filmlerde olan olmayan karakterleri, göz alıcı, abartılı imgeler ve capcanlı renklerle bir araya getiren büyülü posterler, bu geleneğin içinde büyümüş 10 farklı yıldız sanatçının elinden çıkmakta. 

Gün geçtikçe adını dünyaya duyuran Deadly Prey’in kurucularından Brian Chankin’in film dünyasıyla geçmişi eskiye dayanıyor. Oturup kendisine filmlerle kafayı ilk ne zaman bozduğunu, Gana usulü film posterlerini nasıl keşfettiğini ve Deadly Prey’i gelecekte nelerin beklediğini konuştuk.

Farkira
Salvation

Çocukluğundan Odd Obsessions video dükkânını açana ve Deadly Prey’i başlatana kadarki süreci biraz anlatabilir misin? Film merakın ne zaman ve nasıl başladı?

Filmlere ilgi duymaya babam sayesinde başladım. Kendisi bir klasik film hayranıdır. Aynı zamanda tuhaf ve bilinmedik şeylerin de. O yüzden küçük yaştan iyi eğitim aldığımı söyleyebilirim. Yedi sekiz yaşından bu yana kaset kayıt cihazını çalıştırmakta son derece kabiliyetliyimdir. Bu durum annemle babamın da çok hoşuna gidiyordu. Bana istediğimi kaydedebileceğim boş VHS kasetleri satın alırlardı. İstediğim filmlerin ne zaman gösterildiğini bulurdum ve televizyondan düşük kalite modunda kaydederdim.  Böylelikle üç ya da dört filmi birden altı saatlik bir kasete sığdırabiliyordum. Aradan uzun zaman geçmeden ailemin verdiğinin yanı sıra ekstra bir kayıt cihazım daha oldu. Onları birbirine bağlayıp annemle babamın benim için kiraladığı filmleri kaydetmeye başladım. Daha dokuzuncu doğum günüme gelmeden sağlam korsanlık yapıyordum anlayacağınız!

Aileme beni teşvik ettikleri için gerçekten minnettarım. Özellikle Chicago’da, içinde kocaman bir kiralık video bölümü de olan bir nalbur işleten dayıma. (80’ler ve 90’larda market, eczane gibi bir sürü işletmenin içinde kiralık video bölümü vardı.) Albuquerque/New Mexico’da büyüdüm, ama ailem Chicago’dan. Oraya ne zaman ziyarete gitsem dayım beni eve kaset zulalarıyla geri yollardı. Aynı zamanda koleksiyonundan istediğim her şeyi fiziksel kopyasını vermese de kaydetmeme izin verirdi. 

Üniversiteye başladığım ilk yıl doktor olmayı planlıyordum. Ama çok hızlı bir şekilde sanata yöneldim. Mezun olduktan sadece iki yıl ve birkaç ufak tefek işten sonra, 2004’te çoğu özel koleksiyonumdan gelen 3 bin kaset ve DVD’lik başlangıç envanteriyle Odd Obsession Movies adlı dükkânı açtım. Dükkânın arkasında kendi inşa ettiğim bir odada yaşadım! 2019’da kapandığımız zaman aşağı yukarı 25 bin özgün filmimiz vardı.

2000’li yıllarda bir video dükkânı işletmek nasıl bir şeydi?

Çok eğlenceliydi! Yani, filmlere bayılıyorum, koleksiyon yapmaya bayılıyorum, insanlarla film hakkında konuşmaya bayılıyorum. Daha iyi ne olabilirdi ki?!? Bunun gibi işlerin artık pek olmadığı bir zamanda o kadar alışılmışın dışında bir işim olabildiği için kendimi çok şanslı saydım. İşin kötü olan kısmı her zaman paraydı. Hep borca girip çıkıyordum, kredi kartlarının limitini aşıyordum, dükkâna ilgiyi arttırmak amacıyla her gece çıkıp ilan dağıtıyor, önüme gelen herkesle film muhabbeti yapıyordum. Sevildiği için yapılan her iş gibi zordu ve her zaman buna değiyormuş gibi gelmiyordu. Ama bir tür bencillikle dükkânı muhtemelen mantıklı olduğundan çok daha uzun süre açık tuttum. Çünkü insanların bunun gibi değişik bir koleksiyona ihtiyacı olduğunu hissediyordum. Kendi yaratıcılığımı teşvik etmek için benim de böyle bir koleksiyona erişimimin olması gerekiyordu. O yüzden ite kaka çabalamaya devam ettim. Dükkân aslında hiçbir zaman para yapmadı, yaptıysa da genellikle bu para daha fazla film satın almaya giderdi. İşin en güzel kısmı da çok sevdiğim, orada olmak isteyen insanlarla beraber çalışmaktı. Gönüllü bir kadromuz ve yardım ettikleri günlerde, onlara yönelik bedava öğlen yemekleri için bir fonumuz vardı. En yakın arkadaşlarımdan bazıları hâlâ bu gönüllülerden. Odd Obsessions günlerinden bazı arkadaşlar bana şimdi Deadly Prey’le yardımcı oluyor. Aradaki en büyük fark artık gönüllü olmak yerine düzgün bir şekilde para alabiliyorlar, haha! Bir video dükkânı işletmenin günlük durgunlukları ya da kaosuyla ilgili sonsuza kadar konuşabilirim. Ama belki şimdilik bu kadarı yeter.

Thibaut de Ruyter’in 1980’lerden bugüne Gana film posterlerini derleyen Ghanavision (2009) kitabını gördüğünde ilk tepkin neydi? Bu posterlerde, bu gelenekte, görsel açıdan bu kadar aşina olduğumuz bir şeye olan bu farklı yaklaşımda seni çeken ve toplama dürtüsüne iten neydi?

Bir arkadaşım Ghanavision kitabını 2009 yılında dükkânıma getirdi. Aklımı kaybettim. Uluslararası film posterleri hep ilgimi çekmiştir. Birkaçını saymak gerekirse, özellikle Polonya, Çek Cumhuriyeti, Türkiye ve Tayland’dan olanlar. Bu ülkelerden gördüğüm onca poster aslında reklamını yaptıkları filmin hikâyesini anlatmaktan çok sanatçının işine odaklanıyordu. Filmin neyle ilgili olduğunu söylemektense sansasyonel görsellerin olması ve ortalıkta dönen her ne varsa, ona bakanın gözünü çekmek o kadar daha önemliydi ki. 

Gana film posterleri de aynı çeşit anlatıyı kullanıyordu. Ama bunu yaparken fazladan kurukafalar ve yılanlarla daha da aşırıya kaçırıyorlardı! Bu tamamen bilet satmakla ilgiliydi. Kan revan içinde abartılı bir poster müşteriyi kapıdan içeri sokabiliyorsa, filmin kendisinde kan man olmasa bile, poster işini yapmış olurdu. Bu posterlere filmlerde olmayan unsurlar eklemek o kadar yaygınlaştı ki seyirciler sinemaya her şeye hazırlıklı olarak giderdi. . Tanıtımı yapılanın filmde olmaması sorun değildi. Çünkü müşteri filmin kendisinde muhtemelen çılgın bir şeyin olacağını biliyordu!

C.A. Wisely
Farkira

Bize biraz Robert Kofi’yle olan dostluğundan bahsedebilir misin? Bu ilişki Deadly Prey’in belkemiğini oluşturuyor gibi. İlk nasıl bir araya geldiniz ve Deadly Prey’i başlatma fikri nasıl ortaya çıktı?

Evet, Robert ve ben Deadly Prey’in kurucularıyız ve aynı zamanda kendisi en iyi arkadaşım. Ben Chicago’da yaşarken o Akra, Gana’da yaşıyor. O neredeyse her gün sanatçılarla birebir çalışmaya odaklanırken, benim işin sesi olmamı, sanatçılar ve işlerimizin destekçisi olmamı, günlük operasyonları, sosyal medyayı, gezici sergileri, vs. yürütmemi tercih ediyor. Onun modern bir video operatörü olduğunu söyleyebilirim. Video operatörü, 80’ler ve 90’larda video kulübü için çalışan sanatçı tarafından resmedilmeden önce bir posterin unsurlarını ona anlatan kişiydi. Bugün bile sanatçılar çalışmalarında eskiden çalıştıkları video kulübünün etiketini resmin bir yerine dâhil ediyor. Bu posterleri bu kadar muhteşem ve tuhaf yapan şeyler, video operatörlerinin fikirlerini sanatçılara tercüme etmesinden geliyordu.

Robert’ın her zaman mobil sinemayla ilgisi vardı. Çocukken gezici sinema filmlerinin tanıtımını posterlerini köylerde dolaştırarak yapardı. Hoparlörden o gün gösterilecek filmlerin başlıklarını ve saatlerini bağıran kişiyle gezici sinemanın kamyonunun yakınında olurdu hep. 

2009 gibi konuşmaya başladığımızda djembe davullarına odaklanan ufak bir galeri işletiyordu. Robert’ın mesleği davul yapmaktı. Ama birçok Ganalı girişimci gibi aynı anda bir sürü farklı işe koşuyordu. Onu elle boyanmış Gana film posteriyle ilgili bir Google aramasının 50. sayfasında mı ne buldum. Sayfasında birkaç poster gördükten sonra ona bir e-mail attım. Hızlı cevap verdi ve elinde daha da fazla poster olduğundan bahsetti. Hevesi ve nezaketi beni hemen rahatlattı. Ama sonra olanlar aklımı başımdan aldı. Ona posterlerin tamamını almak istediğimi (bu safhada video dükkânının duvarların baştan aşağı bu resimlerle süslemeye çalışıyordum), ama yalnızca birkaç tanesine yetecek kadar param olduğunu söyledim. Bunun bir sorun olmadığını, istediklerimin hepsini göndereceğini ve param olduğunda ona ödeyebileceğimi söyledi. Kafamda hemen çarklar dönmeye başladı ve düşündüm ki, bundan gerçekten bir şey çıkabilir! 

Hakikaten de ilk gelen birkaç poster çok güzeldi. Duvarlara asmaya başladığım andan itibaren insanların çok ilgisini çektiler. Aradan çok zaman geçmeden Odd Obsessions da Deadly Prey Gallery’nin ilk enkarnasyonu oldu. Çünkü dükkânın çevresi ilk müşterilerimiz oluverdi.  Bundan yakın bir zaman sonra Kofi’ye sanatçıların sipariş posterler yapıp yapamayacağını sordum. Şansıma cevap evetti. Ben de ona sanatçılara dağıtabilmesi için yanında fotoğraf referanslarıyla beraber bir film listesi verdim. O zamanlar dört kişiyle çalışıyorduk — bunlar, Salvation, Heavy J, Leonardo ve Stoger’dı. İlk sipariş ettiğimiz posterler Charles Bronsonlı Death Wish filmleri içindi. Odd Obsessions’ın maskotuydu çünkü. 

Amacınızın muhafaza etmek, arşivlemek, eğitmek ve beraber çalıştığınız sanatçıları desteklemek olduğunu belirtiyorsunuz. Bilmeyenler için bize Gana’nın özgün mobil sinemasını ve bu elle boyanmış poster geleneğinin gelişimini biraz daha açabilir misin?

Evet, en önemli olan bu posterlerin mobil sinema geleneğinden geldiğinin ve bunun 80’li yılların ortasından 2000’li yılların ortasına kadar Gana’da çok büyük bir akım olduğunun farkında olmak. Biz bugün 10 sanatçıyla çalışıyor olsak da 35 yılı aşkın tarihinde 100’den fazla sanatçı bu geleneğin parçası oldu. Muhafaza etme, arşivleme ve eğitim fikri, bu sanatçılara ve bu sanata adanmış afili bir müze oluşturma hedefimizden geliyor. Bunun için bir zaman çizelgemiz var. Henüz nerede olacağını bilmiyoruz. Ama bir şey kesin. O da müzenin bu janrı doğumundan günümüze kadar yansıtacak olması.

Günümüzde hâlâ çalışan sanatçılara destek olma amacı da yalnızca onlara iş sağlandığından değil, aynı zamanda yaptıkları mükemmel işler için düzgün bir şekilde para kazandıklarından ve bunu yapmaktan mutluluk duyduklarından emin olmakla ilgili. Hem Batı’dan hem de kendi ülkelerinden gelen sanat tüccarlarının sanatçılara bir şey bırakmadan yeteneklerinden faydalanarak büyük çıkarlar sağlamasının uzun bir tarihi var. Şiddetle karşı çıktığımız şey bu. Bu yüzden sanatçılara daha fazla para kazandırabilmek için farklı ticari olanaklar yarattık. Baskılardan, tişörtlerden, kitaplardan ve diğer tüm ürünlerden edindiğimiz kârın tamamı direkt sanatçılara gidiyor. Bizden önce sipariş usulü çalışmanın standart bir getirisi vardı. Ama biz bunu beraber çalıştığımız sanatçılar için ikiye, neredeyse üçe katladık. Robert’la benim en çok gurur duyduğumuz şey bu.

Mobil sinemanın Gana’daki tarihine gelecek olursak, sitemizdeki bilgileri paylaşacağım. Yıllar boyunca ileri geri yazıya eklemeler, çıkarmalar yaptıktan sonra, şimdiki tasvirimizin artık oldukça doğru olduğuna inanıyorum. O da şöyle:

Bu çılgın posterler bir zamanlar “Gana mobil sineması” olarak bilinen, çok daha büyük bir endüstrinin ürünüydü. Bu iş 1980’lerin sonunda Ganalı girişimcilerin film kulüpleri oluşturmasıyla başladı. Bir televizyon, video kayıt cihazı, VHS kaset ve portatif jeneratörle elektriği olmayan veya az olan köylerde derme çatma gösterim alanları kurarak Gana’yı geziyorlardı. Bu video kulüplerinin aynı zamanda Akra, Cape Coast ve Kumasi gibi şehirlerde daha kalıcı salonları da vardı.

Esasen erişilebilirlikleri dolayısıyla enteresan bir film seçkisini popülerleştirmeye başladılar. Bu janrların arasında Hollywood aksiyon ve korku sineması, doğrudan videoya çıkan düşük bütçeli Amerikan filmleri, Bollywood filmleri, Hong Kong dövüş sanatları filmleri ve tabii ki gittikçe büyüyen yerel bir Gana ve Nijerya film seçkisi vardı.

Daha fazla insan ilgi gösterdikçe rekabet de başladı. Mobil sinema operatörleri ürünlerini farklılaştırma ihtiyacı duydu ve dolayısıyla da bir pazarlama motifi ortaya çıktı. Uygun fiyata baskıya erişim olmayınca, elle boyanmış film posterleri en mantıklı reklam aracı oldu. Yetenekli lokal sanatçılar artık Gana’da büyümekte olan bu eğlence sektörünün bir parçasıydı ve elbette kendilerine özgü dokunuşlarını tanıtımını yapmakla görevlendirildikleri her filme getirdiler. Video operatörleri sanatçılara ne çizeceklerini anlatıyor ve onlara filmde yer almayan referans materyaller sağlıyorlardı. Sıklıkla daha fazla bilet satmak çabasıyla bu posterlere fazladan şiddet, korku ve cinsellik eklenirdi!

Kullanılmış un çuvalları bir arada dikilerek büyük boy bir film posteri için tam uygun ebatta bir tuval elde edilirdi. Bu posterlerin pürüzleri hemen fark edilebiliyor. Bir poster henüz sadece 15-20 yıllık olsa bile rulo yapılmaktan, katlanmaktan, güneşten ya da yağmurdan gördüğü zarar nedeniyle çok daha eski görünebiliyor. Bugün baskı posterlere ulaşmak çok daha ucuz ve ev seyri de Gana halkı için çok daha erişilebilir oldu. 2000’li yılların ortası ve sonuna doğru mobil sinema hemen hemen yok olmuştu. Ama bu el yapımı posterler hâlâ zamanının harikulade, somut bir ürünü. Gana’nın mobil sinema geçmişinden gelen sanatçıların birçoğu, Deadly Prey Gallery aracılığıyla, dünya çapında büyüyen bir kitle için film posteri siparişi almaya devam ediyor.

Bright Obeng
Leonardo

Sence Deadly Prey yıllar içerisinde nasıl gelişti? Aldığı tepki seni hiç şaşırttı mı?

O güzel posterlerden birkaçını gözümle bizzat gördüğüm ilk anda geniş bir kitlem olacağını biliyordum. Deadly Prey’den önce internette dolanan görsellerin çoğu Ghanavision ve Extreme Canvas kitaplarındandı. Tarihsel olarak birçok farklı film janrının (Nollywood, Ghallywood, Bollywood, Amerikan aksiyon ve korku filmler ve dahası) posterlerde temsil edilmesine rağmen, bunlar 2000’li yılların başı ve ortasından filmlerle kesiliyordu sanki. Bugün siparişlerimizin popülerliği ve müşterilerimizin özgün zevki sayesinde günümüz filmlerinin bu resimlerde yer alması o kadar ilginç ki. Bugünün elle boyanmış Gana film posterlerinde gördüklerimiz vakitli bir ilerleme bence. Stiller aynı. Ama şimdiki konular çok görkemli! Ben tabii ki bunu internete yoruyorum. Zamanında film operatörünün sınırlı bilgisi ve sanatçıların resimleriyle ilişkilendirebileceği sınırlı fotoğraf kaynağı varken, şimdi her şey uçsuz. Ben Deadly Prey’in gelişimini Robert’a ve sanatçıların geleneğe bağlı kalırken sonsuz materyal akınının karışıklık yaratmasına izin vermemelerine bağlıyorum. Bu sanatçıların dikkati ve kabiliyeti takdir edilmeli. Bu sayede bu kadar başarılıyız.

Şimdi düzenli olarak birlikte çalıştığınız 10 sanatçı var. Onların bu sürece tepkisi nasıl oldu? Ve hâlâ izini sürüp beraber çalışmak istediğin başka sanatçılar var mı?

Evet, düzenli olarak çalıştığımız sanatçılar, Heavy J, Leonardo, Stoger, Mr. Nana Agyq, Farkira, Salvation, C.A. Wisely, Magasco, Nii Bi Ashitey ve Bright Obeng. Onların bu yeni başarıya tepkisi son derece olumlu, neyse ki! Birçoğu üzerine inşa edebilecekleri araziler satın alabildiler. Bu önceden imkânsız olan bir şeydi. O yüzden bunu görebilmek ve bunun gibi hayallerin gelecekte hepsi için gerçekleşebileceğinin farkına varmak çok büyük bir şey.

Tabii ki geçmişten çalışmalarına bayıldığım bir sürü sanatçı var; onları bulabilmek ve onlarla beraber çalışabilmek harika olurdu, ama şu anda tam kapasitedeyiz! İşler inanılmaz yoğunlaştı ve tek bir Robert ile tek bir Brian var. O yüzden işi genişletmeye karar verene kadar (daha doğrusu genişletmeye karar verirsek) sayımızın 10’la sınırlı kalması gerekiyor. 

Bu soruyu sorman ilginç oldu. Görünen o ki 90’lardan en sevdiğim sanatçılardan biri olan Death is Wonder yeniden resim yapmaya başlamış. Robert’ın olabildiğince yoğun olduğunu bilmeme (ve beraber çalıştığımız ekiple inanılmaz mutlu olmama) rağmen, ona Death is Wonder’ın gerçekten ortalıkta olup olmadığını yoksa başka bir sanatçının sahte imza mı attığını sormam lazım. Evet, bu gerçekten oldukça sık oluyor!

Heavy J
Mr. Nana Agyq

Sipariş usulü çalışmanın bu iş modelini ve sanatçılara destek olabilmeyi nasıl etkilediğini biraz açabilir misin? Sipariş edilen işler arasından özellikle aklında kalanlar oldu mu?

Bir çalışmanın komisyon süreci benim için her seferinde heyecan verici! Deadly Prey’in açık ara en istikrarlı olarak yaptığı şey bu. Sanatçılarımıza destek olabilmek için yaptığımız baskıların çoğu siparişlerden geliyor. O yüzden gerçekten de sonu gelmeyen bir armağan gibi. İşlerin kalitesine göre insanlar sürekli olarak düşük fiyatlara şaşırıyor. Komisyonların çoğu 400 dolar – 600 dolar arasında seyrediyor. Heavy J ve C.A. Wisely gibi en popüler sanatçıların neredeyse bir yıllık bekleme listeleri var ve yine de insanlar sabırla bekliyor! Müşterilerimizin bize karşı hissettiği güven ve sevgi hakkında çok şey söylüyor bu. Ama sanatçılarımızın olağanüstü istikrarı hakkında daha da çok şey söylüyor. İnsanlar da olabilecek en enteresan şeyleri sipariş ediyor. Aklıma gelenlerden birkaçı Heavy J’in Larry David yerine Bernie Sanders ve arkadaşımın dedesini resmeden “Curb Your Enthusiasm” çalışması ve Mr. Nana Agyq’in etkileyici bir şekilde görünürde hiçbir Wayne’i olmayan, üç farklı Garth ve oldukça şeytani bir Alice Cooper’a yer veren “Wayne’s World” resmi!

Deadly Prey’i başlattığından bu yana bu gelenek hakkında öğrendiklerin arasında seni en çok şaşırtan neydi?

Her isteyen Gana film posteri sanatçısı olamıyor; önce usta bir ressamın yanında yıllarca yetişmen, çıraklık yapman lazım. Bizim ekibin gayri resmi lideri Heavy J olurdu. Çünkü sanatçılarımızın dört tanesini o yetiştirdi: Salvation, Mr. Nana Agyq, C.A. Wisely ve Nii Bi Ashitey. Magasco da Farkira’nın çırağıydı. Şimdi Stoger da umuyorum ki yakında aramıza katılacak Anthony adında yetenekli bir genci eğitiyor. Burada gerçekten capcanlı bir nesil var ve bu beni cidden çok etkiliyor.

Posterlerdeki imgelerin hepsi mütemadiyen göz alıcı, yaratıcı; doku ve kontrast açısından zengin. Bu objelerle ve sanatçılarla bu kadar uzun süredir ve bu kadar yakından çalıştıktan sonra, Hollywood film posterleri hakkında şimdi ne hissediyorsun?

Doğruyu söylemek gerekirse günümüz Hollywood posterlerine pek sık bakmıyorum, o yüzden aslında bilmiyorum. Diyebileceğim şu ki bu 10 sanatçının Gana’da yaptıkları kadar havalı olmadıklarını biliyorum! Bununla beraber, Gana dışında da ağırlıklı olarak bağımsız filmlere poster yapan o kadar çok yetenekli insan var ki bu günlerde. Hiç düşünmeden Akiko Stehrenberger, Jason Edmiston, Tony Rodriguez Illustration, the Dude Designs ve Devon Whitehead’i sayabilirim.

Stoger
Brian Chankin ve Leonardo
Heavy J

Senin için bir posteri iyi yapan nedir?

Son zamanlarda Deadly Prey’in Instagram hesabına sık sık bazı posterlerin fazla iyi yapılmış olduğuna, artık eski “kötü olma” cazibesini yitirdiğine dair yorumlar alıyorum. Buna diyeceğim şu: Bu posterler hiçbir zaman “kötü” değildi, yalnızca Batı’nın alıştığından farklıydı. Basit bir şekilde söylemek gerekirse, bunlar Gana’ya has, sürekli değişen, zamanla ilerleyen, ancak geleneğe doymuş işler. Bu sanatçıların yaptığı her poster bana göre iyi. Ama aralarından birçoğu da insanın aklını başından alıyor, büyü gibi geliyor. Yani soruya cevap verecek olursam, iyi bir poster (bununla sınırlı olmamakla beraber) Mrs. Doubtfire’ın süpürge sapını Pierce Brosnan’ın gözüne sokmasına yer verebilir.

Son olarak, Deadly Prey’in gelecek planları neler? Müze projesinden bahsettin. Olası bir belgesel, dövme çalışmaları… Birçok farklı şey okuduk. Ne var sırada?

Bunu sorduğun için teşekkürler! Müze projesi tabii ki gelişmekte olan, gelecek planlarımıza hükmeden dev bir iş. Ufkumuzu filmden öteye taşımaya da devam ediyoruz. Evet, gelecekte birtakım dövme projelerimiz var. Süregiden bir basketbol projemiz de mevcut. Evet, geliştirilmekte olan bir belgesel olduğu da doğru! COVID dolayısıyla yapımı durdurduk ama On the Real Film’deki arkadaşların üç yılı aşkın süredir topladığı, Deadly Prey’i ve yaptığımız yolculukları belgeleyen, bitmek bilmeyen, saatler dolusu çekim var. Gana’ya son ziyaret Eylül 2019’daydı, yani pandemiden aylar önce. Sırf o gezi bile başlı başına uzun metraj bir belgesel olabilir, o yüzden bakalım neler olacak!

Stoger
Nii Bi Ashitey
Magasco
Heavy J
Salvation
Bright Obeng
  1. Batı’nın alıştığından farklı: Deadly Prey Gallery

    80’lerden bugüne; göz alıcı, abartılı imgeler ve capcanlı renkleriyle büyülü Gana film posteri geleneği.

  2. Rajab Eryiğit’in öz vatanı olarak Amerika

    “Amerika’ya gitsem bile Amerika’da olduğumu hissetmem.”

  3. Aklımdakiler: mor ve ötesi

    Merve Dizdar, Can Öz, Mabel Matiz, Simge Pınar, Can Karadoğan, Nisan Ak, Kanat Atkaya ve Cem Kayıran’dan mor ve ötesi’ne sorular var.

  4. Bir zorunluluk olarak yaratmak: Planningtorock ve dünyasını anlama biçimleri

    Planningtorock ile üretim motivasyonundan bedeniyle kurduğu ilişkiye, aidiyet özleminden turne planlarına varan bir sohbet.

  5. Mahzuni’yle her seferinde yeniden tanışma: Anlat bize Kaan Tangöze

    “Mahzuni, ‘Haşlayın Beni’nin sonunda ‘işleyin beni’ der. Bu bir vasiyet bence. Aldım, yürütüyorum.”

  6. Modern Japon müziğinin mimarı Makoto Kubota neler neler anlatıyor

    Bir yaşayan efsane, yeniden canlanan kayıtlar ve onlarca hatıra.

  7. 8 yazarın zihnini kurcaladık

    2020’nin son çeyreği ve 2021 içerisinde kimi ilk kimi yeni kitabını yayımlamış sekiz yazar, heyecan duyduğumuz yaratım dünyalarına dair merakımızı cömertçe giderdi. Burçin Tetik, Deniz Poyraz, Derya Sönmez, Emirhan Burak Aydın, Hande Ortaç, M. Özgür Mutlu, Sinem Sal ve Yiğit Karaahmet’e sorduk.

  8. İyi dost her şeydir: Bora Akkaş ve Emir Çubukçu sohbeti

    Tiyatro, diziler, halı saha WhatsApp grupları, öykü yazarlığı ve dahası.

  9. İnternetin geleceği ve Web 3.0: Umut mu, hayal mi, zırvalık mı?

    Okuduklarımız, gördüklerimiz, duyduklarımızdan derlediğimiz bir beraber düşünme pratiği.

  10. Sorularla, cevaplarla NFT âleminde geçen bir yılın ardından

    Türkiye parantezinde farklı disiplinlerden isimler, NFT’ye dair aklımızda dolananları cevaplıyor, deneyimlerini paylaşıyor.

  11. Butik olsun, küçük olsun ve keyif alınsın: Esra Muslu ve Selim Cenkel sohbeti

    Zahter London ve Marsel Lokumları’nın yaratıcıları, geleneksel lezzetleri korumak ve farklı şekillerde ortaya çıkarmak üzerine zihin açıcı bir muhabbete oturdu.

  12. Michel Franco seyirciyle diyalog kurabilmeye inanıyor

    Meksikalı yönetmen Michel Franco ile geçtiğimiz aylarda vizyona giren filmi “Nuevo orden”, ödül sistemine dair hisleri ve daha fazlası üzerine konuştuk.

  13. Ingvar Sigurðsson için her şeyin başı senaryo

    Ingvar Sigurðsson ile ödüllü “A White, White Day” performansının hazırlık sürecinden, konuk oyuncu olarak rol aldığı “Succession”a dair hislerine uzanan bir sohbet.

  14. Yakın dönemde radarımıza girmiş 16 yerli tasarımcı ve üretici

    Geçtiğimiz sene yola çıkan ya da yeni takibe aldığımız; kimi bireysel kimi ise ekip hâlinde çalışan yerli tasarımcı ve üreticilerle konuştuk.

  15. 2021: En iyi 100 yabancı albüm

    Yıl sonu albüm listelerini hazırlamak zevkli olduğu kadar her zaman zorlu bir süreç. 2021 de bereketli bir katalogla bu işi hiiiç kolaylaştırmadı doğrusu.

  16. 2021: Yerli sahneden 65 kayıt

    Uzunçalarlar ve EP’lerden karışık 65 kayıtla, 2021’de yerli sahneden neler dinledik, hatırlayalım.

  17. 2021: En iyi 10 toplama albümü

    Meksika'dan Güney Afrika'ya, Hollanda'dan Kolombiya'ya, 2021’den favori toplama albümlerimiz burada.

  18. 2021: En iyi soundtrack albümler

    Mark Mothersbaugh, Hans Zimmer gibi soundtrack denince akla gelen ilk isimler ile Mica Levi, Dan Deacon gibi kalıplar ötesi üretenler...

  19. 2021: En iyi 75 film

    Geniş havuzdan seçim yapmak hiç kolay olmasa da bir o kadar geniş jürimizle güçleri birleştirdik, 75 filmlik bir kayıt tuttuk.

  20. 2021: Türkiye sinemasından 15 film

    Özellikle ilk uzun metrajını çekmiş yönetmenlerin ve çıtayı yükselten belgesellerin iz bıraktığı bir senenin ardından.

  21. 2021: En iyi 40 yabancı belgesel / belgesel serisi

    Farklı coğrafyalara kamerayı çevirirken sorgulatan, ilham veren, gündem belirleyen veya sadece iyi vakit geçirten 40 belgesel.

  22. 2021: En iyi 10 dram dizisi

    Seyir zevki yüksek, sarsıcı, içerik ve biçimiyle çıtayı yükseğe çıkaran hangi yapımlar gündemimizdeydi? İşte 2021’in bizce en iyi 10 dram dizisi.

  23. 2021: En iyi 10 suç dizisi

    İlkeleri ve sevdikleri arasında kalan dedektifler, ne olursa olsun izini kaybettiren seri katiller, adalet düzenindeki sistematik ırkçılığın kurbanları ve dahası. İşte 2021’den favori suç dizilerimiz!

  24. 2021’in en iyi 10 komedi dizisi

    Dikkat! Yine sadece ekran macerasına 2021’de başlamış komedi dizilerinden bir seçki yaptık.

  25. 2021: En iyi 10 bilim kurgu / fantastik dizi

    Bilim kurgu ve fantastik dizi seçkimize edebiyat klasikleri ağırlığını koydu, animasyonlar yine eksik kalmadı.

  26. 2021: Türkiye yapımı 10 dizi

    Psikolojik gerilimden dönem hikâyesine, absürt komediden seri katil anlatısına 2021'den Türkiye yapımı diziler.

  27. 2021: Gündemimizden 50 kitap

    Gündemimizden 50 kitap seçkimiz 2021’de Türkçede basılmış kitaplardan oluşuyor. Kurmacalar ve kurmaca olmayanlar bir arada.

  28. 2021: En iyi 10 tiyatro oyunu

    2021'in en iyi tiyatro oyunları seçkimiz, prömiyerini 2021'de yapmış işlerden oluşuyor ama bir de bonus var.

  29. 2021: En iyi 30 podcast

    Bu sefer Ne Dinlesek? sorunuza podcastlerle cevap veriyoruz. İlk bölümü 2021’de yayımlanmış podcastlerden Türkçe ve İngilizce karışık, 30’luk bir seçki yaptık.

  30. Künye