Filmekimi programından öne çıkan 10 film

Biletlerin (artık her sene olduğu gibi) çıktığı an puf olduğu Filmekimi, bu sene 21. kez düzenleniyor. 7-16 Ekim’de İstanbul’da; lokasyonlarımız Beyoğlu’nda Atlas 1948 Sineması, Şişli’de City’s Nişantaşı – CINEWAM Premium ve Kadıköy’de Kadıköy Sineması ile Sinematek/Sinemaevi.

Bir kez daha karşımızda, dünyanın dört bir yanında nam salmış yönetmenlerin festivalleri arşınlayan, çeşitli ödüllere uzanan, eleştirmen favorisi filmler ile örülü, kapsamlı bir program var. Filmekimi rüzgârı için günleri sayarken, bu seneki festival takviminden öne çıkan 10 filme göz gezdirelim.

Broker
Yönetmen: Hirokazu Kore-eda

Seçilmiş ve seçilmemiş aileler, kan bağının getirileri, dünya gerçekleriyle çok erken tanışmış çocuklar… Biricik Hirokazu Kore-eda sinemasının alametifarikalarından hemen hepsi, La vérité (2019) sonrası bir kez daha dil ile kültür engellerini aştığı ve bu sefer ülkesi Japonya yerine Güney Kore’de çektiği yeni filmi Broker’da yerli yerinde gözüküyor. Geçim sıkıntıları yaşayan biyolojik aileleri tarafından istenmeyen, kutulara bırakılarak kaderine terk edilen bebekler üzerinden bir anlatı kurulmuş; başroller de Parasite yıldızı Song Kang-Ho’nun yanı sıra Bae Doona ve Kang Dong-won’a emanet edilmiş. 

Holy Spider
Yönetmen: Ali Abbasi

İran asıllı Danimarkalı yönetmen Ali Abbasi’nin henüz ikinci uzun metrajı olan “Nordik kara film” Gräns / Border, 71. Cannes Film Festivali’nde büyük ses getirmiş ve yarıştığı Bir Bakış Bölümü’nden büyük ödülle dönmüştü. Son olarak HBO’nun The Last of Us uyarlamasıyla meşgul olan sinemacı bu sefer yaşanmış bir hikâyeden ilhamla, kamerasını doğduğu topraklara çevirmeyi seçmiş. Seks işçilerini öldürerek toplum ahlakını “temizlediğine” inanan bir seri katilin izini arayan, o esnada Meşhed şehrindeki karanlık sokakların altını üstüne getiren bir kadın gazeteci merkezde. 

The Banshees of Inisherin
Yönetmen: Martin McDonagh

Oscar ödüllü kısa filmi Six Shooter’dan sonra çektiği ilk filmi In Bruges ile tiyatro yazarlığı ve yönetmenliğindeki maharetini beyaz perdede de kanıtlayan Martin McDonagh, uzun hazırlık süreçlerinin ardından toplam dört beş yılda bir çektiği filmlerinin sonuncusu The Banshees of Inisherin’de ilk filminin iki başrolleri Colin Farrell ve Brendan Gleeson’ı 14 yıl sonra yeniden bol nüsanslı bir dramedide bir araya getiriyor. 79. Venedik Film Festivali’nden En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu kategorilerinde ödülle ayrılan film, izleyicisini bu kez 1923 yılında bir İrlanda köyüne götürüp, iki inatçı dostun sinir bozucu çatışmasını konu ediyor. 

Close
Yönetmen: Lukas Dhont

Lukas Dhont’un, ergenliğe adım atmak üzere olan iki erkek çocuğunu takip ettiği Close, 75. Cannes Film Festivali’nin Jüri Büyük Ödülü’nü Claire Denis filmi Stars at Noon’la paylaştı. Filmin fikri, yönetmen Dhont’un eski ilkokulunu ziyaret edişiyle aklına düşmüş: “Bugün bile hâlâ ilkokul ve ortaokuldaki acı dolu yıllarımla barışamadım. Ben de bu duygular hakkında bir şeyler yazıp o dünyayı kendi bakış açımdan ifade etmek istedim. Kâğıda birkaç sözcük yazdım: arkadaşlık, samimiyet, korku, erkeksilik… ve Close bunlardan çıktı.” 

White Noise
Yönetmen: Noah Baumbach

Noah Baumbach, Netflix etiketi taşıyan son filmi Marriage Story ile şeytanın bacağını kırmış ve kariyerinin en konuşulan işlerinden biriyle ödül ve festival sezonunda fırtınalar estirmişti. Sık sık beraber çalıştığı Adam Driver ve Greta Gerwig’in başrollerde yer aldığı, 1985 tarihli Don DeLillo romanından uyarlanan yeni filminde; baştan sona yozlaşmış dünya düzeni ve kutsal aile klişeleriyle dalgasını geçen, siyaset – din – toplum üçgeninde ironisi bol bir anlatıya girişmeyi tercih eden bir Baumbach var bu kez karşımızda.

Decision to Leave
Yönetmen: Park Chan-wook

Son harikası Ah-ga-ssi / The Handmaiden’dan sonra Güney Kore sinemasının kilit isimlerinden Park Chan-wook’u auteur olarak anmamak için geçerli sebebi olan var mı? Senarist Seo-kyeong Jeong ile tekrar güçlerini birleştirdiği bu polisiyede, dağlık bir bölgede gerçekleşen muhtemel bir cinayet vakası üzerinde çalışan, işkolik ve özenli bir dedektif odakta. Şüphelendikleri arasında kurbanın eşi de var fakat bu kadına karşı istemsizce beslediği romantik duygular, soruşturma sürecinde işini pek kolaylaştırmayacak gibi. Yönetmenin kredisi bir yana o müthiş fragmanı için bile Decision to Leave’in listemizde yer alması kaçınılmazdı.

Aftersun
Yönetmen: Charlotte Wells

İskoç yönetmen Charlotte Wells’in ilk uzun metrajı olan film, çocuk oyuncu Frankie Coiro ve Paul Mescal’in muazzam performanslarıyla bir baba kız hikâyesine yakından bakıyor. Odakta, çok genç yaşta baba olmuş, çocuğunun annesiyle yollarını ayırmış Calum ve ilkokul çağındaki kızı Sophie’nin Muğla’da geçirdiği birkaç yaz günü var. İzlerken bir tür büyüye kapılıp, o an belirli bir mesafeden, iki boyutlu bir perde üzerinde akan bir anlatıyı takip ettiğinizi unutacak; her birinin titizlikle örüldüğü çok açık olan detaylarını büyük bir zevkle keşfederken, “Sinema iyi ki var!” diyeceksiniz.

Bones and All
Yönetmen: Luca Guadagnino

Yamyamlık güdüleri nedeniyle hayatı boyunca herkesten ve her şeyden farklı bir çeşit canavar olarak yaşamaya mahkum edilmiş bir genç kadının kendi özünü bulup serbest bırakmayı öğrenmesi şeklinde kabaca tanımlanabilecek bir hikâye anlatan film; Terrence Malick’in Badlands’inden Ali Abbasi’nin Border’ına, Oliver Stone imzalı Natural Born Killers’tan François Ozon’un Criminal Lovers’ına kadar sinema tarihinin çok sayıdaki suç ve öze dönüş filmine benzer bir his yaratıyor ve her birinden farklı bir sinemasal dille özgün bir anlatıya dönüşmeyi beceriyor. Luca Guadagnino’ya Venedik’te En İyi Yönetmen ödülü kazandıran Bones and All’un başrollerinde Taylor Russell ve Timothée Chalamet var.

Mediterranean Fever
Yönetmen: Maha Haj

Yazar olma hayalleri kuran Waleed’in depresyonla mücadelesine tanıklık ettiğimiz Mediterranean Fever, baş karakterin bir düzenbaz olan komşusuyla kurduğu dostluk ve bu dostluğun kapılarını araladığı karanlık karşılaşmaları konu ediyor. Başrollerdeki Amer Hlehel ve Ashraf Farah’ın performanslarıyla büyük övgü toplayan film, Filistinli sinemacı Maha Haj’ın yazıp yönettiği ikinci uzun metrajı. 2016 tarihli ilk filmi Personal Affairs ile Cannes’da yarışmış; Zürih, Hayfa, Philadelphia gibi festivallerden ödüller kazanmıştı.

Hallelujah: Leonard Cohen, A Journey, A Song
Yönetmen: Daniel Geller & Dayna Goldfine

Müzik belgesellerine meraklı olanları buraya alalım. 2016’da hayatını kaybeden Leonard Cohen’in en bilindik şarkılarından “Hallelujah” ile olan inişli çıkışlı ilişkisini mercek altına alan bir belgesel karşımızdaki. Alan Light’ın 2012 tarihli kitabı The Holy or the Broken’dan yola çıkan Hallelujah: Leonard Cohen, A Journey, A Song, müzisyenin şarkı yazım süreçlerini de mercek altına alıyor. İlk önce plak şirketi tarafından reddedilen fakat yıllar içinde bir efsaneye dönüşen şarkının yolculuğuna Cohen’le çalışan müzisyen ve prodüktörlerin yanı sıra Rufus Wainwright, Regina Spektor, Amanda Palmer gibileriyle yapılmış röportajlar da eşlik ediyor.