Kasım 2022: 21 süper albüm

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler

Kasım ayından yerli – yabancı karışık 21 süper albüm. Sıralama kronolojik.

4 Kasım: Okay Kaya – SAP
(Jagjaguwar)

Kaya Wilkins ya da hepimizin kendisini tanıdığı sahne ismiyle Okay Kaya, bir kez daha hayal evreninin kapılarını ardına kadar açıyor ve hep birlikte içinde kaybolmaya çağırıyor. İnsan bedenini, sınırlarını ve olasılıklarını keşfe çıkan bir kayıt SAP. Yumuşacık gitar melodileri, yanı başınızda kulağınıza fısıldayan vokaller ve dansa kaldıran beatlerle bünyeyi etkisi altına alırken, hemen her parçada farklı bir ortaklıkla sonik haritasını genişletiyor. İncelikle hazırlanmış ve aynı incelikle dinlendiğinde Okay Kaya büyüsünü eksiksiz şekilde tadabileceğiniz bir albüm.

4 Kasım: Phoenix – Alpha Zulu
(Glassnote Entertainment Group) 

Paris çıkışlı Phoenix, yedinci stüdyo albümüyle selamlıyor. Müziğiyle klasik sanat türlerine referans vermeyi seven grup, Alpha Zulu’nun kayıtları için pandemi sırasında Louvre Müzesi’nin bir kanadı olan Musée des Arts décoratifs’in bir odasını tutmuş. Bütün enerjik synth yürüyüşlerini, hızını alamayan gitar melodilerini ve gruptan alışık olduğumuz oyuncu stillerini bu sefer daha hüzünlü ve ciddi konular dengeliyor. Albümün kayıtlarından hemen önce kaybettikleri yakın dostları ve prodüktörleri Philippe Zdar’ın yası ve özlemi sözlere dökülmüş.

4 Kasım: Daniel Avery – Ultra Truth
(Phantasy Sound)

Ultra Truth daha önce hiç olmadığım bir yerde konumlandığım bir albüm. Önceki albümlerimde müziğin gerçek dünyadan bir kaçış olması fikrine odaklanıyordum, bu sefer durum hiç böyle değil. Benim için bu albüm karanlıktan kaçmaktan ziyade; tamamen onun içine bakmakla ilgili.” Erol Alkan’ın kurucusu olduğu Phantasy Sound’dan yayımlanan yeni albümünü bu sözlerle tanımlıyor Daniel Avery. Deftones, Portishead, Mogwai gibi gruplarla birlikte David Lynch filmlerinden aldığı ilhamla kendine yeni bir yol çizmiş.

4 Kasım: Bahtiyar Taş – Acaip
(Zel Zele Records)

70’lerde Yıldırım Gürses’le çalan, sonrasında Beyaz Kelebekler grubunun da basçısı olan Bahtiyar Taş’ın Almanya’ya taşındığı 80’lerde kendi başına yaptığı kayıtlardan oluşan bir derleme Acaip. Kürasyonunu Grup Ses’in üstlendiği koleksiyon, kaset kayıtlarından restore edilmiş. Tüm enstrümanları kendi başına çaldığı parçalarında tanıdık melodiler ve tuhaf sesler kol kola giriyor. Özlediği şehrin semt isimleriyle tekerlemeler söylediği “İstanbul”, bir synth rüyası tadındaki “Otoban” ve davul-zurna eşliğinde psikedelik bir rota çizen “Hayda Bre”, albümün geniş ses yelpazesinin farklı uçlarından birkaç örnek.

4 Kasım: Special Interest – Endure
(Rough Trade Records)

Zihin ve bedeni ele geçiren ses dünyasıyla Endure, dans pistinin sosyopolitik konumuna inerek mücadelelerimizin, hayatımızın bütününe işleyen yapısını ortaya koyuyor. Kendini kapı aralığından gözlem yapmak gibi bir duruma da koymadan hem de. Girdiği delikleri sonuna kadar eşeliyor. Bolca göndermeye doyururken sömürgecilik, özgürlük mücadelesi, Siyah ve kuir temsili gibi birçok meseleyi sindirmesi de bir diğer marifeti.

4 Kasım: Tom Skinner – Voices of Bishara
(Brownswood Recordings)

İngiliz davulcu, besteci ve prodüktör Tom Skinner, geride kalan 20 yılda Londra’da gelişen yeraltı müzik sahnesinin merkezi figürlerinden biri oldu.Sons of Kemet ve The Smile ile de albümler savurduğu dönemde, kendi adını kullandığı ilk solo koleksiyonunu da hazırlamış bir yandan. Albüm, ismini çellist Abdul Wadud’un 1978 tarihli solosu By Myself’i yayımlayan, Wadud’un kendi plak şirketi olan ve Arapça’da “güzel haberler” anlamına gelen Bishara’dan almış. Skinner’a deyim yerindeyse rüya gibi bir ekip eşlik ediyor: Kareem Dayes, Nubya Garcia, Tom Herbert ve Shabaka Hutchings.

4 Kasım: Ezra Collective – Where I’m Meant To Be
(Partisan Records)

İngiltere yeni nesil caz sahnesinin heyecan verici topluluklarından Ezra Collective’in ikinci stüdyo albümü. Kimi parçalarda Nao, Kojey Radical, Sampa The Great ve Emeli Sandé ile düetler yapılmış. Coşkulu hatta tabiri caizse “genç” duyulan bir koleksiyon. Berbat zamanlardan geçen dünyada hayatı kutlama çabası, başlı başına takdire şayan.

4 Kasım: Horse Lords – Comradely Objects
(RVNG Intl.)

Baltimore çıkışlı deneysel rock dörtlüsü Horse Lords, 10 yıldır her albümle aklımızı almaya devam ediyor. Bugüne dek bir araya getirdikleri belki de en özgür kompozisyonlardan oluşan Comradely Objects de bir istisna değil. Her parça başka bir macera, başka bir bilinmez. “Mess Mend”in sarmal yapısında ayaklarınızı kaydırmak da “Rundling”in nefesli senkoplarına eşlik ederken başınızın dönmesi de fazlasıyla keyifli.

11 Kasım: Plaid – Feorm Falorx
(Warp)

Ed Handley ve Andy Turner ikilisinin zihinlerinin kıvrımlarında yankılanan sofistike kompozisyonlara açılan portallara bir yenisi eklendi. Ya da şöyle söyleyelim: Plaid 11. stüdyo albümünü yayımladı. Hayalî bir gezegen olan Falorx’ta gerçekleşen “sonsuz festival” Feorm’da çalınan bir konser olarak kurgulamışlar bu albümü. Gözlerinizi kapatmanıza gerek bile duymadan hayallere daldıracak bir ses işçiliği!

11 Kasım: Heather Trost – Desert Flowers
(Ba Da Bing!)

A Hawk and A Hacksaw üyesi Heather Trost, üçüncü solo albümünü baştan sona ev stüdyosunda tamamlamış. Desert Flowers (Çöl çiçekleri) isminin de işaret ettiği gibi, kendini kurak toprakların ortasında tepelik bir yerde otururken hayal ederek yazmış bu şarkıları. “Hayatta kalmaya yetmeyecek miktarda suyla bile kır bitkileri çiçek açar” diyor. Gezegenin gidişatını mesele eden ve her parçasında düşüncelere daldıran bir albüm. Heather Trost’un meleksi vokalleri ve lezzetli melodileriyle, sürükleyici ve sürprizli bir seyir.

11 Kasım: Ah! Kosmos & Büşra Kayıkçı – Bluets
(FUU)

Alametifarikasının tasarımındaki bütünsellik olduğu söylenebilir. Kavramsal altyapısı özenle kurulmuş, bu doğrultuda son derece mekânsal tınlayan bir kayıt. Ah! Kosmos albüm boyunca tanıdık sesleri bozarak güçlü atmosferler yaratıyor. Her parça hafızada yeni bir kapı açıyor. Olanları dinleyene uzaktan seyrettirmiyor Bluets; onu zihinde devinen bir yapma-yıkma sürecinin öznesi hâline getiriyor.

11 Kasım: The Cool Greenhouse – Sod’s Toastie
(Melodic Records)

Londra çıkışlı post punk beşlisi The Cool Greenhouse’un ikinci stüdyo albümüne, namıdiğer türün severlerinin en yeni takıntısına hoş geldiniz. Dry Cleaning ve Yard Act gibi ekiplerde de duyduğumuz ve 90’lardan sonra yeniden popülerleşen “konuşma tonunda söyleme” eğilimini Sod’s Toastie’de de takip etmek mümkün. Komik, sarkastik, sürreel sözlerin eşlikçisi olarak tekrardan kaçınmayan gitar melodileri, şaşırtıcı klavye partisyonları hatta bongo ve saksafon gibi sürprizler bulmak mümkün. Toplum eleştirisi ve politik alt metinlerin bolca yerleştirildiği kaydın yer yer The Velvet Underground ve The Modern Lovers gibi 70’ler gruplarını hatırlattığını da ekleyelim.

18 Kasım: James Johnston / Steve Gullick – Everybody’s Sunset
(God Unknown Records)

The Bad Seeds ve Faust’la yaptığı iş birlikleriyle tanınan müzisyen James Johnston ve ikonik müzik fotoğrafçısı Steve Gullick’in ortak ses çıkarma girişimleri 2004’te kurdukları …Bender grubuna uzanıyor. Geçtiğimiz yıl daha soyut ve deneysel seslerle hayat bulan ilk duo albümlerini yayımlayan ikili, Everybody’s Sunset isimli son numarasında albüm isminin çağrıştırdığı şeylerin tam tersine; zifiri karanlığa bandırılmış bir melankoliye çağırıyor. Yaylılar, kilise orgları, türlü efektler ve Johnston’ın yer yer duyulan karakteristik vokalleriyle, 10 şarkılık bir kasvet merasimi.

18 Kasım: Honey Dijon – Black Girl Magic
(Classic Music Company)

Chicagolu DJ Honey Dijon’un ikinci stüdyo albümü ışıkların kısılıp sesin yükseldiği bir disco ve house müziği ayini tadında. Beyoncé’nin en yeni işi RENAISSANCE’taki iş birliğinden sonra bir prodüktör olarak da ünü artan Honey Dijon, house dünyasında LGBTİ+ ikonu olmaya devam ediyor. Neredeyse 20 farklı sanatçıyı misafir ettiği yeni albümü hem Siyah kuir müzisyenlere yer veriyor hem de kulüplere yeni bir nefes oluyor. Black Girl Magic’i kendi sözleriyle şöyle anlatmış: “Bu albüm sevgiye adanmıştır. Müzik sevgisi, topluluk sevgisi ama en çok da benlik sevgisi. Her şeye rağmen olduğun kişiye sadık olmak ve korkusuzca sevme cesaretine sahip olmak.”

18 Kasım: Röyksopp – Profound Mysteries III
(Dog Triumph)

Röyksopp’un üç albümle seneye yayılan tutku projesinin son halkası Profound Mysteries III, önceki ikiliden ayrıksı bir temayla kesişen 10 şarkıdan oluşuyor. Biraz daha hayalperest, biraz daha bulutlu bir akışa sahip. Dillendirdikleri referansları albümün genelinde yakalamak mümkün yine ama kapanışı yapan Pixx düeti “Like an Old Dog”, tüm koleksiyonun belki de en fütüristik tınlayan şarkısı. Grupla Profound Mysteries’i konuştuğumuz röportaja buradan ulaşabilirsiniz.

18 Kasım: Weyes Blood – And In The Darkness, Hearts Aglow
(Sub Pop)

Üçlemenin ilk bölümündeki yok olma çağrısından sonra, gürültülü yıkımlara rağmen kendi içindeki çatlaklardan sızan ışığa odaklanıyor And In The Darkness, Hearts Aglow. Şaşırtıcı bir akışı olmasa da klasik bir romanda altını çizdiğimiz cümleler gibi her an dönüp bakmak isteyebiliriz. 

18 Kasım: Colin Stetson – The Menu (Original Motion Picture Soundtrack)
(Milan Records)

Colin Stetson, Mark Mylod filmi The Menu’nün müzik koleksiyonunda duyguların tonunu, çarpıştırdığı elektronik ve klasik tınılarla yönetiyor. Tasarladığı ses evrenini şu sözlerle anlatıyor: “Film müziği besteciliğinde her zaman alan açmaya çalıştığım şeyler, saksafon ve Tibet çanakları. Bu soundtrack de neredeyse tamamen bu iki enstrüman üzerine kurulu. Ek olarak az biraz ASMR piyano var; her şey tuhaflaşmadan önceki samimi bir reverans ve merak için.”

25 Kasım: Fievel Is Glauque – Flaming Swords
(Math Interactive)

2018’de Fransız müzisyen ve görsel sanatçı Ma Clément ile ABD’li şarkı yazarı ve piyanist Zach Phillips’in iş birliğiyle doğan Fievel Is Glauque, birçok grup ve müzisyenin bir araya geldiği bir proje. İlk stüdyo albümü için bir septet olarak çalışan ekip, Brüksel’de tek bir gecede kaydetmiş Flaming Swords’u. Saksafon soloları, pedal steel gitarın kattığı atmosferik hava, Clément’in rafine vokalleri derken kinetik enerjisi yüksek bir caz kaydı dinleyici bekliyor.

25 Kasım: Gaye Su Akyol – Anadolu Ejderi
(Dunganga Records / Glitterbeat)

Anadolu Ejderi, Gaye Su Akyol için yeni sesler bulma ve bilinen sınırların dışına taşma motivasyonuyla hayat bulmuş şarkılardan oluşuyor. Sonik yelpazesi oldukça geniş; Anadolu pop, folk, Klasik Türk Müziği, Türkçe psikedelik rock elbet burada. Duygudan duyguya savrulacağınız koleksiyon yer yer aşkla, yer yer isyanın, itirazın gücüyle kavuruyor; Anadolu Ejderi’nin ağzından çıkan ateş etrafınızı sarıyor 42 dakika boyunca. 

25 Kasım: Waajeed – Memoirs of Hi-Tech Jazz
(Tresor Records)

İlhamını özellikle Detroit’teki baskıcı rejimlere karşı olan başkaldırıdan alan albüm Waajeed’in dinleyicisine eşitsizlik ve şiddetin arttığı zamanlar için “Biz, bize baskı uygulayanlardan çok daha fazlasıyız” deme şekli. Merkezine hareket ve ilerlemeyi alan albüm, Detroit’teki Underground Music Academy’den Belle Isle parkına araba sürüşü için planlanmış. Zamanlaması tam olarak bu yolculuğa göre ayarlanan kayıt, bir yandan da işten eğlenceye geçişi sembolize ediyor: Keyifli ve sorumluluklardan uzak bir kutlama! Caz geleneklerine de techno kalıplarına da selam çakan akışıyla, incelikle işlenmiş bir işitsel zaman tüneli Memoirs of Hi-Tech Jazz. 

25 Kasım: Nightshift – Made Of The Earth
(Trouble In Mind Records)

Gezegenin bu tür albümlere daha çok ihtiyacı var! İddialı, değil mi? Glasgow sahnesinin farklı gruplarından beş arkadaşın oluşturduğu Nightshift’in yeni albümü kesinlikle bu iddiayı masaya koymuyor ama her şarkısıyla dinleyene umut aşılamanın bir yolunu buluyor. Tekrar eden yapılar ve çok sesli, oyunbaz düzenlemeler grubun müzikal kimliğinin yapıtaşları. Sözleri ve ritmik katmanlarıyla kana karışan açılış parçası “Hologram” ve synth – nefesli dalgalarının çarpıştığı dramatik “Souvenir”, grubun sonik haritasının ne denli geniş olduğunu kanıtlar nitelikte.