Gökyüzünden seyredilenler: Scrapper üzerine

Yazı: Zelal Buldan

42. İstanbul Film Festivali, Scrapper / Hırçın ile açılış yaptı. Sundance Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan film, böylece Türkiye prömiyerini de yapmış oldu. Scrapper, 15 yaşındayken yerel rapçilerin müzik kliplerini yöneterek kariyerine başlayan Charlotte Regan’ın ilk uzun metrajı. Filmin başrollerini Lola Campbell ile yakın zamanda Triangle of Sadness’ta Carl rolünde izlediğimiz Harris Dickinson paylaşıyor. 

Konu nedir?

Annesinin ölümüyle yapayalnız kalan 12 yaşındaki Georgie, Londra’daki renkli evinde tek başına yaşar. Yakın arkadaşı Ali ile bisiklet hırsızlığı yaparak geçimini sağlayan Georgie’nin evine bir gün davetsiz bir misafir gelir. Georgie için annesinin anlattığı kadarıyla bildiği babasıyla tanışma vakti gelmiştir. 

Bunu seven şunları da sever

Bu baba-kız hikâyesini sevdiysek çok da uzaklara değil, 2022 yılının Aftersun’ına gidebiliriz. Aftersun’ı izlemeyen kalmış mıdır? Kaldıysa bu son çağrıdır.

Daha da geçmişe gidecek olursak 2011 yılından Le Gamin au vélo’da bu kez bir erkek çocuğunun sevilme umudunu, aile özlemini izleyebiliriz.

Çocuk dünyasına girmişken The Florida Project’i anmadan ve bütün bu yazıda ismi geçen filmlerin özeti niteliğindeki diyaloğunu not düşmeden olmaz:

-En sevdiğim ağaç neden bu, biliyor musun?
+Neden?
-Çünkü yıkılmış ve hâlâ büyümeye devam ediyor.

Karakterlere dair

“Bir çocuk yetiştirmek için bir köy dolusu insan gerekir.” sözüyle başlayan filmde Georgie’nin renkli fakat bir o kadar da yalnız dünyasına konuk oluyoruz. Georgie’nin bu cümleye vereceği cevap ise hazırdır: “Teşekkürler, ben kendimi yetiştirebilirim.” 

Georgie, annesinin ölümünden sonra henüz yasını tamamlayamamıştır. Hayatta kalabilmek için çocuk yaşta büyümek zorunda kalmış, kısa sürede yeni düzenini kurmayı başarmıştır. Yakın arkadaşı Ali dışında kimsesi yoktur. Soranlara, komşulara, sosyal hizmet uzmanlarına amcasıyla yaşadığını söyler. Hayalî amcasına sahte bir isim bile bulmuştur; Winston Churchill! Annesinin ölümüyle nasıl başa çıktığını soran olunca konuyu değiştirmek için dans eder. Çaldığı bisikleti yüksek fiyattan satmak için blöf yapar. Oyunun içinde kalmak için gereken bütün kuralları ezberlemiştir fakat babasının gelişiyle bütün kurallar değişecektir. 

Jason; boyalı sarı saçları, çocuksu tavırları ile bahçe çitlerinden zıplayarak girer kızı Georgie’nin dünyasına. Kapıyı çalmadan girdiği bu evden kovulması çok uzun sürmez. Kapıdan kovulan Jason bu sefer pencereden girer. Yıllardır sorumluluğunu almaktan kaçtığı kızına bir ebeveynden çok yakın arkadaş gibi davranır. Georgie’nin ise bir arkadaştan çok ebeveyne ihtiyacı vardır. Georgie’nin çocukluğuna dönebilmesi için Jason’ın büyümesi gerekmektedir. Bu rolleri değişmek için birbirlerine ihtiyaçları vardır. Jason, kızına oyun oynamayı öğretirken Georgie de babasına yetişkinlik görevlerini hatırlatacaktır. 

Georgie’nin “komik ve narin anne” diye tanımladığı Vicky’yi sadece birkaç kez eski video kayıtlarından izlesek de sanki hep yanımızdadır. Vicky, ölmeden önce kızına gökyüzüne yükseleceğini söylemiştir. Georgie’nin kalbindeki özlem duygusu o kadar yoğun hissedilir ki film boyunca her sahnede varlığını hissederiz.

Nasıl hissettirdi?

Çocukluk dönemimizde baskın olarak hissettiğimiz duygular farklılık gösterse de şu bir gerçek ki her çocuk sevgiye muhtaç. Yetişmek için bir köy dolusu insan olmayabilir çevremizde. Kimimiz bir yas ortamında büyümüşüzdür, kimimiz başka zorluklarla mücadele etmişizdir. 

Çocukken, hatta anne karnındayken hissettiklerimiz, bugün bizi olduğumuz kişi yapar. Çünkü her kimsek ve ne yaşadıysak hepimiz sevgi arayışında buluşuruz. Bazen yanı başımızda ararız, bazen gökyüzüne bakarız… Bazen ise ömür boyu arar, bulamayız. Bulamadıkça hırçınlaşırız. Georgie’nin bütün hırçınlara selamı var!