Yaşa takılanlar: Cure for Pain, In Utero, Buhloone Mindstate, Houdini, Very

Hazırlayan: Cem Kayıran, Ekin Sanaç - Kolaj: Nilsu Ceboğlu

Bu beş albümün ortak bir özelliği var. Hepsi Eylül 1993’te yayımlanmış ve artık tam 30 yaşındalar. Neden önemliler? Neler hissettiriyorlar? İlk dinleyişten bu yana nasıl anlamlar kazanmışlar? Şarkıların arasına neler sızmış? Hepsini açtık ve tekrar bir dinledik.


Morphine – Cure for Pain
(Rykodisc, 14 Eylül 1993)

Çok mühim albümdür çünkü…

“Buena”, “A Head with Wings”, “Sheila”, “In Spite of Me”… Bu bir klasik. Hem de benzersiz bir orijinalliğe sahip, fazlasıyla cool, netameli ve tarifsiz duygular barındıran bir klasik. 

İlk dinleyişte hissettirdikleri vs bugün hissettirdikleri

Bir isim vermek, kategorize etmek anlamsız; zaten mümkün de değil. “Morphine müziği” denen sihirli şeyin iyice ete kemiğe büründüğü albüm Cure for Pain. Bir romanın onlarca sayfasına yayılabilecek karakter, manzara ya da duygu betimlemelerini yeri gelince bir cümleyle, bir melodiyle, tempo değişimiyle hiiiiç çaba harcamadan yapabilmesi işitsel deneyime derinlik katan unsurlardan. 30 yıl sonra dinlemek, Mark Sandman yaşasaydı 2000’lerde neler yaşatacaktı bize diye düşündürüyor ister istemez. Bir de her acının bir gün dineceğine, Morphine kadar inandırabilen başka birileri ile daha tanışmadık. 

Bunu biliyor muydunuz?

2021 yılında Washington çıkışlı müzisyen ve grupların birer parçayı yeniden yorumladığı bir Cure for Pain tribute albümü yayımlandı. Growroom Interpretations Vol. 1 : Cure for Pain adlı albümün kapak görseli de bir tür cover. Sevdiği kapakların reprodüksiyon resimlerini yapan “dünyanın en üretken sanatçısı” Steve Keene’in elinden, orijinal kapağın bir yeniden canlandırılması. Keene’in dünyasını biraz daha aralamak isteyenleri de buraya alalım.

(Cem Kayıran)


Nirvana – In Utero
(DGC Records, 21 Eylül 1993)

Çok mühim bir albümdür çünkü…

Nevermind’ın “radyo dostu” prodüksiyonunun ardından müziğinin özü dışındaki her şeyden arınma arzusu ve ihtiyacı içinde olan Nirvana’yı temsil ediyor. Hatta bu yönde açığa çıkardığı yüksek voltajla sigortaları attırıyor. Endüstri onları liste kırıcı ikinci bir Nevermind üretmeleri için manipüle etmeye çalışmış olsa da In Utero orta parmağını sallayarak yanımıza geliyor. “Radio Friendly Unit Shifter”, Nirvana’ya yıkıcı etkiler yaşatmış bu “radyo dostluğu” dayatmasına karşı derin bir ironi ve hazla yazılmış; grup 1993 sonbaharından 1994’teki son konserine kadar sahneye neredeyse her seferinde bu şarkıyla çıkmış.

İlk dinleyişte hissettirdikleri vs. bugün hissettirdikleri

En en en başta avaz avaz bağırma arzusu vardı. “Scentless Apprentice”, “Milk It”, “Very Ape”, “Tourette’s”in çığırdıklarını bir an önce öğrenme, anlama, böylece zaman kaybetmeden eşlik etme evresine geçme isteği hafızada dün gibi taze. Noise ve feedback denizinde ansızın belirerek yürek paralayan melankolik melodilerin şiddetli etkisi midir, bu uçların aynı bütünü oluşturmadaki hoşnutluğu mudur, yoksa “What is wrong with me?” sorgusunun hayatla hesaplaşmalarda evrenselliğini sonradan keşfedecek olmak mıdır bilinmez; bu albüm 30 yıl sonra bile benzemez kimse Nirvana’ya hissini pekiştirmekte.

Bunu biliyor muydunuz?

Kurt Cobain, kurulduğu günden itibaren Nirvana’nın yapmasını istediği müziğin In Utero olduğunu beyan etmiş. (Kaynak: Nirvana: The Biography, Everett True, Omnibus Press, 2006)

(Ekin Sanaç)


De La Soul – Buhloone Mindstate
(Tommy Boy / Warner Bros., 21 Eylül 1993)

Çok mühim albümdür çünkü…

Kokteyle caz unsurları da kattıkları sonik denemelerinin en cesur girişimlerinden biri. Canlı enstrüman kayıtları kullandıkları, yeri gelince mikrofonları kenara bıraktıkları prodüksiyonuyla sadece zamanının değil; sonraki jenerasyonların hip hop ağacının dallanıp budaklanmasına vesile olmuş bir kayıt. 

İlk dinleyişte hissettirdikleri vs bugün hissettirdikleri

90’lar ABD’sinde spot ışıklarının altındaki hip hop müziği, ağırlıklı olarak gangster imajıyla örtüşen işlerden oluşuyor ama New York sokaklarını buram buram solutan De La Soul, başkaca duyarlılıklara sahip bir grup oldu her zaman. Buhloone Mindstate, kesinlikle en neşeli işleri değil. Müzik endüstrisine, plak şirketlerinin dayatmalarına karşı içlerinde biriktirdiklerinin bir dökümü. Bugün aynı çıkışların geçerliliğini koruduğunu ama başka muhatapları olduğunu fark etmek sinir bozuyor doğrusu. 

Bunu biliyor muydunuz?

Komedyen Chris Rock, Rolling Stone dergisi için 2005 yılında hazırladığı “Tüm zamanların en iyi hip hop albümleri” listesinde Buhloone Mindstate’e 10. sırada yer vermiş. Yorumlarında da bu koleksiyonun bir komedyen olarak kendisini şekillendiren bir albüm olduğuna değinerek… Listenin tamamını burada görebilirsiniz. 

(Cem Kayıran)


Melvins – Houdini
(Atlantic, 21 Eylül 1993)

Çok mühim bir albümdür çünkü…

Yalnızca Melvins diskografisine baktığınızda bir zirve noktası, rock müziğin tarihsel anlatısında da bir köprüye dönüşüyor. 70’lerin fuzz banyosu gitar müziğinden kökleniyor ve sludge, doom gibi saç döktüren üsluplarla arasındaki akrabalık ilişkisini cümle âleme kanıtlıyor. Niyeti bu değil elbet; yıllandıkça değeri artıyor.

İlk dinleyişte hissettirdikleri vs bugün hissettirdikleri

Eğer benim gibi ergenlik yıllarınızda bu albümle çarpıştıysanız (evet, Houdini ile tanışılmaz, çarpışılır), belki o zamanlar adını koyamadığınız ama sizi içten içe kavuran ateşi bu şarkılarla harlamanın bünyede yarattığı rahatlama hissini tatmış olabilirsiniz. Bugün bir gençlik aşısı gibi hissettiriyor açıkçası. “Night Goat”un bas yürüyüşü, hâlâ ayağa kalkıp önümü ilikleme isteği uyandırıyor. “Honey Bucket”ın keskin senkoplarının hepsini yakalamak bir refleks olmuş. “Sky Pup” ile hiç düşünmeden, gönlünce şımarıp; Sabbath tadı veren “Joan of Arc”la sersemlemek ilk gün olduğu kadar kolay ve hayret verici. Zaman makinesi böyle bir şey olmalı. 

Bunu biliyor muydunuz?

Houdini, Melvins diskografisinin majör bir plak şirketi tarafından yayımlanan ilk albümü. Atlantic’i Melvins transferi konusunda ikna eden de albümün eş-prodüktörü olan Kurt Cobain.

(Cem Kayıran)


Pet Shop Boys – Very
(Parlophone, 27 Eylül 1993)

Çok mühim bir albümdür çünkü…

Albümün açılışını da yapan “Can You Forgive Her?”den biraz bahsedelim. Şarkının sözlerinde anlatılan kısa hikâyenin konusu, sevgilisi tarafından rock değil de disco müzik dinlediği için bile yeterince maskülen olmamakla suçlanıp aşağılanan bir karakterin bu durum ile onu kendisi yapan arzuları arasındaki sıkışması. Şarkının meşhur klibinde de Pet Shop Boys ikilisini kafalarına turuncu-beyaz çizgili konilerini geçirmiş bir sürreellikte görüyoruz. İzleyenler klipte çeşitli “fallik dönem” referansları aramakta serbestler elbet… Fakat Neil Tennant’ın bu klibin perde arkasına dair dinleyiciyle paylaşmak istediği bilgi, herkesin kendini aşırı gerçek gösterme takıntısının onların kendilerini yapay göstermeleri konusunda nasıl da teşvik ettiği. (Kaynak: petshopboys.co.uk)İşte Very albümü, isminin de gönderme yaptığı üzere “Çok Pet Shop Boys” bir albüm. Pet Shop Boys’un aynı anda olabildiği her şeyi (epik, komik, kritik, pop, dans…) hesaba katarak, insanı sıkıştıran gerçekliklerden sıyrılmanın, kendine bir evren yaratmanın zirvesini yaşatıyor.

İlk dinleyişte hissettirdikleri vs. bugün hissettirdikleri

Belki ilk dinleyişte Very albümünün içine tam anlamıyla dalmak, Please, Actually ve Behaviour gibi daha erken tarihli Pet Shop Boys albümlerine nazaran biraz daha uzun sürmüştü. Bu cevherin bugün hissettirdiğiyse, tam da aynı yerden, Pet Shop Boys temposuna yetişmenin bazen biraz zaman alabilmesi.

Bunu biliyor muydunuz?

Grubun imzalarından olan tek kelimelik albüm isimleriyle ilgili çok da esrarengiz bir durum yok aslında. Albümleri için seçtikleri isimler, Pet Shop Boys’un öncesine ya da sonrasına gelerek anlamlarını buluyor.

(Ekin Sanaç)