2022: Yerli sahneden 60 albüm

Tematik anlatılar, doğaçlama seansları, bol nüanslı dans maratonları, Anadolu etkileşimleri, baş döndürücü hiperpop prodüksiyonları, ev stüdyolarından sızanlar… Geride kalan yılla hesaplaşamalarımızı yerli albümlerle noktalıyoruz. Biri toplama, biri soundtrack 60 albümle yerli sahnede 2022’nin bir dökümü. Sıralama alfabetik. 

Aga B – Muamma
(debboy.)

Yerli hip hop sahnesinin sözden prodüksiyona, kayıttan video klibine kadar en bütünlüklü ve nitelikli işlerini çıkaran müzisyenlerinden Aga B, üçüncü stüdyo albümünde de bu yolda istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Toplum ve düzen eleştirilerinin doldurduğu albüm umursamaz, asabi, sert ve filtresiz sözlerle çarpıcı bir etki bırakıyor dinleyenin üzerinde. Olup bitenlerin içlerinde biriktirdiği öfkenin bir dışavurumunu arayanlar için albümün kapanış şarkısı “Yağ!” birebir. 

Ah! Kosmos & Büşra Kayıkçı – Bluets
(FUU)

Alametifarikasının tasarımındaki bütünsellik olduğu söylenebilir. Kavramsal altyapısı özenle kurulmuş, bu doğrultuda son derece mekânsal tınlayan bir kayıt. Ah! Kosmos albüm boyunca tanıdık sesleri bozarak güçlü atmosferler yaratıyor. Her parça hafızada yeni bir kapı açıyor. Olanları dinleyene uzaktan seyrettirmiyor Bluets; onu zihinde devinen bir yapma-yıkma sürecinin öznesi hâline getiriyor.

Ahmet Ali Arslan – Yeni Bir Kabuk
(Universal Music Türkiye) 

Ahmet Ali Arslan’ın  baştan sona bir arayış anlatısı olarak kurguladığı albümü. İşitsel arayışlarının da devam ettiğine işaret eden bir çalışma, zira ses paleti önceki iki albümüne göre daha genişlemiş. Ahmet Ali Arslan’a kopuzuyla Ozan Sarohan, bas gitarıyla Ozan Kısaparmak, davulda Rana Uludağ ve Berke Can Özcan, trompetiyle Dilan Balkay ve klavyede Alican İpek eşlik ediyor; bir de Nilipek. düeti var.

Anadol – Felicita
(Pingipung)

Alışılageldik şarkı formuna kendi tanımını getiren, tür sınırlarını çoktan parçalayıp aşmış, kalıplara sığmayan, kaygan, akışkan bir albüm. Nostaljik Türkçe pop, Fransız şansonları, Ortadoğu tınıları, kozmik caz, ambient dokunuşları ve çok daha fazlasının Gözen Atila’nın synth prodüksiyonlarıyla dolu bir kazana tutam tutam eklenmesiyle oluşmuş sanki. Gümbürdeyen davullar, baş döndürücü saksafon melodileri, psikedelik numaralar ve alan kayıtlarının yarattığı tesiri yüksek dokuların sersemletici bir harmanı olarak da tarif edilebilir.

Anıl Eraslan – Dream Works
(Rumi Sounds)

Anıl Eraslan ve dostlarının doğaçlama rüyalarına hoş geldiniz. Çellist, her parçada farklı müzisyenlerle ortaklaşmış; onların rüyalarını sese dökmeyi amaçlamış. Albümü, kendisiyle yaptığımız röportajda şöyle tanımlamıştı: “Rüyayı gören özne bile her an değişiyor olabilir, bazen ben, bazen albümdeki diğer müzisyenler, bazen dinleyici hatta bazen de İstanbul.” 

Ari Barokas – Bu Toprak Senin
(Başkan Müzik)

Dördü türkü, dörtü modern sekiz besteyi yeniden yorumlayarak bir ustalara saygı kuşağı ile kapattı seneyi Ari Barokas. Önceki nesillerden kulaklara küpe sözlerini yeni bir heyecanla dillendiren müzisyen, albümdeki tüm düzenlemeleri ve prodüktörlüğü de bizzat üstlendi. Utku İnan, Mehmet Demirdelen, Gülin Kılıçay ve Güler Tuncer’den oluşan eşlikçi orkestrasıyla, bu coğrafyanın müzik hafızasına değerli bir katkı Bu Toprak Senin. 

Azure Wrath – Azure-Core
(Crowsec)

İlk duyduğumuz şey, çok yerinde bir uyarı: “Sadece dinlemeye devam et ve kafanı kaptırmaya bak” Öyle bir albüm ki sanki omuzlarından tutup bir blender’ın içine atıyor play tuşuna bastıktan sonra. Hiperpop âleminin doğası gereği bol sürprizli patikalarını arşınlarken bir an olsun tempo düşmesin istiyorsunuz. En uzunu 150 saniye süren 13 şarkıyla, Azure Wrath’in ilk albümü cazibeli bir delilik. 

Bahtiyar Taş – Acaip
(Zel Zele Records)

70’lerde Yıldırım Gürses’le çalan, sonrasında Beyaz Kelebekler grubunun da basçısı olan Bahtiyar Taş’ın Almanya’ya taşındığı 80’lerde kendi başına yaptığı kayıtlardan oluşan bir derleme Acaip. Kürasyonunu Grup Ses’in üstlendiği koleksiyon, kaset kayıtlarından restore edilmiş. Tüm enstrümanları kendi başına çaldığı parçalarında tanıdık melodiler ve tuhaf sesler kol kola giriyor. Özlediği şehrin semt isimleriyle tekerlemeler söylediği “İstanbul”, bir synth rüyası tadındaki “Otoban” ve davul-zurna eşliğinde psikedelik bir rota çizen “Hayda Bre”, albümün geniş ses yelpazesinin farklı uçlarından birkaç örnek.

Burakbey – DELİLER ORATORYOSU
(DO)

“Görse şu hâli; ağlardı Şems’le Rumi” dizesinin distorted sub-bass üstüne bir sazın manipüle edilerek takip ettiğini söylemek, Burakbey’in 6 şarkılık ilk stüdyo albümünü anlatmak için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Electro-pop titreşimlerini duygulu sesi ve kişisel sözleriyle bambaşka bir noktaya taşıyor. DELİLER ORATORYOSU, elektronik müzik ve ilahilerin karanlık ve beklenmedik bir kesişim noktası.

Can Kazaz – ve Toprak
(Universal Music Türkiye)

ve Toprak, Can Kazaz’ın 2014 tarihli albümü Yollar ve Su’nun devamı niteliğinde. Kök salmak ya da salamamak, kaçmak ya da kalmak, bazen bir solucan gibi yaşamak, bahar gelince yerin yüzüne çıkıp gün ışığıyla yıkanmak… Bunlar ve dahasına dair sesler, sözler bulabileceğiniz sekiz şarkılık koleksiyon, toprak kelimesiyle kurduğunuz kişisel bağlantıyı düşündürecek sakin bir oda açıyor zihninizde. Belki memleketle verilen kavga demek toprak sizin için, belki bilgeliğine, doğurganlığına hayranlık duymaktasınız, belki de hepsi ya da hiçbiri. 

Can Tan – Imaginary Beings, Strange Creatures
(Shalgam Records)

Can Tan’ın tematik dinletilerinde bu kez rotamız Corto Maltese’nin çocukluğunu geçirdiği Cordoba’dan Atlantik Okyanusu’na çıkıyor. Salsa ve rumba gibi estetiklerle Latin rüzgârına kapılan psikedelik bir serüven bu! İsminin de işaret ettiği gibi, hayalî varlıklar ve tuhaf yaratıklar eşliğinde kulaç atıyoruz. Okyanusun derinliklerinden ağır ağır su yüzüne çıktığınızı hissettiren “Space Bandits”, kıvrak perküsyonların üzerine sahilde güneşi batıran sololarıyla “Ocean Children” ve kısık ateşte harlandıkça içine düşülen bir girdaba benzeyen “Young Huichol in Cordoba” favorilerimiz.

Can Temiz – AHLAKEN ALÇAK
(GARAJ)

Can Temiz’in uzun soluklu kariyerinin ilk solo albümü. Sekiz parçadan oluşan koleksiyonda gotik unsurlar ön planda ama her parçanın kendine özgü bir sonik dünyası var. Elektronik bir baladla da tam gaz bir punk kesitiyle de yanı başınızda ukulele ile çalıp söylenmiş bir parçayla da karşılaşabilirsiniz. AHLAKEN ALÇAK’ın konukları Ayı Murat, Burcu Erim, Damla Pehlevan ve Fırat Ağacık.

Cem Yıldız – Ben Uçarım Gökler Uçar
(Nana Yapım)

Orient Expressions ve iNSANLAR gruplarının bir üyesi olan, yıllarca Acid Arab’dan Sabahat Akkiraz’a birçok isimle birlikte çalan ve üretimler yapan, sayısız dizi ve filmin müziklerine imza atan Cem Yıldız’ın elektronik sesler ve psikedelik Anadolu tınılarını harmanlayan sound arayışının son mahsulü. Hem köklerine hem fezaya yakın bir yerden sesleniyor.

Danslı Parti – iii
(Shalgam Records)

Toros Senan ve Emre Malikler ikilisinin dost müzisyen konuklarıyla şekillendirdiği çok katmanlı hikâyeciliğin son örneği iii. Ses paletinin hemen her şarkıda çeşitlendiği koleksiyon, “Turist” ve “Ekşi Ozan” gibi duraklarda sonik dehlizlerde nefes boşlukları bırakıyor; albüm genelinde ise pür dikkat kesilip hiçbir nüansı ıskalamak istemeyeceğiniz bir dinleme hâli içinde bulacaksınız kendinizi.

Defa – 1000-7
(VVL)

2001 İstanbul doğumlu Ada Solman’ın solo projesi olan Defa, üretimlerinde endüstriyel müzik elementlerini rap ve rock ile harmanlatığı bir patika izliyor. Müziğini “endüstriyel rapcore” etiketiyle tanımlayan Defa’nın ilk uzunçaları olan 1000-7, saç döktüren basları ve agresif flowlarıyla tesiri yüksek bir ateş yakıyor.

Deniz Aksakal – İyi Köpekler Cennete Gider
(Bağımsız)

Müziğini “alternatif evrenlerden kozmik patlamalar” sözleriyle tanımlayan Deniz Aksakal, gürültü gitarlar, cayır cayır ritimler ve boğuk, uzak vokallerle inşa ettiği şarkılarını bizzat kendi ürettiği animasyonlarla sunuyor. Son iki yıla iki albüm, üç de EP sığdırdı, hayli üretken biri. İyi Köpekler Cennete Gider’i dinleyince de yerinde duramayan, enerjisi dolup taşan biri olduğu izlenimine kapılıyorsunuz. Pür bir rock’n’roll güzelliği, “Gnome Halayı” şarkı ismine de saygılar!

Deniz Cuylan – Rings of Juniper
(Hush Hush Records)

Deniz Cuylan ikinci solo albümünde yine sarmal gitar melodileriyle derinlikli bir dinleyişe çağırıyor. Âdeta nefes alan, nefes aldıran bir kompozisyonlar bütünü. Miks işlemleri, kataloğunda Battles, Lightning Bolt, Mdou Moctar gibi isimlerin albümlerine rastlayabileceğiniz Seth Manchester; mastering de Björk, Mica Levi, Mykki Blanco gibileriyle çalışmış Heba Kadry’den. Kapak görseli ise bir Hayal Pozantı resmi.

Derya Yıldırım & Grup Şimşek – DOST  2
(Bongo Joe)

Berlin’de yerleşik müzisyen Derya Yıldırım ile İngiliz ve Fransız üyelerden oluşan orkestrası Grup Şimşek 2016’dan bu yana geleneksel Anadolu ezgilerini, kaynağını psikedeli, caz ve pop gibi farklı türlerden alan güncel bir yaklaşımla yeniden yorumluyor. Yüksek ateşli gitar numaraları, 70’ler etkileşimli synth partisyonları, hipnotik bir bağlama solosu ve Derya Yıldırım’ın ipeksi vokaliyle birleşiminden, insanın içini kıpır kıpır eden bir müzik doğuyor elbette.

DJ Strawberry – Cycles
(outlines)

Lopenstraat basçısı, Algorave Istanbul oluşumunun kurucularından biri olan Emre Öztürk, DJ Strawberry mahlasıyla ilk albümünü Polonyalı plak şirketi outlines aracılığıyla yayımladı. Techno, Chicago footwork, ambient, dub gibi türleri kesiştiren dipsiz bir havuza serbest dalış yapıyor Cycles. Detaylı ve bol nüanslı sonik kurgulardan heyecan duyanlar sakın kaçırmasın.

Efe Demiral – Kolaj
(Shalgam Records)

Gitarist, besteci ve prodüktör Efe Demiral’ın 2019’a tarihlenen Uyku Pansiyon albümünde de birlikte çalıştığı Eren Turgut ve Mert Can Bilgin ortaklığıyla kaydettiği üçüncü uzunçaları, adı gibi tek bir temayı tanımlamıyor. Minimalist ve girift bir yaklaşımla örülen albüm, rock ve caz ekseninde şekilleniyor. Ritmik diyaloglarla eğlencesi artan, rengârenk bir kayıt.

Ekin Fil – Dora Agora
(The Helen Scarsdale Agency)

Ekin Fil bu albümle bir zaman yolculuğu yapmış gibi hissettiğini söylüyor. Dinleyici için de aynısı geçerli. Sonik haritasının merkezine bir kez daha gitarı yerleştirmiş; durdurak bilmeyen bir melankoli tufanına ses veriyor. Yoğun reverb / drone bulutu, gitar teline çarpan ellerin de Ekin Fil’in sesinin de yankılarıyla derinleşiyor, derinleşiyor, derinleşiyor…

Eskiz – Ateşle Beni 
(Tamar Records)

15 yıllık müzik yolculuğunu noktaladığını duyuran Eskiz, enerjileri ve müzik aşklarının dolup taştığı Ateşle Beni ile el sallıyor. Deniz Ağan, Uygar Çetiner ve Can Tunaboylu’dan oluşan Eskiz, veda hediyeleri olan son albümde içlerindeki rock’n’roll ateşinin her zaman yanacağını isyankar tavırları, oyuncu sözleri, distortionlı gitarlar, spot ışığını çalan sololarıyla anlatıyor. Bu eğlenceli kayıt, sanki Eskiz’in “bizi müzik aşkımızla hatırlayın” deme şekli âdeta. 

Evdeki Saat – Huzursuzluğun Meyvesi
(Clockwork)

Eren Alıcı ikinci uzunçalarında, elektronik altyapılar ve yöresel motifleri harmanlayarak, yerli pop sahnesine karakteristik bir kayıt bırakıyor. Aşk ve yalnızlık gibi evrensel temaları kişisel yaşantısıyla kişiselleştirdiği albümde, “Sarmaşık” ve “Eksildi İçimizden” gibi dans parçalarının yanı sıra “Böyle İyiyim” gibi müzisyenin daha sakin iç dökümlerine de rastlamak mümkün. Yedi şarkılık koleksiyonun en şaşırtıcı işi ise kapanışı yapan Selahattin Sarıkaya yorumu “Adana Köprü Başı”.

Feza – Meister Floh / Der rote Faden ist gerissen
(Opus Lazuli Records)

Mehmet Şakir Kış, Cem Ömeroğlu, Mehmet Demirdelen ve Aylin Albayrak’tan oluşan Feza’nın canlı kaydedilmiş altı şarkılık albümü, progresif ve stoner rock fikirleriyle donatılmış sürükleyici bir akış sunuyor. Sarmal gitar ve bas cümleleri, Aylin Albayrak’ın E.T.A. Hoffmann’ın Meister Floh kitabından alan etkileyici vokalleriyle iç içe geçerek nefes alıp veren bir organizmaya evrilmiş. İçinde kaybolmanın bir hazza dönüştüğü bir labirent kıvamında.

Frozen Clouds – Kalbime İnanıcam
(GARAJ)

Sami Baha, Kum, Kodes Kahra, 3pillie, Akış Ka, Granül gibi konuklarıyla her parçada farklı bir sonik çehreye bürünen, yeni nesil Frozen Clouds albümü. Grubun önceki işlerine aşina olanlar için de ilk kez kulak verecekler için de sürprizler barındırıyor dokuz şarkılık koleksiyon. Dinlendiği ortamı karartacak, moralleri bozacak, tatları kaçıracak. 

Gaye Su Akyol – Anadolu Ejderi
(Dunganga Records / Glitterbeat)

Anadolu Ejderi, Gaye Su Akyol için yeni sesler bulma ve bilinen sınırların dışına taşma motivasyonuyla hayat bulmuş şarkılardan oluşuyor. Sonik yelpazesi oldukça geniş; Anadolu pop, folk, Klasik Türk Müziği, Türkçe psikedelik rock elbet burada. Duygudan duyguya savrulacağınız koleksiyon yer yer aşkla, yer yer isyanın, itirazın gücüyle kavuruyor; Anadolu Ejderi’nin ağzından çıkan ateş etrafınızı sarıyor 42 dakika boyunca. 

GNZY – Doku, Koku, Sen, Ben, Biz
(Shalgam Records)

GNZY namıdiğer Güneş Erok’un ilk albümü. Tüm söz ve müziklerin yaratıcısı GNZY. Prodüktör koltuğunda Can Kuman var; kayıtta ise ona Batuhan Polat eşlik ediyor. Ekibin zihinleri zorlayan hayal gücü; ritme kapılıp kafa sallarken bir yandan da kaşlarımız çatık dinlediğimiz, sıra dışı, yeni insanlarla tanışmalı, yer yer şaşırmalı politik bir sesleniş ortaya çıkarıyor. 

Güneş – Atlantis
(M O B ENTERTAINMENT)

Yerli sahnenin son yıllardaki büyük hadiselerinden biri Güneş. Teklilerinin yarattığı beklentileri karşıladığı gibi bir müzisyen olarak yeni suları keşfetmekten çekinmediğini de ispatlar nitelikte bir ilk albüm bıraktı 2022’ye. Liriklerinde kendiyle açık bir şekilde sözleşmekten kaçınmayan bir tavır beslediği albümün parıltılı prodüksiyonu, janrlar ötesi bir pop kıvamı yakalamasında önemli bir etken. 

Hav Hav! – Havlıyor Köpekler
(KARE Müzikevi)

Garage rock çeşitlemeleri sunan Havlıyor Köpekler, ekonomik sürelerle tasarlanmış, en uzunu üç dakikalık parçaları birleştiren toplam 20 dakikalık bir akışa sahip. Güneşli gitar tınıları ve telaşlı ritimler eşliğinde; kaçıp gitmek için uzaylılara sığınan, kim olduğunu bilmemekten yakınan, kalbini açmaktan pişmanlık duyan birilerine, kısacası günümüzün şehir insanlarına dair portreler çiziyor albüm.

Hedonutopia –
(Dokuz Sekiz Müzik) 

Hedonutopia’nın “Yedi yılda yedi şarkıdan oluşan yedi albüm” mottosuyla çıktığı yolu tamamlayan 7, “İnsan hasta bir ruhtur” sözleriyle açılıyor. Bu karanlık modun devam ettiği albümde Hedonutopia, tematik olarak ilhamını daha çok çıktıkları coğrafyadan alıyor, sundukları sonik deneyim ise uçsuz bucaksız… Albümün 7 dakika 7 saniyelik 7. ve son şarkısı “Oldu Olanlar” belli belirsiz vokallerin serpiştirildiği enstrümental bir sefere çıkarıyor dinleyeni.

Human Scum – deceitful
(Bağımsız)

deceitful’da yer alan altı şarkı, başlangıç ve varış notalarının bulanıklaştığı işitsel ve duygusal patikaları kat ediyor. Albümün dinlenebildiği yegâne mecra olan Bandcamp bile etiketlemeye dayatıyor; illa etiketlenecekse ambient, drone gibi türler ile Kaan Akay dünyasında büyük yer kaplayan drum&bass, breakbeat ya da black metal gibi referansları karıştırıp bir kelime icat etmek gerek. Dokuların, bozulmuş seslerin ve ayrıksı fikirlerin bir aradalığında saklı albümün çekim gücü.

Hüma Utku – The Psychologist
(Editions Mego)

Berlin’de yerleşik besteci Hüma Utku soyut bir elektronik evrende, türlü ses dokuları ve ritimlerin antik duygular uyandırabileceği olasılıkları araştırıyor. Geçtiğimiz yaz hayatını kaybeden İngiliz-Avustralyalı müzisyen ve Editions Mego etiketinin kurucusu Peter Rehberg’in yayımlamayı seçtiği son kayıtlardan biri olan bu koleksiyon, Utku’nun hayatta yürüdüğü iki yolu birleştirme uğraşının bir sonucu. Müzisyenin her zaman ilham aldığı psikoloji geçmişini bu kez doğrudan ele alan, ruhun aydınlık ve karanlık mekânlarında volta atan, sarsıcı bir albüm.

Işık Kural – in february
(RVNG Intl.)

Glasgow’da yaşayan müzisyen, geçtiğimiz sene yayımladığı Maya’s Night albümünün ardından bu kez zamanın geçişindeki gündelik şiirselliği belgeliyor. Kural’ın ipek gibi sesi ve melodik oyunlarıyla şekillenen 12 parça etrafınızı güzel hislerle sarmakta. Synth dokuları, alan kayıtları, naylon telli bir gitarın titreşimleri ve mantra-vari vokallerle türlü deneyler yapan bu zarif müzik, bedroom pop türüne özgün öneriler sunuyor. Klasik şarkı formuyla ses tasarımı arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran in february’nin peşine takılıp ninnilerin, müzik kutularından çıkan tatlı tınıların yankılandığı güneşli diyarlar keşfetmenin tam zamanı.

Kaan Tangöze – Aşık Mahzuni Şerif Türküleri
(KuruKafa)

62 yıllık ömrüne tam 453 plak, 58 kaset ve yayımlanmış 8 kitap sığdırmış halk ozanı Âşık Mahzuni Şerif’in türküleri, yıllardır Duman konserlerinde de Kaan Tangöze konserleri ve albümlerinde de yeniden yorumlanıyor. 2022’nin ilk günlerinde yayımlanan ikinci solosunda da 10 Mahzuni türküsünü kendi aranjeleriyle bir araya getirdi Kaan Tangöze.

Kalben – Eski Dünyanın Yangın
(Hoş Bir Seda)

Kalben’in ilk romanına eşlik eden albümü, kitabın konu edindiği dertlere sonik karşılıklar buluyor. Kalplerimiz arasındaki görünmez bağların bir haritasını çıkarıyor, onları işiterek hissetmemizi sağlıyor sanki. Herkese bir yerden tanıdık gelecek duygu parçacıklarını keşfedip aktarıyor âdeta. Bu da gülümsetiyor, güven veriyor, sırtını sıvazlıyor dinleyenin. 

Kana Kana – Ölüler Hariç
(Tamar Records)

Müzisyen ve prodüktör Övünç Dan’ın karanlık dehlizlere daldığı solo projesi Kana Kana’nın ilk albümü. Aslında 2015 yazında Şişli’de bir evde kaydedilmiş. Yaklaşık yedi yıl sonra dinleyicisiyle buluştu. Yaşam, ölüm ve zaman üçlüsünü mesele edinen albümün tüm kayıtları ve prodüksiyonu Kana Kana tarafından yapılmış. Bütünlüklü, merak uyandıran ve tüyleri diken diken eden bir iş. Kapanış şarkısı “Eve Veda”, Çağlan Tekil anısına bir saygı duruşu.

Kayra – Meçhul Bir Yalnızlığa Dair
(Nuhado)

Kendine özgü flowlarıyla sürükleyici hikâyeler ve yaşanmışlıklara ses veren Kayra’nın yaklaşık üç yıldır yolu gözlenen albümü. Her yayınında olduğu gibi dönüp dönüp kulak kesilecek kurgular ve nüanslı bir anlatım albümün geneline yayılmış. 11 şarkılık albümün iskeletini, 15-20 yıl önce yazılmış kimi eskizler oluşturuyor. “Hep aklımda olan ama hiç hesapta olmayan bir albüm” diyor Kayra, Meçhul Bir Yalnızlığa Dair için. 

Koray Kantarcıoğlu – Loopworks 2
(Discrepant)

İstanbullu görsel / işitsel sanatçı Koray Kantarcıoğlu’nun geçtiğimiz iki yılda yaptığı besteler, 2018 çıkışlı Loopworks uzunçalarını takip eden yeni bir koleksiyonda buluştu. Serinin ilki, 60’lar ve 70’lerin yerli plaklarını kaynak materyal ediniyordu; bu kez 70’lerin televizyonlarından ve 80’lerin new age, caz kasetlerinden alınmış seslerle sample havuzu genişliyor. Albümde Ekin Fil, Berke Can Özcan gibi sonik deneyleri her zaman merak uyandıran müzisyenlerin katkıları da var. Dinlemeyi bitirdiğinizde upuzun bir rüyadan uyanmışsınız gibi hissetmeniz olası; rüyalar kadar şaşırtıcı, gizemli ve uçucu bir kayıt.

Korhan Futacı – Karmaşaya Aşina
(PUMA Records)

Her performansında yeni bir ayin atmosferi inşa eden Korhan Futacı’nın gizemli, kozmik tınılarını topladığı sekiz şarkılık yeni incisi Karmaşaya Aşina, İstanbul’un kaosundan bir Gazapizm atışmasına, henüz 19 yaşındayken kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz’ın anısından Onur Ünlü’nün yazdığı şarkı sözleri ve çok daha fazlasına uzanıyor. “çok üzgünüm”ün Volkan Ergen yönetmenliğinde çekilen klibi de dikkatlerden kaçmasın. Seda Gazioğlu tarafından yazılan dizeler ve videodaki bitmek bilmeyen mücadele, varoluşsal yaralarımıza tuz basar gibi…

Lalalar – Bi Cinnete Bakar
(Bongo Joe / Dunganga Records)

Köşeli ama kıvrak, isyankâr ama koyvermiş, buralı ama evrensel bir müzik dilini benimseyen Ali Güçlü Şimşek, Barlas Tan Özemek ve Kaan Düzarat üçlüsünün ilk albümü. Ed Banger kataloğuna galon galon rakı dökülmüş gibi bir karışım, bir tür psikedelik Anadolu spoken word girişimi, adaletsizliklere, düzene savrulan salvolar ve dahası var içeride.

Mavi – VERITAS
(Universal Music Türkiye)

Geçtiğimiz iki seneden bu yana yerli hip hop sahnesine tekliler fırlatan Mavi’den ilk uzunçalar. “Gönlüm karmaşa / Ama bünyem alışık / Senin de alışır” mesajıyla açılan albüm yer yer tansiyonunu düşürse de kavurucu melodiler etrafında çoğunlukla karanlık, yüksek ve öfkeli bir tonda seyrediyor; günlerin aynılığı ve bitmeyen kaygılardan dem vuruyor. VERITAS’ta Kum, Diego, Defa gibileriyle ortaklıklar da mevcut. Zonubus yönetmenliğinde çekilen “mississippi” klibi de albümdeki sıkışmışlık hissini veren türlü klostrofobik mekânlara götürüyor.

Mehmet Ali Şimayli – Portrait and a Dream
(UNIT)

Mehmet Ali Şimayli, yerli sahnede pek çok müzisyenle birlikte çalışmış, yetenekli bir davulcu. Deneysel caz sularında gezinen projesi Portrait and a Dream sayesinde kolektif bir anlayışla üretmeye devam ediyor. Dramatik ve çarpıcı dokuz besteden oluşan, elektro akustik dokunuşlarla lezzetlenen albümde Şimayli’ye Kerem Can Dündar, Can Kuman, Barış Ertürk, Anıl Bilgen, Cenk Esen, Yiğit Can Öztop, Apostolos Sideris, İpek Göztepe ve Randy Esen gibileri eşlik etmiş.

Melted – Lack of Belonging
(Hexe Music)

Aidiyet meselesi hangimizin gündeminde değil ki? Ceyhun Yüce, Arda Koçakoğlu ve Mustafa Şardan’dan oluşan Ankaralı üçlü Melted’ın kolektif şarkı yazımı süreçlerinin bir ürünü olan ilk albümünü dinlerken de bu konu başlığı etrafında soruların salaş ve puslu rifflere eşlik ediyor. Hâliyle ilişki kurması oldukça kolay bir şarkı havuzu önümüzdeki. 90’lar başından post-hardcore / garage punk tutkunları, Lack of Belonging sizi çağırıyor.

Mert Pekduraner – DIALOGUES IN THE DARK
(Bağımsız)

Mert Pekduraner’in girift bir bestecilik örneği sunduğu ikinci albümü, aslında otobiyografik bir anlatıma sahip. Kasvet ve heyecanın kol kola girebildiğine inandıran altı parçalık albümdeki her durak, müzisyenin hayatının farklı bir dönemini yansıtıyor. Bize ulaşamazsanız, muhtemelen kapanış şarkısı “SILENCE OF POWER”ın arpejlerine kafamızı gömmüşüzdür.

mor ve ötesi – Sirenler
(Rakun Müzik)

10 yıllık aranın ardından, üç bölümlük tematik bir anlatı inşa ettiği özel bir albümle geri döndü mor ve ötesi. Beyoğlu’nun, İstiklal’in, Tünel’in, Gezi’nin hepimize ait olduğunu minimal ve kişisel bir yerden anlatırken hep bir ağızdan söylenecek dizeler yazmaktaki mahirliğinin de bir kez daha altını çiziyor grup. 

Nova Norda – Paralel Evrende Dünya Tarihi
(Bağımsız)

“Bir süper gücüm olsa, dünya üzerinde farkında olarak ya da olmayarak birilerine zulmeden kim varsa onları, o zulmettikleri gruplardan insanlara âşık etmek isterdim.” İşte Nova Norda’nın ilk albümü Paralel Evrende Dünya Tarihi’ne açılan kapının şifresi. Şiddetin panzehirini empatide bulan 17 dakikada müzisyenin dünya ahvaline, geçmişine, çıkmazlarına, kayıplarına dair dertlerini bir bir ortaya döken, sözleriyle içinde yaşadığımız deliliğe meydan okuyan, dinleyicisine arkadaşlık eden bir kayıt. Sonbaharda Efe Demiral düzenlemeleriyle akustik versiyonu da yayımlandı.

Ozan Tekin – Anarya
(Gülbaba Records)

Köln’de yerleşik besteci ve prodüktör Ozan Tekin’in sırayla Köln, İstanbul ve Adana’yı kapsayan üç duraktan oluşan bir “geriye doğru göç hikâyesi” olarak tanımladığı uzunçaları. Müzisyen ile 65 yaşındaki “bir ayağı çukurda” bir duvar piyanosunun birbirini akort etme sürecinin bir çıktısı olan; çağdaş klasik, caz ve ambient elementlerinden son derece dokunaklı bir seçki sunan albüm sadeliğin gücüne bir övgü âdeta.

Palmiyeler – İkimiz
(Bağımsız)

Evde olma hissini damarlarında taşıyan önceki albüm Şeytan Odama Geldi, grubun diskografisinin en ayrıksı tınlayan işlerinden biriydi. Yeni albümle ferah bir esinti savuran, salaş Palmiyeler sound’una geri dönüyoruz. Vintage gitar tonlarıyla bezeli “Gül Renkli Şafak”, oyunbaz melodileriyle dile dolanan “Bakma Ona Buna”, grubun imza tınılarıyla albümü kapatan “Bilseydim”; İkimiz’den favorilerimiz.

pembe – Hepimizin Evi
(Mevzu Records)

Epeydir beklediğimiz bir albümdü bu. İstanbullu screamo grubu pembe, 10 şarkılık yeni koleksiyonunda hem kalp sıkıştıran duyguları göğsünden söküyor hem de derinlikli bir kaos yaratıyor. Ağır ağır pişen ve sonrasında bir gürültü duvarına toslatan parçalar yazmakta çok iyiler doğrusu. “Çiçekler Gibi Açar Çiçekler Gibi Çürürüz” gibi…

Savai & Farazi – Red Wine Killaz: Trakya Manevraları
(Deadly Habits Music / Below System Records)

90BPM üyelerinden Savai ve eski grup arkadaşı Farazi’nin güç birliğinden çıkma, 14 şarkılık bir uzunçalar. Kıvrak ritimler, yer yer nostaljik melodiler, oyuncaklı bas yürüyüşleri ve çok daha fazlasıyla inşa edilmiş, türler arasında serbestçe gezinen, yaratıcı düzenlemelerle dolu bir albüm kulağınızdaki; dikkatle dinlemelisiniz. Kurduğu içten anlatılar ve akılda kalıcı flowlar da cabası. Üstelik Kamufle, Da Poet, Negatif, Sorgu gibilerini buluşturan geniş bir konuk seçkisi de var.

Selen Gülün – Blue Band
(iKi Muzik)

Besteci, müzisyen ve akademisyen Selen Gülün’ün sekizinci kişisel albümü Blue Band. 25 sene öncesinin besteleriyle yakın zamanlı üretimleri beş parçada bir araya getiren koleksiyonda Gülün’e Serhan Erkol, Engin Recepoğulları, Barış Ertürk, Barış Doğukan Yazıcı, Halil İbrahim Işık, Bulut Gülen, Ozan Musluoğlu, Alper Yılmaz ve Berke Özgümüş’ten oluşan heyecan verici bir müzisyen kadrosu eşlik etmekte.

Simge Pınar – Sevgideğer
(Universal Music Türkiye)

Geniş alternatif rock haritasının farklı uçlarını kat eden 35 dakikalık albüm akışında, hem rahat ilişki kurulabilecek hem de bol bol düşündürecek bir anlatı kurgulamış Simge Pınar. Efe Demiral’ın prodüktörlüğünü üstlendiği albümden “Peşindeyim”, groove’uyla sırtınızı sıvazladıktan sonra yutması ağır bir lokmayı usulca boğazınızdan aşağı bırakıyor sanki. Hemen peşinden gelen “Gözünde Yaşıyorum” ise dramatik bir filmin final sahnesi için yazılmış âdeta. 

Sunfear – Octopus
(Dark Entries Records)

Yeraltı sahnesinde temas etmediği köşe bırakmayan bir müzik insanı Eylül Deniz. Kimi zaman meleksi sesiyle mikrofonun başına geçerek kimi zaman da zıt kutupları kesiştiren ve daima devinim hâlinde olan lo-fi ses işçiliğiyle bugüne dek sayısız oluşumla üretimlerini sürdürdü. Solo projesi Sunfear ile kendine muazzam ferahlıkta bir ifade alanı yontuyor. Octopus, hem müzisyenin sualtı dünyasına olan merakından hem de hafızaya dair sorgulamalarından ilhamla yaratılmış. Dokular bir suyun yüzeyine bırakılmış gibi dağılıyor albümün bütününe.

T-POP
(XSM Recordings)

İstanbullu bağımsız oluşum XSM Recordings, yeni bir janr doğurdu: T-POP. Karışımın temel unsurları nostalji, asorti, dans, esans ve ambiyans. SoundCloud’dan ücretsiz edinebileceğiniz T-POP toplamasının açılışını Age Reform’un Özlem Tekin klasiği “Yol”a çaktığı kıvrak bir selam yapıyor. Sonrasında Eylül Deniz, Fosil, Jtamul, Uase, Sister Kür ve dahasıyla beyin eriten bir dans serüveni başlıyor, bol miktarda 90’lar referansı da cabası! 

Taner Yücel – Bana Karanlığını Anlat (Original Motion Picture Soundtrack)
(Bağımsız)

Son yıllarda film müziği üretimlerine ağırlık veren müzisyen ve prodüktör Taner Yücel, birbiriyle hesaplaşan bir ailenin fertlerini takip ettiğimiz Gizem Kızıl filmi Bana Karanlığını Anlat için yaptığı besteler de bir albüm oldu. Yücel’in Cemil Şov müziklerine kıyasla daha yalın bir ses paleti ve daha minimal kompozisyonlardan oluşan Bana Karanlığını Anlat müzikleri, İstanbul Film Festivali ve Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Müzik ödülüne uzanmıştı.

Unrelica – Heaven Has Come
(Tamar Records)

2000’lerin başlarından bu yana birçok farklı projeyle üretimlerini sürdüren Unrelica’nın dokuz şarkılık ilk albümü. “Kişisel ve prematüre kıyametlerimize kaldırılan bir kadeh” olarak tanımladığı albümün temellerini pandemi kapanmaları sırasında atan müzisyen; modüler synthesizerlar, çok katmanlı mikro ritimler ve klasik orkestrasyon elementleriyle hibrit bir işitsel dil yaratıyor.

Volkan Ergen – PÜR
(Vana Papa Records)

Ağdalı yaylıları, güvenli serbest düşüşlere benzeyen uzun soloları, dönülen her köşede şaşırtan manzaralar inşa eden kurgusu ve enstrümanların hem kendi hâllerinde hem aralarında çeşitlenen sohbetleriyle, bu 39 dakikalık tek kompozisyon zihnin farklı uçlarını aynı anda kaşıyabilmek gibi bir süper güç barındırıyor. Volkan Ergen ve çok sesli orkestrası, kimi dikenlerle kimi kalabalıklarla çevrilmiş patikalarda peşine sürükleyip, sağa sola savuruyor. Yolunuzu asla bulamamak müthiş bir keyif.

wipeç – E.V.
(Airport Patrons)

Kurucularından biri olduğu deneysel rock grubu Skata’nın yanı sıra bir dönem Jakuzi kadrosunda da yer alan Ahmetcan Gökçeer, solo projesi wipeç ile epeydir üzerinde çalıştığı ilk albümü. Takip ederken baş döndüren, beklenmedik kırılmalarla afallatan sekiz şarkıdan oluşuyor E.V. koleksiyonu. Deneysel elektronik müziklerden, IDM ve math rock gibi yaklaşımlardan hoşlanıyorsanız; doğru yerdesiniz.

Y Bülbül & Yumurta – Not One, Not Two
(Pingipung)

Londra’da yerleşik müzisyen Y Bülbül’ün, kozmik müzik geleneğinin farklı zamanlardaki yansımalarından ilham alan ilk albümü Fever’la 2020’de tanışmıştık. 10 şarkılık ikinci uzunçalarının iskeletini eski dostu Yumurta’nın Maslak Oto Sanayi’de kaydettiği doğaçlama davul partisyonları oluşturmuş. Y Bülbül bu kayıtların üzerine Londra’daki stüdyosunda sihrini serpiştirmiş.

Yüksel Koptagel & Ayşe Ece Güneşşen & Mert Solmaz – Deux chansons du pêcheur Japonais
(Bağımsız)

Türkiyeli ilk kadın besteci Yüksel Koptagel’in 1960’ta, Paris’te okurken Nazım Hikmet’in, “Güneşi İçenlerin Türküsü” ve “Japon Balıkçısı” adlı şiirleri üzerine bestelediği iki parçaya yer veren İki Japon Balıkçısı Şarkısı, Berlin’de yerleşik piyanist Mert Solmaz ve Roma’da yaşayan mezzo soprano Ayşe Ece Güneşşen tarafından kaydedildi. Erkek egemen klasik müzik tarihinde hak ettiği yeri bulamamış kadın bestecilerden birine selam durmak için güzel bir fırsat.

Yazılar: Cem Kayıran, Elif Sevimay, Elif Öz, Güven Yalın, İlayda Güler, Seray Soylu

Değerlendirme: Asena Büyük, Aylin Güngör, Aysu Uzer, Berk Çakmakçı, Berk Sayan, Biçem Kaya, Cem Kayıran, Cem Pekdoğru, Deniz Bankal, Deniz Kuzuoğlu, Ece Özel, Ekin Sanaç, Elif Öz, Elif Sevimay, Esin Çalışkan, Güven Yalın, İklim Özergün, İlayda Güler, J. Hakan Dedeoğlu, Mehmet Ekinci, Melikşah Altuntaş, Mine Metin, Seray Soylu, Tuğçe Özdenoğlu, Ümit Üret, Yiğit Atılgan, Yiğitcan Genç, Zeynep Naz Günsal