Adwoa Aboah ve Felix Cooper ile izlemeniz gereken yeni futbol belgeseli “Spit Fire, Dream Higher” üzerine

Spit Fire, Dream Higher, dünyanın bambaşka uçlarında futbol kariyerine baş koymuş genç kızların mücadele yüklü hikâyelerini ve içinde bulundukları toplumları nasıl dönüştürdüklerini izleten çarpıcı bir belgesel film. Filmde Güney Afrika’dan Londiwe, Paris’ten ikiz kardeşler Rose ve Odette, Berlin’den Zerina, Gana’dan Precious, Moskova’dan Kristina ve Malatya’dan İkranur’un hikâyelerini takip ediyor, hırslarını ve kararlılıklarını beslemek adına aralarında ve çevrelerinde kurdukları destek sistemleri hakkında fikir ediniyoruz. Aktivist feminist ünlü model Adwoa Aboah’nın kendi karanlık hayat deneyimlerinden hareketle 2015 yılında başlattığı çevrimiçi platform Gurls Talk ile Nike’ın güçlerini birleştirmesiyle ortaya çıkan Spit Fire, Dream Higher, yönetmen Felix Cooper’ın ellerinde kavuştuğu etkileyici görsel anlatımıyla ekranlarımıza ulaşıyor.

Adwoa Aboah

Filmin girizgahında Adwoa Aboah’nın “Bu bir kadın futbolu filmi” yerine “Bu bir futbol filmi” sözcüklerini kullanarak yaptığı sunuş büyük bir netliğe sahip ve kadın futboluna hâlâ burun kıvırabilen zihinleri daha ilk dakikalardan bu ön yargılarıyla yüzleşmeye davet ediyor. Hırs, umut ve kararlılık adına ders veren yedi farklı hikâyeyi izlerken bir yandan da Aboah’nın ev sahipliğinde Paris Saint Germain’de forma giyen forvet oyuncusu Nadia Nadim’den Afganistan’dan Paris’e uzanan futbol yolcuğunun detaylarını dinliyoruz. Bu yola baş koymuş genç kızların geleceklerine dair umutlarının formülü de aydınlatılmış oluyor böylece.

Spit Fire, Dream Higher’ı hayata geçirmek için bir hayli sıkı bir çalışma ortaya koyan yönetmen Felix Cooper ve genç kızların zihin sağlığı, beden imajı ve cinsellik üzerine konuşabildiği çevrimiçi platformu Gurls Talk ile çok sayıda hayata dokunan dönüştürücü bir güç yaratan Adwoa Aboah ile filmin yaratım sürecini, detaylarını, onlara neler hissettirdiğini ve gelecek planlarını konuştuk.

Spit Fire, Dream Higher belgeselini aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz. Videoda Türkçe altyazı seçeneği de mevcut. Röportajımız ise ilerleyen satırlarda…

Röportaj: Ekin Sanaç

Adwoa, senin futbola ilgin nereden geliyor? Futbola dair ilk anıların neler?
Adwoa:
Aslında futbola ilgim son birkaç yılda arttı. Ailemin bunda büyük etkisi olduğunu söyleyebilirim. Ben takım tutmuyorum ama babam fanatik bir futbol taraftarı. Dolayısıyla benim de kanımda vardı. İlk anım Bend It Like Beckham filmi olmalı…

Spit Fire, Dream Higher belgeselini tasarlarken hangi şehirlerde kimleri çekeceğinize nasıl karar verdiniz?

Adwoa: Hepsine Felix karar verdi…

Felix: Dünyanın farklı köşelerine gittik, amacımız bu genç sporcuları bulurken gerçekten demokratik davranmaktı, mümkün olduğunca farklı arka plana sahip farklı futbolcu kızlarla mümkün olduğunca birbirinden farklı öyküler anlatmaktı. Böylece farklı ortamlarda farklı insanlara bakarak, futbolun nasıl bir evrensel etkisi olduğunu, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan genç kızların ne gibi ortaklıklar paylaştığını öğrenebiliriz diye düşündük. Farklı coğrafyalarda, farklı toplumlarda yaşayan bu farklı insanlardan bir şeyler öğrenmeyi ve tutkuyla bağlı oldukları sporu yapan genç kızların hikâyelerine ışık tutmayı istedik.

Adwoa, sana dönecek olursak, filmde anlatıcı olarak izlediğimiz futbolcu Nadia Nadim ile ilk nasıl tanışmıştınız?

Adwoa: Nadia ile Gurls Talk podcast’ime konuk olduğunda tanıştım. Podcast’e konuk ettiğimiz ilk birkaç kişi arasındaydı aslında ve elbette Nike aracılığıyla onu konuk almıştık. En güzel yayınlarımızdan biri oldu ve o zamandan bu yana birlikte birkaç farklı çalışma yürüttük. Nadia ile tanışır tanışmaz arkadaş olduk. Bana öyküsünü anlatırken kendini oldukça rahat hissetti ve böylece farklı konuları derinlemesine irdeleme fırsatımız olabildi.

Bence Nadia harika bir hayat görüşüne sahip. Yani tüm yaşadıklarından sonra geleceğe dair taşıdığı umut çok etkileyici. Bence bu açıdan da bu belgesel için çok uygun biri. İçten ve samimi bir diyalog kurabilme becerisi onun doğasında var. Belgeselde de Felix ve kızlar arasında hep aynı şekilde samimi diyaloglar geçiyor.

Filmde Nadia’nın başarı öyküsünü, onun yaşadığı zorlukları ve diğer genç futbolcuların yaşadıklarını bir arada dinlemek gerçekten ilham verici. Peki, Nadia’nın konuşmacı olarak konuk olmanın yanı sıra filme başka katkıları da bulundu mu?

Adwoa: Belgeselin yapımında doğrudan rol almadı ama söylediği her şey, belgeselin anlatısına dair harika bir bakış açısı sundu. Şu an yaşamında başka bir noktada olsa da artık profesyonel bir futbolcu olarak yaşadığı mücadeleleri arkasında bırakmış olsa da anlattıkları, kızların öyküleriyle çok örtüşüyor. Dünyanın bambaşka bir yerinden gelip, yeni bir ülkede tamamen farklı bir yaşama başlamış. Bence Nadia’nın öyküsünün güzelliği, hırsında ve ne kadar ulaşılmaz da gözükse istediği şeyin peşinden gitmesinde yatıyor. Başarının peşinden koşmak üzerine de çok açık ve rahat konuşuyor. Ne yaşıyorsanız yaşayın, başarılı olabileceğinizi söylüyor. Bence bu sebeple de belgeseldeki varlığı çok anlamlı. Nadia’yı seyrederken neredeyse bu kızların geleceğini izliyor gibi hissediyor, böyle bir ihtimal olduğunu görebiliyorsunuz. Bu kızlar da bir gün aynı yere gelebilir ve bence filmi seyredenler, bir şekilde yaşamın farklı aşamalarını ve yaşamda istediğiniz yere gelmek için izleyebileceğiniz tüm farklı yolları görebiliyorlar.

“Bu kızların bazıları çok zorlu şartlarda yaşıyor ama engelleri engel değil de vermeleri gereken bir mücadele olarak görüyorlar.” – Felix Cooper

Spit Fire, futbolun insanların yaşamlarını gerçekten değiştirebileceğini vurguluyor. Bu bağlamda belgeselin sizin umuda olan yaklaşımınızı ne şekillerde etkilediğini söyleyebilirsiniz?

Felix: Ben bu süreç içinde futbolcu kızlardan çok şey öğrendim. Hepimiz öğrendik. Daha önce dediğim gibi farklı ülkelerde, farklı ortamlarda, farklı toplumlarda futbolun kızlar ve içinde yaşadıkları toplum üzerindeki etkisini gözlemledik. Hepsinin paylaştığı duygu şu: “Hiçbir şey imkânsız değildir.” Geleceklerini ellerinde tutuyorlar, ne yapmak isterlerse onu yapabileceklerini biliyorlar ve yapmak istedikleri çok şey var. Yani önlerindeki hiçbir şeyi engel olarak görmüyorlar. Bu kızların bazıları çok zorlu şartlarda yaşıyor ama engelleri engel değil de vermeleri gereken bir mücadele olarak görüyorlar. Her şeyi ulaşılabilir görüyorlar ve takımda birbirlerine destek oluyorlar, birbirlerine güven aşılıyorlar. Evet umutlu olmak çok önemli ama aynı zamanda geleceğe dair hırslı olmaları da şart. Umudun ötesinde hırs ve kararlılık da gerekli. Sadece umut dediğimizde bu sanki yetersiz kalıyor. Bana öyle geliyor ki…

Adwoa: Ah, bunu kaçıramam!

Felix: Bence bu kızların çoğu sadece umutlu olmanın ötesinde çok güçlüler. İstiyorlar ve kararlılar.

Peki siz ikiniz nasıl tanıştınız?

Felix: Biz henüz çocukken tanıştık. Beraber dans etmeyi, konuşmayı çok severdik. Yani uzun zamandır arkadaşız.

Adwoa: Sanırım ben 16 yaşındayken tanışmıştık.

Felix: Evet. Ben de 18 yaşındaydım. Birlikte birçok şey yaptık. Birbirimize sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

Belgesel, yakın çekim bir rapping planıyla inanılmaz güçlü bir açılış yapıyor. Filmin adının da bu parçadan geldiğini anlıyoruz. Felix, bu parçanın öyküsünü ve bu açılış klibini nasıl çektiğini anlatabilir misin?

Felix: Aslında ben de bu konuda ne düşündüğünüzü soracaktım çünkü en sevdiğim şeylerden biri, filmin Diana rap yaparken başlaması. Diana’nın bu şiirine bayılıyorum. Gana’da Right to Dream Academy’deydik. Burası Accra’nın kuzeydoğusunda yer alan ve (filmde gördüğünüz) Precious’ın da gittiği okul. Orada birkaç gün geçirdik ve öğrencileri toplantılarda konuşmaya teşvik ettiklerini gözlemledik. Bir sabah, Right to Dream Academy’deki kız öğrencilerden Diana toplantıda ayağa kalkarak kendi yazdığı bu şiiri okudu. Ben de toplantıdan sonra yanına giderek “İzin verirsen seni bu şiiri okurken çekebilir miyiz?” dedim. Önce çok çekindi ama bir yandan da heyecanlandı ve çok mutlu oldu. Ben de ona nasıl bir çekim olabileceğini detaylandırdım. Çekebilmeyi o kadar çok istiyordum ki başka hiçbir şey düşünemiyordum. Film yaparken ortaya nasıl bir görüntü çıkarmak istediğinizi biliyor oluyorsunuz. Planları çekerken Spike Morris ve diğerleriyle sıkı bir çalışma yürüttük. Mesela röportajları nasıl çekeceğimiz ve bu öyküleri nasıl bir görsel dille anlatacağımız konusunda çok kafa patlattık. Filmde yakın plan çekimlerden yararlanmayı çok istiyordum ki bunu ortaya çıkan işte görmeniz mümkün. Ama Diana’yı soyut bir mekânda çekmek istedim. Yani kafamda nasıl görünmesi gerektiğine dair net bir fikir vardı. Okulun heyecanlı kalabalığı ve gürültüsü arasında nispeten sessiz bir sınıf bulduk ve çekimi orada gerçekleştirdik. Aslında tam da filmde görüldüğü gibi. Son derece basit. İçten. Sadece ona ait sözcükleri duyuyoruz. O kadar.

Filmin prodüksiyonu ne kadar sürdü? Filmi ne kadar zamanda çektiniz?

Felix: Oldukça hızlı ilerledi aslında. Yani ekimden bu yana her gün üzerinde çalıştık…

Adwoa: Felix’i aradığımda Soho’daydım. Ona e-postaları gönderdiğimi ve bir toplantı ayarladığımı söyledim. Onlara planımızı anlattım. “Gidip onlara ne yapacağımızı anlat” dedim.

Felix: Tam olarak böyle oldu. Prodüksiyon öncesi çok yoğun bir çalışma sürecimiz oldu, mümkün olduğunca farklı arka planlara sahip kızlara ulaşmaya çalıştık. Birçok farklı yok denedik. Nike’ın dünyanın dört bir yanında programları ve çok geniş bir erişim ağı olduğu için çok şanslıydık. Amatör takımlara ulaşmak için Facebook gruplarını inceledik. Gazete haberlerini okuduk. Bu kişilere ulaşmak ve hikâyelerini bizle paylaşmak isteyip istemeyeceklerini öğrenmek için birçok farklı şey denedik. Neticede film ekibi evinize, odanıza, mutfağınıza giriyor, anneniz, babanız, kuzenleriniz, takım arkadaşlarınızla da çekim yapıyor… Bu yoğun çalışma sonrasında da çekimlere başladık ve işte şimdi buradayız.

Peki sırada bekleyen başka belgesel projelerin de var mı? Yoksa bu kadar yoğun çalışmadan sonra bir ara vermeye mi ihtiyacın var?

Felix: Hayır, hayır. Ara vermek yok… Açıkçası kendi adıma konuşacak olursam yaptığım işlerin birbirinden çok farklı olduğunu söyleyebilirim. Adwoa için de aynı şey geçerli. Bir sürü farklı şey üzerinde çalışıyoruz. Bir çalışma günüm diğerine benzemiyor. Bir çekim bir diğerine, bir yaptığımız şey bir başkasına benzemiyor. Sanırım her ikimiz için de önemli olan, yaptığımız her ne olursa olsun, işimizin dürüst olması. Moda dünyası içinde de gerçek öykülerin içinde de ya da insanlarla farklı bir şekilde iletişim kurarken de bu böyle. Dolayısıyla sırada çok çeşitli birçok farklı proje var. Ara vermeyeceğim, ara vermek ilgimi çekmiyor. Yapacak çok fazla, bir sürü heyecan verici şey var. Bir proje üzerinde çalıştığınız her seferinde o projeden bir sürü şey öğreniyorsunuz ve o öğrendiklerinizi de bir sonrakine taşıyorsunuz. Çok şey öğrendiğime inanıyorum. Filmi yaparken, bu öyküleri anlatırken ve filmi şekillendirirken çok şey öğrendim. Sadece devam etmek istiyorum. Üstelik bir sürü şeyin yanı sıra bu projeyle birlikte bir kitap da hazırladık ki çok güzel bir kitap oldu! Onunla gurur duyuyorum. Aynı zamanda bu kitap öykünün başka bir tarafına da ışık tutuyor. Kesinlikle çok yakın gelecekte yine böyle bir proje gerçekleştirmek istiyorum. Kitaplara bayılıyorum. Kitaplar iletişim kurmak ve görsel öyküler anlatmak için çok önemli araçlar. Yani anlattıklarımın hepsini ve daha fazlasını yapacağız.

“İnsanların bu filmin verdiği ilhamı görmelerini istedim ve kadın futboluna dair kafalarında olabilecek her ne şüphe varsa onu bir kenara bırakabileceklerini fark etmelerini arzu ettim.” – Adwoa Aboah

Bu filmin izleyicisini, ulaşacağı kitleyi nasıl tanımlarsınız?

Felix: Herkes. Filmi yaparken aklımızda öykülerini anlattığımız, filmde gösterdiğimiz kızlarla aynı yaşlardaki diğer kızlar vardı. Ama ben 30 yaşında bir erkeğim ve bu filme bayılıyorum. Elbette bu bir yandan benim filmim, ama bir yandan da hiç benim değil; içinde bulunan herkesin filmi. Bu filmi izlemeyi çok seviyorum. Onları çekmek, yaşadıkları hayatları görmek beni çok mutlu etti. Daha önce de dediğimiz gibi kararlılık ve hırs sanırım çok güçlü iki duygu ve insana ilham veriyor.

Adwoa: Bence başlangıçta bu filmin genç kızlar ve kadınların izleyeceğini düşünüyorduk. Ancak tamamladıktan sonra onu nasıl göstereceğimizi Felix ile konuşurken büyük bir prömiyer yapmaya karar verdik. Bu prömiyeri oraya davet etmek isteyeceğimiz herkesin gelebileceği şekilde düzenleyecektik. Profesyonel erkek futbolcular, aileler, arkadaşlar, kızlar futbol camiası, herkesin ilk gösterime gelmesini istedik. Çünkü Felix’in dediği gibi bu filmi o yapmış olsa da bu film aynı zamanda o kızların da filmi. Buna yürekten inanıyorum. İnsanların bu filmin verdiği ilhamı görmelerini istedim ve kadın futboluna dair kafalarında olabilecek her ne şüphe varsa onu bir kenara bırakabileceklerini fark etmelerini arzu ettim. Bu gerçekten çok büyük bir şey!

Adwoa, bugünlerde Gurls Talk ile modellik kariyerin arasında nasıl bir denge kuruyorsun?

Adwoa: Aslında bunda oldukça zorlanıyorum. Çünkü klişe tınlamak istemiyorum ama Gurls Talk ile geçirdiğim karanlık dönemin ardından bu hayatta asıl yapmam gerektiğini hissettiğim şeyi yapabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ancak moda sektöründeki pozisyonum için de minnettarım çünkü bu sayede platformumu olumlu mesajlaşma için kullanabiliyorum ve bu mesajların moda sektöründen çıkması her zaman kolay olmuyor.

Dengeyi kurmak zor çünkü moda sektöründeki rolümden ve Gurls Talk’ta üstlenmeyi umduğum rolden şüphe ettiğim çok zaman oluyor. Biliyorsunuz, belli bir görüntüye ait olmak kimi zaman kızların, kadınların ve erkeklerin kendilerine yaklaşımlarını negatif etkileyebiliyor. Bu da Gurls Talk kominitesi içinde sık sık gündeme gelen bir konu. Sanırım beyaz olmayan bir kadın olarak dergilerde yer almanın asla mümkün olmayacağını düşünenler açısından pozitif duygular içerisinde olmalıyım. Çünkü ben de asla bunun mümkün olacağını düşünmüyordum eskiden. Gurls Talk artık oldukça büyüdü. O yüzden sabah uyandığım andan itibaren Gurls Talk’u düşünüyor oluyorum. Modellik yapmayı da çok seviyorum. Ama hayatımdaki rolü bambaşka.

Gurls Talk 2015 yılında bir Instagram hesabı olarak başlamıştı ve o günden bu yana gerçekten çok büyüdü. Yarattığı diyaloglar ve hedefleri açısından yıllar içerisinde nasıl geliştiğini ve ilerlediğini düşünüyorsun?

Adwoa: Benim için en önemli olan, her ne kadar ben bu platformu kendi öykümü anlatmak için kullandıysam da (ve topluluğumuz da bu yönde kullanıyor olsa da) çok doğal bir şekilde sadece benim hakkımda olmayan bir şeye dönüşmesi. Gurls Talk’un kendi başına da devam edebileceğini hissediyorum. Ben orada olsam da olmasam da devam edecek. O elbette benim bebeğim, ve hiçbir yere gitmiyorum ama bu çok güzel bir şey. Buna iyi bir örnek olarak Gana’yı verebilirim. Gana’daki tüm panellerde yer almayarak kendimi geri plana çekebildim. Olayları insani duygusal seviyeye indirdiğiniz zaman çok fazla ortaklık bulunsa da kimi zamanlarda şartların çok belirleyici olduğunu unutmamak lazım. Benim yaşamadığım ve dolayısıyla anlayamadığım birçok konu var. Bu nedenle farklı bir rol üstlenmek gerçekten çok iyi hissettiriyor.

Platform inanılmaz büyüdü. Her geçen gün ne kadar çok yol kat ettiğimizi görünce hayrete düşüyorum. Ama beni asla şüpheye düşürmeyen mesele, buna tüm dünyada ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu. Zaten en başta, bu işe girişmemin sebebi de buydu. Ama sesini duyurmanın bir başka yolu da panel tartışmaları ve festivaller. Bu paneller daha ziyade grup konuşmalarına dönüştü. Kızlar ellerini kaldırıp hayatlarına dair konuşmaya başlıyorlar. Soru sormaları şart değil. Kızların bunu yapacak kadar kendilerini rahat hissettikleri bir topluluk oluşturmuş olmak dünyadaki en büyük kazanç. En çok sevdiğim şeylerden biri de topluluğumuzdaki yaş grubundan kaynaklı olarak bazı genç kızların hayatlarının en zor dönemlerini Gurls Talk ile atlatarak büyüdüklerini görmek. Ergenlik yıllarını geride bırakıp üniversiteye gidenler var ve onlardan haber almak harika hissettiriyor.

Gurls Talk ile ilgili sırada ne var?

Adwoa: Erkekler ve zihin sağlığı arasındaki diyaloğu geliştirmek üzerine düşünüyoruz. Daha geniş non-binary bir toplulukta bunu yapmayı düşünüyoruz. Gurls Talk ile yaptığımızdan daha kapsayıcı bir hikâyeyi paylaşmak yoğunlaşmak istediğimiz bir alan. Çünkü sanırım farklı bir şeyler yapmak istiyoruz. Gurls Talk ile aynı şekilde mi işleyeceğini henüz kestiremiyorum ama yaptıklarımızı daha ileriye taşımak için üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu net. Bu meseleleri herkesin kendisini dahil olduğunu hissetmeden ileriye taşımanın zor olduğuna inanıyorum. Önümüzde yeni festivaller de var. Ayrıca eylülde de okul turuna başlıyorum.