Çoğumuzun dergi karıştırma motivasyonu genellikle ilgisini çeken konulara öncelik vermek, çoğu sayfanın yalnızca görsellerine bakmak, bazılarınınsa spotlarını okuyup geçmekten ibaretken ve sene 2013, yani ekmeğin bile bakkaldan değil internetten alınabileceği bir yılken, kim karıştırdığı dergide karşısına çıkan bir Cameron Diaz yazısı okumak ister?

Hadi röportaj olsa belki nasıl biri?, neler anlatmış? filan gibi motivasyonlarla en azından kısa cevaplı birkaç sorusunu okursun ama bahsettiğimiz Cameron Diaz hakkında bir yazarın düşünceleri ya da kendisi hakkında topladığı bilgileri paylaştığı bir yazıysa, kimse kusura bakmasın ama Cameron Diaz yüzde doksanımızın ilgisini çekmiyor.

Böyle bir genellemeyi de nerden çıkardın! diyerek bana darılanlar ya da bu düşünceme katılmamak için elinden gelen gayreti göstererek bana gıcık olmaya çalışanlar da boşuna kendini kandırmasın. Belki biraz yersiz bir iddia olabilir ama yine de iddia ediyorum ki, Cameron Diaz’ın kariyeri ya da ne kadar hırslı bir insan olduğu, burcu, Yankees’i mi tuttuğu filan gibi bilgiler hemen hiçbirimizin ilgisini çekmiyor. Cameron Diaz da bana gücenmesin, onun bir suçu yok, bazı ünlüler için de böyle hissedilebilir bu hayatta.

Bir Meryl Streep değil

Bir dönemin en güzel kadınlarından biri olduğu için sinemadaki varlığı günden güne artan ve çoğunlukla güzelliği nedeniyle pek çok yapımcı ve yönetmenin işe aldığı bir oyuncuysanız, zaten oyuna, çok sayıda çirkin burunlu olduğu için karakteristik bir yüze sahip diye adlandırılıp sevilen kadın oyuncudan bir sıfır geride başlıyorsunuz. Bu kaçınılmaz. Herkes kendini, içten içe Meryl Streep’i sevmek zorunda hissediyor. Çünkü o olağan, çünkü o sokaktaki kadın, çünkü o annenizin bir arkadaşı, babanızın gıcık patronu, çünkü o herhangi birinin hatlarıyla dünyaya gelmiş.

Cameron Diaz ise doğuştan sıradışı, doğuştan güzel. O hemen şanslı ilan edilen, hemen güzel olduğu için bir yere geldiği düşünülen, hemen bir ortama girdiğinde sevgilinizin dönüp baktığı için kavga çıkartacağınız kadın. Şimdi bu şans mı, lanet mi? Soruyorum…

Hem şanslı addedip, hem de ona üzülmek de nedir diye üzerime yürüyenler de olabilir elbette. Bunun nedenini ben de bilmiyorum. Ayrıca bana ne! Dünyalar zengini Cameron Diaz’a üzülecek hâlim yok. Kaldı ki kötü bir oyuncu olduğunu da düşünmüyorum. Hattâ güzel kadın imajından vazgeçerek oynadığı Being John Malkovich ya da güzel kadın imajıyla dalga geçerek oynadığı Vanilla Sky’daki performanslarıyla da sadece güzel bir kadından fazlası olduğunu, bana değil oyunculuktan anlayan hemen herkese kanıtladı.

Hemen herkes diyorum çünkü eminim hala Cameron Diaz’ı yeterli bulmayanlar da vardır. Ben de zaten O bir Meryl Streep’ti ama siz onu sadece güzel biri olduğu için yeterince ciddiye almadınız ve hor gördünüz! diye bağırıp ağlayarak masanın üstündeki burbon şişelerini devirmiyorum. Ama yani kadını azıcık taktir etmekte de bir zarar görmüyorum açıkçası.

Image

Berbat filmlerde oynadı

Yalnız gerçekten Cameron Diaz’ı taktir etmeye çalışan bir insan olarak kendisinin işimi hiç kolaylaştırmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Geçtiğimiz yıl Colin Firth’le başrolünü oynadığı Gambit adlı, senaryosu Coenler imzalı olmasına rağmen gerçek bir felaket olan filmde, dünyanın en korkunç Güneyli aksanını yaparken örneğin, beni hiç mi düşünmedi? Ya da Knight and Day’de Tom Cruise’la karşılıklı tıpkı o çok havalı günlerimizdeki gibiyiz hâli neydi? Ben söyleyeyim, havalı filan değil, epey üzücüydüler… Yine de Cameron Diaz, sadece cesur bir kadın olmaktan asla vazgeçmediği için bile benzerlerinden ayrı tutulmayı hak eden biri.

Cameron Diaz’ın gözüme girdiği ânı hatırlıyorum: The Sweetest Thing adlı dünyanın en hafif romantik komedilerinden birinde, bir aynanın karşısında durmuş sarkmaya başlayan memeleri hakkında konuşuyordu. Yanında Christina Applegate vardı. Karşılıklı memelerini sıkılaştırıp serbest bırakıyor ve aradan geçen yılların vücutlarında yarattığı değişimi hayretle karşılıyorlardı. Örneğin bu sahne, Sandra Bullock’un ancak Oscar kazandıktan sonra oynamaya cesaret edebileceği bir sahneydi. Ya da bu en basitinden, güzel ve ateşli yıldız imajına sahip pek çok kadın oyuncu için ticari açıdan tam bir felaket olarak adlandırılabilecek bir sahneydi.

Ama Cameron Diaz, orada, o aynanın karşısında durmuş, artık eski sıkı memelere sahip olmadığını tüm dünyaya ve Hollywood’daki yapımcılara âdeta haykırıyordu… Şimdi böyle anlatınca ben de bir yükseldim kendisine. Sanki şu an Cameron Diaz hakkında bir yazı okuyabilirim gibime geliyor. Yani hızlıca bir tararım o yazıyı gözlerimle en azından.

Mankenden oyuncu mu olur!

Cameron Diaz aşırı seksi bir modelken, tam da podyumdan sinemaya geçiş yapacak aşırı seksî bir model için yazılmış bir rolle, The Mask’teki Tina Carlyle’la karşımıza çıktığında, kimse Diaz’ın bir sonraki rolünün David Mamet’in aynı adlı oyunundan uyarlanan The Last Supper’daki ruh hastası arkadaş grubunun, hiçbir şeyiyle öne çıkmayan alelade bir üyesi olan Jude olacağını da tahmin edemezdi. Ama Diaz, henüz yaptırmadığı burnu ve resmen iyi bir oyuncuya verilmesi gereken bir rolü almış ve dahası, kariyerine bu şekilde bir rolle devam etmeyi seçmiş bir oyuncu olarak karşımızdaydı.

Bakın gerçekten kendisini aklamaya çalışmıyorum ama insan kariyerinin hemen başında üst üste Danny Boyle, Terry Gilliam ve Oliver Stone’la çalışıyorsa orada şanslı güzel olmaktan fazlası olmalı. Kariyerinin en parlak döneminde, Spielberg’ün Minority Report’unun yalnızca bir sahnesinde, otobüsteki yolculardan biri olarak görünüp filmdeki tüm varlığının bununla sınırlı olmasının da kesinlikle ilginç bir hikâyesi vardır diye düşünüyorum.

Demek istediğim tek bir şey var: Cameron Diaz gibi tipler ilgimizi çekmiyor, evet. Çünkü kimse kalabalık arkadaş grubuna Bugün bir Cameron Diaz filmi mi izlesek? gibi bir öneriyle gelmez. Ama demek istediğim, bunun Cameron Diaz’ın ilginç biri olabileceği gerçeğini ortadan kaldırmaması… Yalnızca bu!

Hadi ama dostuuum, tanrı aşkına! Ona bir şans ver, ha?

  1. Beş yıl önce on yıl önce

    1 Kasım 192885 yıl önce bugün 1353 sayılı “Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” kabul edildi. 3 Kasım

  2. Kırsalın Gizemli Düşleri: Dan Attoe

    Ressam, heykeltıraş, doğa düşkünü, motosiklet tutkunu ve boğa dövüşçüsü Dan Attoe ile kırsaldan ve şehirden, göçmekten ve kök salmaktan, aileden ve kunduzlardan bahsettik.

  3. Isaac Cordal: Follow the Leaders

    Küçük beton heykelciklerle dolu çantasıyla dolaştığı sokaklarda minyatür dünyalar yaratan Isaac Cordal ile yazın bu topraklar çalkalanırken Nantes'de yarattığı "Follow the Leaders" isimli anti-kapitalist şehircik üzerine kısacık bir sohbet ettik.

  4. Sivil ağ haritalama: Ağlar müşterektir

    “Bu çağın petrolü veri” diyen Burak Arıkan’la karmaşık ağ haritaları üzerine konuştuk… Karmaşık ağ sistemleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan sanatçı

  5. Sanat bilim ve karmaşık ağlar

    Karmaşık ağlar üzerine dünya çapında yapılan çalışmaları biraz daha yakından tanımak üzere 2010 yılından beri düzenlenen Arts, Humanities, and Complex

  6. Tapınaklar Şehrinde Grafiti: Imagine

    Sneha Shrestha aka Imagine ile Nepal, Katmandu sokaklarındaki boy göstermeye başlayan grafiti, hayalleri ve üretimleri üzerine konuştuk.

  7. Neden intihar bombacısı olmak istiyorum

    Akademisyen ve SIFIR olarak tanıdığımız müzisyen Zafer Aracagök ile en son kitap formatında yayımlanan, sinir uçlarına hitap eden, I Want to Be a Suicide Bomber projesini konuştuk.

  8. William Onyeabor: Uzayda hasıl olan elektrik Nijerya’ya varınca

    Uzayda hasıl olan elektrik Nijerya’ya varınca

  9. Zeki, çevik ve mutlu bir üçlü: Bubituzak

    Bubituzak, uzun zamandır beklenen ilk albümü Uzay Yolları Taşlı’yı yayınlamaya hazırlanıyor

  10. Konser ekonomisine dair Bölüm II: Bilet fiyatı uygulamaları, karaborsa, süperstar etkisi ve rant

    Futbol nasıl sadece futbol değilse, müzik de sadece müzik değil.

  11. Çocuksu bir masumiyet, asi eğilimler ve karmaşık sinyaller

    1980-1988 yılları arası. İngiltere sokaklarındaki underground pop müzik furyası. Dağınık saçlar. 60’lardan rağbet görmeyen kılıklar. Bilindiği zorlayan ve sıradan çıkarımları imkânsızlaştıran cinsiyetsiz imajlar. A Scene In Between kitabının yaratıcısı Sam Knee “oradaydı” ve bize o günleri anlattı.

  12. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  13. Müziğe dair kısalar

    Huzur bozanların en yücesi Lou Reed ve sanatçının bir mutsuz olarak portresi...

  14. Beyazperdenin Renkli Saçlı Karakterleri

    Bu ay gösterime giren Blue is the Warmest Color’ın mavi saçlı karakteri Emma, sinema tarihinin yakın dönem örnekleri üzerinden, renkli saçlı diğer karakterlere doğru şöyle bir uzanma eğilimi yarattı bizde...

  15. Kim Cameron Diaz hakkında bir yazı okumak ister ki!

    Bu ayın sonlarına doğru gösterime giren The Counselor filmindeki performansıyla övülen ve hakkında Oscar adayı olabileceği şeklinde yorumlar dahi dolaşmaya başlayan Cameron Diaz’a biraz yakından bakmak gibi bir eğilimi olan kimse var mı ki?

  16. 19. Gezici Festival hakkında bilmeniz gereken 10 şey

    Sinemasal gezi, 19.yılında yoluna devam ediyor...

  17. Bu ay ne izlesem?

    Sinema salonlarında büyük bütçeli yerli filmlerin etkisini göstermeye başladığı kasım ayında, vizyonda vaha hissi estiren güçlü bağımsız sinema örnekleri de nefes aldırıyor.

  18. Zirvelerde Geçen Bir Hayat: Tunç Fındık

    Yüksek irtifa dağcılığı ve yamaç tırmanışı konusunda ülkemizi uluslararası arenada başarıyla temsil eden bir isim Tunç Fındık. Dağcılık alanında global bir lider konumundaki The North Face markasının Türkiye resmi atleti Fındık ile The North Face 2014 sonbahar kış koleksiyonu lansman davetinde karşılaştık ve zirveler üzerine sohbet ettik.

  19. SALT Galata: Sürdürelebilir Bir Zaman Mekanı

    Güncel sanat, sosyal tarih ve ekonomi, mimari ve kent yaşamı gibi konularda düzenlediği pek çok sergi ve atölyeler yanısıra araştırma programlarıyla da öne çıkan SALT Galata binasının restorasyon sürecini ve mekânsal kurgusunu bugüne kadarki faaliyetlerini ve hedeflerini SALT İletişim ve Yönetim Direktörü Derya Açar Ergüç'le konuştuk.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] sorumlu yazı işleri müdürü J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın koordinatörü