Yüksek irtifa dağcılığı ve yamaç tırmanışı konusunda ülkemizi uluslararası arenada başarıyla temsil eden bir isim Tunç Fındık. Dağcılık alanında global bir lider konumundaki The North Face markasının Türkiye resmi atleti Fındık ile The North Face 2014 sonbahar kış koleksiyonu lansman davetinde karşılaştık ve zirveler üzerine sohbet ettik.


Yüksek irtifa tırmanışına ilk defa gönlünü kaptırdığın ânı hatırlıyor musun?
Kar ve buzun olduğu yüksek zirveler beni hep etkileyegelmiştir. Ancak 1996 Temmuz’unda Türkiye Dağcılık Federasyonu Yüksek İrtifa Takımının üyesi olarak, Kırgızistan’ın 7010 metrelik Khan Tengri zirvesine çıktığımda “ölsem de gam yemem, işte yapmak istediğim şey tam olarak bu” demiştim. Sanırım benim hayatımı değiştiren anlardandı. Belirtmem gerekir ki, sadece yüksek dağlar değil, tırmanışın olduğu, kaya ve buzda teknik çıkışların olduğu her yer benim için çok sihirlidir. Kaya ve buzda tırmanışın, bir dağın duvarında olmanın heyecanı ve  muhteşem hissiyatını yaşamda başka bir şeyde bulamıyorum ve bu asla değişmiyor!

Image


Image

Peki ilk tırmanışın ne zaman, neredeydi? Zirveye ulaştığında nasıl hissettin?
Hayatımda, dağcılık anlamında ilk tırmanışım 1990 yılında İç Anadolu’daki Hasandağı volkanına bir kış çıkışı oldu. Aslında kar ve buzda zor olmayan  bir yürüyüşten ibaret olan bu tırmanışta, o zamanki Bilkent Üniversitesi dağcılık kulübündeki dostlarımla olan paylaşımlarımız güzeldi. Zaten dağcılığı beraber yaptığınız  kişiler, partnerleriniz olayı güzel kılarlar… Zirveye varmak heyecan vericiydi ancak faaliyetin bütünü (sohbetler, tarihi bir kilise yıkıntısında karda açıkta yatmak, benzin ocağında pişen  tonbalıklı makarna) o dağ gezisinden en çok aklımda kalanlar… Takip eden yıllarda ve profesyonel tırmanış yaşamımda binlerce tırmanış, 700’den çok zirveye çıkış, 10 adet 8000’lik dağ ve 10 adet 7000 metrelik dağ tırmanışı ve Türkiye ile dünya dağlarında 350’den çok ilk çıkış yaptım ve bu hissiyat da bugün hâlâ hiç değişmeden benimle yaşıyor. Orada olmak, ânı yaşamak, katıksızca, geçmiş ve gelecek kaygısı olmadan yaşamak harika.    

Dağların ve yüksek irtifa tırmanışının en korkunç ve en büyüleyici olduğunu düşündüğün özellikleri neler?
Dağların en büyüleyici yanları çok sihirli, ışığın devamlı değiştiği, müthiş manzaralar oluşturan, perspektifin hep farklılaştığı yerler olmaları bence. Oradaki görsellik ve ışık dünyada başka yerde bulunmaz, çünkü hava çok duru, güneş çok güçlüdür. Bulutların üzerinde, lacivert gök ve beyaz kar, türkuvaz mavi buz, sarı veya siyah kayalar, günbatımı ve doğumunda gökkuşağının tüm renkleri, geceleri özellikle 5000 metre üzerindeki  zifiri karanlıkta  yıldızlar ve Samanyolu’nun muazzamlığı! Ayrıca o müthiş sessizlik ve sakinlik… Ancak dağlar kötü zamanlarında gerçekten korkunç olurlar;  fırtına, tipi, çığ, soğuk gibi tüm özellikleriyle. Özellikle çok  yüksek dağlar size  son derece insafsız  ve insan yaşamına aykırı ortamlar olduklarını sık aralıklarla hatırlatmakta ustadırlar. Devasa bir çığın tahrip edici gücünü gördüğünüzde, 8000 metrede sıfırın altında 40 dereceye varan korkunç soğuğu yaşadığımızda veya sizi yerlere deviren sert bir dağ rüzgarını suratınıza yediğinizde  bunu hemen anlarsınız örneğin!

Bugüne kadar seni fiziksel ve zihinsel olarak en çok zorlayan tırmanış hangisi oldu?
Ben sadece yüksek dağlara  tırmanan bir dağcı değilim. Kaya tırmanışı yapıyorum, tabanından binlerce metre yükselen sarp kaya duvarları veya donmuş şelalere de çıkıyorum. Bence kayada ve uzun duvar rotalarında tırmanış, insanı zihinsel olarak en zorlayıcı olan işlerdendir. Uzun bir kaya duvarında tırmanış insanı endişelendirir, veya donmuş bir şelaleyi tırmanırken “bu şelale kafama çöker mi” diye yüreğiniz ağzınızdadır. Kısacası “kolay tırmanış” diye birşey yoktur. Ancak 8000 metrelik zirveler tamamen farklıdır; tırmanış süresi 60 -70 gündür çünkü yükseğe beden uyumu için asgari olarak bu süre gereklidir. Her şeyden, günlük yaşamdan, sevdiklerinizden, her tür konfordan uzak, iyi yeme-içme ve uykudan yoksun, daimî risk içinde geçen iki veya üç ay!

Himalaya’nın 8167 metrelik Dhaulagiri doruğuna sadece iki kişi çıkmak, fizik ve zihin olarak çok  zorluydu. Çünkü binlerce metre dik mavi buz, derin batak kar alanları,  kafanıza düşebilecek ev kadar buz blokları ve berbat, yıldırımlı tipisiyle, bu dağ muazzam bir engeldi. Pakistan’da,  yeryüzünün ikinci en yüksek dağı olan –hakkıyla dünyadaki en zor dağ tırmanışı sayılan– 8611 metrelik K2 zirvesi de fizikî ve zihnî olarak zordu. İkinci sefer denediğim K2’de 8000 metredeki son kamptan başlayan  zirve çıkışı 16 saat sürdü ve en son çıkışın yapıldığı 2008 yılında 11 kişinin öldüğü “bottleneck buz kulvarı ve traversi”ni tırmanmak müthiş heyecanlandırıcı, sınırda bir deneyimdi. Genel olarak söylemek gerekir ki, kafa olarak kendini yaptığı işe vermeyen, antrenmanı eksik olan adama dağlar aman vermez, ezer ve kırar.

2014 için tırmanış hedeflerin neler?
2014 yazında Pakistan’ın Karakurum dağlarında iki veya üç farklı 8000 metrelik doğuğa tırmanış planım var. Bunlar 8035 metrelik Gasherbrum II dağı, 8058 metrelik Gasherbrum I (Hidden Peak) dağı ve 8047 metrelik Broad Peak dağı olacak. Bunun haricinde yıl boyu antrenman ve tırmanış olarak farklı planlarım var: İsviçre Alplerinde teknik çıkışlar, kışın İran’da donmuş şelale tırmanışı, Türkiye’de uzun kaya duvarlarında teknik tırmanış (Toroslarda farklı yerlerde, Antalya, Niğde ve Hakkâri’de mesela) ve belki ABD’de, Yosemite ve Teton’da uzun duvar tırmanışı gibi…

Image


Image

“14×8000”  projesinden biraz bahseder misin? Türkiye’den bu yüksek irtifa maratonu için tırmanış yapan tek isim sensin bildiğimiz kadarıyla… Hangi aşamadasın ve sırada hangi zirve var?
Yeryüzünde 8000 metre yüksekliği aşan 14 tane dağ var ve bunların tümü Asya’nın Himalaya-Karakurum zincirinde, Çin (Tibet), Pakistan, Nepal’de bulunuyor. Bu zirvelerin tümüne tırmanışı içeren 14×8000 projesiyle 2006 yılından beri ilgileniyorum. Bugüne dek, farklı rotadan iki kez Everest Dağı dâhil olmak üzere, 10 tane 8000’lik dağın zirvesinde bayrağımızı dalgalandıran tek Türk insanıyım. Riskleri, tehlikesi, zorluğu nedeniyle  tüm dünyada haklı olarak  “Dağcılığın olimpiyatı” da denilen, ancak olimpiyat kazanmaya kıyasla çok daha riskli, tehlikeli ve uzun soluklu olan bu projenin yarısından çoğunu böylece bitirdim, gerçekten büyük maddî ve manevî zorluklara katlanarak. Bu projeyi dünyada bitiren 14 farklı ulustan 33 kişi var günümüze dek ve henüz  bitirmeyi bırakın, yeltenen bile Türk insanı yoktu. İşte o ben olacağım! Bu proje düşündüğümüzden çok daha önemli çünkü 8000’lik çıkışlar dünya dağcılık sporunda büyük yer tutan bir olaydır. Tabiî bu tırmanışları daima ciddî sponsorlarla yapmak gerekiyor. Bu bağlamda sponsor arayışım da hep devam ediyor. 8000 metrelik dağlara çıkışta bir dizi maddî, ürün, sağlık ve hizmet sponsor ve destekçim hâlihazırda var.

Uzun bir dönemden beri The North Face’in ana sponsorluğunda tırmanış yapıyorsun. Ekipmanın ve kıyafetlerin tırmanış esnasındaki öneminden biraz bahseder misin? Doğru ekipmanı nasıl belirliyorsun ve yüksek ne gibi farklılıklar yaratıyor?
Dağcılık ve tırmanış için malzeme çok önemlidir; çünkü dağlık arazide soğuk, rüzgâr, ıslaklık gibi ekstrem doğa şartları insanı öldürecek kadar sert olur. Giysi ve donanımınız bu koşullarla aranızdaki tek ve en hayatî bariyerdir, doğru malzemeyi doğru yerde kullanmayı bilmek şartıyla… Teknik bir kaya duvar çıkışı, 7000 metreyi aşan yüksek bir dağ tırmanışı, donmuş şelale çıkışı veya günübirlik bir yürüyüşte kullanılması gereken donanım birbirinden dünya kadar farklı niteliklerdedir. Özellikle irtifa arttıkça soğuk, kar ve rüzgâr artar, dolayısıyla 8000 metrelik dağlara çıkışta malzeme çok daha önemli hâle gelir. Malzemedeki en ufak bir kullanışsızlık veya  en basit bir tasarım hatası bile  sağlığınızı ilgilendiren ciddî sorunlara yol açabilir. The North Face dünyada bu ortamlar için kullanışlı donanımı uzun süredir üreten en iyi marka ve bu alandaki malzemeleri benim gibi atletler arazide  deneyerek, tecrübelerini katarak geliştiriyor. Uzun süredir The North Face’in donanımlarını kullanıyor olmak benim için büyük bir ayrıcalık… Belirtiyorum ki, The North Face bana sponsor olmasaydı bile kesinlikle onların ürettiği donanımı kullanırdım zaten!

Bu spora amatör olarak başlayan veya başlamak isteyenler için tavsiyelerini istesek?
Tüm doğa sporlarında olduğu gibi, dağcılık ve tırmanışta da herkes için keyif verecek bir yan bulunuyor. Her yaştan herkesin, kendi arzusunca, sınırlarını kendi tayin edeceği  şekilde yapabileceği bir aktiviteden bahsediyoruz. “Kontrollü riskler sporu” olarak tanımlanabilecek  dağcılığa yeni yönelecek olan kişilere tavsiyem, dağlara deneyimli birileriyle beraber gitmelerini, gereken eğitim ve tecrübeyi usta-çırak ilişkisiyle edindikten sonra doğada olmanın tadını çıkarmalarıdır. Dağcılık her yaştan herkesin yaşamına hayattan daha çok tat almayı, motivasyon ve düzenliliği, paylaşımı getirecek elit bir aktivitedir ve hayattaki her şey gibi, ne kadar emek  verirseniz o kadar gelişebileceğiniz bir spordur. Ayrıca dağcılık sadece kas gücüyle değil, düşünerek ve doğru kararlar vererek yapılacak bir spordur; bu yönüyle genç nesiller için de çok uygundur.

Tırmanış yapmanın haricinde spesifik zirvelere dair veya genel anlamda yüksek irtifa dağcılığı üzerine rehber kitaplar yazıyorsun. Şu anda üzerinde çalıştığın bir kitap projesi var mı?
Evet, 2012’de çıkan son kitabım İrtifa 8000 – Yüksek Macera kitabımdan sonra, çok yakında K2 Dağların Dağı adlı kitabım da basılacak. Şimdiden son hâlini alan bu kitapta, 2012 yazında yaptığım 8611 metrelik K2 dağına tırmanışımın hikâyesi ve renkli fotoğrafları bulunuyor. Tabiî gelecek için daha da fazla kitap projelerim var; mesela Türkiye Dağları Klasik Rotaları Rehber Kitabı veya Toros-Aladağlar Rehber Kitabı gibi. Ancak maliyeti karşılama meseleleri nedeniyle tüm  bunlar beni çok uğraştırıyor gerçekten. Tabiî zamanımın çoğunu dağ ve tırmanışta, evden uzakta geçirdiğim için, bilgisayar başına oturup kitap yazmak da zor oluyor!

tuncfindik.com

  1. Beş yıl önce on yıl önce

    1 Kasım 192885 yıl önce bugün 1353 sayılı “Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” kabul edildi. 3 Kasım

  2. Kırsalın Gizemli Düşleri: Dan Attoe

    Ressam, heykeltıraş, doğa düşkünü, motosiklet tutkunu ve boğa dövüşçüsü Dan Attoe ile kırsaldan ve şehirden, göçmekten ve kök salmaktan, aileden ve kunduzlardan bahsettik.

  3. Isaac Cordal: Follow the Leaders

    Küçük beton heykelciklerle dolu çantasıyla dolaştığı sokaklarda minyatür dünyalar yaratan Isaac Cordal ile yazın bu topraklar çalkalanırken Nantes'de yarattığı "Follow the Leaders" isimli anti-kapitalist şehircik üzerine kısacık bir sohbet ettik.

  4. Sivil ağ haritalama: Ağlar müşterektir

    “Bu çağın petrolü veri” diyen Burak Arıkan’la karmaşık ağ haritaları üzerine konuştuk… Karmaşık ağ sistemleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan sanatçı

  5. Sanat bilim ve karmaşık ağlar

    Karmaşık ağlar üzerine dünya çapında yapılan çalışmaları biraz daha yakından tanımak üzere 2010 yılından beri düzenlenen Arts, Humanities, and Complex

  6. Tapınaklar Şehrinde Grafiti: Imagine

    Sneha Shrestha aka Imagine ile Nepal, Katmandu sokaklarındaki boy göstermeye başlayan grafiti, hayalleri ve üretimleri üzerine konuştuk.

  7. Neden intihar bombacısı olmak istiyorum

    Akademisyen ve SIFIR olarak tanıdığımız müzisyen Zafer Aracagök ile en son kitap formatında yayımlanan, sinir uçlarına hitap eden, I Want to Be a Suicide Bomber projesini konuştuk.

  8. William Onyeabor: Uzayda hasıl olan elektrik Nijerya’ya varınca

    Uzayda hasıl olan elektrik Nijerya’ya varınca

  9. Zeki, çevik ve mutlu bir üçlü: Bubituzak

    Bubituzak, uzun zamandır beklenen ilk albümü Uzay Yolları Taşlı’yı yayınlamaya hazırlanıyor

  10. Konser ekonomisine dair Bölüm II: Bilet fiyatı uygulamaları, karaborsa, süperstar etkisi ve rant

    Futbol nasıl sadece futbol değilse, müzik de sadece müzik değil.

  11. Çocuksu bir masumiyet, asi eğilimler ve karmaşık sinyaller

    1980-1988 yılları arası. İngiltere sokaklarındaki underground pop müzik furyası. Dağınık saçlar. 60’lardan rağbet görmeyen kılıklar. Bilindiği zorlayan ve sıradan çıkarımları imkânsızlaştıran cinsiyetsiz imajlar. A Scene In Between kitabının yaratıcısı Sam Knee “oradaydı” ve bize o günleri anlattı.

  12. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  13. Müziğe dair kısalar

    Huzur bozanların en yücesi Lou Reed ve sanatçının bir mutsuz olarak portresi...

  14. Beyazperdenin Renkli Saçlı Karakterleri

    Bu ay gösterime giren Blue is the Warmest Color’ın mavi saçlı karakteri Emma, sinema tarihinin yakın dönem örnekleri üzerinden, renkli saçlı diğer karakterlere doğru şöyle bir uzanma eğilimi yarattı bizde...

  15. Kim Cameron Diaz hakkında bir yazı okumak ister ki!

    Bu ayın sonlarına doğru gösterime giren The Counselor filmindeki performansıyla övülen ve hakkında Oscar adayı olabileceği şeklinde yorumlar dahi dolaşmaya başlayan Cameron Diaz’a biraz yakından bakmak gibi bir eğilimi olan kimse var mı ki?

  16. 19. Gezici Festival hakkında bilmeniz gereken 10 şey

    Sinemasal gezi, 19.yılında yoluna devam ediyor...

  17. Bu ay ne izlesem?

    Sinema salonlarında büyük bütçeli yerli filmlerin etkisini göstermeye başladığı kasım ayında, vizyonda vaha hissi estiren güçlü bağımsız sinema örnekleri de nefes aldırıyor.

  18. Zirvelerde Geçen Bir Hayat: Tunç Fındık

    Yüksek irtifa dağcılığı ve yamaç tırmanışı konusunda ülkemizi uluslararası arenada başarıyla temsil eden bir isim Tunç Fındık. Dağcılık alanında global bir lider konumundaki The North Face markasının Türkiye resmi atleti Fındık ile The North Face 2014 sonbahar kış koleksiyonu lansman davetinde karşılaştık ve zirveler üzerine sohbet ettik.

  19. SALT Galata: Sürdürelebilir Bir Zaman Mekanı

    Güncel sanat, sosyal tarih ve ekonomi, mimari ve kent yaşamı gibi konularda düzenlediği pek çok sergi ve atölyeler yanısıra araştırma programlarıyla da öne çıkan SALT Galata binasının restorasyon sürecini ve mekânsal kurgusunu bugüne kadarki faaliyetlerini ve hedeflerini SALT İletişim ve Yönetim Direktörü Derya Açar Ergüç'le konuştuk.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] sorumlu yazı işleri müdürü J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın koordinatörü