“Bu çağın petrolü veri” diyen Burak Arıkan’la karmaşık ağ haritaları üzerine konuştuk…


Karmaşık ağ sistemleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan sanatçı Burak Arıkan, ağ ile çalışma imkânı sağlayan çeşitli yöntemlerin geleceğin önemli yaratıcı mecralarından biri olacağını savunurken, fotoğrafın da zamanında bilimsel bir araç olduğundan dem vuruyor.

Gezi Parkı’nda Arıkan tarafından başlatılan ve kolektif olarak geliştirilen (ve devam etmekte olan) bir proje olarak Bienal’de sergilenen Mülksüzleştirme Ağları bunun en güncel yansımalarından.

Mülksüzleştirme Ağları’yla kentsel dönüşüm ve mega projelerini yapan ve yaptıran şirketlerin diğer projelerinin peşine düşen Burak Arıkan, Graph Commons adı altında geliştirdiği yazılımla farklı ilişkileri tarayıp, araştıran, bir araya getiren ve çıkarımlar yapmaya olanak sağlayan bu karmaşık haritaları, bilimsel olsun, olmasın, herkesin kullanımına açmış durumda. Burak Arıkan’la veriler, ilişkiler, karmaşık ağlar ve yaratıcılık üzerine biraz konuştuk.

Ağ haritaları oluşturmaya yönelik ilk yazılım modelini ne zaman geliştirdin? Oluşturduğun ilk ağ haritası ne üzerineydi?
Ağlarla teorik olarak uzun süredir ilgiliyim, pratik olarak iş yapmaya 2005 yılında henüz MIT Media Lab’de okurken Micro Fashion Network’le başladım diyebilirim. Sokakta bir noktadan geçenlerin kıyafetlerindeki renkleri kamerayla yakalayıp tonları yakınsa birbirine bağlayan bir “renkler ağı” sistemiydi.

Image

Micro Fashion Network/2005. Yazılım HD video, dijital baskı

Zaman içinde bu modeli nasıl geliştirdin?
MIT’de verdiğim tezin adı “Yaratıcı İfade İçin Kolektif Sistemler”. O zamanlar geliştirdiğimiz OpenStudio sanat ekonomisi platformu, OpenIO yaratıcı sensör ağları sistemi gibi kolektif sistemleri teorik ve pratik açılardan tartıştığım bir tezdi. Ardından kendi işlerimde kullanmak için geliştirdiğim yazılımları ders verirken de kullanmaya başladım. 2008‘de New York Üniversitesi Tisch Sanat Okulu’nda “Ağların Yaratıcı Kullanımı” isminde deneysel bir ders verdim, ismi üstünde, ağ mecrasını yaratıcı ve eleştirel kullanmanın yollarını gösteriyordum. Daha sonra bu ders atölye formatında bağımsız devam etti, 2007‘den beri genelde sanatçıların, küratörlerin, mimarların, tasarımcıların, gazetecilerin, aktivistlerin katıldığı uluslararası kültürel ve politik kurumların ev sahipliği yaptığı “ağ haritalama” atölyeleri yapıyorum.

Kolektif veri toplama platformu Graph Commons’a nasıl ve ne gibi motivasyonlarla evrildi?
Ağ atölyeleri süreci devam ederken 2010 yılında Graph Commons’ı geliştirmeye başladım. Birkaç motivasyonum vardı. Birincisi, sadece mühendislerin ve uzmanların kullanabileceği şekilde tasarlanmış olan ağ haritalama ve analiz araçlarını herkesin kullanımına açmak istedim. Bunun için derlenen ağ verilerini başkalarıyla paylaşabilmek, internet üzerinden birlikte çalışmayı kolaylaştırmak, ve isteyen herkesin beraber girdi yapabileceği bir referans veritabanı oluşturdum; diyagramlı bir wiki gibi. İkinci motivasyon, kişisel verilerin eleştirel ve yaratıcı kullanımını sağlamak. Bireylerin kendi verisi olamazmış ya da veriyle işi olmazmış gibi bir mit var. Hâlbuki biz verinin ta kendisiyiz. Bildiğiniz gibi devlet kurumları, telekom ve internet şirketleri hayatımızın her ânını kayıt altına almaya çalışıyor (bkz. Amerika NSA sakandalı, Türkiye’de TurkTelekom’un kullandığı Phorm). Eğer kendi verilerimizi ya da kendi bildiğimiz verileri bir araya getirip ağlarımızı birbirine bağlarsak büyük resmi beraberce ortaya çıkarabiliriz. Yani sivil ağ haritalama mümkün, ve Graph Commons buna imkân vermek için geliştiriliyor.

Ayrıca platformun ismi içinde bulunduğumuz konjonktürden geliyor. Son yıllarda Facebook, Google ve benzeri şirketlerden “social graph”, “knowledge graph”, “taste graph” gibi terimleri duymuşsunuzdur. Bu çağın petrolü veri. Veri ilişkisel tutulursa en verimlisi. Dolayısıyla bu internet şirketleri veriyi ağ formatında biriktiriyor ve kendilerine birer “özelleştirilmiş ağ” oluşturuyor. “Graph Commons” ismiyse bu terimlerle oynayarak pozisyon alıyor. Bir şeyin özelleştirilmiş ağı olmuyor. Ağlar müşterektir.

“Fotoğraf nasıl zamanında bilimsel bir araçtı, sonra temel yaratıcı mecralardan biri oldu; ağ ile çalışma imkânı veren araçlar ve yöntemler de şu anda bilimsel, ben sanat ve sivil eylemler için kullanıyorum.”

Graph Commons’ın Türkiye’deki kullanıcıları kimler? Graph Commons kullanmak için ne düzeyde teknik bilgi gerekiyor?
Graph Commons internet üzerinde herkesin kullanabileceği bir araç. Türkiye’de pek çok sanatçı, küratör, mimar, aktivist, gazeteci, ve çeşitli dallarda akademik araştırmacı tarafından kullanılmakta. Üniversite öğrencilerinden rağbet daha çok diyebilirim. Kullananların teknoloji konusunda bilgiye ihtiyacı yok, araç zaten internet üstünde bir tarayıcıdan çalışıyor ve siz başlarken nasıl kullanacağını gösteriyor adım adım.

“Ağ haritaları” ve “yaratıcılık” arasında nasıl bir ilişki kurduğunu biraz açıklayabilir misin?
Fotoğraf nasıl zamanında bilimsel bir araçtı, sonra temel yaratıcı mecralardan biri oldu; ağ ile çalışma imkânı veren araçlar ve yöntemler de şu anda bilimsel, ben sanat ve sivil eylemler için kullanıyorum. Gelecekte daha fazla bu yönde kullanım olacağını düşünüyorum. Ağı sadece bir harita olarak değil, bir süreç, yaşayan bir varlık olarak da ele alıyoruz. Dolayısıyla işler bir “görüntü”den daha karmaşık. Ağın statik ve zamanla değişen dinamik özellikleri var; merkeziyet, kümeleşme, topoloji, bulaşıcılık, virallik bunlardan birkaçı. Her mecrada olduğu gibi bu özellikleri anlarsan kendine göre yaratıcı ve eleştirel kullanımlar bulabilirsin. İçinde bulunduğumuz bu ağlı bağlı devri anlamak ve anlamlandırmak için bence ağ mecrasını kullanmak bir aciliyet.

Gezi’de başlayan süreçle ortaya çıkan Mülksüzleştirme Ağları haritası projesi için verileri nasıl bir işbölümü ve nasıl bir süreç içinde topladınız?
Mülksüzleştirme Ağları çalışması 6 Haziran 2013’de Gezi Parkı’nda konuyla ilgilenen bir grup hukukçu, finansçı, akademisyen, sanatçı ve gazetecinin bir araya gelmesiyle başladı. Üç aylık bir çalışmanın sonucu halka açık bilgilerin derlenmesiyle veri tabloları oluşturuldu. İstanbul Ticaret Odası, Türkiye Sicil Gazetesi, şirketlerin kendi sitelerindeki bilgiler ve medya taraması sonucu derlediğimiz bilgiler doğrultusunda ilerledik. Yapılan iş, hâlihazırda var olan bilgiler arasında ilişkiler kurup bunları görünür, işaret edilebilir ve dolayısıyla tartışılabilir kılmak. Ulaşabildiğimiz verileri bir araya getirerek, haritalarımızı birleştirdik, mülksüzleştirmenin resmini beyan ettik.

Sermaye ve güç ilişkilerini araştıran Mülksüzleştirme Ağları’nın, benzer sebeplerle protesto çeken Bienal’de yer almasına karar verilirken, katılımcılar ya da organizatörler arasında herhangi bir tereddüt yaşandı mı?
Burada önemli tartışma konusu Bienal’e katılırsak işin ehlileşip ehlileşmeyeceğiydi. Ancak çalışma son derece maddî bir araştırma ve bulgularını toplumsullaştırma işi, ilişkileri bir araya getirip yeni enformasyon üretiyoruz. Bu tür bir çalışmanın henüz bienal ya da başka bir etkinlik/kurum tarafından ehlileştirilebileceğini düşünmediğimiz için katıldık. Ayrıca aramızda bizzat mülksüzleştiren bu firmalarda çalışanlar var, çalışmak zorunda. Bienal’in haritayı yaygınlaştırmak için yararlı olacağını düşündük, artıları eksileri tarttık, kolektif olarak katılma kararı aldık. 

Image

Mülksüzleştirme Ağları / 2013-devam ediyor / Özel yazılım, dokunmatik ekran

Image

Mülksüzleştirme Ağları / 2013-devam ediyor / Özel yazılım, dokunmatik ekran

Mülksüzleştirme Ağlarını geliştirme süreci şu an ne şekilde devam ediyor?
Bienal mekânında yaptığımız toplantılarda ve e-mail ile bize ulaşan ilgili kişilerle katılımı genişletiyoruz. Bir yanda veri derleme, bir yanda verileri kontrol etme, bir yanda çıkan verileri haritalama ve yayımlama işimiz var, bunun için daha etkin çalışabilecek bir grup oluşturuyoruz. Ayrıca toplu veri bağışları da geliyor. Çalışmayı Graph Commons üzerinden açtığımızda hem katılımı hem arama taramayı daha da kolaylaştıracağız.

Mülksüzleştirme Ağları katılıma açıktır, aşama aşama devam etmektedir. Beraber çalışmak isterseniz ya da kaynak verebileceğiniz veriler varsa bize e-mail atabilirsiniz, konuşalım: [email protected]

Bu gibi sanat çevreleri, koleksiyonerlik, Bienal’e katılan sanatçıların politik eğilimleri gibi sanat ekseninde yaptığın ağ haritalama çalışmalarındaki verileri bir araya getirmenin bir sanatçı olarak vizyonunu nasıl etkilediğini söyleyebilirsin? Bu çalışmaların sanat aktörleri, sanatçılar, sanat izleyicisine neler katmasını umarsın?
Sanat ortamı görünmez ilişkilerin etkisinde yürümekte. Bu ilişkiler sıklaştığında kümeleşmeler oluşturuyor, kümeleşmeler duvarsız kurumlara dönüşüyor; yani dernek, şirket vs. olmayan ama bir kurum gibi davranan oluşumlar. Ayrıca görünmez ilişkiler beraberinde güvencesiz emekten spekülasyona kadar pek çok problem getirmekte. Sadece güncel sanat için değil, daha geniş “kültür endüstrisi” denilen alan için de görünmez ilişkilerin hâkimiyeti aynen geçerli. Bu ilişkiler ortamının bir parçasıyken hakkında çalışma yapmak kaçınılmazdı. Bu bağlamda görünmez ilişkileri görünür kılan çalışmalarla ortaya koyduğum soruların başkaları tarafından çeşitlendirilmesini ve özellikle kültür kurumlarına şeffaflık taleplerinin artmasını umuyorum.

Image

Sanatçı Koleksiyoncu Ağı: Aşama III / 2011-devam ediyor / Özel yazılım, dokunmatik ekran

Image

Sanatçıların politik eğilimleri ağı / 7. Berlin Bienali, 2012. 

Şimdiye kadar veri toplama aşamasında en çok zorluk çektiğin alanların hangi alanlar olduğunu söyleyebilirsin?
Helsinki Yurttaşlar Derneği ve İnsan Hakları Ortak Platfomu ile beraber 2009 ve 2010 süresince yaptığımız uzun soluklu Ayrımcılık Ağları çalışmasında (http://ayrimcilikaglari.org) Türkiye genelinde kadına şiddet, LGBT örgütlenme özgürlüğü, din ayrımı, romanlara linç girişimi hakkında örnek olay incelemesi yaptık ve çok fazla aktörle çok farklı alanlardan ilişkisel veri derlemekte oldukça zorlandık. Haritaları siteden görebilirsiniz, analize çok imkan vermiyor ama toplumsallaştırma ve referans açısından faydalı olacaktır. 

Şu an neler üzerine çalışmaktasın? Sırada ne var?
Şu anda “Yüksek Öğrenim Endüstriyel Kompleksi” isminde bir iş yapmaktayım, kasım başında İstanbul’da gösterilecek. Ayrıca internet üzerinden de çalışmaya erişim olacak. Mülksüzleştirme Ağları çalışmasının yeni aşamalarını kolektif olarak geliştirmeye devam ediyoruz. Gelişmeler Twitter’da @graphcommons ve @mulksuzlestirme hesaplarından takip edilebilir.

  1. Beş yıl önce on yıl önce

    1 Kasım 192885 yıl önce bugün 1353 sayılı “Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” kabul edildi. 3 Kasım

  2. Kırsalın Gizemli Düşleri: Dan Attoe

    Ressam, heykeltıraş, doğa düşkünü, motosiklet tutkunu ve boğa dövüşçüsü Dan Attoe ile kırsaldan ve şehirden, göçmekten ve kök salmaktan, aileden ve kunduzlardan bahsettik.

  3. Isaac Cordal: Follow the Leaders

    Küçük beton heykelciklerle dolu çantasıyla dolaştığı sokaklarda minyatür dünyalar yaratan Isaac Cordal ile yazın bu topraklar çalkalanırken Nantes'de yarattığı "Follow the Leaders" isimli anti-kapitalist şehircik üzerine kısacık bir sohbet ettik.

  4. Sivil ağ haritalama: Ağlar müşterektir

    “Bu çağın petrolü veri” diyen Burak Arıkan’la karmaşık ağ haritaları üzerine konuştuk… Karmaşık ağ sistemleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan sanatçı

  5. Sanat bilim ve karmaşık ağlar

    Karmaşık ağlar üzerine dünya çapında yapılan çalışmaları biraz daha yakından tanımak üzere 2010 yılından beri düzenlenen Arts, Humanities, and Complex

  6. Tapınaklar Şehrinde Grafiti: Imagine

    Sneha Shrestha aka Imagine ile Nepal, Katmandu sokaklarındaki boy göstermeye başlayan grafiti, hayalleri ve üretimleri üzerine konuştuk.

  7. Neden intihar bombacısı olmak istiyorum

    Akademisyen ve SIFIR olarak tanıdığımız müzisyen Zafer Aracagök ile en son kitap formatında yayımlanan, sinir uçlarına hitap eden, I Want to Be a Suicide Bomber projesini konuştuk.

  8. William Onyeabor: Uzayda hasıl olan elektrik Nijerya’ya varınca

    Uzayda hasıl olan elektrik Nijerya’ya varınca

  9. Zeki, çevik ve mutlu bir üçlü: Bubituzak

    Bubituzak, uzun zamandır beklenen ilk albümü Uzay Yolları Taşlı’yı yayınlamaya hazırlanıyor

  10. Konser ekonomisine dair Bölüm II: Bilet fiyatı uygulamaları, karaborsa, süperstar etkisi ve rant

    Futbol nasıl sadece futbol değilse, müzik de sadece müzik değil.

  11. Çocuksu bir masumiyet, asi eğilimler ve karmaşık sinyaller

    1980-1988 yılları arası. İngiltere sokaklarındaki underground pop müzik furyası. Dağınık saçlar. 60’lardan rağbet görmeyen kılıklar. Bilindiği zorlayan ve sıradan çıkarımları imkânsızlaştıran cinsiyetsiz imajlar. A Scene In Between kitabının yaratıcısı Sam Knee “oradaydı” ve bize o günleri anlattı.

  12. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  13. Müziğe dair kısalar

    Huzur bozanların en yücesi Lou Reed ve sanatçının bir mutsuz olarak portresi...

  14. Beyazperdenin Renkli Saçlı Karakterleri

    Bu ay gösterime giren Blue is the Warmest Color’ın mavi saçlı karakteri Emma, sinema tarihinin yakın dönem örnekleri üzerinden, renkli saçlı diğer karakterlere doğru şöyle bir uzanma eğilimi yarattı bizde...

  15. Kim Cameron Diaz hakkında bir yazı okumak ister ki!

    Bu ayın sonlarına doğru gösterime giren The Counselor filmindeki performansıyla övülen ve hakkında Oscar adayı olabileceği şeklinde yorumlar dahi dolaşmaya başlayan Cameron Diaz’a biraz yakından bakmak gibi bir eğilimi olan kimse var mı ki?

  16. 19. Gezici Festival hakkında bilmeniz gereken 10 şey

    Sinemasal gezi, 19.yılında yoluna devam ediyor...

  17. Bu ay ne izlesem?

    Sinema salonlarında büyük bütçeli yerli filmlerin etkisini göstermeye başladığı kasım ayında, vizyonda vaha hissi estiren güçlü bağımsız sinema örnekleri de nefes aldırıyor.

  18. Zirvelerde Geçen Bir Hayat: Tunç Fındık

    Yüksek irtifa dağcılığı ve yamaç tırmanışı konusunda ülkemizi uluslararası arenada başarıyla temsil eden bir isim Tunç Fındık. Dağcılık alanında global bir lider konumundaki The North Face markasının Türkiye resmi atleti Fındık ile The North Face 2014 sonbahar kış koleksiyonu lansman davetinde karşılaştık ve zirveler üzerine sohbet ettik.

  19. SALT Galata: Sürdürelebilir Bir Zaman Mekanı

    Güncel sanat, sosyal tarih ve ekonomi, mimari ve kent yaşamı gibi konularda düzenlediği pek çok sergi ve atölyeler yanısıra araştırma programlarıyla da öne çıkan SALT Galata binasının restorasyon sürecini ve mekânsal kurgusunu bugüne kadarki faaliyetlerini ve hedeflerini SALT İletişim ve Yönetim Direktörü Derya Açar Ergüç'le konuştuk.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] sorumlu yazı işleri müdürü J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın koordinatörü