Cannes, Berlin, Venedik, Sundance, Toronto gibi festivallerde prömiyerini yapmış, bizde vizyona girmiş ya da herhangi bir festivalde gösterilmiş ya da resmi satışa çıkmış 2015 yapımı filmler arasından, Bant Mag. yazarları ve katılımcılarına göre en iyileri aşağıdaki gibi sıraladık.
Her listede olduğu gibi bu liste de konuşacak, tartışılacak, kişiden kişiye değişecek bir sıralama içeriyor elbette. Bize göre önemli olan listeye göz atan herkesin kendi favorilerine ulaşabilmesi ve bu filmlerle buluşabilmesi kuşkusuz…
100. MARGUERITE
Dünyaca ünlü detone bir sopranoyu konu alan bu eğlenceli kral çıplak hikâyesi, Catherine Frot’un performansına çok şey borçlu.
99. KUMIKO, THE TREASURE HUNTER
Orijinal bir senaryo fikrinden, seyir zevki yüksek bir yol hikâyesi çıkaran film, yılın kalburüstü Amerikan bağımsızlarından.
98. TRAINWRECK
Son dönem kadın komedyenler arasında yıldızı günden güne parlayan Amy Schumer’ın nefis bir performans sunduğu, tipik bir Judd Apatow komedisi.
97. RÜZGÂRIN HATIRALARI (MEMORIES OF THE WIND)
Türkiye sinemasının önemli sinemacılarından Özcan Alper’in Onur Saylak’la bir kez daha bir araya geldiği, etkileyici bir melodram.
96. JUST JIM
Submarine ile yıldızı parlayan oyuncu Craig Roberts’ın yazıp yönetip, başrolünü Emile Hirsch’le paylaştığı bu ilk filmi, zararsız bir ergen dramedisi.
95. TAXI TEHRAN
Berlin’de bu yıl Altın Ayı’nın sahibi olan Jafar Panahi imzalı bu seyir zevki yüksek taşlama, yönetmenin taksideki müşterilerle sohbeti üzerinden bir İran temsili sunuyor.
94. SANGAILES VASARA (THE SUMMER OF SANGAILE)
Litvanya’nın bu yılki Oscar adayı olan film, düzeyli anlatımı ve temiz rejisiyle, büyüme ve aşkı bulma temalı o karşı konulmaz filmlerden.
93. HITCHCOCK / TRUFFAUT
Sinemayı seven kimsenin kayıtsız kalamayacağı bu eğlenceli belgesel, iki usta yönetmenin karşılıklı sohbeti ve sinemalarının gücüne yaslanıyor.
92. HYENA
İngiliz tür sinemasının son dönem yüz aklarından olan film, nefis müzikleri, fütursuz anlatımı ve keskin rejisiyle kalburüstü bir polisiye.
91. SLOW WEST
Müzisyen yönetmen John Maclean’in ilk uzun metrajlı filmi, uzun süredir bu kadar iyi bir örneğini izlemediğimiz western türüne iade-i itibarda bulunuyor.
90. SHAUN THE SHEEP MOVIE
Ünlü televizyon serisinden beyazperdeye başarıyla uyarlanan, hem çocuklar hem yetişkinler için pek eğlenceli bir stop-motion animasyon.
89. BRIDGE OF SPIES
Spielberg’ün seneler sonra sıkça çalıştığı Tom Hanks’le yeniden bir araya geldiği, yönetmenin pek sevdiği politik-gerilim türünde doyurucu bir film.
88. SICARIO
Üst üste çektiği Prisoners ve Enemy’nin ardından Cannes’da Altın Palmiye için yarışan Denis Villeneuve’den soluk soluğa izlenen, sıkı bir aksiyon.
87. HASRET: SECHNSUCHT
Pazar Bir Ticaret Masalı’nın da yönetmeni Ben Hopkins’ten, İstanbul ve gizemi üzerine, kafa açıcı, yenilikçi ve sıradışı bir belgesel.
86. DHEEPAN
Cannes’da şaşırtıcı bir kararla bu yılki Altın Palmiye’nin sahibi olan Jacques Audiard imzalı bu aksiyon yüklü melodram, yönetmenin en iyisi olmasa da zevkle izleniyor.
85. WHERE TO INVADE NEXT
Michael Moore’un her zamanki bildik tarzını, dünyanın dört bir yanını gezip, gördüklerini Amerika’dakilerle karşılaştırarak konuşturduğu, muzır bir film.
84. THE DANISH GIRL
Geçtiğimiz yıl En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazanan Eddie Redmayne’in aynı ödüle bir kez daha göz kırptığı filme, Alexandre Desplat’ın müziklerinin katkısı büyük.
83. SUNSET SONG
Muazzam sinemasına tutkun seyircilerini mest etmeyi sürdüren Terrence Davies’in fazla naif ve epey nostalji yüklü son filmi.
82. WHILE WE’RE YOUNG
Noah Baumbach’ın bu yıl izlediğimiz iki filminden biri olan komedi, hipster neslin tokadına, sinemasının gerçekliğiyle karşılık vermeye çalışan bir belgeselciyi konu ediyor.
81. PRINS (PRINCE)
Hollanda gettolarından kalıbına sığmayan bir ergenin sert adamlar arasındaki tutunma çabası, stilize bir rejiyle ilgi çekici bir ilk filme dönüşüyor.
80. PRIDE
1980’ler İngiltere’sinde işçi örgütlenmesine destek veren bir LGBTi grubun yürek ısıtan hikâyesine odaklanan film, yılın dikkat çeken dramedilerinden.
79. KILL YOUR FRIENDS
İngiliz yeraltı edebiyatı uyarlamalarına meraklı seyircileri can evinden vuracak, eğlenceli, şamatalı ve epey ahlaksız bir film.
78. NASTY BABY
Alışık olduğumuz disfonksiyonel aile taşlamalarının arasından, alternatif aile temsili üzerinden bir taşlamaya girişerek sıyrılan, güçlü bir Amerikan bağımsızı.
77. LA TETE HAUTE (STANDING TALL)
Küçük Emrah filmi gibi hikâyesinden, Cannes’ın açılış filmi olacak kadar etkileyici bir anlatım dili çıkaran Emmanuelle Bercot, yönetmenliğe hepten ısındı.
76. MIA MADRE (MY MOTHER)
İtalyan sinemasının ustalarından Nanni Moretti’nin uzun zaman sonra en sevilen filmi, anneye veda edip hayata geri dönebilmek üzerine sarsıcı bir melodram.
75. SLEEPING GIANT
Cannes’da Eleştirmenler Haftası bölümünde dikkat çeken bu etkileyici Kanada yapımı ilk film, bir grup ergenin hikâyesine odaklanıyor.
74. SPOTLIGHT
Senaryo fikrinin ortaya çıkışından, pazarlama kampanyasına kadar buram buram Oscar formülü koksa da, seyir zevki epey yüksek bir Tom McCarthy filmi.
73. DESDE ALLA (FROM AFAR)
Bu yıl Venedik’te sürpriz bir biçimde Altın Aslan’ı almasıyla çok konuşulan, tutku ve gerilim yüklü, rahatsız edici bir ilk film.
72. 99 HOMES
Ramin Bahrani’nin Amerika’da çektiği filminde, Michael Shannon’ın Erol Taş’ı aratmayan performansına, genç oyuncu Andrew Garfield gayet iyi uyum sağlıyor.
71. DEMOLITION
Kanadalı genç usta Jean-Marc Vallee imzalı film, karısını kaybeden genç bir adamın düştüğü boşluğu ve yaşadığı azabı başarıyla anlatıyor.
70. HRUTAR (RAMS)
Bu yıl Cannes’da Belirli Bir Bakış ödülünü kazanan İzlanda yapımı bu yürek ısıtan abi-kardeş hikâyesi, izleyicisini Nordik sinemanın özlenen sıcak limanlarına ulaştıran bir örnek.
69. I SMILE BACK
Amerikalı kadın komedyen Sarah Silverman’dan beklenmedik sarsıcılıkta bir performans ve Amerikan bağımsız sinemasından nitelikli bir örnek.
68. A GIRL WALKS HOME ALONE AT NIGHT
Bu pek eğlenceli, çılgın filmde, İran’da bir gece yarısı adalet peşinde bir vampir sokaklarda gezinir, bir adamla tanışır ve olaylar gelişir.
67. BLACK MASS
Anlaşıldı, Johnny Depp’i yüzünde 12 kilo ağırlığında bir makyaj olmadan izleyemeyeceğiz, en azından iyi bir film olsun şeklindeki veryansına kulak vermiş, nefis bir mafya gerilimi.
66. DER BUNKER
Bu yılın en şaşırtıcı ve en acayip filmlerinden biri olan bu Alman harikası, pek çok festivalden ödülle dönen, keşfedilmeye değer bir ilk film.
65. LE TOUT NOUVEAU TESTAMENT (THE BRAND NEW TESTAMENT)
Belçika’da berbat bir apartman dairesinde yaşayan Tanrı’nın kızı, babasına kızınca tüm insanlara ölüm tarihlerini kısa mesaj atar ve olaylar kopar. Bu, sanıyoruz yeterli.
64. EX MACHINA
Yılın en çok konuşulan bağımsız bilimkurgusu, izleyicisini yarattığı görsel ve işitsel dünyaya hapseden, dikkat çekici bir film.
63. BASKIN
Çektiği kafa yakan kısa filmlerin ardından ilk uzun metrajını Toronto’da Midnight Madness bölümünde açan Can Evrenol, bu yıl dünyanın en sevilen tür filmlerinden de birini çıkarmış oldu.
62. BAKEMONO NO KO (THE BOY AND THE BEAST)
Wolf Children’ın yönetmeni Mamoru Hosoda’dan, yılın en acayip ve izlemesi zevkli Japon animelerinden.
61. COMOARA (THE TREASURE)
Romen sinemasının genç ustalarından Corneliu Porumboiu’dan her zamanki gibi komik, sıcak ve epey naif bir kendini iyi hisset filmi.
60. MACBETH
Henüz proje aşamasından itibaren büyük patırtı koparan bu aslına son derece sadık uyarlama, en çok da görüntü yönetimi ve müzik çalışmasıyla parlıyor.
59. THE OTHER SIDE
Bu yıl Cannes’da Belirli Bir Bakış’ın gözden kaçan cevherlerinden biri olan film, Güney Amerika’daki alt orta sınıf alışkanlıklarına yarı-belgesel bir üslupla yaklaşıyor.
58. EL CLAN (THE CLAN)
Venedik’ten en iyi yönetmen ödülü ve bolca övgüyle ayrılan bu başarılı tür filmi, son dönem kalburüstü Arjantin gerilimlerine özel bir merak duyanlara ilaç gibi gelecek.
57. ENDORPHINE
Soğuk, mesafeli ve zorlayıcı bu Kanada filmi, seyircisini kahramanının belleğinde kapkaranlık ve lineer akmayan bir geziye çıkarıyor.
56. BABAI (FATHER)
Bu yıl Karlovy Vary’den En İyi Yönetmen Ödülü kazanan bu yürek ezici ve epey içli baba-oğul hikâyesi, Kosova’nın da bu yılki Oscar adayıydı.
55. SARMAŞIK (IVY)
Kocaman bir gemi içerisine küçük bir Türkiye sığdırmayı başaran bu etkileyici bir gerilim, başroldeki Nadir Sarıbacak’ın performansına da çok şey borçlu.
54. 11 MINUT (11 MINUTES)
80’ine iki kala çektiği bu heyecan verici filmle hâlâ ruhunun genç olduğunu kanıtlayan Polonyalı usta Jerzy Skolimowski’den es geçilmeyecek bir gerilim.
53. STEVE JOBS
Tam da Steve Jobs filmlerinden gına gelmek üzereyken Danny Boyle imdadımıza dört başı mamur bir filmle yetişip, konuya Oscar’lık bir nokta koydu.
52. QUEEN OF EARTH
Amerikan bağımsız sinemasının en üretken isimlerinden Alex Ross Perry imzalı film, başroldeki Elisabeth Moss’un doz doz çığrından çıkan performansıyla parlıyor.
51. RAK TI KHON KAEN (CEMETERY OF SPLENDOR)
Sineması da en az ismi kadar sıradışı Taylandlı Apichatpong Weerasethakul’un festival festival dolaşan son garipliği.
