Sarsıcı belgesel Dreamcatcher’ın konu edindiği derneğin kurucusu ve çalışanı Brenda Myers-Powell’la bir söyleşi.


Bu yıl Antalya Film Festivali’nde en sık duyduğum şeylerden biri hem ulusalda hem de uluslararasında doyurucu bir film seçkisinin olmasıydı. Pek çok filmde aklım kaldı fakat bir festival çalışanı olarak sadece ve sadece bir filmi baştan sona izleyebildim, o da Dreamcatcher. Ve bingo! Hayatımda iz bırakan bir belgeselle karşı karşıyayım. Konusu oldukça müsait olsa da ajitasyon tuzağına hiç düşmemiş, son derece sarsıcı, gerçek, samimiyetiyle yer yer gözyaşlarına boğan 104 dakikalık bir duygu seli. Sundance Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan film sayesinde gerçek bir kurtarıcı olan Brenda Myers-Powell’la tanışıyoruz. İnanılmaz bir kadın. Kendini tamamen seks işçilerini şiddetten ve sokaklardan kurtarmaya adamış biri; Dreamcatcher derneğinin kurucusu ve çalışanı.

Belgesel, Brenda’nın hayatlarını değiştirdiği kadınların hikâyelerinden ve dernek çalışmalarından oluşuyor. Kadınlarla konuşuyor, onlara yol gösteriyor ve en önemlisi onlara ihtiyaç duydukları güveni veriyor. Filmin sonunda neredeyse herkes gözyaşlarını silerek Brenda’yı ayakta alkışlarken o festival izleyicilerine büyük bir sürpriz yapıyor. Elinde mikrofon, filmin sonundaki şarkıya eşlik ederek bir anda salondan içeri giriyor. Hayatımda unutamayacağım anlardan birini yaşatan Brenda’yla röportaj yapma şansı da buluyorum. İstese Amerikan başkanı olabilecek güçte, son derece yetenekli ve ilham verici bu muazzam kadını daha yakından tanımanız için işte bir fırsat!

Dreamcatcher derneğini kurma hikâyeniz nasıl başladı?

Ben 25 yıl seks işçisi olarak çalıştım. Son işimdeki müşterim tarafından arabayla altı blok boyunca sürüklendim. Yüzümün ve vücudumun derisi kopmuş bir halde hastaneye gittim. Hastanedeki polisin beni tanıması ve doktorları uyarması üzerine acilde bana kimse yardım etmek istemedi. Bir doktorun yardımıyla daha önceden bildiğim Genesis House isimli yardım evine ulaştım. Bir buçuk sene kaldığım bu evde hem ruhum hem bedenim iyileşti. İş bulmak ve normal bir insan olmak istedim. Benim gibi olan diğer kadınlara yardım etmek hayattaki en büyük dileğim haline geldi. Böylece Dreamcatcher derneğinin temellerini kafamda atmış oldum. Dreamcather’ın resmi hikâyesi de Stephanie’yle 2008’de başladı. Bu dernekle sokakta çalışan seks işçilerine bu hayat tarzından bir çıkış yolu olduğunu göstermek ve onlara yardım etmek için yola çıktık. Aynı zamanda risk altındaki lise öğrencileriyle de görüşüyor, onlara da yardım eli uzatıyoruz.

Belgeselde yer alan kadınları neye göre seçtiniz? Onlar filmi izlediler ve ne hissettiler?

Belgeseldeki yer alan kadınlar hayatlarını değiştirmeye karar vermiş ve seslerini duyurmak isteyen kişilerdi. Onlarla geçen konuşmalarımızda tek ihtiyaçları olan şeyin güven olduğunu fark ettim. Onlara ne yaşadıklarını çok iyi bildiğimi ve bunu değiştirebileceklerini bıkmadan anlattım. Yaşadıkları hayatın kendi hatası olduğunu düşünen bu kadınlara bu hayatı hak etmediklerini defalarca hatırlattım.  Dolayısıyla ben onları seçmedim, onlar beni seçti. Bu hayat tarzında mağdur olan insanlarla ilgili bir araştırmanın içindeydim. Kim Longinotto, benim bu sürecimi filme alıyordu. Bu kadınlar beklemediğim kadar rahat davrandılar hikâyelerini anlatırken. Ben de onların rahat olmasından çok memnun kaldım.

Image

Belgeselin gösterildiği festivallerde tepkiler nasıldı?

Filmi herkes çok sevdi ve herkesi ağlatan bir film oldu. Her seferinde salondan ağlayarak çıkan insanları gördüğümde şaşırdım hatta. Aslında ben bile hâlâ her izlediğimde ağlıyorum. İnsanların da benim gibi bir tepki vermesi beni hem şaşırttı hem de mutlu etti açıkçası. Bu filmin gerçekçi olmasını istedim. Girmediğim alan olmadı o yüzden. Bir hikâye anlatırken her yönüyle anlatmak gerekir yoksa yarım ve eksik kalır. 

Filmde sadece kadın değil erkek hikâyesi de var. Mesela kadınları pazarlayarak hayatını kazanan Homer ve değişen hayatı. Onun değişimi nasıl oldu?

Ben hayat kadınıyken benim pezevengimle Homer arkadaştı ve Homer’ın fahişesiyle dördümüz arabada sık sık yolculuk ederdik, işe çıkardık. Homer’ın değişimini gözlemleme şansım oldu. Yıllar içinde adım adım değişti. Eskiden nasıl kötüyse şimdi bir o kadar iyi insan. Risk altındaki lise öğrencileriyle yaptığımız akşam görüşmelerinde onu da konuşmacı olarak davet ediyorum. Çünkü bu hayat tarzının içinden gelen bir insan dinlemenin daha etkili olacağını düşünüyorum. Bu hayat tarzının o kadar da gösterişli olmadığını aktarabilecek bir insan Homer. Şimdi derneğimizin şoförü ve artık bizim için çalışıyor.

Son olarak devlet sizi destekliyor mu yoksa tek para kaynağı bağışçılar mı? Gelecek günlerde yapacaklarınız?

Çok iyi bir soru. Dreamcatcher sadece ve sadece bağışlarla hayatta kalan bir kurum. Herhangi bir devlet desteği almıyoruz. Hapishanedeki kadınlara yardım ettiğim tam zamanlı bir işim var. Bu işten kalan zamanda tüm konsantrasyonumu Dreamcatcher’a veriyorum. Hedefimiz yarım milyon dolar bağış toplayabilmek. Böylece Dreamcatcher’ı tam zamanlı bir iş haline getirebiliriz. Ve bu para bize Dreamcatcher’ı daha ileriye taşıyacak itici gücü vereceğine inanıyoruz.

Çeviri: Gamze Okutucu

  1. Açıkta saklı: Dan Witz

    New York’taki Jonathan Levine Gallery’de nisanda açacağı kişisel sergisi öncesi, sokak sanatında 35 yıllık emek ve deneyimi, terleyen punk/hardcore izleyicisini konu eden gerçekçi tablolarla aynı kariyerde buluşturan ustayla muhabbet ettik.

  2. Beyaz yakalılar ve “freelance” çalışanlar da örgütlenir: Yeni dayanışma platformları

    Dünyada Mekân, Galatasaray Meydanı’ndaki Hazzopulo (Danışman) Pasajı No:1 Kat:1 adresinde beyaz yakalı ve freelance çalışanlar için bir dayanışma mekânı olarak

  3. 2015’in en iyi 100 yabancı albümü (100-51)

    Her haftasında heyecan verici albümlerin peşi sıra yayınlandığı 2015’in en iyi 100 albümünü sıraladık!

  4. 2015’in en iyi 100 yabancı albümü (50-1)

    Her haftasında heyecan verici albümlerin peşi sıra yayınlandığı 2015’in en iyi 100 albümünü sıraladık!

  5. 2015’in en iyi 25 yerli kaydı

    Yerli sahne için epey bereketli geçen yıldan akılda kalan EP ve albümler.

  6. 2015’in en iyi 10 albüm kapağı

    İllüstrasyonlar, fotoğraflar ve ilginç manzaralarla geçtiğimiz yılın en iyi 10 albüm kapağı.

  7. Anlık ve doğal: Blanck Mass

    2015’in en heyecan verici albümlerinden biri olan Dumb Flesh’i yaratıcısından dinliyoruz.

  8. Masaki Batoh ve Ben Chasny: Geçmiş, ruhaniyet, duyarlılık ve The Silence

    Six Organs of Admittance’ın arkasındaki adam Ben Chasny, efsanevi Japon müzisyen Masaki Batoh’a soruyor.

  9. 2015’in en iyi 100 filmi (100-51)

    Cannes, Berlin, Venedik, Sundance, Toronto gibi festivallerde prömiyerini yapmış, bizde vizyona girmiş ya da herhangi bir festivalde gösterilmiş ya da resmi satışa çıkmış 2015 yapımı filmler arasından, Bant Mag. yazarları ve katılımcılarına göre en iyileri aşağıdaki gibi sıraladık.

  10. 2015’in en iyi 100 filmi (50-1)

    Cannes, Berlin, Venedik, Sundance, Toronto gibi festivallerde prömiyerini yapmış, bizde vizyona girmiş ya da herhangi bir festivalde gösterilmiş ya da resmi satışa çıkmış 2015 yapımı filmler arasından, Bant Mag. yazarları ve katılımcılarına göre en iyileri aşağıdaki gibi sıraladık.

  11. 2015’in en iyi belgeselleri

    Son yıllarda filmlerden beklediklerinizi alamıyor gibi hissediyorsanız sizi belgesel bölümüne alalım. Özellikle 2000’lerin başlarından itibaren giderek daha geniş bir izleyici kitlesine hitap eden belgeseller, 2015’te de bizi yapımların kalitesi ve konuların çeşitliliğiyle hayal kırıklığına uğratmıyor.

  12. Sinemada 2015 – diğer listeler

    Türkiye sinemasında 2015 değerlendirmesi, yılın en iyi oyuncu performansları ve yılın hayal kırıklığı yaşatan filmleri burada.

  13. İçeriden dışarıya: Onur Saylak

    Onur Saylak’la, Rüzgârın Hatıraları, oyunculuğa bakışı, ilk yönetmenlik denemesi ve gelecek projeleri üzerine muhabbet ettik.

  14. Dünyayı değiştirecek güç: Brenda Myers-Powell

    Sarsıcı belgesel Dreamcatcher’ın konu edindiği derneğin kurucusu ve çalışanı Brenda Myers-Powell’la bir söyleşi.

  15. 2015’te sanat: Bir güncel sanat muhasebesi

    Açık Radyo’da Açık Dergi mikrofonundan tanıdığımız İlksen Mavituna güncel sanat üzerinden 2015’te İstanbul izlenimlerini yazdı.

  16. 2015’in iz bırakan kitapları: Editörlere sorduk

    Severek takip ettiğimiz farklı yayınevlerinden editörlere 2015’in iz bırakan kitaplarını sorduk.

  17. 2015’te plastik toplardan barikatlara: Yaşasın halkların yaratıcılığı!

    2015’de memleketten yaratıcı direniş manzaraları...

  18. 2015’ten kalan: Küçük tiyatroların büyük oyunları

    Açık Radyo frekanslarında Açık Dergi yayını içindeki “Tezahür” adlı köşesinden ve Time Out İstanbul için hazırladığı tiyatro içeriklerinden tanıdığımız Gülin Dede Tekin, 2015’i değerlendirdi.

  19. 2015’in en iyi oyunları: Bağımlı ve bağımsızlar

    Uzun zaman önce sinema sektörünü geçen oyun endüstrisinin yakın gelecekte en heyecan verici ürünleri çıkartacağını ortaya koyduğu bir yılın ardından.

  20. “İhtimal var, zorlamak lazım”: Cevdet Erek

    2015’in en aktif sanatçılarından Cevdet Erek ve motivasyon kaynakları.

  21. “En önemli hazinem hafızam”: Özge Samancı

    Özge Samancı’yla Türkiye’de büyümeye dair otobiyografik çizgi romanı Dare to Disappoint: Growing Up in Turkey üzerinden hafızaların derinlerine uzanan bir sohbete daldık.

  22. Bambaşka bir dilin mucidi: Hayal Pozantı

    New York’ta yaşayan genç sanatçı Hayal Pozantı, kendi sanatsal devrimini, çalışma prensiplerini ve resminde kurduğu şahsi dilini anlattı. Sanatçının kişisel soyut alfabesi resimde kendi başına öyle güçlü bir deneyim ki anlayabiliyor olmayı talep edeceğinizi bile sanmıyoruz.

  23. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler