İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek Belladonna of Sadness ilhamıyla yola çıkılmış bir mini seçki. 


İstanbul Film Festivali’nin Gömülü Hazineler programı önemli ve unutulmuş bir cevheri beyazperdede izleme fırsatını sunuyor. Fransız tarihçi ve yazar Jules Michelet’nin La Sorcière isimli kitabından ilham alınarak yaratılmış 1973 yapımı Kanashimi no Belladonna (Belladonna of Sadness), köyün baronu tarafından tecavüze uğrayan Jeanne’ın şeytanla anlaşma yaparak köyünden öç almasını konu ediyor. Animasyon tarihinin önemli ve tabu kabul edilen çalışmalarından biri olan bu psikedelik animasyon 2015 senesinde restore edilerek tekrar festival programlarında boy göstermiş ve izleyicilerden ciddi bir takdir toplamıştı.

Image
Image

Animeseverleri bu nadir ve özel filmi kaçırmamaları için uyardıktan sonra, zenginliği ve çeşitliliği tartışmasız olan animasyon dünyasına şöyle bir daldık ve eski yeni dinlemeden Japon animasyonunun ana akım dışında kalan özel ve karanlık yapımlarından ufak bir seçki toparladık. Ciddi anime tutkunlarının muhtemelen bildiklerini tahmin ettiğimiz bu film ve/veya serileri anime dünyasına yeni yeni adım atan meraklıların beğenisine ilgimizi çeken sahnelerle beraber sunuyoruz.


Nekojuri-so (Cat Soup, 2001)

Tatsuo Sato tarafından mangadan animasyona uyarlanan ve 2001 yılında Japan Media Arts Festival Excellence Prize’ı kazanan Cat Soup, kedi Nyatto’nun kardeşini ölümden kurtarırken iki parçaya ayrılan ruhunun diğer yarısını bulmak için beraber çıktıkları yolculuğun öyküsü.

Kendisini bir ölü gibi takip eden kardeşiyle beraber pek çok tuhaf ve karanlık maceraya atılan Nyatto’nun karşı karşıya kaldığı durumlar akıl alır cinsten olmamakla beraber, her sahnesi ilginç sürprizler ve karanlık detaylarla dolu bu 34 dakikalık sürreal yol hikâyesi anime tutkunlarının favorilerinden bir tanesi.

https://youtube.com/watch?v=_KEObbSpXsE

Image

Tenshi no tamago (Angel’s Egg, 1985)

Karanlık bir dünyada, gölgelerle dolu gotik bir şehrin yıkıntılarına yakın bir ormanda yaşayan küçük bir kız, büyük ve gizemli bir yumurtanın koruyuculuğunu yapmaktadır. Bir gün genç bir adam çıkagelir ve ikili bu acayip dünyada dolaşarak felsefi ve teolojik konulardan bahsedererek çevrelerini beraber ve yeniden keşfederler.

Unutulmaz bir animasyon klasiği olan Kôkaku Kidôtai (Ghost in the Shell) ile tanıdığımız yönetmeni Mamoru Oshii imzalı bu film özellikle kahramanlar arasında geçen yer yer anlaşılmaz diyalogları ve her türlü yoruma açık finaliyle birden fazla kez izlenilmeyi hem hak ediyor hem de gerektiriyor diyebiliriz.


Mind Game (2004)

Çocukluk arkadaşına âşık olan ancak ezik kişiliği nedeniyle bir türlü harekete geçememiş Nishi, başka bir damat adayının ortaya çıkmasıyla Myon’u tamamen kaybetmek üzeredir. Ancak Japon mafyası Yakuza’yla karşılaşmaları onları cennete ve ötesine götürecek bir maceraya atılmalarına sebep olur.

İzleyicilere ciddi anlamda kafa büken bir trip vadeden Mind Game, sık sık karşılaştığımız bir hayat dersini, her türlü yenilikçi animasyon tekniğinin dibini sıyıran çılgın bir yolculuk hikâyesi eşliğinde ve alışılagelmedik bir biçimde veriyor: hayat kısa, yaşamaya bak!


Image

Cossette no Shouzou (Le portrait de Petite Cossette, 2004)

Sanat öğrencisi genç Eiri çalıştığı antika mağazasında bulunan Venedik işi bir camda hapsolmuş genç bir kız keşfeder. 18. yüzyılda yaşamış bir aristokratın kızı olan Cosette’in ruhu bir cinayet sonrasında bu camda kısılı kalmıştır. Eiri, Cosette’i kurtarmayı aklına koyar, ancak bu onun ruhunu da sınayacak bir maceraya atılmasını gerektirir.

Yönetmen Akiyuki Shinbo’nun yıldızını hızla yükselten bu üç bölümlük mini dizi, özellikle cinsellik temasını ele alışıyla seçkimizde Belladona of Sadness’a en yakın duran animelerden bir tanesi. Lolita, yani genç ve seksi kadın kavramını farklı bir şekilde ele alan animasyon, Belladona’ya benzer şekilde filmdeki sanat işleriyle unutulmaz hale geliyor. Japon animasyonlarında sık sık rastladığımız naif ve çocuksu rotanın tam tersine dümen kıran bu filmi yetişkin seyirciye şiddetle önermekle beraber, bolca şiddet, kan ve cinsellik barındırdığının da altını çizmiş olalım.


Image

Aru Tabibito no Nikki (The Diary of Tortov Roddle, 2003)

Her biri ortalama üç dakikalık altı bölümden oluşan bu mini dizi, Tortov’un uzun bacaklı domuz arkadaşıyla beraber gezerken gördüğü acayip manzaralar ve ilginç karakterler üzerinden düşsel bir yolculuk hikâyesi sunuyor.

Oldukça basit bir stile sahip olan bu serinin kısacık bölümlerinden her biri izleyicinin hayal dünyasının kapısını aralık bırakarak kaçıp giden haylaz ve gizemli bir çocuk gibi. Gezgin Tortov’un karşılaştığı dünyalar, şehirler ve karakterler toplamda yirmi dakikayı aşmayan bir sürede karşımıza çıkıyor ve bu sürede gördüğümüzden çok daha fazlasını hayal etmenize imkân ve zaman bırakıyor.

https://youtube.com/watch?v=i7F6cM_TMjI
  1. Emek ve içtenlik: Mateusz Urbanowicz

    “Değeri sadece kazandığı para olmayan ve yalnızca eğlenceyle sınırlı olmayan hikâyeler anlatmak istiyorum.”

  2. Bant Mag. sunar: Mevsimler – Fasıl I

    Yıl boyunca Suriye’den ve Türkiye’den sanatçıları bir araya getirecek dört sergiden oluşan sergi serisi "Mevsimler"in ilk ayağı "Fasıl I", 30 Nisan Cumartesi günü Bant Mag. Mekân’da açılıyor. "Mevsimler - Fasıl I", bir yıl önce İstanbul’a gelen ve burada yaşamaya başlayan sanatçı Imad Habbab’ın karışık teknikle ürettiği desenlerini, oyuncu Hare Sürel’in ilk kez izleyiciyle buluşacak resimleriyle bir araya getiriyor.

  3. Savaşa ve politik çekişmelere üstün gelen sanat aşkına: ArtHere

    2016 yılı boyunca Bant Mag. Mekân’da izlenebilecek Mevsimler sergi serisindeki yol arkadaşımız, komşu mekân ArtHere’ın kurucusu Suriyeli sanatçı Omar Berakdar’a göre, “sanat ve insanlık, milletlerin, ülkelerin ve sınırların çok ötesinde”...

  4. Şehirlerin hikâyelerini insanlarından ve binalardan dinleyin: Imad Habbab

    30 Nisan’da Bant Mag. Mekân’da açılacak Mevsimler – Fasıl I sergisinde işlerini izleyeceğimiz sanatçı Imad Habbab’la ona ilham veren unsurlar ve günlük düzeydeki sanatsal üretim ihtiyacı üzerine konuştuk.

  5. Kendiliğinden oluşan bütün: Hare Sürel

    30 Nisan’da Bant Mag. Mekân’da başlayacak Mevsimler - Fasıl I sergisinde çalışmalarını göreceğimiz sanatçı ve oyuncu Hare Sürel’le resimle yenice başlayan yolculuğu ve kâğıtlara taşıdığı dünya.

  6. A’dan Z’ye: John Carpenter

    İkinci albümü öncesinde, filmlerinden video oyunu tutkusuna her şeyiyle John Carpenter karşınızda.

  7. Her şeye rağmen turne: Ucuz atlatma hikâyeleri

    Çeşitli doğal afetler, kazalar ya da hırsızlıklar sonucunda ekipmanlarından olmuş ama yine de turnesine devam edebilmiş; bir başka deyişle “ucuz atlatmış” 10 ismin hikâyelerine buyurun.

  8. Aklına değil hislerine güvenen topluluk: Liima

    Casper Clausen’le, dört farklı şehirde ortaya çıkan ilk Liima albümü üzerine...

  9. “Tüm kapılar Bob’a çıkıyor”: Xiu Xiu’yla Twin Peaks üstüne

    "En karanlık karanlığı, tuhaflık ve garip bir şefkatle" birleştirmek...

  10. Güneşten en uzakta: İpek Görgün’den Aphelion

    Müziğin yanı sıra, şiir ve fotoğraf alanında da çalışmalar yapan İpek Görgün’le disiplinlerarası sanatı, ses ve sessizliği, gürültünün cazibesini ve yeni albümü Aphelion’u konuştuk.

  11. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  12. 35 maddede 35. İstanbul Film Festivali

    Her yıl nisan ayının ortasına muazzam bir sinema coşkusuyla gelip yerleşen İstanbul Film Festivali, kısalan süresi ve çoğalan salon sayısıyla 200’ü aşkın filmi 7-17 Nisan tarihleri arasında 35. kez İstanbullu sinemaseverlerin önüne seriyor.

  13. Animasyon dehlizlerinden: Kaçırmanız muhtemel beş Japon animesi

    İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek Belladonna of Sadness ilhamıyla yola çıkılmış bir mini seçki.

  14. Brooklyn’i mesken tutan 10 film

    Nick Hornby’nin İrlanda ve Brooklyn arasında mekik dokuduğu senaryosuyla yürekleri burktuğu Brooklyn bu ay gösterime girerken, yolu bu yerden geçmiş tüm film kahramanlarının kapısını çalmak boynumuzun borcuydu.

  15. Affetmenin Bedeli: A Girl in the River

    Pakistanlı yönetmen Sharmeen Obaid-Chenoy’un Oscarlarda 2015 En İyi Kısa Belgesel Ödülü alan filmi A Girl in the River: The Price of Forgiveness, “bağzı” şeylerin hâlâ iyiye gidebileceği umudunu veriyor.

  16. Nisan ayı vizyonu: Iskalanmaması gereken filmler

    İstanbul Film Festivali’nde bir bombardıman şeklinde iyi filme doyacağımız bir gerçek ama nisan ayı vizyonu da uzun zamandır yolunu gözlediğimiz çok sayıda filme ev sahipliği ediyor, kaçırmamak lazım.

  17. Kara Şövalye (sonunda) dönüyor: Batman v Superman

    “Hatırlamanı istiyorum, Clark. İleride, gelecek yıllarda, en özel anlarında. Elimi senin gırtlağında hatırlamanı istiyorum. Seni yenmeyi başaran tek adamı hatırlamanı istiyorum...”

  18. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler