Yakın dönemden şarkıyla bütünlük kurabilen klipler

Yazı: Cem Kayıran

Artık müzisyenlerin sahne performanslarından, akıllı telefon uygulamalarına; grup tişörtlerinden, web sitesi tasarımlarına kadar her şeyi detaylı olarak kurguladığı bir dönemdeyiz. Özellikle ana akım sahnede kalıcı olabilmek için yalnızca iyi müzik yapmaktan fazlası gerekli. Bunun adil bir sistem olup olmadığı başka bir yazının konusu. Bu açıdan baktığınız zaman, video klipler gruplar için fazlasıyla can alıcı hâle geliyor. Nick Cave & The Bad Seeds’in “Fifteen Feet of Pure White Snow” klibinde grubun arkasında duran bir komünist partinin üyelerinin portreleri eleştirildiğinde Nick Cave şöyle demişti: ‘’Video kliplerimizle ilgili detaylarla ben ilgilenmiyorum. Bana kalsa video klip çekmeyiz ama radyolar şarkılarımızı çalmıyor.’’

Tabiî radyodan müzik dinleme alışkanlığı eskisi kadar yaygın olmasa da video klipler, internet çağıyla birlikte televizyonlarda olduğunda daha işlevsel hâle geldi. Öyle ki -birazdan örneğini göreceğimiz gibi– bazı gruplar televizyonda yayınlanamayacak klipleri yalnızca internet üzerinden paylaşıyor.

Geride kalan bir, bir buçuk yıl içerisinde beni fazlasıyla tatmin eden, şarkıyla kusursuz bir bütünlük kurduğunu düşündüğüm klipleri sıralamak istedim.

TOBACCO – Streaker
Yönetmen: Eric Wareheim
Bu listenin çıkış noktası. TOBACCO’nun son albümü Ultimate II Massage’ın ilk single’ı olan ‘’Streaker’’ için hazırlanan klipte, müzisyenin kafasında canlandırdığı masaj salonunu görmek mümkün. Epey ürpertici bir klip olan ‘’Streaker’’, yalnızca televizyonda değil; Youtube’da da gösterilemiyor.

Liars – Mess On A Mission
Yönetmen: Luis Cerveró 
Liars’ın elektronik açılımının son harikası olan Mess albümünün ilk klibi olan ‘’Mess On A Mission’’ çok basit bir fikrin ne kadar mükemmel işlenebileceğini gözler önüne seriyor. Her izleyişte farklı bir detay fark edebileceğiniz klipte şarkının yapısı ve sözleriyle doğru orantılı birkaç küçük oyun da yer alıyor.

Juana Molina – Sin Guia No
Yönetmen: Dr. Sepian
Juana Molina’nın son klibi olan ‘’Sin Guia No’’da Selk’nam halkının çocukluktan olgunluğa geçme törenlerinden ilham alınmış. Şarkının tekrara dayalı yapısıyla uyumlu şekilde tekrar eden hareketler gördüğümüz klipte sıradışı karakterler görüyoruz.

MGMT – Cool Song. No:2
Yönetmen: Isaiah Seret
MGMT’nin MGMT isimli son albümünün en dikkat çeken şarkılarından biri olan ‘’Cool Song. No:2’’ için çekilen klipte sürekli birşeyler olsa da genelde olay örgüsü hakkında çok havada kalan tahminleriniz oluyor. Ki MGMT’nin son albümünü dinlerken de birazdan neyle karşılaşacağınız pek belli değil. Tabiî unutmadan, klibin etkileyiciliği için görüntü yönetmeni Bradford Young’ın ellerinden öpmek gerekiyor.

Foals – Late Night
Yönetmen: NABIL
İran asıllı genç yönetmen NABIL’in video kliplerinin hepsi birer şaheser. Foals’un ‘’Late Night’’ı için çektiği klipse şarkıyla bütünleşmek bir yana, şarkıyı tamamlamış demek mümkün. Aynı anda doğum, aşk ve ölümün yaşandığı bir binada Foals, ‘’Late Night’’ı çalıyor.


Reverb ve… Tuğba Ekinci

Yazı: Emre Karacaoğlu

Dünya üzerindeki mekânların uçsuz bucaksızlığı içinde tek başına duran, cılız, güçsüz insan bedeni… Bu mekânlar ister doğal, ister mimari, hattâ isterse dijital olsun, onların enginliği içinde tek başımıza dikildiğimizde, kendimizi ne kadar küçük ve ne kadar naçiz hissediyoruz; hattâ bu zayıflık hissine gizem, hüzün, mütevazılık ve kutsallık hisleri de eşlik edebiliyor. Şunu görüyoruz: Çıplak bedeniyle evcilleştirmesinin/fethetmesinin mümkün olmadığı “mekân”da, insanın hissettiği küçüklük hissinin iki çağrışımı var: Biri fiziksel, diğeri de ruhanî.

Ama insan bir gün bir dağın tepesine çıkarak bağırdığında, sesinin etraftaki diğer yüzey şekillerinden yansıyarak (İngilizcede “reverberate”) uzadığını ve büyüdüğünü fark etmişti. Büyük ihtimalle bunu ondan daha önce keşfeden hayvanları taklit ediyordu (mesela Çin edebiyatında başlı başına bir yer edinecek olan maymun bağırışlarını) ama sesinin bu genişlemiş hâlini ilk defa duyunca ne kadar heyecanlanmış olmalı! Varlığı bir anda büyümüş, kimliğine azamet dâhil olmuştu.

İlk insanın reverb efektini böylece keşfetmesinin ardından çağlar sonra, türünün “mekân”ı ehlileştirmesinin bir diğer çabası olan mimaride de bu etkiden faydalanacaktı. Buradaki öncül amacı, sesini türünün diğer üyelerine en net bir şekilde iletebilmekken, bunun yanında, inşa ettiği dinî mekânlarda yine o gizem, hüzün, mütevazılık ve kutsallık hislerini uyandırmayı amaçlıyordu. Manastırlar, keşişhaneler, katedraller ve camilerde okunan dualar, Budist ve Gregoryen ilahiler, reverb etkisinin yarattığı rezonanslar sayesinde, o kadim, ruhanî duyguları tetikliyordu. Reverb etkisinin mekânsal çağrışımının yanında, zamansal bir çağrışımı da vardı: Kişi, bir yandan kendi sesini (yani şimdiki zamanı) dinler ve zihninde bir sonraki sesi (yani geleceği) hazırlarken, yansıyarak kulağına dönen önceki seslerini (yani geçmişi) duymaktaydı. Reverb, ona mekânın sonsuzluğu yanında, zaman ötesiliğini da yaşatan, neredeyse doğaüstü bir olguydu. Bu etki sayesinde insanın cüzî varlığı, zihninin sınırlarını aşan bu iki kavram, yani zaman ve mekân karşısında anlam kazanıyordu.

Zaman içinde, insan, ses teknolojisi ve elektroniğin gelişmesiyle reverb etkisine gerek bile kalmadan sesini yükseltmeyi öğreniyordu: Artık topyekûn bir orkestra önünde alçak sesle şarkı söylemek bile mümkün hâle gelmişti. Frank Sinatra’nın “In the Wee Small Hours of the Morning”i gibi naif parçalar ve Jimi Hendrix’in “If 6 was 9”ındaki fısıltılar mümkün kılınıyordu. Ses manipülasyonu teknolojileri sayesinde reverb ise, post-prodüksiyon aşamasında kullanımı tercihe bırakılmış, sonsuz seçenekli (“büyük oda reverbi,” “katedral reverbi,” “dağlık alan reverbi” vs. gibi) bir efekt hâline gelmişti artık. Teknoloji, insana varlığını istediği boyutlara getirme özgürlüğünü sunmuştu.

İnsan, teknoloji sayesinde, hayatın her alanında bir dev hâline gelmiştir. Bina, ses, görüntü, imge ve bilgi denizi içinde sinmemek, var olmak, kimliğini duyurmak için biyonik süper-insan boyutlarına ulaşmak zorundadır. Bilgisayarı, siber kimlikleri, ikamet ettiği kocaman evi veya en basit örneği ile şarkı söylerken kullanacağı bir reverb efekti elinden alındığında insanî boyutlarına dönmesi onun için büyük bir felaket olacaktır. Başta reverb olmak üzere, kayıt stüdyosunda kusurları gizlemek için kullanılan türlü efektler elinin altında olmadığı anda bu felaketi yaşamış, Tuğba Ekinci.

Bahsettiği reverb efekti yokluğunun Bülent Ersoy’u neden hiç etkilemediği ise bir muamma.

  1. Fıtratında var

    Soma cinayetinin ardından, yeni taşeron yasalarıyla işçi güvenliğinin daha da geriletilmesi söz konusuyken, bu sayıda sizlerle bir işçi ölümü hikâyesi paylaşıyoruz. Hikâyemiz İtalya’da geçiyor ve 2008 yılında İşçilikten Ölmek adındaki derlemede yer almış. Hikâyenin orijinal ismi “Tanto Si Doveva”, neoliberal dünyada işçi ölümleriyle ilgili hemen her dilde bir karşılığı bulunduğu kesin olan “olur böyle şeyler” yüzsüzlüğünün İtalyancası. Hikâyeyi İngilizceye çevirip bizimle paylaşan Annalena Di Giovanni, çeviriyi Başbakan Erdoğan’ın Soma cinayetinden sonra söylediği “Fıtratında var” sözlerinden etkilenip yapmaya karar vermiş. Biz de, bugüne kadar çeşitli biçimlerde dile gelen ve her seferinde bu cinayetleri kadere bağlayan sözler silsilesinin bu en son ve muhtemelen en

  2. Prune Nourry: Nereden geliyoruz? Nereye gidiyoruz? Biz kimiz?

    Erkek olmadıkları gerekçesiyle dünyaya getirilmemiş bütün kız çocukları, birleşin… İnsan nedir? Hayvan ve insan arasındaki çizgi nerede, nasıl çizilmektedir? Prune Nourry’nin sanat projelerinin arkasındaki temel sorular bunlar. Nourry, farklı coğrafyalardaki sosyolojik olguları yaptığı işlerle tartışmaya açmayı umuyor. Son yıllarda özellikle Hindistan ve Çin üzerine yaptığı çalışmalar doğacak çocukların cinsiyetlerinin seçilmesine odaklanıyor. Çünkü Hindistan ve Çin’in nüfusu, dünya nüfusunun üçte birine tekabül ediyor ve bu birçok aile tercihini kız çocuğu dünyaya getirmek yerine erkek çocuğu dünyaya getirmekten yana kullanıyor. Nourry’nin “Terracotta Daughters” olarak adlandırdığı projesiyle Çin’de ilk imparator Qin Shi Huang’ın mezarında bulunmuş olan, MÖ 210 yılında yapılmış, dünyanın sekizinci harikası

  3. Şevval Kılıç röportajı: Trans cinayetleri politiktir

    Trans cinayetleri basında tek tek örneklerle şahit olduğumuz ve ölümü normalleştirmiş günümüz toplumlarında ciddiyetine tam olarak varamadığımız vakalar. İntiharları ve

  4. 22. LGBTİ Onur Haftası nerdeen nereye sergisiyle başlıyor

    İstanbul LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) Onur Haftası bu yıl 22. yılını kutluyor. 23-29 Haziran tarihleri arasında “temas” temasıyla gerçekleşecek hafta, tüm İstanbul’u LGBTİ’lerin sanat, eğlence ve politikası, kısacası tüm alt-kültürüyle temas etmeye davet ediyor.

  5. 84 yaşında bir dominatrix: Catherine Robbe Grillet

    Fransa’nın en ünlü dominatrixi ve partneriyle İstanbul’u; katılması Schengen vizesi almaktan zor S&M seremonilerini; 84 yaşında bir dominatrix olma.nın peşisıra tampona takılan teneke kutular gibi takırdayan önyargıları ve eşi benzeri olmayan hayatlarını konuştuk.

  6. Art Label Project: Senin Yeteneğin Senin Etiketin

    Bant Mag olarak 2012’de ilki gerçekleştiğinden bu yana takibe aldığımız Art Label yarışması üçüncü kez düzenleniyor. Art Label Project, bağımsız düşünen ve hayal gücüne güvenen profesyonel veya amatör herkesi etiket tasarlamaya davet ediyor! Art Label Project 2012’den bu yana yaz dönemlerinde Türkiye’de tasarımla uğraşan herkesin nabzını bir yokluyor. Profesyonel veya amatör ayırt etmeden herkesin rahatlıkla katılabileceği yarışmada bu senenin konsepti ise oldukça ilginç:  1487(!) senesinden bu geçerliliği devam eden bir üretim kanunu, Reinheisgebot, 100% saf ve Alman anlamına geliyor.  Biz biraz bakındık, Reinheisgebot sağlam bir tariha sahip bir konsept, yani  biraz araştırma yapıp ilham bulmak işten değil! Başvurular 28 Haziran, yani bugün,

  7. Manu Chao der ki…

    Çok da fazla röportaj vermeyen Manu Chao'dan ilham niyetine alıntılar toparladık.

  8. Ekşi Fest 2014

    21 Haziran’da gerçekleşecek Ekşi Fest’in kadrosunda yer alan yerli isimler, festivaldeki STK’lar ve gruplara dair notlarımız burada.

  9. ‘’Müzikle ilişkim biraz kinetik’’: Colin Stetson

    Bir orkestraya bedel saksafon çalışıyla Tom Waits’ten Arcade Fire’a, Bon Iver’a eşlikçi olan Stetson ile Montreal’deyken bir pazartesi sabahı telefonda konuştuk.

  10. Şarkı şarkı 123 ve “Anja” albümü

    123 grubu, 2010'daki "Arve"nin ardından üçleme şeklinde anlattığı öyküsünün son durağı olan "Anja" ile karşımızda. Hikâyeyi bilenler bilir ki, Aksel çocuğunun trende rastladığı Arve'yle birlikte Anja'yla buluşma çabası sonunda gerçek oldu. Şarkı şarkı bu serüvenin bir parçası olmaktan kaçamazdık.

  11. TSU!: Hayatın ta kendisi!

    J. Hakan Dedeoğlu ile, yalnızlığı seven projesi TSU!’nun yeni albümü HMS Angora’nın şerefine, daldık koyu bir muhabbete...

  12. Trip hopun 20 yılı

    Bu yıl şimdiden 90’lar müzik ve kültürü bolca hatırlandı, üzerine düşünüldü. Ancak bu yıl 20. yaşına giren tek hareket Britpop değil. Simon Tucker’ın Louder Than War için kaleme aldığı bu yazıda birçok insanın daha progresif ve önemli olduğunu onaylayacağı bir türü anımsıyor: trip hop.

  13. Hamburger, burritto, sushi üçgeninde Ivan Knight

    Brazzavılle davulcusu, 50’sini devirmiş sörfçü gönül insanı ıvan knıght ilk albümü roaches to cavıar ile feth edecek gönül arıyor.

  14. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  15. Müziğe dair kısalar

    Yakın dönemden şarkıyla bütünlük kurabilen klipler Yazı: Cem Kayıran Artık müzisyenlerin sahne performanslarından, akıllı telefon uygulamalarına; grup tişörtlerinden, web sitesi

  16. Geleceğin Kusurlu Yetişkinleri: TEENAGE

    İlk günahın sorumlusu olarak görülen “kusurlu yetişkinler”in hikâyesini 20. yüzyıldan alan belgesel Teenage’in yaratıcısı Matt Wolf’la konuştuk.

  17. Beyaz perdenin tek mekâna sıkışmış filmleri

    Bu ay gösterime giren ve tamamı bir arabanın içinde geçen Locke’den aldığımız ilhamla, beyazperdede tek bir mekâna sıkışmış filmler arasında kısa bir gezintiye çıktık.

  18. Tribeca Film Festivali’nden Amerikan Erkek Portreleri

    Geçtiğimiz Tribeca Film Festivali’ni takip eden Merve Kayan, festival programında yer alan üç film üzerinden, Amerikalı erkek kimliğine yapılan vurguya dikkat çekti.

  19. Bu ay ne izlesem?

    Yazın gelmesiyle birlikte salonlarda büyük bütçeli Hollywood yapımları ve yıl boyu festival gezmiş bağımsız filmlerin at koşturduğu vizyonda nefes açıcı bazı filmler bulmak mümkün.

  20. Pegasus'la Daha Çok Yaz İçin 5 Tatil Kaçamağı!

    #yazdeyince aklınıza ne geliyor?

  21. Kızlarımız PepsiCo ile Okuyor!

    Geçtiğimiz Nisan ayında PepsiCo Kurumsal Müdürü Direktörü Didem Sinik ile GAP bölgesinde gerçekleştirdikleri Cheetos Gelişim Merkezleri üzerine bir sohbet gerçekleştirmiştik. O dönem öğrendik ki CGM ile eğitim-öğretim süreçlerine başlayan kız çocukları, bu merkezlerin bir devamı niteliğinde olan "Kızlarımız Okuyor" projesi ile eğitimlerine devam etme şansını yakalıyor. Didem Sisnik bizi kırmadı, bu sayı için de "Kızlarımız Okuyor" projesi ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

  22. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör