Yeni müzie dair mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.


Baths – Ocean Death / Anticon
+ Önceki albümlerinde kendi yaşadığı acılardan ve ölüm temasından ilham alan Will Wiesenfeld, Ocean Death’te de bu geleneği sürdürüyor. Oldukça kırılgan bir vokale eşlik eden ve tadından yenmeyecek olan baslar, kendinizi çok üzgün bir hikâyeyi dinlerken aynı zamanda dans etmek isterken bulmanıza sebep oluyor.
– “Fade White” isimli parça, sıradan bir Washed Out şarkısına benziyor. E.B.
Ocean Death

Tune-Yards – Nikki Nack / 4AD
+ Merril Garbus, kulaklardan vücudun her yerine o kadar hızlı nüfuz edebiliyor ki onun enerjisinden kaçabilmek ne mümkün. Kahvaltıda ne yediğinden bahsederken bile sanat yapan, fantezi dünyasının kapılarını aralayıp fırında pişirdiği kan gibi kırmızı vişneli turtadan bir parçada sizin için kesmeyi ihmal etmiyor.
– Bir fantezi ne kadar az insanla paylaşılırsa o kadar hayal dünyasının bir parçası olarak yaşar. Bu Tune-Yards için artık o kadar da mümkün değil ama bu enerjinin bir gün paylaşılabilir olması kaçınılmazdı… S.K.
Water Fountain

Swans – To Be Kind / Mute Records
+ Michael Gira ve ekibi, The Seer gibi karanlık bir albümün ardından, belki de dinlemesi en kolay Swans albümüyle karşımızda.
– Albümden eksiksiz bir performans alabilmek için odağınızın çok dağınık olmadan müzikte olması lâzım, o zaten bir noktadan sonra sizi bir yerlere götürecektir. C.K.
A Little God In My Hands

Image

AYIN KONSER ALBÜMÜ: Foals – Live at Royal Albert Hall / Warner Music
İngiliz grup Foals’un son albümü Holy Fire sonrası çıktığı turne kapsamında verdiği Royal Albert Hall konserinin görüntülü kayıtları, geçtiğimiz yıl yayınlanmıştı. Bu yıl ise Record Store Day için özel olarak konserin ses kayıtları da ayrı bir albümde toplanarak piyasaya sürüldü. Konserde çalınan şarkılar her ne kadar ağırlıklı olarak Holy Fire’dan seçilse de, grubun bugüne kadar yayınladığı diğer iki albümde yer alan şarkılarla da karşılaşıyoruz. Foals’un kurulduğu günden bu yana geçen süre içindeki müzikal devinimlerini tartışmak yerine âna odaklandığımızda, harikulâde bir ses sisteminin hakkı verilerek çalınmış sekiz parçayı Royal Albert Hall’da yer alan seyircinin heyecanı ve coşkusunu hafifçe paylaşarak dinleyebiliyoruz. A.A.

Movement – Movement / Modular
+ Sydneyli üçlü Movement, minimal davulları, kararlı ve karanlık vokalleri, isabetli lirikleri ve gerektiğinde hiç çekinmeden kullanılan elektrogitar sololarıyla beslenen, synth bazlı bir ilk EP ile karşımızda!
– İlk dinleyişte o kadar hafif ve tatlı geliyor ki, negatif bir yanını bulmak bir hayli zor. A.A.
Like Lust

Sharon Van Etten – Are We There / Jagjaguwar
+ Yıllar bizi yollar boyu kovalarken içindeki tüm kırgınlıklarını örten, öfkesinin yerine koyduğu huzura alışamayan Sharon Van Etten, her albümde biraz daha kendi ayakları üzerinde büyüyor. Her tecrübesi her anısı yekpare bir güzellikte.
– Sevmek/Sevilmek arzusunda bisikletinin pedallarını çeviren on yıl önceki kadından farklı olarak hepsine sahip. Ama sorgulama ve büyüme hep sonsuz bir uçsuz bucaksızlık olacak ve bu biraz canınızı yakabilir. S.K.
Your Love Is Killing Me

TOBACCO – Ultimate II Massage / Ghostly
+ Bu kadar dağınık ve kirli bir dans müziğinin çok fazla benzeri yok, TOBACCO kendi kendine yonttuğu bir disiplini en derinine kadar işlemiş.
– Sabah uyandığınızda duymak isteyeceğiniz ilk şey olmayacağı kesin! C.K.
Streaker

Coldplay – Ghost Stories / Parlophone Records
+ Duygu yüklü ve derunî… Sabah uyanır uyanmaz açıp, kendinize kahve koyun ve hazırlanmaya başlayın. Hem sakinleştiriyor hem canlandırıyor.
– Eski çizgisine dönmüş gibi görünüyor. Fakat pek yumuşak bir geçiş olmamış. Bazen o duygusal bağı kurmakta zorlanıyorsunuz. S.U.
Midnight

Image

AYIN GERİ DÖNENİ: Echo & The Bunnymen – Meteorites / 429 Records
1978’de kurulan Liverpoollu grup Echo & The Bunnymen, en son 2009’da çıkardığı The Fountain albümünden sonra 11. albümleri Meteorites ile geri dönüş yaptı. Meteorites’ta albümün prodüktörü Youth, nam-ı diğer Martin Glover’in etkisi fark edilebilecek derecede. Marilyn Manson, Verve, Cult ve Embrace gibi grupların da prodüktörlüğünü yapmış olan Youth, Meteorites’ın üç şarkısının bestecilerinden biri. Yaz günlerinde fazla ağır kaçabilecek bir albüm olsa da hem şarkı sözleri hem de melodiler ve tonlar kişisel yanlar içeren bir albüm olduğunu sezdiriyor. Zira bir ruh hâlinden öbürüne kolaylıkla geçiş yapabilirsiniz. Meteorites’ı samimî bir albüm kılan da bu. A.T.
Market Town

Plaid – Reachy Prints / Warp
+ Hayal gücünüzü zorlayacak güzellikte melodiler, akıl dolu ince dokunuşlar ve üzerinde çok düşünüldüğü belli olan elektronik altyapılar.
– Bir iki şarkıda fazla detaya inilmiş olması sebebiyle dinlerken biraz yorucu olabiliyor. E.B.
Nafovanny

The Black Keys – Turn Blue / Nonesuch Records
+ Albümün geneline yayılan psikedelik tonlar, melankoliyle karışık hisler uyandırıyor. ‘’Fever’’ kendini Turn Blue’nun diğer tüm şarkılarından ayırıyor ve radyolarda sık duyacağımız mesajını şimdiden veriyor.  
-Albümün giriş şarkısı ‘’Weight of Love’’, Pink Floyd’un ‘’Breathe’’ şarkısına oldukça benzemekle dikkat çekiyor. Bir şarkı yüzünden bütün albümü de taşlamamak lâzım tabiî. A.T.
Fever

Dream Koala – Earth.Home.Destroyed / Bağımsız
+ Temposunu perküsyonun değil de harika synthlerinin belirlediği, temiz gitar riffleriye bütünleşen naif vokalleri dinlediğimiz, özenle oluşturulmuş kaliteli bir EP.
– Hakikî bir hüzün sizi bekliyor olabilir, dikkatli olmakta fayda var. A.A.
Earth

Image

KESİŞİM KÜMESİ: BRIAN ENO NEREDE, BEREKET ORADA
Başlığa bakıp da tüm yazının Brian Eno hakkında olacağını zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Ama yazının başrolünde Brian Eno var, evet. Bu ayın en iyi albümlerinden ikisinin yolu Brian Eno üzerinden kesişiyorsa ustanın adını anmak şart çünkü.

Çeşitli sesler arasında dolaşarak inşa ettiği müziğiyle belli türlerin çok ötesine geçen Owen Pallett, yeni albümü In Conflict’te, yumuşak tınılı gür sesiyle anlattığı kişisel hikâyelerine davet ediyor bizi. In Conflict’in daha ilk andan farkını ortaya koyduğunu söyleyelim. Pallet’ın müziği belki bir öncekine göre daha ağır ama çok daha coşkulu ve güçlü bir tondan yükseliyor. Bunu sadece Brian Eno’ya atfetmek büyük ayıp olur ama albüme pek çok farklı koldan katkıda bulunan Eno’ya özgü seslerin kokusunu albümün tamamında alabiliyoruz dersek de kimse karşı çıkamaz herhalde.

Brian Eno’nun son zamanlarda elinin uzandığı bir diğer proje ise (bir an bile boş durmadığına inancımız tam, değil mi?) Underworld’ün güzel adamı Karl Hyde’la birlikte kaydettiği Someday World. Henüz dinlememiş olsanız bile az önce andığımız isimlerin varlığından ötürü cazibesinden yüzde yüz emin olabileceğiniz Someday World, yeniliklere açık dehaların her şarkıda farklı bir telden çaldığı bir albüm. Bu yüzden albüme tutunmak biraz zor geliyor ilk anda ama Brian Eno ne yapsa kutsaldır, öpüp başımıza koyarız! S.M.
Eno + Hyde – Daddy’s Car

Amen Dunes – Love / Sacred Bones
+ Damon McMahon ya da nam-ı diğer Amen Dunes bu albümü bir gece yarısı karanlığında, gökyüzü ışıklarının denizin üzerini aydınlattığı bir sahil kenarında ve ağaç fısıltıları eşliğinde yapmış olmalı. Her ne kadar doğayla iç içe olsa da bizi kendi karanlığını üzerine örttüğü kırılmış sesiyle buluşturdu.
– Albümü elinizde istediğiniz kadar sallayın, dolaştırın bu bir folk albümü değil. Yakamoz misali parlayan bir şeyler var içinde aceleci olmayın sözlerin yetmediği yerde McMohan’ın sesine kulak verin. S.K.
Lonely Richard

SBTRKT – Transitions / Young Turks
+ EP’nin tamamen enstrümantal olması ve SBTRKT’in müziği üzerinde deneyler yapıyor olması epey sevindirici. Her yaz olduğu gibi bu yaz da birçok festivale konuk olacak olan sanatçı, dinleyicilerini dans ettirmeye devam edecek gibi gözüküyor.
– Bazı şarkıların baştan savma ve bir o kadar da sıradan olması SBTRKT’in yeni albümünden olan beklentilerimizi biraz olsun düşürüyor. E.B.
Hold the Line

Tori Amos – Unrepentant Geraldlines / Universal Mercury Classics
+ Tori Amos’un 14. stüdyo albümü dantel gibi ince ince işlenmiş, her detayına önem verilmiş hissini veriyor. Amos’un sesi ve yeni albümü tam sakin yaz geceleri için
– Art arda çok sık dinlerseniz baygınlık geçirme ihtimaliniz var. A.T.
Wild Way

Image

AYIN TOPLAMA ALBÜMÜ: Django Django – Late Night Tales / Late Night Tales
2001 yılından beri süregelen Late Night Tales kapsamında özel bir toplama hazırlama sırası Django Django’ya gelmiş. İngiliz grup bu toplamada The Beach Boys, Massive Attack, Outcast, TNGHT ve daha birçok farklı müzikal disiplinlere sahip grupları bir şekilde ilişkilendirmeyi başarabilmiş. Gayet yerinde yapılan parça seçimleri ve âni dalgalanmalar yaşanmıyor olması Django Django’nun Late Night Tales toplamasını makul kılan özelliklerden. Sakin bir arkadaş grubu buluşmanızda ya da yorgun bir gün sonrası yaşayacağınız rahatlama seanslarında arkada tınlayacak birşeyler arıyorsanız kaçırmayın. A.A.
Bob James – Nautilus

Sébastien Tellier – L’Aventura / Record Makers
+ Henüz altı ay önce bir albüm yayınlamış olan Tellier, yine fazlasıyla akıcı ve epey çocuksu bir albüm hazırlamış.
– Albümün tamamında sanki tek bir his varmış gibi. Ne iniş var ne çıkış… C.K.
L’Adulte

The Horrors – Luminous / XL Recordings
+ O eski ürkünç hâlinden eser yok şimdi. Daha aklı başında, daha uysal ve daha kaliteli bir The Horrors’la karşı karşıyayız.
– Fazla durağan. Sabrınız yoksa baştan sona dinlemeyin. Mod düşükse ömür törpüsü çünkü. S.U.
I See You

The Antlers – Familiars / Anti Records
+ Geçmiş, geçti. Kapalı camlar ardındaki büyü yerini yalnız bir otel odasında hatalarla yüzleşmeye bırakırken geçmişin sadece sızısı var. “Devam ederken” yola “sadece” kurtulamayacağını (ruhun) “saklarsın”, seninle sonsuza.
– Familiars’la içine melankoli ve fısıltı çöken The Antlers, sert gitar tınılarını ve elektronik müzik çantasını evde bırakmış. Öyle ki içine seveceğiniz ama istediğiniz her an yanınızda taşıyamayacağınız bir hüzün saklamış. S.K.
Palace

Mirah – Changing Lights / Absolute Magnitude
+ Mirah şarkıları müzik türlerinin dışına çıkan nadir sanatçılardan biri. Yeni albümüyle de bu beklentimizi boşa çıkarmadı. Her şarkıda çok farklı altyapılar çıkabilir karşınıza, tek güvenebileceğiniz güzel sesi.
-Albümün hiçbir eksisini bulamamak da bu albümün eksisi… A.T.
Goat Shepherd

  1. Fıtratında var

    Soma cinayetinin ardından, yeni taşeron yasalarıyla işçi güvenliğinin daha da geriletilmesi söz konusuyken, bu sayıda sizlerle bir işçi ölümü hikâyesi

  2. Prune Nourry: Nereden geliyoruz? Nereye gidiyoruz? Biz kimiz?

    Erkek olmadıkları gerekçesiyle dünyaya getirilmemiş bütün kız çocukları, birleşin… İnsan nedir? Hayvan ve insan arasındaki çizgi nerede, nasıl çizilmektedir? Prune

  3. Şevval Kılıç röportajı: Trans cinayetleri politiktir

    Trans cinayetleri basında tek tek örneklerle şahit olduğumuz ve ölümü normalleştirmiş günümüz toplumlarında ciddiyetine tam olarak varamadığımız vakalar. İntiharları ve

  4. 22. LGBTİ Onur Haftası nerdeen nereye sergisiyle başlıyor

    İstanbul LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) Onur Haftası bu yıl 22. yılını kutluyor. 23-29 Haziran tarihleri arasında “temas” temasıyla gerçekleşecek hafta, tüm İstanbul’u LGBTİ’lerin sanat, eğlence ve politikası, kısacası tüm alt-kültürüyle temas etmeye davet ediyor.

  5. 84 yaşında bir dominatrix: Catherine Robbe Grillet

    Fransa’nın en ünlü dominatrixi ve partneriyle İstanbul’u; katılması Schengen vizesi almaktan zor S&M seremonilerini; 84 yaşında bir dominatrix olma.nın peşisıra tampona takılan teneke kutular gibi takırdayan önyargıları ve eşi benzeri olmayan hayatlarını konuştuk.

  6. Art Label Project: Senin Yeteneğin Senin Etiketin

    Bant Mag olarak 2012’de ilki gerçekleştiğinden bu yana takibe aldığımız Art Label yarışması üçüncü kez düzenleniyor. Art Label Project, bağımsız düşünen

  7. Manu Chao der ki…

    Çok da fazla röportaj vermeyen Manu Chao'dan ilham niyetine alıntılar toparladık.

  8. Ekşi Fest 2014

    21 Haziran’da gerçekleşecek Ekşi Fest’in kadrosunda yer alan yerli isimler, festivaldeki STK’lar ve gruplara dair notlarımız burada.

  9. ‘’Müzikle ilişkim biraz kinetik’’: Colin Stetson

    Bir orkestraya bedel saksafon çalışıyla Tom Waits’ten Arcade Fire’a, Bon Iver’a eşlikçi olan Stetson ile Montreal’deyken bir pazartesi sabahı telefonda konuştuk.

  10. Şarkı şarkı 123 ve “Anja” albümü

    123 grubu, 2010'daki "Arve"nin ardından üçleme şeklinde anlattığı öyküsünün son durağı olan "Anja" ile karşımızda. Hikâyeyi bilenler bilir ki, Aksel çocuğunun trende rastladığı Arve'yle birlikte Anja'yla buluşma çabası sonunda gerçek oldu. Şarkı şarkı bu serüvenin bir parçası olmaktan kaçamazdık.

  11. TSU!: Hayatın ta kendisi!

    J. Hakan Dedeoğlu ile, yalnızlığı seven projesi TSU!’nun yeni albümü HMS Angora’nın şerefine, daldık koyu bir muhabbete...

  12. Trip hopun 20 yılı

    Bu yıl şimdiden 90’lar müzik ve kültürü bolca hatırlandı, üzerine düşünüldü. Ancak bu yıl 20. yaşına giren tek hareket Britpop değil. Simon Tucker’ın Louder Than War için kaleme aldığı bu yazıda birçok insanın daha progresif ve önemli olduğunu onaylayacağı bir türü anımsıyor: trip hop.

  13. Hamburger, burritto, sushi üçgeninde Ivan Knight

    Brazzavılle davulcusu, 50’sini devirmiş sörfçü gönül insanı ıvan knıght ilk albümü roaches to cavıar ile feth edecek gönül arıyor.

  14. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  15. Müziğe dair kısalar

    Yakın dönemden şarkıyla bütünlük kurabilen klipler Yazı: Cem Kayıran Artık müzisyenlerin sahne performanslarından, akıllı telefon uygulamalarına; grup tişörtlerinden, web sitesi

  16. Geleceğin Kusurlu Yetişkinleri: TEENAGE

    İlk günahın sorumlusu olarak görülen “kusurlu yetişkinler”in hikâyesini 20. yüzyıldan alan belgesel Teenage’in yaratıcısı Matt Wolf’la konuştuk.

  17. Beyaz perdenin tek mekâna sıkışmış filmleri

    Bu ay gösterime giren ve tamamı bir arabanın içinde geçen Locke’den aldığımız ilhamla, beyazperdede tek bir mekâna sıkışmış filmler arasında kısa bir gezintiye çıktık.

  18. Tribeca Film Festivali’nden Amerikan Erkek Portreleri

    Geçtiğimiz Tribeca Film Festivali’ni takip eden Merve Kayan, festival programında yer alan üç film üzerinden, Amerikalı erkek kimliğine yapılan vurguya dikkat çekti.

  19. Bu ay ne izlesem?

    Yazın gelmesiyle birlikte salonlarda büyük bütçeli Hollywood yapımları ve yıl boyu festival gezmiş bağımsız filmlerin at koşturduğu vizyonda nefes açıcı bazı filmler bulmak mümkün.

  20. Pegasus’la Daha Çok Yaz İçin 5 Tatil Kaçamağı!

    #yazdeyince aklınıza ne geliyor?

  21. Kızlarımız PepsiCo ile Okuyor!

    Geçtiğimiz Nisan ayında PepsiCo Kurumsal Müdürü Direktörü Didem Sinik ile GAP bölgesinde gerçekleştirdikleri Cheetos Gelişim Merkezleri üzerine bir sohbet gerçekleştirmiştik. O dönem öğrendik ki CGM ile eğitim-öğretim süreçlerine başlayan kız çocukları, bu merkezlerin bir devamı niteliğinde olan "Kızlarımız Okuyor" projesi ile eğitimlerine devam etme şansını yakalıyor. Didem Sisnik bizi kırmadı, bu sayı için de "Kızlarımız Okuyor" projesi ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

  22. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör