Son yıllarda sayısı iyice artan İspanya merkezli gitar gruplarını bir tanıyalım.


İspanya deyince akla ilk gelenin Barcelona, Messi, tapas veya Gaudi olmadığı bir dünya hayal etmenizi istiyorum. Kıskanılası festivallere ev sahipliği yapan şehirleriyle İspanya, aslında önümüzdeki yıllarda ismini duyacağımız birçok grubun da ana vatanı.

Avrupa’da müziğin iklimlere göre şekil değiştirdiğini varsayarsak, her bölgenin bir duruşu olduğunu –kabaca– kabul edebiliriz. Psikedelik müziğin, son birkaç yıldır Avrupa’da da boy göstermesine her ne kadar alışmaya başlasak da İspanya’da olaylar biraz farklı gelişiyor. Amerika’nın batısındaki surf ve rock’n’roll, saat farkını göze alıp, atlayıp İspanya’ya doğru göçe başlıyor. Göçün etkisinde kalan bazı isimleri bir süredir biz dinliyoruz. Siz de dinleyin istedik.

Image

Hinds (eski Deers)
Madridli, enerjisi tavan yapan dört genç kızdan meydana gelen Hinds’in sadece fotoğraflarına bile bakmanız dediklerimi anlamanıza yetecek. Yakın zamanda isimlerini “Deers”tan “Hinds”e değiştirmek zorunda kalan dörtlü, Madrid’in müzik anlamında kendilerine ilham verdiğini her fırsatta dile getiriyor. Bol gitarlı, hareketli ritimli şarkıları ve sizi 70’lere götüren vokalleriyle âdeta dinleyeni hemen içine alıyor. Cairo Records’dan yayınladıkları Demo isimli EP’leriniyse bir diğer Madridli grup olan The Parrots’tan arkadaşları Diego Garcia üstlenmiş. Açıkçası bu kızları sevmemek elde değil.

http://hinds.bandcamp.com/


Parrots
Diego, Dani ve Alex’in rock’n’roll yapmak için doğduğunu anlamanız için bir şarkılarını dinlemeniz yeterli olacaktır. Madrid’den çıkan enerji dolu grupları gördükçe insanın gerçekten şehirle ilgili fikirleri değişebiliyor. Bachelor Records’tan çıkan EP’lerine ve daha henüz koca bir albümleri olmamasına rağmen Avrupa’da küçük küçük bir sürü konser veren Parrots, yakında SXSW’de de boy gösterecek. Aslında size İspanya’da bir şeyler oluyor derken kastettiğim tamamen Parrots’ın yaptığı müzikti. Geleceklerini görür gibiyim ve sonuna kadar peşlerindeyim!

http://theparrots.bandcamp.com


Mourn
Captured Tracks’in yeni gözdesi Mourn, PJ Harvey özleyenler için resmen ilaç gibi bir grup. Barcelonalı dörtlünün, kendileriyle aynı ismi taşıyan albümlerinde öne çıkan iddialı vokalleri şimdiden gelecek vaat eden gruplar arasında gösterilmeleri için yeterli oldu. Gruptaki elemanların en büyüklerinin 18 yaşında olduğunu düşünecek olursak, bu kadar etkileyici bir müziğe imza atmaları, kesinlikle yetenekli olduklarının en büyük göstergesi. İspanya kökenli grupların sahip çıktığı rock’n’roll ve gitarların bu kez biraz daha asi bir vokalle buluştuğunu görebiliyorsunuz. Canlı canlı izlemenizi, sorgusuz sualsiz tavsiye edeceğim gruplardan biri kesinlikle Mourn.

http://www.capturedtracks.com/?ct_artist_page=mourn

Margarita
Aslında dört yıllık bir aranın ardından geri döndükleri kendi isimlerini taşıyan albümleriyle yeniden ortaya çıkan bir diğer Madridli grup da Margarita. Dört yetenekli ağbinin İspanyolca şarkılar yazdığı grup, son dönemde duymaktan keyif aldığım yüksek tempolu gitarlara ve davullara da albümde bolca yer veriyor. Biraz daha punk’ı sahiplenen yapılarıyla yer yer Vampire Weekend’e benzetilseler de bağımsız müzik dinleyicileri için de yeni bir keşif olabilir. İspanyolların punk’a olan düşkünlüklerini göz ardı etmemeniz gerektiğini Margarita dinleyince eminim ki anlayacaksınız.

Margarita


Mujeres

Aslında yazı boyunca sanırım tek torpil geçeceğim grup Mujeres olacak. Dinlediğim ilk günden beri ne zaman keyifli bir ânım olsa Mujeres’le taçlandırıyorum. Barcelona’dan “bana göre” çıkmış en iyi rock’n’roll ve garaj sedasını ortaya koyan grubun yeni albümününse eli kulağında. Sones’ten yayınladıkları üç albümde de birbirinden başarılı çalışmalara imza atan Mujeres, önceki yıllarda birçok Avrupa festivalinde de yer almıştı. Gerçekten gitarların birbiriyle uyumu karşısında kimsenin dans etmekten kendini alabileceğini pek sanmıyorum.

http://mujeres.bandcamp.com


Ruinas

Yazının başından bu yana bahsi geçen gruplardan biraz daha sert bir müziği tercih eden Ruinas, Barcelonalı bir heavy pop grubu. Grubun daha önce yayınladığı beş albümü ve çeşitli EP’lerin ardından, yeni albümü de 2014 sonlarında yayınlandı. Ruinas’ı merak edenler için izleyebilecekleri en yakın festival Primavera Sound. Heavy popun hakkını cayır cayır gitarlarla verirken, zaman zaman bpm’i düşürmeyi ihmal etmeyen Barselonalı ekip, David Gedge’i andıran vokalleriyle ilk dinleyişte dikkat çekiyor.

http://lasruinas.bandcamp.com


Sueques

Daha ocak ayında taptaze albümünü yayınlayan Barcelona ekibi, birçok indie grubunu aratmayacak vokalleri ve dinleyeni yakalayan ritimleriyle bence bu sene birçok yerde ismi geçecek bir grup olacak. Üç kız ve bir erkekten oluşan grubun şarkıları İspanyolca. Aslında herkesin çok da alışık olmadığı İspanyolca şarkı kavramına müzikleri sayesinde kolayca ayak uydurabilirsiniz. Eğer merak ederseniz keyifli videolarına da göz atmanızı tavsiye ediyorum. Yeni yılda kendilerine armağan ettikleri üçüncü albümleri Educacio Fisica’yı, ben sık sık dinliyorum. Siz de dinleyin.

http://lessueques.bandcamp.com


Refree

Bu ara sessizliklerini korusalar da son albümleri Nova Creu Alta ile tarzlarını ortaya koymuş ve bu kez synthlere yer veren bir İspanyol grupla bizi başbaşa bırakmışlardı. Barselonalı ikili Refree’nin şarkıları, İspanya müzik dünyasının ritimlerini daha çok barındıran ama günümüzdeki daha popüler enstrümanlarla uyarlanmış şarkılarla dolu. Refree’den haber bekleyeduralım, bu boşluğu grubun daha önce yayınladıkları albümleri ile kapatmaya bakalım!

http://www.refreeweb.com


Migala
İspanya’dan çıkma gruplardan bahsederken, Migala’ya yer ayırmamak ayıp olurdu diye düşünüyorum. (Arada başka atladıklarım da var ama Migala’yı kayırdım diyelim.) 2014 yılında bir Best of albüm yayınlayan ve kendini yeniden hatırlatan Migala, aslında bilmeyenler için bir mâbet, bilenler için de saygı duyulası bir grup. 90’ların ortalarında deneysel post-rock adına İspanya’dan çıkan en sağlam gruplardan biri olan Migala dinlemeyenler için bu hatırlatma umarız ki işe yarar. Diskografilerine göz atınca aslında yapabildikleri tek müzik türünü icra etmediklerini ve dahası olduğunu da göreceksiniz.

http://migala.bandcamp.com


Punsetes
Gitar çalmanın keyifli bir şey olduğunu ve çok çalarken çok eğlendiklerini keşfetmeleriyle birlikte hemen grup kuran Punsetes elemanları, indie rock tınılarını barındıran ve İspanyolca sözler yazıkları şarkılarıyla son olarak kasım ayında bir albüm yayınladı. İlk albümünü 2009 yılında yayınlayan ekibin toplamda dört albümü var. Genelde Barcelona’dan çıkan birçok müzik grubuyla benzer ritimlerde gezinen Punsetes’i dinlememek için hiçbir şart kabul etmiyoruz.

http://www.lospunsetes.com

  1. İdealize edilen çekiciliğe ulaşmanın gerilimleri: Erik Mark Sandberg

    Sandberg’in tüylü, göz alıcı ve hüzünlü sanatının asıl meseleleri, evrimi ve yaratım süreci...

  2. Görmeyi bilene güzellik bedava: Göksu Gül

    13 Mart'ta BLOK Artspace'de açılacak olan ilk solo sergisi Bedelsiz öncesi Göksu Gül’le bir sohbet.

  3. “Kadınlar savaştan özgün biçimlerde de etkilenir” – Barış İçin Kadın Girişimi

    Kobanê ve Şengal’le dayanışma amacıyla “Paylaşmaya Ben De Varım” kampanyasını başlatan Barış İçin Kadın Girişimi’nden Ayşe Toksöz’le 8 Mart Dünya

  4. Tabiatın gereği birazcık garipsen: Baby Dee

    Bir zamanlar ağaçlara fısıldayan Baby Dee'nin hayat boyu sürdürdüğü farklı kariyerler gibi "değişim"den ilham alan müziği...

  5. Her şey döngüsünü tamamlar: Earth

    Earth'ün acımasızca yükselen sesi ve çok sevdiği döngüleri.

  6. Surf ve rock’n’roll’un İspanya’ya göçü!

    Son yıllarda sayısı iyice artan İspanya merkezli gitar gruplarını bir tanıyalım.

  7. El emeği göz nuru, İleri Fantezi: Levni & Sloth Pallas

    Tektosag'ın bastığı ilk plak ve ona eşlik eden ileri fantastik klip, Levni & Sloth Pallas'ın apartman avlusundaki kimya deneylerinin ardından bizle buluştu.

  8. Şarkı şarkı Ağaçkakan ve Fernweh RX albümü

    Ankara sokaklarına dadanan bir Godzilla ya da masa tenisinde tek kutuplu bir müsabaka... Ağaçkakan'ın Fernweh RX'inin gizemi çözüldü diyebiliriz.

  9. Atmosferik sineması ve akıcı sohbetiyle Guy Maddin ile bir buluşma

    Geçtiğimiz ay !f İstanbul kapsamında Türkiye’deki hayranlarıyla buluşan Guy Maddin’le, atmosferik sinemasının kapılarını aralamaya çalıştığımız bir sohbet gerçekleştirdik...

  10. Mert Fırat ve İlksen Başarır ile: Bir Varmış Bir Yokmuş üzerine

    "Başka Dilde Aşk"tan bu yana beraber ürettikleri işlerle Türkiye sinemasının dikkat çeken isimlerinden olan yönetmen İlksen Başarır ve oyuncu/senarist Mert Fırat'tan bu ay gösterime giren "Bir Varmış Bir Yokmuş" üzerine.

  11. Çiçek Kahraman’la Bütün Mahalleli Duysun

    Bu sene 14. Uluslararası !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde Sanat Hayat İçindir! etkinliği kapsamında kurgu yaptığı filmlerden tanıdığımız Çiçek Kahraman’ın Bütün Mahalleli Duysun isimli video yerleştirmesi Salt Beyoğlu’nda ilk seyircileri ile buluştu.

  12. Birdman’in hatırlattığı 20 filmle beyazperdede oyuncu buhranları

    Geçtiğimiz ay en iyi film dahil dört dalda birden Oscar’ı kucaklayan Birdman, !f İstanbul’daki prömiyerinin ardından nihayet vizyona girdi. Bunu fırsat bilip, beyazperdede arızalı oyuncu karakterleri merkez alan filmlere odaklanmak ise boynumuzun borcuydu.

  13. Istırap, kentsel dönüşüm ve bizim çocuklar: Çekmeköy Underground

    Belgesel filmleriyle tanıdığımız yönetmen Aysim Türkmen’in ilk uzun metrajlı filmi Çekmeköy Underground’un bu ay gösterime girmesini bahane ederek, Türkmen’e filme dair merak ettiklerimizi sorduk…

  14. En iyi usûl eski usûl: Popolo Press

    Seyahatler sırasında keşdefilen "o dükkân"lardan biri olan, Montreal'deki Popolo'nun yaratıcısı, sahibi ve çalışanı Kiva Tanya Stimac ve baskı atölyesinde hangi yöntemleri neden kullanmayı tercih ettiği...

  15. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler