Kataloğunun sınırlarını her daim genişletmeyi alışkanlık edinen İngiliz plak şirketi Ninja Tune’un odağını nu-jazz ve downtempo elektronik prodüksiyonlara yönelttiği 2000’lerin başlarında, ilk albümlerini bu etiketten yayımlamıştı Fink. Şarkılarındaki dingin ritimler, gökyüzünü kaplayan bulutların arasından süzülen akustik gitar tınıları ve günlük hayata dair mecazlı ama içten sözleriyle; filizlendiği ormanın içinde nadir rastlanan bir tür intibası yaratıyordu. Cornwall’da doğmuş ve gençlik yıllarını kulüp kültürünün kalbinde, yer yer DJ’lik yaparak geçirmiş bir müzisyen olması da Ninja Tune ekürisiyle yakınlığına ilişkin fikir verebilir.

Bonobo, Amy Winehouse, John Legend gibileriyle ürettiği yılları film müzikleri, sahne prodüksiyonları için yapılan besteler ve kabarık bir diskografi takip etti. Bu süre zarfında Ninja Tune bünyesinde R’COUP’D isimli bağımsız etiketi hayata geçirdi, durmak bilmeden üretti.

Birçok müzisyenin kendi geçmişini anımsamaya, tozlu raflarda kalan albümleri, hard diskleri yeniden karıştırmaya vakit bulduğu küresel pandemi sürecinin ardından Fink için de bir zaman yolculuğuna çıkma zamanı geldi. 2021 yazının sonlarında yayımlanan IIUII, 2005-2015 yılları arasında kaydedilmiş bazı “özel” parçalara yeniden nefes katıyor. “Blueberry Pancakes”, “Maker”, “Pills In My Pocket” gibi parçaları, bugünün Fink’i yeniden kaydetmiş. Bu nostalji atılımının nasıl ortaya çıktığını, neler hissettirdiğini ve hatırlattığını anlatmak üzere; sözü Fink’in esas kişisi Fin Greenall’a bırakıyoruz.  

IIUII ismi nasıl ortaya çıktı

“Albümün adı It Isn’t Until It Is (Olana kadar olmamıştır). Menajerimin ortaya attığı bir ifadeydi. Nitekim bu albümü bir konsept olarak beraber hazırladık ama bir isim bulamadık. “Best of” ya da en iyi hitlerimizi topladığımız bir albüm değil, çünkü zaten hiç hit bir parçamız olmadı. Daha çok kendini yansıtan bir şey, hatıralar geçidi gibi… O âna kadar bulduğumuz tüm isimler çok berbattı. Sonra menajerim, önce ‘bir kitap tamamlanıncaya kadar yoktur, önce yoktur, sonra var olur’ dedi. Kariyerim hakkında konuşacaksak bu bir şarkı ya da şarkı sözü olabilir. O sebeple uygun gibi göründü. Sonra sadece harfler olacak şeklinde birleştirdik. Bana görsel olarak bir kamyonun arkasını çağrıştırıyor, 2 lastik gibi. IIUII sanki grubun 4 ana üyesi ve sen gibi. I, beni, Guy’ı ve Tim ile Sumit’i temsil ediyor. Biz bu işin içinde birlikteyiz, sen de bunun ortasındasın. İçindeki psikolojiyi ve ne kadar güzel olduğunu da görüyorsun. Bunu düşünmek çok zamanımı aldı.”

Geriye bakmaya dair

“Kendi geçmişime bakma isteği, pandemiden önce doğdu. Uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi çünkü 2019’da solo akustik bir ABD turnesi yaptım. Bu da bir sürü nedenden dolayı oldu: Biri ben istediğim için, diğeri de bildiğiniz gibi ABD turneleri gerçekten pahalı olduğu için. Ama gezmeye ve herkesi tekrar görmeye de ihtiyacım vardı. Ben de turneye tek başıma çıktım ve yeni bir set oluşturmak zorunda kaldım. Bloom Innocent albümünün turnesini yapmıyordum. Bu bir albüm tanıtım turnesi değildi, sadece insanlara hâlâ yaşadığımı hatırlatmak için bazı konserler verdim. Turne için bir grup eski parçayı akustik olarak yeniden düzenlemem gerekti, bu sırada harika zaman geçirdim, yaptığım şeyleri gerçekten sevdim. Yıllarca büyük bir grupla birlikte çaldıktan sonra Sort of Revolution albümünü akustik çalmak ve ‘Looking too Closely’ gibi şarkılar üstünde tekrar çalışmak harikaydı. Ben de turneden dönünce ekibe şöyle dedim: ‘Çocuklar, bu harikaydı. Bunu yapmalıyız… Yayımlamalı mıyız bilmiyorum ama kesinlikle bir stüdyoya girmeli ve tüm bu eski şeyleri yeniden kaydetmeliyiz. Bütün bu yeni versiyonları çalıştım ve kulağa harika geliyorlar.’”

Albümdeki şarkı seçimi hakkında

“Dinleyicilerimize sorduk: ‘En sevdiğiniz parçalar hangileri, hangi parçaları yeniden yapmamızı istersiniz?’ Spotify araştırma havuzundan ilk 5’in ne olacağını az çok biliyorduk. Bunlardan bazıları ‘Maker’ ve ‘Pills in my Pocket’tı fakat bazı eskiler gibi birkaç sürpriz de vardı. Aslında bir ‘Best Of’ yapma fikriydi. Sadece bir sürü eski parçayı yeniden düzenlemeden ve yeni bir ürün ortaya koymadan yapılan, her zaman yaptığımız şeydi… ‘Best Of’un her zaman süper sıkıcı olduğunu düşünürüm. En iyi parçaları alıp, şimdi, canlı olarak yeniden kaydetmek, hatırlamayı sevmenin, geriye bakmanın ve üzerine güzelce düşünmenin; bir yandan da müziği bu iç sesle güncellemenin bir yoluydu. Bunların arasından el atmayacağımız, ‘dostum, o artık ben değilim’ diyen birkaç şarkı var. Evet, bu eski şarkılarla bir ilişki başlatmanın güzel bir yolu. Umarım bu şeyleri seven dinleyenler… Eskileri daha iyi versiyonlarla değiştirmeye çalışmıyoruz ya da ‘Bu daha iyi’ demiyoruz. Sadece her ihtimale karşı burada bir de alternatif var.”

“Şarkının kendisi aslında 20, 15 ya da 10 yıl içinde hiç değişmedi. Sözleri, melodisi, yapısı, temposu, akorları vs…. Ama siz değişiyorsunuz. Peki, yıllar içinde tamamen değişen bu bilgileri nasıl filtrelersiniz?” 

Şarkıların geçirdiği dönüşümlere dair

“Klişe olacak ama bir sanatçı olarak eski albümlerinizi dinlediğinizde (ki bunu hiçbirimiz yapmıyoruz, dayanamıyorsunuz çünkü), ‘Aman tanrım, sesim çok genç’ veya ‘Aman tanrım, çok saftık’ gibi düşüncelere katlanamıyorsun. Ya da eski şarkılarınla garip ilişkilerin oluyor. Bu yüzden geri dönüp yeniden kaydetmek ve ‘Tamam şimdi o zamanların şarkılarını yapıyorum. Artık daha iyi şarkı söyleyebiliyorum, daha iyi çalabiliyorum, daha aklı başında ve hiç olmadığım kadar daha benim.’ diyebilmek güzel oluyor. 15 yıldır turneliyoruz. Bir şeyler öğrenmiş olmalıyım. Çünkü şarkı her zaman varlığını farklı formlarda koruyor. Hatta o zamanlar kaydettiğiniz, yapabileceğinizin en iyisi ve o anda istediğiniz her şeyin olduğu bir versiyon da var.  Ama şarkının kendisi aslında 20, 15 ya da 10 yıl içinde hiç değişmedi. Sözleri, melodisi, yapısı, temposu, akorları vs…. Ama siz değişiyorsunuz. Peki, yıllar içinde tamamen değişen bu bilgileri nasıl filtrelersiniz? Evet, bu şarkılarda farklı alanlara farklı duygular katmak için daha fazlasını verebileceğiniz, daha fazlasını alabileceğiniz veya daha fazlasını itebileceğiniz ya da çekebileceğiniz anlar buluyorsunuz. Ve evet bu süreci sevdim, gerçekten çok sevdim.”

“Ne zaman sahnede şarkı söylesem, şarkıyı söylediğim o orijinal yere gitmek zorunda kalıyorum. Bunu başkalarında da çok görüyorum. Bu yüzden derinlerde gezinen sanatçılar, seyirciyle hiç konuşmuyorlar veya onlara şakalar yapmıyorlar.”

Şarkılar eski hatıraları da beraberinde taşıyor mu? 

“Bellek katmanı benim için çok ilginç. Gerçekten ne zaman sahnede şarkı söylesem, şarkıyı söylediğim o orijinal yere gitmek zorunda kalıyorum. Bunu başkalarında da çok görüyorum. Bu yüzden derinlerde gezinen sanatçılar, seyirciyle hiç konuşmuyorlar veya onlara şakalar yapmıyorlar. Bir şarkı için, kız arkadaşımla ayrıldığımız 2002’ye geri dönüyorum. Bu, yeni hatıralar bulma meselesi değil; sadece bu parçaları çalarken yıllar içinde yaşadığımız yerlerin eski hatıralarını anımsamakla ilgili. O âna geri döndüğünüz eski bir parçayı çalmayı düşündüğünüzde neredeyse bir kas refleksi olur. Uzun yıllar boyunca eski bir dost gibi yaşıyorsunuz bu kas refleksiyle. Eski bir fotoğrafa bakar gibi, ‘Evet, bunu hatırlıyorum’ diyorsunuz ama hepsi zihninizde.”  

Fink’in rüyalarını süsleyen iş birliği

“Amy Winehouse ile çalışmak harikaydı. John Legend ile çalışmak inanılmazdı. Ancak beraber çalışmak istediğim fakat fırsat bulamadığım kişi D’Angelo. New York’ta bir otel odasında iki hafta boyunca onun gelmesini bekledim, ama gelmedi. Belli ki yalnız değilim, bu çok özel bir kulüp değil. Black Messiah tam anlamıyla olağanüstü bir albüm. Özgeçmişimde D’Angelo’nun olmasını isterdim. Çünkü düşününce Amy, John ve Dee, muhteşem bir üçlü oluyor. Vazgeçilmez bir kombinasyon oluşturuyorlar.”

IIUII sahneye nasıl taşınacak?

“Bu kayıt için yapacağımız turne için orijinal üçlüye geri dönüyoruz. 2006 ve 2007’de yaptığımız gibi trio olarak sahneye çıkıyoruz. Bu çok heyecan verici. Bir yandan sahneye sadece üç kişi çıkmak çok çıplak hissettiren bir şey ama böyle düşünmek de güzel. Yani bu bizim için bir nevi terapi. Fink’in ilk 10 yılı o kadar eğlenceli geçti ki, o zaman gerçekten düşünme şansımız bile olmadı. Bu albüm için geri dönüp 2005-2015 aralığını gerçekten anlamda yeniden ziyaret etmek bir fırsat oldu.”

Ufukta yeni bir albüm var mı?

“2023’te yeni bir Fink albümü olacağından oldukça eminim. Sanırım kasımdan ocak ayına kadar yazacağım. Kendimi kilitleyeceğim ve yeni bir Fink albümü yapacağım. Ama ne hakkında olacak ve kulağa nasıl gelecek… Tanrım, hiçbir fikrim yok!”

Çeviri: Cerensu Bartu 

  1. Peter Kennard 50 yıldır fotoğraf bozuyor ve liderlerin tadını kaçırıyor

    Fotomontajlarıyla 50 küsur yıldır hem müzelerde hem eylemlerde olan meşhur sanatçı Peter Kennard’ın hâlâ üretmesi önemli olabilir. Ama kendini genç kuşağın yanında konumlandırması çok daha önemli. BM iklim zirvesi COP26 ile eş zamanlı göstereceği yeni enstalasyonuna hazırlanırken Kennard’la çevrimiçi ortamda karşılıklı bir çay içtik.

  2. 6 derece uzak teorisinden ilhamla 8 fotoğraf sanatçısı

    Cansu Yıldıran, Cemre Yeşil Gönenli, Devin Yalkın, Aino Väänänen, Civan Özkanoğlu, Ekaterina Solovieva, Ege Kanar ve Cemil Batur Gökçeer, görsel hikâyeleştirme diyarlarından bildiriyor.

  3. Deviantart’ın altın günlerinden hipertüketici algoritmalar devrine

    Meme’lere sadece mizah aracı olarak değil minik dijital bilgi paketçikleri olarak bakabilir miyiz? Şitposting sadece bir trollük yöntemi değil de neredeyse Dadaist bir post-internet tepkisi olabilir mi? Sanatçı Bora Akıncıtürk’le Mehmet Ekinci, internete özgü kültürel formlar ve akımlar üzerine bir muhabbete oturdu.

  4. Canlı müzik geri dönerken ekolojik kriz ve COVID bize neler söylüyor?

    Devasa miktarda karbon salımıyla küresel ısınmaya çanak tutan müzik sektörünü yeni normalimiz çerçevesinde nasıl iyileştirebiliriz? Venüler, festivaller ve turneler kapsamında “canlı” müziğin sürdürülebilir dönüşümü için yapılabileceklere bakıyoruz.

  5. Playlistlere yeniden kulak vermek ve dinlemeyi geri kazanmak

    Reklamcılık ve pazarlama stratejilerinin dışında kalan, dinleyicisini ve elbette sanatçıları pasifize etmeyen kataloglama/listeleme yöntemleri bulma hayali çok mu naif?

  6. Hissettirdikleri ve öğrettikleriyle The Velvet Underground

    Yeni Todd Haynes belgeseli sağ olsun, 2021 sonbaharına The Velvet Underground nostaljisi hâkim... Bugünlerde yeni albümlerini yayımlamış üç müzisyenden, grubun kendileri için ne ifade ettiğini kelimelere dökmelerini istedik. İşte Vanishing Twin, Anika ve Shannon Lay’den The Velvet Underground mektupları.

  7. Aklımdakiler: Islandman

    “Bizden önceki ve sonraki nesil arasında köprü görevindeyiz. Y kuşağı olarak görevimiz.”

  8. Anika’nın kendine tuttuğu aynada hepimizden yansımalar var

    Hem edebi hem sonik üslubuyla duyarlı ve her birimizle konuşmaya çalışan, beraber sorgulamaya çağıran “Change” albümünü irdelemek üzere Anika’ya bağlandık.

  9. Nene H hedonizmin değil, dürüstlüğün peşinde

    “Partilemeyi sadece hedonizm olarak görmeyen, bu ortamı kendileri için güvenli ve kendilerini ifade edebilecekleri bir alan olarak gören insanlar var. Ben de buna hizmet etmeye çalışıyorum açıkçası.”

  10. Bir piyanistin galaksi rehberi

    Ardı ardına yayınlar, tarzlar ötesi yaklaşım, rengârenk bir palet. Bize biraz anlatsana Çağrı Sertel.

  11. Müzik sayesinde yeniden bağ kuran iki kardeş ve Hermanos Gutiérrez ruhu

    Hermanos Gutiérrez şarkılarının; kronik uykusuzluğa deva olan çarkıfelek çiçeği çayından sıkı bir bardak içmişsiniz gibi bir etkisi var. Üretim pratikleri ve müzikal geçmişlerinin detaylarını Gutiérrez kardeşlerden dinleyelim.

  12. Fink ile “her ihtimale karşı” bir alternatif nostalji seansı

    Fink’in esas kişisi Fin Greenall, “IIUII” isimli nostalji atılımının ortaya çıkışını anlatıyor: “Ne zaman sahnede şarkı söylesem, şarkıyı söylediğim o orijinal yere gitmek zorunda kalıyorum. Bu yüzden derinlerde gezinen sanatçılar, seyirciyle hiç konuşmuyorlar veya onlara şakalar yapmıyorlar.”

  13. Tekel müziği

    Bugünün egemen sınıfları kültürün bütününe ya meta ya da eğlence muamelesinde bulunuyor. Bizler iki tanımlamayı da kabul etmemeliyiz.

  14. 8 görüntü yönetmeniyle konuştuk

    Üretim süreçleri nasıl işliyor? Yönetmen ile verimli bir iletişim süreci nasıl yürütülüyor? Ne gibi durumlarda inisiyatif kullanıyorlar? Teorik eğitimin gerekli olduğunu düşünüyorlar mı? Kalpleri pelikül mü dijital için mi atıyor?

  15. Céline Sciamma ile çocukluğun duygusal yoğunluğu ve “Petite Maman” üzerine

    “Ortaya çıkan işin çocukluk deneyimiyle uyumlu olduğunu umuyorum.” Hattın öbür ucunda, son filmi “Petite Maman”a dair sorularımızı yanıtlamak üzere Céline Sciamma var.

  16. A’dan Z’ye The Sopranos

    “The Many Saints of Newark” gündeminden hareketle: Katı senaryo kurallarından Emmy karnesine, “Sıkı Dostlar” ile görünmez bağlarından kendine has jargonuna, bir “The Sopranos” sözlüğü.

  17. Ozan Açıktan’ın 90’ları ve “Geçen Yaz” ile “Neyi unutmak istemezdin?” seansı

    Ozan Açıktan’la çok da bir şeyini özlemediğini söylediği 90’larda geçen son filmi “Geçen Yaz”ı konuştuk. Filmden 90’lara dair detayları sorduk ve bize kişisel tarihindeki yerlerinden bahsetmesini istedik.

  18. Nefretin büyüsü ve “hate-watching” dedikleri

    Seyir deneyiminizin aniden nefret duygusuyla yoğrulduğu, izlediklerinden kopamadığınız gibi duyduğunuz nefretten de istemsizce zevk almaya başladığınız oluyor mu? Evet, muhtemelen hate-watching’in büyüsü altındaydınız.

  19. 80’lerden bugüne video nasty: Neydi, ne oldu, ne olacak?

    Prano Bailey-Bond'un ses getiren “Censor”ını vizyonda izlemişken dünü, bugünü ve yarınıyla “Video nasty 101” dersi.

  20. Sinema alanında HIV anlatılarının seyri

    İhmalkârlık politikalarından ortak mücadelelere ve umutta kenetlenmelere.

  21. Sınırları belirsiz karakter müzesi “Cryptozoo”, artık “bizlerin”

    MUBI kataloğuna eklenen “Cryptozoo”nun yaratıcısı Dash Shaw’la, prodüksiyon süreci, karakterlerin ardındakiler ve güncel bağımsız animasyon sektörüne dair bir sohbet.

  22. “Dune” evreni hakkında sıkça sorulmayan sorular, bölüm 1

    Başlangıç noktamız Frank Herbert'ı bu kült uzay sagasını yazmaya iten motivasyonlar: Uzay operası nedir? “Dune”, kahraman figürüne nasıl yaklaşıyor? Bir bilim kurgu sagası için ekoloji neden önemli? Arapça terminoloji nereden geliyor?

  23. “Dune” evreni hakkında sıkça sorulmayan sorular, bölüm 2

    “Dune”un zaman çizelgesini anlamak için bir beyin fırtınası. Matematik dehası, zırh tasarımcısı Holtzman kimdir? Butleryan Cihadı neden önemli? Yapay zekâ olmayan bir evrende galaksiler arası yolculuk nasıl mümkün?

  24. “Dune” evreni hakkında sıkça sorulmayan sorular, bölüm 3

    “Dune”un politik yapısı evrende nasıl bir düzen yaratıyor? 3 büyük aile ne zaman kuruldu? Bene Gesseritler nasıl yeteneklere sahipler? Çöl solucanlarının baharat Melange ile alakaları ne?

  25. Künye

    yayın imtiyaz sahipleri ve etkinlik direktörleri Aylin Güngör [email protected] J. Hakan Dedeoğlu [email protected] yayın ve proje danışmanı Ekin Sanaç [email protected]