Elliot Page’in hayatını değiştiren film

Dünya değişip dönüştükçe politik hareketlerin yankıları daha fazla hissediliyor, nihayetinde artan farkındalık duygusu -her şey gibi- sinema ve televizyon endüstrilerine de yansıyor. Temsil edilme hakkının, görünürlüğün gücünün politik doğruculukla uzaktan yakından alakası olmadığına; ayrıcalıklı gruplardan olmayanlar için neredeyse hayati önem taşıdığına çokça şahit oluyoruz. Geçtiğimiz gün LGBTİ+ hakları odaklı bir sivil toplum kuruluşunun etkinliğinde konuşan Elliot Page de tam olarak bu noktaya dikkat çekiyor.

Çocuk yaşlardan bu yana inşa ettiği kariyerinde Juno’dan Inception’a, X-Men serisinden The Umbrella Academy’ye ses getiren duraklar barındıran Elliot Page, geçtiğimiz aralık ayında trans olarak açılmış; bu sürecin kendisini nasıl hissettirdiğini tesiri yüksek bir mektupla açıklamıştı. Deneyimlerini dile getirirken kullandığı cümlelerden biri “Bunları yazabildiğim, burada olduğum ve hayatımın bu noktasına ulaştığım için kendimi şanslı hissediyorum.” olmuştu.

Outfest kuruluşunun festival kapanış gecesinde başarı ödülü alan oyuncu, “Bir çocuk ve bir genç olarak rastladığım çeşitli temsiller olmasaydı ki çok az şey vardı, bunu yapabilir miydim bilmiyorum.” diyerek medyadaki görünürlüğün kişisel deneyimlerindeki etkisine parantez açtı. Page, 15 yaşındayken, televizyonda But I’m a Cheerleader’a (1999) denk geldiğini; ailesine lezbiyen olarak açılmasının ardından “dönüşüm” kampına yollanan bir ponpon kız hakkındaki bu filmin hayatını değiştirdiğini söylüyor. Temsilin ne kadar önemli olduğu ve kaç hayat kurtardığı hakkında yeterince konuşmadığımızı düşündüğünü de ekliyor.

Bu arada Umbrella Academy’nin çekimleri de hız kesmeden devam etmekte. Page’in Instagram hesabından paylaştığı, “Neredeyse bitti.” yazan bir gönderi; yakında bir yayın tarihi ve fragmana kavuşacağımıza dair işaret olarak yorumlandı.