Gevende, başkarakterinin sembolik bir kapital devi yıkmak üzere yola çıktığı distopik, atmosferik ve epey de karanlık bilgisayar oyunu Monochroma’nın müziklerini hazırladı. Grubun bu yeni soundtrack albümüne dair Ahmet Bilgiç’le konuştuk.  


Şimdiye dek yayınladığı Ev ve Sen Balık Değilsin ki albümleriyle kendine özgü bir tını yaratmanın peşinde olduğunu kanıtlayan ve müziğinde farklı katmanlara, fikirlere yer vermeyi alışkanlık hâline getiren Gevende yine eşine az rastlanır bir projeyle karşımıza çıktı. Nowhere Studios’un uzun zamandır üzerine çalıştığı, atmosferik ve epey de karanlık bir oyun olan Monochroma’nın müziklerini Gevende hazırladı. Söz konusu soundtrack albüm dijital platformlarda geçtiğimiz ay içerisine yayınlandı. Gruptan Ahmet Bilgiç’e hem albümün hazırlık süreci hem de Gevende’nin bundan sonraki yolculuklarıyla ilgili merak ettiklerimizi sorduk.

Image

Bildiğim kadarıyla Monochroma’nın yapımcıları, oyunu Sen Balık Değilsin ki albümünü dinleyerek kurgulamış. Bir müzisyen olarak bu sizi nasıl hissettirdi merak ediyorum. Müziğin kayıtlı formuyla alınan-satılan-tüketilen bir ürün olduğu bu dönemde, böyle bir haber almak size nasıl hissettirdi? Oyunun tüketim toplumu eleştirisi içeriyor oluşu da bu anlamda göz ardı edilemeyecek bir detay.
Yaptığınız şeylerin hiç bilmediğiniz, tahmin etmediğiniz yerlere dokunduğunu gördüğünüzde daha da sarılıveriyorsunuz her değere; başta saz arkadaşlarınıza…

Nowhereciler bize ilk geldiklerinde mevzuyu – atmosferi tam olarak hissedememiştik, daha eskizdi her şey. Biz de onlarla beraber geliştirdik müzikleri, oyunun yapım sürecinin büyük bir kısmına dâhil olduk ve sonunda sountrack albüme kadar gitti olay. 

Oyunun senaryosu ve özellikle distopya atmosferi çok rahat bir şekilde bizi içine aldı, hiç yabancılaşmadık. Başkarakter sembolik bir kapital devi yıkmak üzere yola çıkıyor fakat bunu yaparken kardeşini de sırtlayarak yola devam ediyor. Bu bağlamda oyunda tek başına bir Ramboculuktan öte birlikte hareket etme duygusu çok daha ön planda. 

Oyun yayınlandıktan sonra Serkan’la (trompet) oyunu bitirdik. Commodore 64 nesli olarak bir duygulandık!

Image

Her ne kadar Monochroma sıradan bir oyun olmasa da; bir video oyunu için müzik yazmak nasıl bir deneyimdi? Albümün hazırlık aşamasını önceki Gevende albümleriyle karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Eskiye nazaran bambaşka bir yol izledik müzikleri tasarlarken. Çünkü normalde  herhangi bir dans gösterisine ya da videoya müziği tasarlarsın kaydedersin ya da canlı çalarsın ve sonuca ulaşırsın. Lâkin oyun müziğinde programcıların da en büyük derdi olan büyük bir X bilinmeyeni var: oyuncunun kendisi. Oyunun tasarımcılarından Orçun’la konuştuk bunu uzunca. Aslında “oyun” bu yüzyılın sanat dalları içerisinde çoktan yerini aldı diyor fakat “oyuncu” sizin eserinize devamlı olarak müdahale ediyor, yani oyuncu da eserin bir parçası. Eserde eğreti duran o. Oyuncunun nerelerde ne kadar vakit harcayacağı, nasıl bir yoldan gideceği gibi bilinmeyen birçok algoritması var ve bu sebepten ötürü tam olarak sanat eseri olamıyoruz diyor Orçun. Bu serzenişini dinlerken çok güldüm. Müzikleri de bu şekilde tasarlamaya çalıştık ki bütün bu bilinmeyenlere olabildiğince hizmet etsin. 

Böyle olunca biz de kendi içinde tekrara müsait olan ama tekrarladıkça da kendi içindeki döngüsünü devam ettiren bir dünyaya girdik. Aynı bokun lacivertlerinden gökkuşağı yapmak gibi.

Sen Balık Değilsin ki‘ye daha yakın bir tınısı var albümün. Monochroma birçok büyük oyun platformunda merakla beklenen bir oyundu. Hâl böyle olunca hakkında birçok eleştiri yazısı yazıldı yayınlandığı günden itibaren. Soundtrack ile de ilgili de birçok eleştiri yazısı çıktı beraberinde oyun dünyasından. Tekrar “müzik eleştirmeni” denen şeyi hatırladık. Bizde yok denecek kadar az ne yazık ki. Konuyu nasıl bağladıysam buraya geldik ya pardon.

Image

Monochroma’nın kendisi gibi müzikleri de epey karanlık. Önceki iki albümünüze nazaran bu albüm bir soundtrack olduğu için bir konsept üzerine kurulu olduğu hissiyatı kolaylıkla geçebiliyor dinleyiciye. Bir konsept üzerine albüm yapmak sizin için nasıl bir deneyimdi?
Oyunun görseli senaryosu bize zaten çok yakındı, oyun için ayrıca bir sound arayışına girmeden direk kayda başladık. Sonrasında yapımcımız Sinan, Hayyam Studyoları’nı açtı ve girip birçok kanalı tekrar kaydettik, davul-vokal ekledik… Bir sonraki albüm öncesi bize güzel bir dinamik oldu. Stüdyoyu daha iyi tanıdık. Aslında iyi bir teknik ekipmandan önce elindeki ekipmanı en iyi şekilde kullanabilmek, onu tanımak daha faydalı. Böyle olunca süreç daha da ferahlıyor. 

Monochroma bütün bir Gezi sürecine şahit oldu ve onla beraber şekillendi, bizim için bu dönemin sembolü oldu bir yandan. Parçaların isimleri son ana kadar Gezi’de kaybettiklerimizin ismiydi. Sonrasında aslında albümün içinde hikâyenin yeterince var olduğunu ve Monochroma‘nın da tam da aynı tüketim toplumundan bahsettiğini düşünerek isimleri değiştirdik. Böyle daha güzel.

Bundan sonra da bu tür çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz?
Bu şekilde kendimizi iyi hissedeceğimiz projeler olursa düşünürüz tabiî.

Albüm şu anda Deezer, Spotify, iTunes gibi dijital platformlardan dinlenebiliyor. Fiziksel baskısı da olacak mı albümün? 
Şimdilik fiziksel basmayı planlamıyoruz.

Image

Albüm İstanbul’daki teknik açıdan en donanımlı stüdyolardan Hayyam Stüdyoları’nda kaydedildi. İlk albümden beri Gevende’nin bir parçası olarak yapımcınız olan Sinan Sakızlı’nın uzun süredir üzerine çalışğı bir stüdyo burası. Stüdyonun oluşum aşamasının her noktasında yer alan kişiler olarak, Gevende için burada kayıt yapmak nasıl bir deneyimdi?
Sinan stüdyo için epey emek harcadı ve çok iyi bir sonuca ulaştı. Özellikle davul kayıtlarından sonra halay filan çektik, yıllardır peşinde koştuğumuz soundu yakalayabileceğimizi gördük. Hayyam’ın sound yapısı bundan sonraki kayıtlarımıza bayağı yön verecek gibi gözüküyor.

Yılın geri kalanı için planlarınız nedir? Albümü ilk dinlediğim andan beri canlı performansını izlemek için heyecanlıyım. Bu sene daha çok konser vermek niyetinde misiniz? 
Sonbahar’da yeniden konserlere başlıyoruz, yeni stüdyomuz henüz bitti. Monochroma’yı canlı çalmayı planlamıyoruz bir süre, belki bir şarkı… Monochroma kompozisyonları bizim her zamanki sahne ekipman-müzisyen tasarımından epey farklı çünkü. Ama belki ilerleyen zamanlarda ufak bir oda orkestrasıyla projelendirebiliriz.

Sürekli üretim hâlinde olan bir grup olduğunuzu bildiğim için, elinizde işlenmeyi bekleyen çokça materyal olduğunu düşünüyorum. Daha uzun soluklu bir Gevende albümü için hazırlıklarınız var mı bir yandan?
Henüz takvimlemedik ama yeni malzemeleri işlemeye başlıyoruz. Ekibe Tunç Çakır katıldı (synth & davul makinesi)Giderek daha da farklılaşıyor kompozisyonlar.

Arada bir film projesi için Ceza ile hücum bir kayıt yaptık fakat hukuki mevzulardan ötürü yayınlanamıyor. Öyle rafta duruyor şimdilik.

  1. Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya: Monira Al Qadiri

    Körfez Savaşı'yla ve Japon animeleriyle geçen bir çocukluk sonrasında her iki kültüre de birer kök salan Monira Al Qadiri, bu uzak diyarlarda aynı anda varolabilme özgürlüğünü bu kültürlere uzaktan bakabilme yeteneğiyle beraber elde etmiş. Bu zamanlarda bizim yaşadağımız coğrafyada da iyiden iyiye görünürlük kazanan toplumsal cinsiyet, hüznün estetiği ve yolsuzluk kültürleri gibi konular üzerine çok çeşitli formatlarda işler üreten Al Qadiri ile gerçekleştirdiğimiz sohbet bu konuların bizdeki izdüşümlerine de yeni ve farklı bir perspektif kazandırdı.

  2. Biz insanların son yüzbin senesi

    Arkeoloji, “biz insanları” anlamak için kuşkusuz bir derya. Sanat tarihinden, mimarlığa, biyolojiden nörolojiye, genetikten etnolojiye, hattâ dendrokronolojiye uzanan onlarca bilim

  3. “Onurlu bir yaşam sürdürebilmek”: Türkiye’deki Suriyeli göçmenler üzerine

    Türkiye’deki kamplar ve sokaklarda güvencesiz ve hak yoksunu hayatlar süren Suriyeli göçmenler üzerine konuşmak için 13Melek, Şenay Özden’in kapısını çaldı.

  4. “Sonbaharda çorbanızı karıştırırken mırıldanacaksınız”: Can Güngör

    Ceylan Ertem sordu, Can Güngör cevapladı! Sonbaharda gelecek, melankoliye sarmalanmış yeni Can Güngör albümü için geri sayım başlamışken Güngör’e Bant Mag. için Ceylan Ertem soruları sordu.

  5. Bant Mag. Sun Club sunar: Elijah Wood – Zach Cowie – DJ Fitz

    Kışın kaldığımız yerden devam ediyoruz... Şubat ayında bize yerleri yalatan ekibi tekrar bir araya getirdik, yazlık moda geçtik, bir değil iki olsun dedik... Bant Mag. Sun Club ile sizleri Wooden Wisdom, DJ Fitz ve Grup Ses ile ikinci randevuya davet ediyoruz. İlk randevu 15 Ağustos’ta İstanbul Topless’da... İkincisi 16 Ağustos’ta İzmir/Çeşme Babylon’da...

  6. Video röportaj: Elijah Wood, Turquoise Wisdom, Fitz

    Elijah Wood, Turquoise Wisdom ve Fitz ile geçtiğimiz şubat ayında gerçekleştirdiğimiz video röportaj burada.

  7. Bütün bilinmeyenleriyle birlikte Gevende’den oyun müziği: Monochroma

    Gevende, başkarakterinin sembolik bir kapital devi yıkmak üzere yola çıktığı distopik, atmosferik ve epey de karanlık bilgisayar oyunu Monochroma’nın müziklerini hazırladı. Grubun bu yeni soundtrack albümüne dair Ahmet Bilgiç’le konuştuk.

  8. Şarkı şarkı Yerçekimi albümü

    Yerçekimi’nin ilk albümünü grupla şarkı şarkı irdeledik, Vardal Caniş Su’nun çizgileriyle yorumladık.

  9. İçgüdüsel ve zaman ötesi bir müzik: Perera Elsewhere

    Kendi sınırları içinde her şarkıda farklı bir tat yakalamayı başaran Berlin’de yerleşik Perera Elsewhere ile Everlast albümünü konuştuk.

  10. Dizüstü bilgisayarda bilim kurgusal deneyler: Dream Koala

    Genç, yetenekli ve yaratıcı bir müzisyen olan Yndi Ferreira, dizüstü bilgisayarında müzikal ve bilim kurgusal deneyler yapıyor. Kendine has yollarla yaptığı bu deneyler sonucunda ortaya çıkan müziğini bir kez dinlediğimizde hem fiziksel hem ruhsal olarak kontrol altına alınıyoruz. Peki bu iyi bir şey mi, yoksa kötü mü? Siz karar verin…

  11. Kimdir bu Odd Future?

    Son yılların en üretken hip hop kolektifini mercek altına alıyoruz.

  12. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  13. Müziğe dair kısalar

    DÜNYA KUPASI BLUES’U“Eve geliyor, eve geliyor, futbol eve geliyor…”“Three Lions” – The Lightning Seeds feat. Baddiel and Skinner Yazı: Alex

  14. Oregon’da bir mit bükücü: Kelly Reichardt

    Bu ay gösterime giren yeni filmi Night Moves vesilesiyle Amerikan bağımsız sinemasının sevilen yönetmenlerinden Kelly Reichardt’ın kariyerinde gezintiye çıktık.

  15. 15 maddede Jesse Eisenberg

    Bu ay iki filmle birden (The Double ve Night Moves) vizyonda karşımıza çıkan Jesse Eisenberg’in aşırı utangaçlık, yanaklara hücum eden alyuvarlar, asosyallik ve taramalı tüfek gibi konuşarak anlaşılamamayla mücadele ettiği hayatını ve bu hayatın perdeye yansıyan oyunculuğunu nasıl etkilediğini 15 maddede sizler için özetledik.

  16. En yakın festivale beklediğimiz 10 Amerikan bağımsızı

    Ağustos ayında, Garden State sonrası uzun süredir yeni bir filmini beklediğimiz Zach Braff’in Wish I Was Here’ı gösterime giriyor. Bu önemli kavuşmanın verdiği ilhamla yolunu gözlemeye devam ettiğimiz diğer Amerikan bağımsız sineması yenilerini sizler için sıraladık.

  17. Bu iki ay ne izlesem?

    Yaz rehavetinin sinema salonlarına hepten çöktüğü temmuz ve ağustos aylarında büyük bütçeli Hollywood aksiyonları ile uzun süredir beklediğimiz bağımsız yapımlar vizyona akın ediyor.

  18. Memleketin yeni tiyatro oyunları

    Geçtiğimiz Mayıs ayında 19. kez düzenlenen İstanbul Tiyatro Festivali, 2014-2015 sezonunda sahne alacak pek çok oyunun da prömiyerine ev sahipliği yapmış oldu. Festival sırasında dikkatimizi çeken ve yeni sezonda sahnede görme şansını tekrar yakalayacağımız Tatyana, Aşk ve Faşizm ve İstenmeyen oyunlarının yönetmenleriyle iştah açıcı soru-cevaplar burada.

  19. Yiğit Karaahmet’in İnci Kolyesinden Taneler: Heralde Kız!

    En çok "sivri dilli gay yazar" tamlamasıyla beraber karşımıza çıkan gazeteci yazar Yiğit Karaahmet her ne kadar iki sıfatı da gururla kabul etse de, bugüne kadar çeşitli gazete ve dergilerde yazdığı yazıların derlemesi olan ikinci kitabı "Heralde Kız!" sivri dilden ve homoseksüellikten daha fazlasını da barındırıyor. Kitabı biz de ele geçirip göz gezdirdikten sonra zaten bildiğimiz bir şeyi tekrar keşfettik: Karaahmet'in kalemi oldukça zeki, komik ve asla sözünü sakınmıyor. Bizim favorilerimiz çok, ancak sözü Karaahmet'in dostlarına bıraktık ve bizim için kitaptan en sevdikleri pasajları seçmelerini istedik.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör