Ceylan Ertem sordu, Can Güngör cevapladı! Sonbaharda gelecek, melankoliye sarmalanmış yeni Can Güngör albümü için geri sayım başlamışken Güngör’e Bant Mag. için Ceylan Ertem soruları sordu.


Bir süredir bestelerini SoundCloud üzerinden paylaşan müzisyen Can Güngör’ü farklı müzisyenlerin arkasında oturan davulcu ve aynı zamanda Mabel Matiz’in son albümünün prodüktörü olarak da biliyoruz. Kendisi, Ceylan Ertem’in deyişiyle, “çorbanızı karıştırırken mırıldanacağınız, tüyleri diken diken eden, avuç terleten” şarkılarını bir araya getirdiği ilk albümünü sonbahara yayınlamaya hazırlanıyor. Bunu fırsat bilerek Güngör’ün sıkı dostu Ceylan Ertem’i Bant Mag. için ilk muhabirlik macerasına davet ettik. Ceylan Ertem’in röportajı ve albüme dair yorumlarıyla, Can Güngör hakkında bilmek istedikleriniz, Bülent Ortaçgil’den Gezi’ye, Kadıköy’den kedilerine işte burada…

Biliyorum ki ilk aşkın rock ve heavy metal, peki rock’n’roll seni ne zaman büyülemeye başladı? Müzik hayvanını içinde hissettiğin o ilk günler?
Lise yıllarında sarı okul gömleği içine siyah tişört giyip, bilumum sert müzikleri kulağımdan eksik etmezdim. O müzikleri dinlerken içim kaynıyordu, müziğin sadece ses organizasyonundan ibaret olmadığını içinde büyülü bir şeylerin olduğunu hissediyordum. Sonra okuldaki badimle kurduğumuz iki kişilik grubumuzun ilk provasında, ilk davula oturuşumda, ilk kocaman sesi çıkarmaya başladığımızda müzik hayvanını deneyimledik sanırım.

İlk şarkını ne zaman yazdın?
Çocukken ajandalara şiirimsi küçük yazılar karalıyordum. Lise döneminde elime bir gitar ve de gitar akorlarını tarif eden bir kitap geçti. İlk çalınan akorlarla ilk şarkılar da çıkmaya başladı.

Albümünde tüm şarkılar senin, tüm enstrümanları çaldın, miks aşamasında da sözün geçti diye biliyorum. Öncelikle bu adımı atarken aklında ne vardı? (delilik çünkü) Peki buna devam edecek misin? 
Gitar-vokal kompozisyonu bakımından parçalar şekil aldıkça, nihaî hâllerini duymak istiyordum. Bilgisayar başına geçip elime enstrümanları alıp derme çatma da olsa her şeyi çalıp kaydetmek zaman içerisinde benim için doğal bir süreç hâline geldi. Albümdeyse aynı şeyi, iyi bir stüdyoda, fikrine ve zevkine güvendiğim iki güzel dostum Baran Göksu ve Umut Çetin’le beraber yapmış oldum. İkinci albümün daha işbirlikçi olmasını, sahnede çaldığım grupla beraber olmasını hayal ediyorum. Daha çok ses daha çok fikir olsun, zengin olsun istiyorum.

Kadıköy mü, Karaköy mü?
Açık ara Kadıköy ama sebebi ekol filan değil, tamamen kişisel. En üretken, en hareketli, en yaşadığı yerle barışık hissettiğim yer olduğu için.

Şarkıların, müziğin ve tavrın insanlar üzerinde nasıl hisler bıraksın isterdin?
Hissettiğim şeyin karşıya dolaysız, ağdasız ve sade bir şekilde geçmesini istiyorum. Şarkıları yaptıktan sonra, ikinci hattâ üçüncü kulakla dinleyip bu anlamdaki sağlamasını yapmaya çalışıyorum. 

Ortaçgil mi, Kızılok mu?
Seçmem çok zor. İkisini de müzikal babalarım olarak görüyorum. İkisinden de ayrı ayrı çok etkilendim, çok beslendim. “Memurun Şarkısı”nın iki dönemlik dersi olsa giderim.

Albümde muhteşem şair Orhan Veli’nin “Güneş” şiiri yer alacak. Senin için o şiirin anlamı nedir?
İlk aldığım şiir kitabı Orhan Veli’nin tüm şiirleriydi. Sanırım lisedeydim, çok etkilenmiştim. Çok hayat dolu, sokaktan, hafif, naif ve duruydu. Güneş’i kim bilir kaçıncı okuyuşumdu ama “Ah aydınlıklardan uzaktayım” dizesi o an bir melodi olarak çalındı kafamda.

Bu ara hangi kitabı okuyorsun?
Kitap okuma işinde biraz dağınığım. Aynı anda iki üç kitabı çevirebiliyorum. Orhan Veli’nin sevdiceği Nahit Hanım’a yazdığı mektuplardan oluşan Yalnız Seni Arıyorum’u ve Sinem Sal’ın Yine de Amin’ini döndürüyorum bu ara.

Mabel Matiz’in oldukça ses getiren, ödüllere doymayan son albümündeki prodüktörlerden birisin. Bu alanda da adını duymaya devam edeceğiz belli ki. Bir prodüktör olarak ipleri elinde tutmayı mı seviyorsun, sanatçıyla birlikte mi karar alıyorsun? Albüm süreçlerindeki yöntemlerin nasıldır?
Bir albümün prodüktörü olmak sanatçıyla müzikal ortaklığı gerektiriyor. İpler ya da hiyerarşi olmamalı. En üstte hep müzik durmalı. Mabel ve Cihan’la (Murtezaoğlu) bu anlamda iyi bir dil geliştirdik. Üçümüzün de müzik anlayışında öne koyduğu başka değerler var. Zaman zaman tartıştık tabiî ki ama sonunda uzlaşmaya ve birbirimizi anlamaya çaba gösterdik. Oradaki değer çokluğunun uzlaşması da güzel ve zengin bir albümün ortaya çıkmasını sağladı.

Bas gitar mı, klasik gitar mı?
Yine seçmek çok zor. Bu konuda biraz arsızım her enstrümanın kendine has ayrı bir gücü var. Birini diğerine tercih edemiyorum.

Davulun arkasında olmakla mikrofonun arkasında olmayı mukayese eder misin?
Birçok şahane müzisyenle ve ekiple çalışma şansım oldu. Davul arkasında olmak sahnedeki enerjinin itici gücü olmak muhteşem bir his ama kendi şarkılarımı sahnede canlandırmak yeni tadına vardığım bir şey ve sanırım şu sıralar beni daha çok heyecanlandırıyor.

James Blake mi, Jeff Buckley mi?
Seçmem, seçemem!

Gezi zamanı yüreğim ağzımda seninle haberleşirdik, biliyorum ki neredeyse tüm direniş boyu sokaktaydın, bu mücadelenin senin içindeki yerinden kısaca bahseder misin?
İnsanların kendi kutularından çıkıp ortak bir mesele uğruna bir araya gelebileceklerini öğrendik. Bir olma, beraber olma hissini kalabalıklarca hissetmek güzeldi.

Benim favorim olan “Ben Ordaydım Zaten” adlı şarkında “Kaç kuş görür evin camı” cümlesi geçiyor. 10 sene sonra hâlâ büyük bir şehirde mi bir kasabada mı bulacağız seni?
Belki Ortaçgil modelini uygularım ben de zamanı gelince. Biraz güney, biraz kuzey.

Kedilerin Instagram’ının yıldızları! En sevilen şarkın “Silik Düşler”de de onlara minnetini dile getiriyorsun, kedilerin nesi sana böylesi yakın? 
Çok şahsiyetliler. Kendilerini seviyorlar ve huzurlular. Evde onların kendi hâllerini gözlemlemeyi çok seviyorum.

Müziğin hangi bünyelere yararı/zararı olacak, bir uyarın/reçeten var mı hiç dinlememişler için?
Bilmem ki. Biraz yanık bir albüm oldu. Karanlık tarafı daha ağır basıyor. Ama her parçanın da kendine has ayrı bir rengi var…

Bu soruda takıldı Can. Her müzisyenin takılacağı gibi, kendi müziğini anlatmak hep zordur. Ben söyleyeyim mi biraz bir şeyler?… Sadece analiz edilen müzikler var etrafta, ya da “iyi fikirler barındırıyor” dediklerimiz. Üzerine düşündüklerimiz var… Onları da severim, iyi ki varlar. Öte yandan ben son zamanlarda beni bir hisse, bir hâle sokan (hiç orada değilken üstelik), tüylerimi diken eden, avuçlarımı terleten müziklere kabartıyorum kulaklarımı ve bağlanıyorum. Can’ın müziği de benim için böyle. Senin de onu dinlerken trene atlayıp gidesin gelecek. Ya da “ah şimdi bir bu eksik, yağsa keşke” diye yağmur duası edesin! Ya da battaniyene sarılıp kedilerinle uyuyasın gelecek, ya da çorbanı karıştırırken mırıldanasın…

Sonbaharda yeni ve sadık arkadaşınız olacak bu albüm. Uzun zaman da eşlik edecek sığınaklarınızda size.

Ne güzel.

  1. Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya: Monira Al Qadiri

    Körfez Savaşı'yla ve Japon animeleriyle geçen bir çocukluk sonrasında her iki kültüre de birer kök salan Monira Al Qadiri, bu uzak diyarlarda aynı anda varolabilme özgürlüğünü bu kültürlere uzaktan bakabilme yeteneğiyle beraber elde etmiş. Bu zamanlarda bizim yaşadağımız coğrafyada da iyiden iyiye görünürlük kazanan toplumsal cinsiyet, hüznün estetiği ve yolsuzluk kültürleri gibi konular üzerine çok çeşitli formatlarda işler üreten Al Qadiri ile gerçekleştirdiğimiz sohbet bu konuların bizdeki izdüşümlerine de yeni ve farklı bir perspektif kazandırdı.

  2. Biz insanların son yüzbin senesi

    Arkeoloji, “biz insanları” anlamak için kuşkusuz bir derya. Sanat tarihinden, mimarlığa, biyolojiden nörolojiye, genetikten etnolojiye, hattâ dendrokronolojiye uzanan onlarca bilim

  3. “Onurlu bir yaşam sürdürebilmek”: Türkiye’deki Suriyeli göçmenler üzerine

    Türkiye’deki kamplar ve sokaklarda güvencesiz ve hak yoksunu hayatlar süren Suriyeli göçmenler üzerine konuşmak için 13Melek, Şenay Özden’in kapısını çaldı.

  4. “Sonbaharda çorbanızı karıştırırken mırıldanacaksınız”: Can Güngör

    Ceylan Ertem sordu, Can Güngör cevapladı! Sonbaharda gelecek, melankoliye sarmalanmış yeni Can Güngör albümü için geri sayım başlamışken Güngör’e Bant Mag. için Ceylan Ertem soruları sordu.

  5. Bant Mag. Sun Club sunar: Elijah Wood – Zach Cowie – DJ Fitz

    Kışın kaldığımız yerden devam ediyoruz... Şubat ayında bize yerleri yalatan ekibi tekrar bir araya getirdik, yazlık moda geçtik, bir değil iki olsun dedik... Bant Mag. Sun Club ile sizleri Wooden Wisdom, DJ Fitz ve Grup Ses ile ikinci randevuya davet ediyoruz. İlk randevu 15 Ağustos’ta İstanbul Topless’da... İkincisi 16 Ağustos’ta İzmir/Çeşme Babylon’da...

  6. Video röportaj: Elijah Wood, Turquoise Wisdom, Fitz

    Elijah Wood, Turquoise Wisdom ve Fitz ile geçtiğimiz şubat ayında gerçekleştirdiğimiz video röportaj burada.

  7. Bütün bilinmeyenleriyle birlikte Gevende’den oyun müziği: Monochroma

    Gevende, başkarakterinin sembolik bir kapital devi yıkmak üzere yola çıktığı distopik, atmosferik ve epey de karanlık bilgisayar oyunu Monochroma’nın müziklerini hazırladı. Grubun bu yeni soundtrack albümüne dair Ahmet Bilgiç’le konuştuk.

  8. Şarkı şarkı Yerçekimi albümü

    Yerçekimi’nin ilk albümünü grupla şarkı şarkı irdeledik, Vardal Caniş Su’nun çizgileriyle yorumladık.

  9. İçgüdüsel ve zaman ötesi bir müzik: Perera Elsewhere

    Kendi sınırları içinde her şarkıda farklı bir tat yakalamayı başaran Berlin’de yerleşik Perera Elsewhere ile Everlast albümünü konuştuk.

  10. Dizüstü bilgisayarda bilim kurgusal deneyler: Dream Koala

    Genç, yetenekli ve yaratıcı bir müzisyen olan Yndi Ferreira, dizüstü bilgisayarında müzikal ve bilim kurgusal deneyler yapıyor. Kendine has yollarla yaptığı bu deneyler sonucunda ortaya çıkan müziğini bir kez dinlediğimizde hem fiziksel hem ruhsal olarak kontrol altına alınıyoruz. Peki bu iyi bir şey mi, yoksa kötü mü? Siz karar verin…

  11. Kimdir bu Odd Future?

    Son yılların en üretken hip hop kolektifini mercek altına alıyoruz.

  12. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  13. Müziğe dair kısalar

    DÜNYA KUPASI BLUES’U“Eve geliyor, eve geliyor, futbol eve geliyor…”“Three Lions” – The Lightning Seeds feat. Baddiel and Skinner Yazı: Alex

  14. Oregon’da bir mit bükücü: Kelly Reichardt

    Bu ay gösterime giren yeni filmi Night Moves vesilesiyle Amerikan bağımsız sinemasının sevilen yönetmenlerinden Kelly Reichardt’ın kariyerinde gezintiye çıktık.

  15. 15 maddede Jesse Eisenberg

    Bu ay iki filmle birden (The Double ve Night Moves) vizyonda karşımıza çıkan Jesse Eisenberg’in aşırı utangaçlık, yanaklara hücum eden alyuvarlar, asosyallik ve taramalı tüfek gibi konuşarak anlaşılamamayla mücadele ettiği hayatını ve bu hayatın perdeye yansıyan oyunculuğunu nasıl etkilediğini 15 maddede sizler için özetledik.

  16. En yakın festivale beklediğimiz 10 Amerikan bağımsızı

    Ağustos ayında, Garden State sonrası uzun süredir yeni bir filmini beklediğimiz Zach Braff’in Wish I Was Here’ı gösterime giriyor. Bu önemli kavuşmanın verdiği ilhamla yolunu gözlemeye devam ettiğimiz diğer Amerikan bağımsız sineması yenilerini sizler için sıraladık.

  17. Bu iki ay ne izlesem?

    Yaz rehavetinin sinema salonlarına hepten çöktüğü temmuz ve ağustos aylarında büyük bütçeli Hollywood aksiyonları ile uzun süredir beklediğimiz bağımsız yapımlar vizyona akın ediyor.

  18. Memleketin yeni tiyatro oyunları

    Geçtiğimiz Mayıs ayında 19. kez düzenlenen İstanbul Tiyatro Festivali, 2014-2015 sezonunda sahne alacak pek çok oyunun da prömiyerine ev sahipliği yapmış oldu. Festival sırasında dikkatimizi çeken ve yeni sezonda sahnede görme şansını tekrar yakalayacağımız Tatyana, Aşk ve Faşizm ve İstenmeyen oyunlarının yönetmenleriyle iştah açıcı soru-cevaplar burada.

  19. Yiğit Karaahmet’in İnci Kolyesinden Taneler: Heralde Kız!

    En çok "sivri dilli gay yazar" tamlamasıyla beraber karşımıza çıkan gazeteci yazar Yiğit Karaahmet her ne kadar iki sıfatı da gururla kabul etse de, bugüne kadar çeşitli gazete ve dergilerde yazdığı yazıların derlemesi olan ikinci kitabı "Heralde Kız!" sivri dilden ve homoseksüellikten daha fazlasını da barındırıyor. Kitabı biz de ele geçirip göz gezdirdikten sonra zaten bildiğimiz bir şeyi tekrar keşfettik: Karaahmet'in kalemi oldukça zeki, komik ve asla sözünü sakınmıyor. Bizim favorilerimiz çok, ancak sözü Karaahmet'in dostlarına bıraktık ve bizim için kitaptan en sevdikleri pasajları seçmelerini istedik.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör