Bu ay Filmekimi’nde yönetmenliğini üstlendiği As I Lay Dying gösterilen, başrolünde oynadığı This Is The End filmi vizyona giren, konuk oyuncu olarak yer aldığı The Mindy Project dizisinin, onun oynadığı bölümleri yayınlanan, kısacası bu ay da, her ay olduğu gibi yine dört koldan üzerimize üzerimize gelen James Franco hakkında, bir yazı daha.

“James Edward Francoaktör, senarist, film yapımcısı, yönetmen, yazar, ressam.”

-Vikipedi

Dünyanın dört bir yanında her gün, içinde James Franco geçen yaklaşık bir milyon cümle kuruluyordur, yarısı kadar da yazı yazılıyordur herhâlde? Başkaları yazmıyorsa da Franco’nun kendisi, kendi hakkında yazıyordur kesin. Hâl böyleyken, sen niye kalktın, bu yığına birkaç cümle daha ekledin diye sorabilirsiniz elbette. Neden bilmiyorum. Masada bilgisayarımın karşısında oturuyordum. Sonra Word’ü açıp kendimi James Franco’yla ilgili yazı yazarken buldum. Demek ki dünyanın her yerinde de böyle oluyormuş, diye düşündüm. Acaba James Franco hakkında birşeyler yazan diğer insanlar da mı aslında James Franco’yla ilgili birşeyler yazmayı o kadar da istemiyordu? Bu sorular beynimi kemirip duruyor…

Tüm bunlar olurken size çılgınlarca James Franco’nun kariyerinden, aynı anda kaç iş birden yaptığını, bazılarını ne kadar da iyi, bazılarını ne kadar da kötü, bazılarını ne kadar da gereksizce yaptığından filan bahsetmek istiyorum. Bu bahsetme isteği beni tamamen ele geçirmiş durumda. Sanki James Franco’nun yönetmenlik kariyerinde yeni yeni ivme kazanmasına rağmen, aslında ilk filmini çekeli 10 yıldan fazla olduğunun bilgisini size hemen vermezsem ölecekmişim gibi geliyor. Tüm bilgileri bir an önce vermek istiyorum.

JAMES FRANCO

James Franco’yla ilgili bir şeyler bilmenin, tarifi çok zor bir yanı var. Hani bazı insanlar eline para geçince gidip hepsini son kuruşuna kadar harcar, sonra da bir yakını çıkıp “Cebine mi battı o para!” diyerek tüm hevesini kursağında bırakır ya… Ama o kişi yine de o paranın cebinde durmasına izin veremez, karşı koyamaz o dürtüye ve gider harcar. İşte James Franco’yla ilgili bilgi sahibi olmak da tıpkı böyle bir derhâl boşaltma isteği veriyormuş insana. Ben bunu gördüm.   

Bir yerde sizin çok hâkim olduğunuz bir konu konuşulur ve bu konudaki sizin de pekala kurabileceğiniz cümleleri insanlar dakikalarca kurar ya. Siz hemen atılıp daha fazlasına izin vermeden, konuyla ilgili kurulabilecek kalan tüm cümleleri kurup konuyu kapatmak istersiniz… İşte James Franco’yla ilgili, her nedense bildiğimi düşündüğüm bu çok fazla şeyi, dünyadaki herkesi ve her şeyi susturarak iki üç dakika boyunca aralıksız anlatmak ve zehri tamamen akıttıktan sonra dünyanın kaldığı yerden devam etmesini istiyorum.

Yazının başından beri âdeta James Franco’yla ilgili konuşma ishâline yakalanmıştım. Ama bir yandan da James Franco’yla ilgili neredeyse tek bir bilgi vermemiştim. Yalnızca yönetmenlik kariyerine çok erken başlaması gibi, imdb’de bile hızlı bir taramayla tespit edilebilecek, basit bir farkındalık yaratabilmiştim.

Image

JAMES FRANCO

James Franco, yalnızca aynı anda çok şey yapmak isteyen ve içinde sürekli bir telaş ve hiçbir şeyi kaçırmamalıyım, hiçbir şeye hayır dememeliyim, çünkü şu hayatta en önemli şey tecrübe yaşamak ve yaşatmaktır gibi bir düşünce tutan, bu düşüncenin ağır gelmesi sonucunda da habire bir film, bir roman, bir dizi, bir pembe dizi –evet evet, basbayağı bildiğimiz, öğlen yayınlanan, günlük pembe dizi–, bir roman daha, birkaç film, bir fotoğraf sergisi, bir resim sergisi, bir pembe dizi daha, bir şiir kitabı, bir akademik makale, bir sergi daha ve bir reklam filmiyle filan karşımıza çıkan bir insan, özünde. Hâl böyle olunca da pek çok insanın antipati duyduğu ve her taşın altından çıkışının ne kadar sıkıcı olmasıyla ilgili dalga geçtiği bir popüler figür olmakla lanetlenmiş biri.

Bunun kocaman bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bunu yaparken de aslında James Franco’yu hiç anlayamadığım bir biçimde çok sevip, onu herkeslerden korumak istememle ilgili yarı öz anne, yarı tehlikeli sosyopat hayran duygularımı bir kenara bırakarak konuşuyorum. James Franco’ya kocaman bir haksızlık yapılıyor dostlar. Çünkü aynı anda yapmak istediği bir milyon tane şey, oyunculuk, yönetmenlik, kitap yazarlığı, sanat sepet gibi onu iki üç işiyle hemen tanıyıp adını ezberlediğimiz şeyler olmasaydı, belki de James Franco aşırı saygı duyduğumuz bir insan olacaktı.

Bir an gözlerinizi kapatıp James Franco’nun aynı surata sahip ama adı James Franco değil de Ceyhun Falanca olduğunu düşünün. Ceyhun Falanca genç yaşta bakkallık yapmaya başlasa, kısa süre sonra oto tamirciliğine olan eğilimine gem vuramayarak hem oto tamiri yapıp, hem de bakkallığı sürdürse, aynı zamanda da çok başarılı bir terzi olsa ve eğitimine de devam etmek istediğinden bir özel üniversitede burslu ziraat mühendisliği okusa ve tüm bunlara rağmen hobisi olan kâğıt katlama sanatında da tüm mahalleyi şaşırtan başarılara imza atsa… Şimdi kim kalkıp Ceyhun Falanca’nın bu azmine, bu yaşama coşkusuna gem vurabilir. Kim kırabilir şu kendi hâlindeki Ceyhun’u, kim! Herkesler demez mi ki “Görüyor musun, ne azimli çocuk. Afferim valla çocuğa, ekmeğini taştan çıkarıyor” diye. Yaa gördünüz mü…

JAMES FRANCO

İşte James Franco da aslında özünde iyi insan. Sadece biraz her şeyi aynı anda ve çok çok yapmak istiyor. Bazılarını iyi, bazılarını kötü yapmak, yaparak öğrenmek ve önüne çıkan her fırsatı değerlendirmek istiyor. Kalbini kırmaya, hevesini söndürmeye değer mi. Başka kanala geçersin, sokağını değiştirirsin, çok satan okumazsın, olur biter…


James Franco hakkında bilip bilmememizin hayatınızda muhtemelen hiçbir şeyi değiştirmeyeceği 10 şey

*Doğup büyüdüğü yer olan California’nın Palo Alto kasabasından aldığı ilhamla yazdığı Palo Alto adlı romanı, geçtiğimiz yıl Sofia Coppola’nın yeğeni Gia Coppola tarafından beyazperdeye uyarlandı. Bu Gia Coppola’nın ilk filmi. Filmde tabiî ki James Franco da oynuyor.

*İki erkek kardeşi var. Bir tanesi, ağbisi gibi oyuncu olma yolunda. Adı, Dave Franco. 21 Jump Street, Warm Bodies, Now You See Me gibi filmlerde oynadı ve yıldızı günden güne parlıyor (Ama bir ağbisi değil).

*James Franco, yeni yükselen gençlik ikonlarından Lena Dunham’ın Girls dizisiyle ilgili “Beyazlar hakkında bir dizi daha…” şeklinde bir yorum yapınca Dunham’la araları gerildi. İkili bizdeki “magazin forever” formunda, pek çok yayın üzerinden epey didişti. Araları halen limonî.

*Aşırı derecede konuşuldu, çok sayıda yapımda eşcinsel rolü oynadı, cinsel kimliği dalga konusu oldu, kendisi de konuyla dalga geçti. Hardcore sahneler barındıran bir eşcinsel leather bar belgeseli çekti. O oldu, bu oldu ama hâlâ eşcinsel olup olmadığı net olarak bilinmiyor.

*Oscar adayı olmasının hemen ardından, büyük gişe filmleriyle geniş kitlelerin, sanat işleriyle kamburlu kitlelerin kalbinde taht kurduğu 2011 yılında, yani kariyerinin en parlak döneminde kalktı, General Hospital adlı Amerika’nın en eski ve affedersiniz en aptal pembe dizilerinden birine girdi. Ve 54 bölüm oynadı, inanır mısınız! Daha da inanılmaz olanı, bir sonra yıl Hollywood Heights adlı bir başka pembe diziye de girdi ama neyse ki onda yalnızca 6 bölüm oynadı.

Image

*Çektiği onlarca filmden birinde kurguculuk, birinde görüntü yönetmenliği de yaptı. Bu arada filmlerin hemen hepsini kendi yazdı.

*Çok konuşulan okul macerası gerçekten de çok konuşulacak kadar var. Çünkü önce Californiya Üniversitesi’nde İngiliz dili ve edebiyatı okudu. Bu sırada Spider-Man filmleri çoktan çıkmış, kendisi de çok ünlü bir oyuncuydu. Ve daha bir sürü ıvır zıvır iş yapıyordu ama yine de bu dört senelik okulu, iki yılda bitirip üstüne Columbia Üniversitesi’nde yaratıcı yazarlık okumaya gitti. Ardından NYU’da senaryo yazarlığı okudu ve son olarak Yale’de İngiliz edebiyatı doktorasına başladı. İnsanı ilimden irfandan soğutacak işler…

*Bu James Franco’nun The X Files’da figürasyon olduğu yıl, televizyon filmi James Dean’de başrol oynayarak Altın Küre ve SAG’e aday olduğuna inanabiliyor musunuz!

*Yazdığı yaklaşık on kitaptan önemli bir kısmı çocukluğu hakkında. Kalanların da önemli bir kısmı aktör ya da sanatçı olmak hakkında. Kalanı da yine kendisi hakkında.

*Bir ton sergi açtı. Resimleri, video art’ları, fotoğrafları, tüm modern sanat işleriyle Amerika’nın dört bir yanındaki sanat galerini işleriyle doldurdu. Kendisi de tutkulu bir Marina Abramovic hayranı. Hattâ Abramovic hakkındaki Marina Abramovic: The Artist is Present belgeselinde, Abramovic’in –en amiyane özetle– bir sandalyede, MoMa’yı gezen insanlarla karşılıklı oturup bakıştığı işinin olduğu kısımda James Franco’nun işi tecrübe ediş dakikaları da yer alıyor. Oradan da çıktı, evet.

  1. Beş yıl önce on yıl önce

    1 Ekim 1908105 yıl önce bugün, Ford Model T otomobilleri 825 dolardan satışa sunuldu, 1927’ye kadar piyasada kaldı. 2 Ekim

  2. Eleanor Davis: Kendiniz için çizin, para için başka bir şey yapın

    Eleanor Davis çizgi roman ve karikatür dünyasından ekmeğini kazanmayı başarabilen isimlerden bir tanesi. The New Yorker, The New York Times, The Guardian gibi baba mecralarda sık sık rastlanabilen işlerine anaokulunda aldığı "en iyi motor beceriler" ödülünden bu yana çoğalan bir ödüller bütünü eşlik ediyor.

  3. Olgu Ülkenciler: Zevkli Rezalet

    2011'de gerçekleşen Das Fenomen sergisinin ardından bir senelik bir nadasa yatan Olgu Ülkenciler ilhamlı uykusundan 4-26 Ekim'de C.A.M Galeri'de görülebilinecek olan Zevkli Rezalet isimli yeni bir sergi ile uyandı.

  4. Bio Müzik: Doğadan çıkan anlık kompozisyonlar

    İçinde bulunduğumuz döngüde zaten sürekli bir müzik yok mu?

  5. Sürpriz: Alan McGee geri döndü!

    Louder Than War, eski Creation Records patronu Alan McGee ile yeni plak şirketi 359, yolda olan biyografisi ve yeni Liverpool üzerine konuştu...

  6. Esmerine ve Kanadanın Derinliklerine Dalmak

    İki haftalık bir Kanada turnesine çıkıp, Jerusalem In My Hear, Saltland, gibi müziklerle tanışıp, Constellation ailesini deneyimledikten sonra insanın “paylaş” tuşuna basası geliyor. Buyrun.

  7. 100. albümün arifesinde Constellation Records

    1997 yılından bu yana Godspeed You! Black Emperor, Silver Mt. Zion, Vic Chesnut, Evangelista gibi isimlere ev sahipliği yapan Constellation Records’ın kurucularından Ian Ilavsky ile bir hafta gezindikten sonra aklıma takılanları sordum.

  8. Hakan Vreskala ve şapkasından çıkan yeni numarası: Stand-up and Fight

    Esmerine kadrosuna dahil olan Hakan Vreskala'nın Kanada’da vurmalıları ve sahne ruhuyla izleyenleri mest edişini izlerken aslında bununla da yetinemeyeceğini biliyordum. İşte Vreskala’nın yeni numarası ve kafasındaki diğer konular.

  9. Konser ekonomisine dair: Bıçak kemiğe dayandı mı?

    Çoğu müzisyenin gelirlerinin büyük kısmını konserlerden elde ettiğini düşünecek olursak, müziğin ekonomisini konser ekonomisine bakmadan anlamamız mümkün gözükmüyor...

  10. Ayaküstü: Konserlerdeki kast sistemi

    Konserlerdeki sahne önü VIP alanları ve onlara ne kadar gıcık olduğumuz üzerine…

  11. Ekin Fil ve biblo dan yeni müzikler

    Ekin ve Pınar Üzeltüzenci kardeşler, peşisıra yayınladıkları yeni solo albümleri hakkında bu sefer birbirlerine soru sordu.

  12. Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları

    1920’ler Türkiye’sinde dolaştıran hikâyeler artık basılı...

  13. Beyazperdenin Gergin Astronotları

    Bu ay gösterime giren Gravity’nin verdiği ilhamla, sinema tarihinde uzayın derinliklerinde gezinen ve bolca stres yaşayan kahramanları anmak istedik…

  14. James Franco hakkında bir yazı daha

    Bu ay Filmekimi’nde yönetmenliğini üstlendiği As I Lay Dying gösterilen, başrolünde oynadığı This Is The End filmi vizyona giren, konuk oyuncu olarak yer aldığı The Mindy Project dizisinin, onun oynadığı bölümleri yayınlanan, kısacası bu ay da, her ay olduğu gibi yine dört koldan üzerimize üzerimize gelen James Franco hakkında, bir yazı daha.

  15. Nike’dan Çağrı: Hareket Et!

    Nike Türkiye'nin "Hareket Et" kampanyası, potansiyelleriyle evde oturmaya pek bayılan Türk insanına potansiyel enerjilerini kinetiğe dönüştürmeleri için birtakım meydan okumalarda bulunuyor. Kampanya süresince nike.com/hareketet adresinden verilecek online aksiyon görevlerini yerine getirenler arasından seçilecek üstün performans sahipleri ise baştan sona insan hareketiyle yaratılmış özel posterlerden birinin sahibi olacak.

  16. Bu ay ne izlesem?

    Sinema salonlarında gerçek olaylardan yola çıkarak çekilmiş filmlerin cirit attığı ekim ayında, haklarında şimdiden Oscar bahisleri açılmış bir avuç film de gösterime giriyor.

  17. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  18. Müziğe dair kısalar

    Pop müzik ve kadın düşmanlığı, nostalji, yabancılaşma ve acı...

  19. Çıfıt

    Görüyoruz-beğeniyoruz, dinliyoruz-ilgileniyoruz, yiyoruz-bayılıyoruz, okuyoruz-şaşırıyoruz, sonra da sizinle paylaşıyoruz.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngör [email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] sorumlu yazı işleri müdürü J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın