“Neye inanmamız gerektiğini, nasıl düşünmemiz gerektiğini söyleyen yapıtlar objeleşmeye, bir ideolojinin ya da siyasi sistemin malzemesi hâline gelmeye açık olurlar.”


Geçtiğimiz ay gerçekleşen 34. İstanbul Film Festivali’nde Bakur filmi üzerinden çıkan sansür tartışmaları sonrasında yarışmadan çekilme kararı alan dokuz Ulusal Yarışma filminden biri olan Eksik, festivalde seyirci karşısına çıkamadı ancak nisan ayının ortasında vizyon şansı buldu. Filmin yönetmeni Barış Atay ve başrol oyuncularından Funda Eryiğit’le tüm bu sansür meselelerinden önce gerçekleştirdiğimiz röportajda, filmin politik Türkiye sinema içerisindeki yerini de konuşmuştuk.

Film 1980 darbesinden yola çıksa da daha çok darbe sürecini yaşayan, bu süreç içinde parçalanan ve daha sonra geçmişe dair yaralarını sarmaya çalışan bir ailenin hikâyesini konu alıyor. Dolaylı ya da direkt olarak darbe dönemini anlatan filmlerden biraz olsun farklı kılıyor bu durum Eksik‘i. Genelden biraz olsun uzaklaşarak aile içindeki yaralara odaklanıyor film. Sizi meseleye böyle bir yerden bakmaya iten şey neydi?
Barış Atay: Sadece sinemada değil, genel olarak da darbenin yaşandığı döneme odaklandığımızı, darbeden etkilenen devrimci insanların ve ailelerinin, sonraki yıllarda neler yaşadığını çok fark edemediğimizi düşünüyorum. Temel sebep yaşadıklarının, hayatlarını ne derece etkilediğine olan merakım ve buna dikkat çekme isteğimdi.

Giderek muhafazakârlaştığımız bir dönemde filmin cesur bir bakış açısına sahip olduğunu söylemek mümkün. Hâlâ bıçak sırtı sayılabilecek böylesi konuyu beyazperdeye taşırken çekinceleriniz oldu mu?
B.A.: Sinemanın belge niteliği taşıması gerektiğine inanan biri olarak özellikle konuşulmaması istenen konulara eğilinmesi gerektiğini düşünüyorum. O yüzden herhangi bir çekincem olmadı.

Bir oyuncu ya da yönetmen olarak filmin içinde durduğunuz yer size samimi geldi mi? O gerçekçi atmosfer tamamen içinize sinerek sağlanabildi mi?
B.A.: Her iki açıdan da mümkün olduğunca yalın ve doğal olmak gibi bir hedefim vardı. Ben hedeflediğime en yakın sonucu aldığıma inanıyorum ama yine de kararı seyirciye bırakmak lâzım…

Funda Eryiğit: Filmin başta senaryosu itibariyle ajitasyona izin vermek istemeyen bir yerde durduğunu düşünüyorum. Benim için samimiyet bu noktada başlıyor. Benim oynadığım sahneler 80 döneminde geçiyor. Kendi adıma çevrenin, ilişkilerin ve sahnelerin atmosferinin gerçekçiliği adına iyi çalışıldığını düşünüyorum. Sonuç seyirciye de böyle yansır umarım.

İnsanların filmi bir sanat yapıtından ziyade siyasi obje olarak değerlendirmesi sizi üzer mi? Politik filmlerle ilgili böyle yaklaşımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.A.: Hayır üzmez, sadece yanlış değerlendirildiğini düşünürüm ama bunu kendi filmim açısından söylüyorum. Bir film siyasi obje olması amacıyla da çekilmiş olabilir. Propaganda filmleri var buna örnek olarak ama Eksik bu türün dışında sayılır diye düşünüyorum.

F.E.: Eksik’te hikâyenin derdi bir dönemin siyasetinin yarattığı bir sancıdan doğuyor, dolayısıyla politik bir iddiası var bence. Sonbahar, DuvarAçlıkKanlı Pazar ve hattâ Chaplin’in Modern Zamanlar’ı ya da şu an aklıma gelmeyen başka bir çok politik film örnekleri var. Bu filmleri bir siyasi obje olarak değerlendirebilir miyiz? Ya da propaganda yaptıklarını söyleyebilir miyiz? Bence hayır. Neye inanmamız gerektiğini, nasıl düşünmemiz gerektiğini söyleyen yapıtlar objeleşmeye, bir ideolojinin ya da siyasi sistemin malzemesi hâline gelmeye açık olurlar. Eksik’in böyle bir film olduğunu düşünseydim oynamazdım.

Film aynı zamanda İstanbul Film Festivali’nde ulusal yarışma bölümüne seçildi ve Seyfi Teoman İlk Film ödülüne aday. Seyircide “festival filmi” algısının oluşması bir filmin gişesini doğrudan etkiliyor. Siz bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.A.: Ne yazık ki böyle bir algı var, evet. Özellikle sanatsal kaygının ön planda tutulduğu, seyirciye bir şeyler anlatma derdi olan filmler, dağıtım aşamasında sıkıntı yaşıyor ve bu da gişeye yansıyor. Bunu kıran filmlerden biri olacağımızı umuyorum.

Hem Eksikin yurtiçi ve yurtdışı festival durumu, hem de yeni projeleriniz açısından, bundan sonrası için planlar var mı?
B.A.: İstanbul Film Festivali’nden sonra yurtiçi yurtdışı festivallere başvurmaya devam edeceğiz. Şu an üzerinde çalıştığımız, senaryosunu yazın bitireceğimiz ve önümüzdeki kış çekmeyi planladığımız bir projemiz var.

  1. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, bize gezdiklerinizi çizin: They Draw & Travel

    Haritaların sihirli dünyasına hoş geldik.

  2. İran politik tarihine bir de buradan bakın: Sheida Soleimani

    “Ergenliğin son yıllarına kadar hep katı bir şekilde İranlı olduğumu düşündüm ve Amerikalı olma fikrini reddettim. Büyüdükçe fark ettim ki, benim aklımdaki İran fikri, aslında batılı bir merceğe göre şekillenmişti.”

  3. Bir yol gösterici olarak “Serpent": Baysan Yüksel

    “Yılan, çok anlamlılığı açısından tam da hayatın kendisindeki çelişkileri karşılıyor benim için. Döngüsel ve kültürlerarası bir şekilde negatif ve pozitif olarak anlam değiştiriyor. Hatta aynı kültürün içinde bile bu çift kutupluluğu barındırıyor."

  4. Küresel haberlere farklı gözler: Politik beslenme çantası

    İllüstrasyon: Sadi Güran

  5. “Taraflıyız ve bir gündemimiz var”: Joris Leverink

    Röp: 13melek

  6. Yasemin Mori’yle şarkı şarkı ‘’Finnari Kakaraska’’

    Kara deliklerden çıkıp Yasemin Mori'ye yeni albümü Finnari Kakaraska'yı şarkı şarkı sorduk ve çınarların gölgesine uzandık. Berat Pekmezci çizdi.

  7. Şarkı şarkı Ars Longa ve ''Günler''

    Ezeli ve ebedi "söz"leriyle Ars Longa’ya yeni albümü "Günler"i şarkı şarkı sorduk. Yağız Yılmaz çizdi.

  8. Ruh hâlleri ve atmosfere odaklanan sesler: Jacco Gardner

    Sürreal bir yaklaşım ve melodik popu kendine has bir şekilde kesiştiren Jacco Gardner’in ikinci albümü sahiden heyecan veriyor.

  9. Sevginin çoklu hâli: Unknown Mortal Orchestra

    “Çalışmalarımız adına durgun zamanlar geçirmek veya eskiden yapılan çalışmalara gölge düşürecek bir sürece girmektense grubu dağıtmak ve iyi zamanlarımızı hatırlamak bana her zaman daha iyi gelmiştir.”

  10. Danielle de Picciotto’dan “yuva” fikrine saygı duruşu

    İlk solo albümü için doğru zamanı yakalayan De Picciotto, yıllar sonra doğduğu yeri ziyaret ediyor.

  11. Kadınlar elektronik müzik için “baskılıyor”: DJ Mo

    “Kadınlar yalnızca erkeklere kıyasla kendilerini eleştirmeye çok daha yatkınlar ve bu nedenle çoğu zaman insanlarla müziklerini paylaşmadan önce yıllar boyu stüdyolarında çalışıyorlar.”

  12. Karanlığın içinden eve kaçmak: RAN

    Önceki sayfalarda Mo Loschelder’le Berlin, tekno kültürü ve kadın prodüktörler üzerine konuşmamızın ardından, şimdi bir süredir Berlin’de yaşayan genç bir kadın prodüktörün, Ran’ın dünyasını ziyaret ediyoruz.

  13. Dans, soğuk ve bazen bolca üzgünlük: She Past Away

    “Yeni albümde hissiyat olarak pek bir değişiklik yok. Belki biraz yavaşladığımızı ve daha kontrollü olduğumuzu söyleyebilirim.”

  14. Kot-tişört gezen bir albüm: Palmiyeler EP

    “Duvarlarımıza poster astığımız zamanlarda, benim odamda Kill'em All posteri, Tarık’ın odasında da Fedon posteri vardı. Gerçekten…”

  15. Hal Hartley’le röportaj yapmanın tarifsiz mutluluğu

    Hartley, Henry Fool’un ne kadar büyük bir aptal olduğunu, zekânın ana akım kültürde ne kadar yüzeysel kullanıldığını ve kendi filmografisinden en sevdiğini kısa ve net cümlelerle anlattı ve kendisine olan hayranığımızı katmerledi.

  16. Kamera önünden arkasına: Yönetmenlikte iddialı 12 oyuncu

    Beyazperdenin oyuncu-yönetmenleri arasına, bu ay bizde de gösterime giren ilk filmi Lost River’la Ryan Gosling de giriyor. Bize de fırsat bu fırsat deyip, oyuncu-yönetmenlerin dünyasını didik didik etmek düşüyor…

  17. Barış Atay ve Funda Eryiğit ile ‘’Eksik’’ üzerine

    “Neye inanmamız gerektiğini, nasıl düşünmemiz gerektiğini söyleyen yapıtlar objeleşmeye, bir ideolojinin ya da siyasi sistemin malzemesi hâline gelmeye açık olurlar.”

  18. Akıl kaçırmak için yeni neden: ‘’Ex-Machina’’

    Alex Garland’ın yönettiği ve geçtiğimiz ay dünya prömiyerini gerçekleştirdiği SXSW’de bilim-kurgu hayranlarını yepyeni tartışmalara gark ederek heyecandan çıldırtan Ex-Machina, bir film değil, bir mesele olarak ele alınmayı hak ediyor.

  19. Korkunç bir atmosfer harikası: ‘’It Follows’’

    Amerikan bağımsız sinemasından çıkan yakın tarihli atmosferik korku gerilim furyasının son meyvesi It Follows, sakin ve derinden yaydığı tedirginliği, tüm bir seyir boyunca seyircisi üzerinde egemen kılan, şaşırtıcı bir film.

  20. Niyeti bariz dergi: ‘’Socrates’’

    Sporu tekniği-taktiğiyle değil, hikâyesiyle seven bir ekibin nevi şahsına münhasır dergisi Socrates, yayın hayatına merhaba dedi.

  21. Mobil, özgün, herkesin: ‘’H-art Collective’’

    “Bizce etkileyici fotoğraf çekmek, onun neyle çekildiğine bağlı değil.”

  22. Heartland: Amerika'nın Kalbine Bir yolculuk

    Tommy Hilfiger 2015 İlkbahar / Yaz Kadın Koleksiyonu Heartland, renkli, rahat çizgisiyle gerçek Amerikan stilini yansıtıyor. Üç farklı temadan oluşan koleksiyon, moda severleri ülkenin tüm muhteşem manzaralarının eşsiz güzellikleri ve kasaba havası ile buluşturuyor. İlhamını küçük kasabaların sevimli tarzından ve eşsiz atmosferinden alan Heartland koleksiyonu, Amerika’nın orta bölgelerini keşfe çıkmak, açık havadan maksimum şekilde yararlanmak isteyenlere  sesleniyor. Koleksiyonda, Tommy Hilfiger markasının yakından tanıdğımız imzası, preppy stilde,  çok amaçlı kullanıma uygun iş kıyafetlerinin yanı sıra denizci ve askeri motifler dikkat çekiyor. Macera, ilk tema olan Out on the Lake ile Wisconsin’deki popüler tatil destinasyonu Lake Geneva’da başlıyor. Yeni sezonun öne çıkan “denizci” stili, preppy çizgiler, ekoseler ve puanlı desenlerle

  23. Libertango

    Hikaye ve çizgi: Sadi Güran

  24. Kırık çıkık

    Hikaye ve çizgi: Furkan Birgün

  25. Tomurcuk

    Hikaye ve çizgi: Merve Atılgan

  26. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler Doruk [email protected] Güran / illü[email protected] Melikşah Altuntaş / [email protected] Nural / [email protected] Kayıran / mü[email protected] Dostgül / [email protected] Mazonowicz / [email protected] yazı işleri Altay [email protected]çil Kalenderoğ[email protected] Berberoğ[email protected] Aycan Taşyü[email protected] İ[email protected] Naz İ[email protected] [email protected] reklam ve pazarlama Yetkin [email protected] katılımcılar 13Melek, Ayşen Arıkazan, Berat Pekmezci, Bülent Gültek, Can Çetinkaya, Cihan Uzunoğlu, Doğukan Güvercin, Duygu Topçu, Furkan Birgün, Mark Hale, Melodi Gülbaba, Mert Tügen, Merve Atılgan, Müge Yıldız, Naz Tansel, Sevgi Yüksel, Uğur Bayazıt, Ulus Atayurt, Yağız Yılmaz kapak görseli Baysan Yüksel bant mag.