Beyazperdenin oyuncu-yönetmenleri arasına, bu ay bizde de gösterime giren ilk filmi Lost River’la Ryan Gosling de giriyor. Bize de fırsat bu fırsat deyip, oyuncu-yönetmenlerin dünyasını didik didik etmek düşüyor…


Image

ANGELINA JOLIE
Kaç film yönetti: Biri belgesel dört uzun metrajlı film.
Yönetmenlikteki iddiası: Özellikle son yıllarda epey artmış görünüyor. Oscar formülüne uygun filmler yaparak, yeni dönemin kadın Clint Eastwood’u olma yolunda ilerliyor.
Ne kadar ciddiye alınıyor: In the Land of Blood and Honey’yle yönetmenlikteki başarısı tartışılsa da belli ölçüde ciddiye alınmaya başlayan Jolie, geçtiğimiz yıl çektiği Unbroken’la birlikte birkaç ödül ve adaylık listesinde yer bulmaya başladı.
Son yönettiği film: Dönem filmleri çekme merakını, bu yılın sonuna doğru gösterime girmesi beklenen By the Sea’yle sürdüren Jolie, 1970’ler Fransa’sında geçen bu filmde eşi Brad Pitt’le kamera karşısında da yer alıyor.

Image

BEN AFFLECK
Kaç film yönetti: İki kısa, üç uzun metrajlı filmin ardından dördüncüsü de yolda.
Yönetmenlikteki iddiası: Tedirgin edici bir biçimde artan bir iddiayla devam eden yönetmenlik kariyeri, politik-aksiyon eğilimleriyle hepten endişe verici bir hâl alıyor.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Son yönetmenlik işi Argo’nun en iyi film Oscar’ının sahibi olduğu düşünülürse epey ciddiye alındığını söyleyebiliriz. Çektiği üç uzun metrajlı film de Oscar başta olmak üzere çok sayıda ödül ve adaylık sahibi oldu.
Son yönettiği film: Bugünlerde 2016 Ekim’inde gösterimi planlanan bir uluslararası macera-aksiyon Live by Night’ı çekmek ve başrolünde ter dökmekle meşgul.

Image

BEN STILLER
Kaç film yönetti: Çok sayıda televizyon programı ve kısa filmle karşımıza çıkmakla birlikte, bugünlerde altıncı uzun metrajlı filmini çekiyor.
Yönetmenlikteki iddiası: Kendi hâlinde, hafif komediler ve seyir zevki yüksek gişe filmleri çeken Stiller, yönetmenlikteki iddiasını geçtiğimiz yıl izlediğimiz The Secret Life of Walter Mitty’yle açık bir biçimde gözler önüne sermişti.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Bir yönetmen olarak ilk filmi Reality Bites’tan bu yana ciddiye alınmakla beraber, Tropic Thunder ve Walter Mitty’yle ciddi ödül listelerinde adını geçirmeyi başardı.
Son yönettiği film: Şu sıralar 2001’de yönetip başrolünde oynadığı Zoolander’ın, henüz ilk görüntüleriyle olay yaratmayı başarmış olan devam filmini çekmekle meşgul.

Image

GEORGE CLOONEY
Kaç film yönetti: Televizyon dizisi tecrübesi haricinde beş uzun metrajlı film.
Yönetmenlikteki iddiası: Net bir biçimde listedeki en iddialı isimlerin arasında. Çektiği filmlerin büyük prodüksiyonları ve tematik eğilimleriyle, sinemanın yeni Robert Redford’ı olarak anılmaya başlandı.
Ne kadar ciddiye alınıyor: İlk uzun metrajlı filmi Confessions of A Dangerous Mind’la alkışlanmaya başlanan Clooney, ikinci filmi Good Night and Good Luck’la ödül listelerini talan etmişti ki, bunların arasında bir yönetmenlik Oscar’ı adaylığı da var. Kariyerinin sonraki işlerinde beklediğini pek bulamasa da yola devam ediyor.
Son yönettiği film: Geniş kadrosu ve iddialı hikâyesine rağmen son yönettiği film olan The Monuments Men’le kimselere yaranamadı.

Image

GUILLAUME CANET
Kaç film yönetti: Üç kısa, dört uzun metrajlı film.
Yönetmenlikteki iddiası: Yeni dönem Fransız sinemasının başarılı yönetmenlerinden birine dönüşmesi zaman almadığından, ilk filmiyle birlikte gelen övgü ve destekle birlikte yönetmenlikteki iddiasını artırmakta.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Ona esas patlamasını yaşatan Tell No One’la birlikte çok sayıda ödül ve övgüyle beraber, en iyi yönetmen dalında Cesar ödülü alacak kadar ciddiye alınmaya başladı ve Little White Lies’la da kendine bağlanan ümitleri boşa çıkarmadı.
Son yönettiği film: Son olarak oldukça şöhretli oyuncu kadrosuyla ilk İngilizce filmi Blood Ties’ı çekti ve önceki filmleri kadar olmasa da yine takipçilerini heyecanlandırmayı başardı.

Image

JON FAVREAU
Kaç film yönetti: Çok sayıda televizyon dizisi ve filminin yanısıra yedi uzun metrajlı film de çekti.
Yönetmenlikteki iddiası: Sevimli şişman rollerinin aranan isimlerinden biriyken 2000’li yıllarda merak sardığı yönetmenlikteki iddiası, Iron Man serisi gibi koca bir stüdyo işinin altından başarıyla kalkmasıyla hepten belirginleşti.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Yüz milyonlarca doların bağlandığı projeleri kendisine gözü kapalı emanet eden stüdyolara bakacak olursak, ana akım sinemanın epey ciddiye alınan birkaç yönetmeninden biri olduğu kesin.
Son yönettiği film: Geçtiğimiz yıl başrolünde de yer aldığı mütevazı Chef’le yine geniş kitlelere yaranmayı başaran Favreau, gelecek yıl izleyeceğimiz The Jungle Book’a girişmiş durumda.

Image

JULIE DELPY
Kaç film yönetti: İki kısa, beş uzun metrajlı film.
Yönetmenlikteki iddiası: Bir hobi gibi başlasa da zamanla hem yazar, hem yönetmen olarak iddialı işlere imzasını atmaya başlayan Delpy, dönem filmi gibi iddialı yapımların altına bile girmekten kaçınmayarak iddiasını ortaya koydu.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Bir yönetmen olarak, oyunculuktaki şöhret ve ilgi çekiciliğe ulaşmış sayılmaz ancak dünya festivallerinin gösterim listelerinde daima yerini alan filmlerle saygınlığını arttırdığı söylenebilir.
Son yönettiği film: Şu sıralar Lolo adlı son filmini çekip, başrolünde yer almakla meşgul olan Delpy, bundan önce 2 Days in New York’la Paris’te başladığı seriyi devam ettirmişti.

Image

MATTHIEU AMALRIC
Kaç film yönetti: 11 kısa, iki TV filmi ve dört uzun metrajlı sinema filmi çekti.
Yönetmenlikteki iddiası: Özellikle son yıllarda birbiri ardına çektiği filmlerle bir yönetmen olarak da arthouse sinemanın iddialı ve saygın isimlerinden birine dönüşmüş durumda.
Ne kadar ciddiye alınıyor: 2010’da çektiği Tournée’yle Cannes’dan en iyi yönetmen ödülü ile ayrılan Amalric, bu hususta listedeki isimlerin belki de en ciddiye alınanı.
Son yönettiği film: Son olarak geçtiğimiz yıl yine Cannes’da, bu kez Un Certain Regard’da yarışan The Blue Room’la karşımıza çıktı ancak epey üretken olduğu bir alan olan kısa filmleriyle her an bir yerden çıkabilir.

Image

RICHARD AYOADE
Kaç film yönetti: Çok sayıda televizyon işi ve bir konser belgeseliyle birlikte, iki uzun metrajlı sinema filmi çekti.
Yönetmenlikteki iddiası: İlk filmi Submarine’le yönetmenlikte, oyunculuktan da çok iddialı olduğunu kanıtlayan Ayoade, İngiltere’nin son yıllarda çıkarmış olduğu en yetenekli genç yönetmenlerden biri olduğunun farkında olmalı.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Henüz ilk filmiyle BAFTA adayı olup British Independent’tan ödülle ayrılmasıyla ne kadar ciddiye alındığını ortaya koydu. İkinci filmi The Double’la da uluslararası alanda ününe ün kattı.
Son yönettiği film: Geçtiğimiz yıl çektiği The Double’la övgülere boğulup Hitchcock’larla kıyaslandıktan sonra, şu sıralar yeni filminin hazırlıklarında.

Image

SARAH POLLEY
Kaç film yönetti: Dört kısa, üç uzun metrajlı film.
Yönetmenlikteki iddiası: Yönetmenlik kariyerine Away From Her’le iddiadan uzak bir başlangıç yaptı ve aslında Amerikan bağımsız sinemasını besleyen, mütevazı filmlerle yoluna devam etti.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Henüz ilk filmiyle yolu Oscar dahil pek çok ödül listesinden geçti ve çokça takdir topladı. Yoluna Take This Waltz’la devam ederken, artık bir yönetmen olarak da epey ciddiye alınmaya başlamıştı.
Son yönettiği film: Son olarak epey kişisel ve pek muhteşem belgeseli Stories We Tell’le çok sayıda ödülün sahibi oldu ve belgesel sinemadaki yeteneklerini de sergileme fırsatı buldu.

Image

SEAN PENN
Kaç film yönetti: Birkaç kısa metrajla birlikte, dört uzun metrajlı film çekti.
Yönetmenlikteki iddiası: Henüz ilk yönettiği film olan The Indian Runner’la yönetmenlikteki iddiasını ortaya koydu ve Into the Wild’a uzanan filmografisinde bu iddiasından bir an olsun vazgeçmedi.
Ne kadar ciddiye alınıyor: İlk filminden bu yana çektiği filmler festival festival gezen bir yönetmen oldu ve 2001’de çektiği The Pledge’le Altın Palmiye adayı dahi oldu. Into the Wild’la pek çok yönetmenlik ödülü ve adaylığı kazandı.
Son yönettiği film: Şu sıralar Javier Bardem, Charlize Theron ve Jean Reno’lu politik dram The Last Face’i tamamlamakla meşgul.

Image

ZACH BRAFF
Kaç film yönetti: Birkaç televizyon filmi ve dizi bölümü dışında, iki sinema filmi.
Yönetmenlikteki iddiası: İlk filmi Garden State’le iddialı bir yönetmenlik başarısı gösterse de ardını harika bir şekilde getirdiği pek söylenemez. Yine de yoluna kararlı şekilde devam ediyor.
Ne kadar ciddiye alınıyor: Garden State’le epey uzun bir ödül ve adaylık listesinin yanısıra Bağımsız Ruh Ödülleri’nde en iyi ilk film ödülünün de sahibi olmuştu. Geçen yıl çektiği Wish I Was Here’le de hâlâ ciddiye alındığını kanıtladı.
Son yönettiği film: Şu sıralar St. Vincent’ın yönetmeni Theodore Melfi’yle beraber, başrollerini Morgan Freeman, Alan Arkin ve Michael Caine’in paylaştığı Going in Style’ı çekmekle meşgul.

YÖNETMENLİK YAPAN DİĞER OYUNCULAR
Beyazperdedeki mevcudiyetleri oyuncu olarak başlamış ya da öyle ilerlemiş isimler daha sonra arasıra ya da sürekli olarak yönetmenliğe de bulaşıp, çok sayıda filme imza attı. Hollywood’un erken dönem yıldızlarından Jerry Lewis, Gene Kelly, Laurence Olivier, Charles Laughton usta işi birkaç filmle bu yolu açarken, Robert Redford, Kenneth Branagh, Tommy Lee Jones, Mathieu Kassovitz, Jodie Foster, John Turturro gibi isimler, günümüzde bu bayrağı en iyi şekilde taşıyan birkaç isimden biri.

Hayatta oldukları dönemde, yönetmenliklerini üstlendikleri filmlerle heyecan yaratan Marlon Brando ve Dennis Hopper gibi isimlerin yanısıra, belli bir dönemi yönetmenlik başarılarıyla geçiren Tim Robbins, Roberto Benigni, Mel Gibson, Warren Beatty, Barbra Streisand, Kevin Costner, Al Pacino, Billy Bob Thornton, Danny DeVito, Robert DeNiro gibi isimler aktif yönetmenlik hayatlarına yukarıdaki listede adı geçen isimler kadar faal devam etmeseler de bir grup akılda kalıcı işin altına imzalarını attı.

Reji işine daha ziyade bir heves, heyecan gibi yaklaşan ve kimisi nitelikli, kimisi yalnızca iyi niyetli denemelerle sınırlı birkaç isim de sayılabilir elbette. Yönetmenliğini üstlendikleri filmler bir ya da birkaç tane olan bu isimlerden bazıları ise Dustin Hoffman, Sylvester Stallone, Denzel Washington, Albert Brooks, Ed Harris, Steve Buscemi, Anjelica Huston, Diane Keaton, Kevin Spacey, Robert Duvall, Forest Whitaker, Yvan Attal, Stanley Tucci, Gary Oldman, Tim Roth, Bill Paxton, Vincent Gallo, Ethan Hawke, David Schwimmer, Edward Norton, Chris Rock ve Johnny Depp…

OYUNCULUK DA YAPAN YÖNETMENLER
İşin bir de oyunculukları kadar (ve hattâ daha fazla) yönetmen kimlikleriyle öne çıkanları var ki onları daha ziyade yönetmen olarak anmayı tercih ediyoruz. Klasik dönemden Charlie Chaplin, Buster Keaton, Orson Welles, Vittoria De Sica, Elia Kazan, John Huston, Bob Fosse, Richard Attenborough ve John Cassevetes gibi isimlerin dahil edilebileceği bu listede, çoğunlukla kendi filmlerinde oynayan isimlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla.

İş daha çok kendi filminin başrolüne yerleşmek olduğunda zirveleri pek kimselere kaptırmamakta kararlı olan Woody Allen bir oyuncu-yazar-yönetmen olarak listenin en sağlam isimlerinden. Aktif sinema hayatına devam eden ve takipçilerini heyecanlandıran işler çekmekten vazgeçmeyenler arasında Clint Eastwood, Terry Gilliam, Takeshi Kitano, Nanni Moretti, Ron Howard gibi isimler sayılabilir.

Yakın zaman önce kaybettiğimiz Sydney Pollack’ın da içine katılabileceği bir başka grupta ise ana akım sinemaya göz kırpan oyuncu-yönetmenlerden Rob Reiner, Harold Ramis, Mel Brooks, Penny Marshall’ın adı sayılabilir. Son olarak arada oyunculuk da yapmış ve yapan bir grup genç yönetmen olarak Sofia Coppola, Sebastian Schipper, Tom McCarthty, Xavier Dolan, Lena Dunham, Maiwenn ve Peter Berg’ün de isimleri sayılabilir.

TÜRKİYE’NİN OYUNCU YÖNETMENLERİ
Türkiye’de de yabana atılmayacak kadar çok sayıdaki oyuncu-yönetmen arasında, Toplumsal gerçekçi Türkiye sinemasının ustalarından Yılmaz Güney’in başını çektiği yerli listede, Yeşilçam ekolünün büyük ustalarından birine dönüşmüş olan Kartal Tibet’in yanısıra, yönetmenliğini üstlendiği üç filmin ardına bir yenisini eklemeye hazırlanan Türkan Şoray yer alıyor. Kuşkusuz bu yolu açan Muhsin Ertuğrul da Türkiye sinemasının ilk dönem örnekleri arasında hem yönetmen, hem oyuncu olarak çok sayıda iş üretmiş isimler arasındaydı.

Yakın dönemden, komedyen kimlikleriyle ön plana çıkan ve senaryo yazma becerilerini nitelikli rejilerle de birleştiren isimlerden Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’ın yanısıra genç kuşaktan Caner Özyurtlu oyuncu-yönetmenler arasında sayılabilir. Popüler Türkiye sinemasının türkücü-yönetmenler kervanından yürüyen Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz’in yönetmenlikteki inat ve yükselişi de yabana atılmayacak nitelikte. Son olarak bu kervana eklenen Emrah İpek ya da rap’çi Ragga Oktay için de aynısını söylemek mümkün olabilseydi keşke.

Geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde prömiyerlerini gerçekleştirmeyi, yaşanan olaylar nedeniyle başaramayan üç film de oyuncu yönetmenlerin imzasını taşıyan ilk filmlerdi: Ali Atay’ın Limonata’sı, Ufuk Bayraktar’ın Kümesi ve Barış Atay’ın Eksik’i…

  1. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, bize gezdiklerinizi çizin: They Draw & Travel

    Haritaların sihirli dünyasına hoş geldik.

  2. İran politik tarihine bir de buradan bakın: Sheida Soleimani

    “Ergenliğin son yıllarına kadar hep katı bir şekilde İranlı olduğumu düşündüm ve Amerikalı olma fikrini reddettim. Büyüdükçe fark ettim ki, benim aklımdaki İran fikri, aslında batılı bir merceğe göre şekillenmişti.”

  3. Bir yol gösterici olarak “Serpent”: Baysan Yüksel

    “Yılan, çok anlamlılığı açısından tam da hayatın kendisindeki çelişkileri karşılıyor benim için. Döngüsel ve kültürlerarası bir şekilde negatif ve pozitif olarak anlam değiştiriyor. Hatta aynı kültürün içinde bile bu çift kutupluluğu barındırıyor."

  4. Küresel haberlere farklı gözler: Politik beslenme çantası

    İllüstrasyon: Sadi Güran

  5. “Taraflıyız ve bir gündemimiz var”: Joris Leverink

    Röp: 13melek

  6. Yasemin Mori’yle şarkı şarkı ‘’Finnari Kakaraska’’

    Kara deliklerden çıkıp Yasemin Mori'ye yeni albümü Finnari Kakaraska'yı şarkı şarkı sorduk ve çınarların gölgesine uzandık. Berat Pekmezci çizdi.

  7. Şarkı şarkı Ars Longa ve ”Günler”

    Ezeli ve ebedi "söz"leriyle Ars Longa’ya yeni albümü "Günler"i şarkı şarkı sorduk. Yağız Yılmaz çizdi.

  8. Ruh hâlleri ve atmosfere odaklanan sesler: Jacco Gardner

    Sürreal bir yaklaşım ve melodik popu kendine has bir şekilde kesiştiren Jacco Gardner’in ikinci albümü sahiden heyecan veriyor.

  9. Sevginin çoklu hâli: Unknown Mortal Orchestra

    “Çalışmalarımız adına durgun zamanlar geçirmek veya eskiden yapılan çalışmalara gölge düşürecek bir sürece girmektense grubu dağıtmak ve iyi zamanlarımızı hatırlamak bana her zaman daha iyi gelmiştir.”

  10. Danielle de Picciotto’dan “yuva” fikrine saygı duruşu

    İlk solo albümü için doğru zamanı yakalayan De Picciotto, yıllar sonra doğduğu yeri ziyaret ediyor.

  11. Kadınlar elektronik müzik için “baskılıyor”: DJ Mo

    “Kadınlar yalnızca erkeklere kıyasla kendilerini eleştirmeye çok daha yatkınlar ve bu nedenle çoğu zaman insanlarla müziklerini paylaşmadan önce yıllar boyu stüdyolarında çalışıyorlar.”

  12. Karanlığın içinden eve kaçmak: RAN

    Önceki sayfalarda Mo Loschelder’le Berlin, tekno kültürü ve kadın prodüktörler üzerine konuşmamızın ardından, şimdi bir süredir Berlin’de yaşayan genç bir kadın prodüktörün, Ran’ın dünyasını ziyaret ediyoruz.

  13. Dans, soğuk ve bazen bolca üzgünlük: She Past Away

    “Yeni albümde hissiyat olarak pek bir değişiklik yok. Belki biraz yavaşladığımızı ve daha kontrollü olduğumuzu söyleyebilirim.”

  14. Kot-tişört gezen bir albüm: Palmiyeler EP

    “Duvarlarımıza poster astığımız zamanlarda, benim odamda Kill'em All posteri, Tarık’ın odasında da Fedon posteri vardı. Gerçekten…”

  15. Hal Hartley’le röportaj yapmanın tarifsiz mutluluğu

    Hartley, Henry Fool’un ne kadar büyük bir aptal olduğunu, zekânın ana akım kültürde ne kadar yüzeysel kullanıldığını ve kendi filmografisinden en sevdiğini kısa ve net cümlelerle anlattı ve kendisine olan hayranığımızı katmerledi.

  16. Kamera önünden arkasına: Yönetmenlikte iddialı 12 oyuncu

    Beyazperdenin oyuncu-yönetmenleri arasına, bu ay bizde de gösterime giren ilk filmi Lost River’la Ryan Gosling de giriyor. Bize de fırsat bu fırsat deyip, oyuncu-yönetmenlerin dünyasını didik didik etmek düşüyor…

  17. Barış Atay ve Funda Eryiğit ile ‘’Eksik’’ üzerine

    “Neye inanmamız gerektiğini, nasıl düşünmemiz gerektiğini söyleyen yapıtlar objeleşmeye, bir ideolojinin ya da siyasi sistemin malzemesi hâline gelmeye açık olurlar.”

  18. Akıl kaçırmak için yeni neden: ‘’Ex-Machina’’

    Alex Garland’ın yönettiği ve geçtiğimiz ay dünya prömiyerini gerçekleştirdiği SXSW’de bilim-kurgu hayranlarını yepyeni tartışmalara gark ederek heyecandan çıldırtan Ex-Machina, bir film değil, bir mesele olarak ele alınmayı hak ediyor.

  19. Korkunç bir atmosfer harikası: ‘’It Follows’’

    Amerikan bağımsız sinemasından çıkan yakın tarihli atmosferik korku gerilim furyasının son meyvesi It Follows, sakin ve derinden yaydığı tedirginliği, tüm bir seyir boyunca seyircisi üzerinde egemen kılan, şaşırtıcı bir film.

  20. Niyeti bariz dergi: ‘’Socrates’’

    Sporu tekniği-taktiğiyle değil, hikâyesiyle seven bir ekibin nevi şahsına münhasır dergisi Socrates, yayın hayatına merhaba dedi.

  21. Mobil, özgün, herkesin: ‘’H-art Collective’’

    “Bizce etkileyici fotoğraf çekmek, onun neyle çekildiğine bağlı değil.”

  22. Heartland: Amerika’nın Kalbine Bir yolculuk

    Tommy Hilfiger 2015 İlkbahar / Yaz Kadın Koleksiyonu Heartland, renkli, rahat çizgisiyle gerçek Amerikan stilini yansıtıyor. Üç farklı temadan oluşan koleksiyon,

  23. Libertango

    Hikaye ve çizgi: Sadi Güran

  24. Kırık çıkık

    Hikaye ve çizgi: Furkan Birgün

  25. Tomurcuk

    Hikaye ve çizgi: Merve Atılgan

  26. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler