“Ergenliğin son yıllarına kadar hep katı bir şekilde İranlı olduğumu düşündüm ve Amerikalı olma fikrini reddettim. Büyüdükçe fark ettim ki, benim aklımdaki İran fikri, aslında batılı bir merceğe göre şekillenmişti.”


İranlı-Amerikalı fotoğrafçı Sheida Soleimani, İran politik tarihini ailesinden dinlediği hikâyelerden biliyor. Bu kültürü kişisel olarak hiç deneyimlememiş olsa da, ona anlatılanların etkisi altında, o kritik anları fotoğraflarındaki durağan objelerle yeniden yaratıyor. Soleimani’nin kendine has sembol ve şifrelemelerle oluşturduğu oldukça karmaşık fotoğrafları, izleyicisi için tam bir bilmece! Sheida Soleimani’ye sorduğumuz sorularla, bu göz alıcı fotoğrafların arkasındaki motifleri çözmeye çalıştık…

Image
Image

Fotoğraf serilerinin tümüNational AnthemPanjereh ve Namaz Khaneh, senin doğrudan tecrübelemediğin ama hikâyeleriyle büyüdüğün geçmişle ilgili. Bu içerik projelerin için nasışekillendi?
İlk fotoğraf çekmeye başladığımda, arka planını fazla düşünmeden yalnızca ilgimi çeken şeyleri düşünüyordum. Bir sürü kuş tüyü ve ölü kuş fotoğrafları çektim. Annemle vahşi kuşlar için rehabilitasyon yaptığımız günlerden kalan bir şeydi. Annem ben küçükken hep İran’da vahşi kuşlara yaptığı rehabilitasyondan ve bunun hastanedeki işini nasıl doğrudan etkilediğinden bahsederdi. Babam ise bir doktor ve araştırmacı olarak daha çok bilimden bahsederdi. Babamın kullandığı bilimsel dili benimsedim ve kuşlar gibi kendimce bir çeşit bağ kurduğum objeleri ya da el işlerini fotoğraflamaya başladım. Fotoğrafladığım objelerin bile kendi geçmişlerine doğrudan referans verdiklerini, bu objelerinin hikâyelerinin beni de şekillendirdiğini görebilmem birkaç senemi aldı. Bu aydınlanma doğrultusunda daha çok tablomsu, durağan senaryolar kurgulamaya başladım. Aynı objeleri kullanarak, onları fotoğraflarda birbirleriyle ilişki kurabilecek ve belirli semboller olarak algılanabilecek şekilde konumlandırmaya başladım. Objelerle sembolik bir dil kurma fikrine kendimi o zaman kaptırdım ve hâlâ bu amaca ulaşmak için çalışıyorum. Kullandığım objeler ve referans verdiğim hikâyeler ne kadar değişse de, fotoğraflarımın pek çoğunun hedefleri aynı.

Image
Image

Her fotoğraf serisi birbirinden nasıl ayrılıyor? İzledikleri kavramsal bir zaman çizelgesi var mı?
İlk işlerimin, özellikle Namaz Khaneh serisindeki fotoğrafların her birinin, doğrudan bana anlatılmış birer hikâyeye referans verdiğini söyleyebilirim. Her fotoğraf ailemin bana anlattığı bir hikâyeyi ya onların kafasında zaten var olan, ya da benim hayalgücümde bütünleşen sembollerle görselleştiriyordu. Zaman için de fark ettim ki her ne kadar her hikâyeyi kendimce tekrar anlamlandırsam da, hiçbiri benim hikâyem değildi aslında. Panjereh serisindeyse, bu hikâyeleri kendi çocukluğumla ve Batı’nın etkileriyle harmanlamaya çalıştım. National Anthem daha farklı. National Anthem’ı çekerken olaylara karşı kendi duruşum ve tüm bu hikâyelerin medyada nasıl yayıldığına dikkat çekmeye çalıştım. İran’la ilgili kendi görüşümün Amerikan medyası tarafından nasıl etkilendiğini ortaya çıkarmaktı amaç. National Anthem serisi, içerik üretmek için kendi anılarımı ya da dinlediğim hikâyeleri kullanmadığım ilk fotoğraflardı.

Fotoğrafların işlevi sence daha çok hikâye anlatmak mı, yoksa kendine göre kavramsallaştırdığın anılar olarak mı çalışıyorlar?
İlk iki seri kesinlikle daha hikâyesel. Ama National Anthem ikisi de değil. National Anthem’daki fotoğraflar belli başlı sembol ve düzenlemelerin nasıl politik ideolojileri yaymak için kullanıldığını gösterdiğinden, onları daha çok propaganda posterleri gibi algılamaya başladım. Bence oradaki fotoğraflar medyadaki trendlerin zihin açıcı bir hâli gibi. Teknoloji sayesinde, devrimler ve haberlerin geniş kitlelere nasıl aktarıldığının ve nasıl algılandığının bir göstergesi gibiler daha çok.

Image
Image

Fotoğraflarının, bir İranlı-Amerikalı olarak, bu iki yönlü yetiştirilişinle bir nevi barışma şekli olduğunu söyleyebilir misin? Bu ihtiyaç duyduğun bir şey miydi?
Kesinlikle ihtiyaç duyduğum bir şeydi. Ergenliğin son yıllarına kadar hep katı bir şekilde İranlı olduğumu düşündüm ve Amerikalı olma fikrini reddettim. Daha da büyüdükçe fark ettim ki, benim aklımdaki İran fikri, aslında Batılı bir merceğe göre şekillenmişti. Ve bu kendi dünyamı daha iyi anlayabilmem için de çok önemliydi. Her ne kadar ailemden pek çok kişisel hikâye dinlemiş olsam, kendimce İran kültürüne bağımı korumuş olsam da (Farsçanın anadilim olması, İran’a özel tatilleri kutlamak gibi), ben Birleşik Devletler’de büyüdüm ve gerçekten olmadığım bir şey gibi davranma fikrinden kurtulmam gerekiyordu. Şimdi bir sanatçı olarak ürettiğim işin nihai amacı bu fikri iletebilmek ve yaşamımdaki bu ikili durumla kişisel olarak barışabilmek. Bu durumun bazen kendimi politik olarak doğru konumlandırmakta yardımcı olduğunu da düşünüyorum. Tam olarak İranlı ya da tam olarak Amerikalı olmadığım için olan biteni iki tarafın bakış açısıyla da değerlendirip, kendi eleştirel duruşumu oluşturabiliyorum.

Görsel malzemeni nasıl seçiyorsun? Betimleme şeklinin bir kısmının neye referans verdiğini görebiliyorum ama bazılarıyla da ilgili hiçbir fikrim yok. Tekrar eden bir düzen ya da şifreleme var mı?
Şu anda kullandığım görsel malzemenin çoğu, internette bulduğum fotoğraflardan geliyor. İran’daki idamları gösteren cep telefonuyla çekilmiş fotoğraflardan, ya da politik liderlerin verdiği konuşmaların fotoğraflarından… Bazen görselleri doğrudan kullanıyorum, bazen de aynı fotoğrafı objelerle tekrar oluşturmak için başka yöntemler buluyorum. Renklere çok önem vermeye başladım. Renkleri çok dikkatli kullanıyorum, çünkü renkler politika tarihinde belli başlı dönemlere ya da kültürel ve toplumsal olaylara referans verebiliyor aslında.

Image

Fotoğrafçılığının nasıl bir yönde ilerlediğini öngörebiliyor musun? Ve şu sıralar ne üzerinde çalışıyorsun?
Şu sıralar yaptığım işler daha dolaylı anlatımlar yapacak şekilde gelişiyor. İçerik ve baskın şiddet hâlâ orada, ama artık doğrudan diktatörlerin yüzleri yerine bu basın fotoğraflarının daha küçük parçalarını kullanıyorum. Bu şekilde fotoğraflar hâlâ aynı olaylarla yüzleşiyor ama pek çok bakış açısını da ele alıyor.

Sence kariyerinde tamamen İrandan bağımsız işler yapıyor olacağın bir dönem olacak mı?
Bence kaçınılmaz olarak İran’a her zaman bir çeşit bağ olacak. Her ne kadar iş doğrudan İran’la ilgili olmasa da, muhtemelen fotoğraflarım hep politik ve eleştirel sebeplerle oluşturulmuş düzenlemeler olacak.

  1. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, bize gezdiklerinizi çizin: They Draw & Travel

    Haritaların sihirli dünyasına hoş geldik.

  2. İran politik tarihine bir de buradan bakın: Sheida Soleimani

    “Ergenliğin son yıllarına kadar hep katı bir şekilde İranlı olduğumu düşündüm ve Amerikalı olma fikrini reddettim. Büyüdükçe fark ettim ki, benim aklımdaki İran fikri, aslında batılı bir merceğe göre şekillenmişti.”

  3. Bir yol gösterici olarak “Serpent”: Baysan Yüksel

    “Yılan, çok anlamlılığı açısından tam da hayatın kendisindeki çelişkileri karşılıyor benim için. Döngüsel ve kültürlerarası bir şekilde negatif ve pozitif olarak anlam değiştiriyor. Hatta aynı kültürün içinde bile bu çift kutupluluğu barındırıyor."

  4. Küresel haberlere farklı gözler: Politik beslenme çantası

    İllüstrasyon: Sadi Güran

  5. “Taraflıyız ve bir gündemimiz var”: Joris Leverink

    Röp: 13melek

  6. Yasemin Mori’yle şarkı şarkı ‘’Finnari Kakaraska’’

    Kara deliklerden çıkıp Yasemin Mori'ye yeni albümü Finnari Kakaraska'yı şarkı şarkı sorduk ve çınarların gölgesine uzandık. Berat Pekmezci çizdi.

  7. Şarkı şarkı Ars Longa ve ”Günler”

    Ezeli ve ebedi "söz"leriyle Ars Longa’ya yeni albümü "Günler"i şarkı şarkı sorduk. Yağız Yılmaz çizdi.

  8. Ruh hâlleri ve atmosfere odaklanan sesler: Jacco Gardner

    Sürreal bir yaklaşım ve melodik popu kendine has bir şekilde kesiştiren Jacco Gardner’in ikinci albümü sahiden heyecan veriyor.

  9. Sevginin çoklu hâli: Unknown Mortal Orchestra

    “Çalışmalarımız adına durgun zamanlar geçirmek veya eskiden yapılan çalışmalara gölge düşürecek bir sürece girmektense grubu dağıtmak ve iyi zamanlarımızı hatırlamak bana her zaman daha iyi gelmiştir.”

  10. Danielle de Picciotto’dan “yuva” fikrine saygı duruşu

    İlk solo albümü için doğru zamanı yakalayan De Picciotto, yıllar sonra doğduğu yeri ziyaret ediyor.

  11. Kadınlar elektronik müzik için “baskılıyor”: DJ Mo

    “Kadınlar yalnızca erkeklere kıyasla kendilerini eleştirmeye çok daha yatkınlar ve bu nedenle çoğu zaman insanlarla müziklerini paylaşmadan önce yıllar boyu stüdyolarında çalışıyorlar.”

  12. Karanlığın içinden eve kaçmak: RAN

    Önceki sayfalarda Mo Loschelder’le Berlin, tekno kültürü ve kadın prodüktörler üzerine konuşmamızın ardından, şimdi bir süredir Berlin’de yaşayan genç bir kadın prodüktörün, Ran’ın dünyasını ziyaret ediyoruz.

  13. Dans, soğuk ve bazen bolca üzgünlük: She Past Away

    “Yeni albümde hissiyat olarak pek bir değişiklik yok. Belki biraz yavaşladığımızı ve daha kontrollü olduğumuzu söyleyebilirim.”

  14. Kot-tişört gezen bir albüm: Palmiyeler EP

    “Duvarlarımıza poster astığımız zamanlarda, benim odamda Kill'em All posteri, Tarık’ın odasında da Fedon posteri vardı. Gerçekten…”

  15. Hal Hartley’le röportaj yapmanın tarifsiz mutluluğu

    Hartley, Henry Fool’un ne kadar büyük bir aptal olduğunu, zekânın ana akım kültürde ne kadar yüzeysel kullanıldığını ve kendi filmografisinden en sevdiğini kısa ve net cümlelerle anlattı ve kendisine olan hayranığımızı katmerledi.

  16. Kamera önünden arkasına: Yönetmenlikte iddialı 12 oyuncu

    Beyazperdenin oyuncu-yönetmenleri arasına, bu ay bizde de gösterime giren ilk filmi Lost River’la Ryan Gosling de giriyor. Bize de fırsat bu fırsat deyip, oyuncu-yönetmenlerin dünyasını didik didik etmek düşüyor…

  17. Barış Atay ve Funda Eryiğit ile ‘’Eksik’’ üzerine

    “Neye inanmamız gerektiğini, nasıl düşünmemiz gerektiğini söyleyen yapıtlar objeleşmeye, bir ideolojinin ya da siyasi sistemin malzemesi hâline gelmeye açık olurlar.”

  18. Akıl kaçırmak için yeni neden: ‘’Ex-Machina’’

    Alex Garland’ın yönettiği ve geçtiğimiz ay dünya prömiyerini gerçekleştirdiği SXSW’de bilim-kurgu hayranlarını yepyeni tartışmalara gark ederek heyecandan çıldırtan Ex-Machina, bir film değil, bir mesele olarak ele alınmayı hak ediyor.

  19. Korkunç bir atmosfer harikası: ‘’It Follows’’

    Amerikan bağımsız sinemasından çıkan yakın tarihli atmosferik korku gerilim furyasının son meyvesi It Follows, sakin ve derinden yaydığı tedirginliği, tüm bir seyir boyunca seyircisi üzerinde egemen kılan, şaşırtıcı bir film.

  20. Niyeti bariz dergi: ‘’Socrates’’

    Sporu tekniği-taktiğiyle değil, hikâyesiyle seven bir ekibin nevi şahsına münhasır dergisi Socrates, yayın hayatına merhaba dedi.

  21. Mobil, özgün, herkesin: ‘’H-art Collective’’

    “Bizce etkileyici fotoğraf çekmek, onun neyle çekildiğine bağlı değil.”

  22. Heartland: Amerika’nın Kalbine Bir yolculuk

    Tommy Hilfiger 2015 İlkbahar / Yaz Kadın Koleksiyonu Heartland, renkli, rahat çizgisiyle gerçek Amerikan stilini yansıtıyor. Üç farklı temadan oluşan koleksiyon,

  23. Libertango

    Hikaye ve çizgi: Sadi Güran

  24. Kırık çıkık

    Hikaye ve çizgi: Furkan Birgün

  25. Tomurcuk

    Hikaye ve çizgi: Merve Atılgan

  26. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler