9 Temmuz’da Bant Mag. Mekân’da açılacak olan Mevsimler – Fasıl II sergisinde yeni bir dizi işiyle karşımıza çıkacak Sedat Girgin’le çizgileriyle yarattığı dünya ve hazırladığı yeni çalışmalar üzerine…


İllüstrasyonlarını yaptığı onlarca kitap ve makalenin yanı sıra Bant Mag.’ın sayfalarında da uzun zamandır yer bulan aksak çizimleriyle tanıyoruz Sedat Girgin’i. Kullandığı renklerin hissiyatı ve kasıtlı olduğu kadar gevşek de duran çizgilerinde hayata geçirdiği karakterler, sallantılı görsellerine çarpık bir sıcaklık, neredeyse efkârlı bir hareketlilik getiriyor. Bant Mag. Mekân’da 9 Tammuz’da açılacak Mevsimler – Fasıl II sergisinde Sedat Girgin ve Toufic Hamidi’nin farklı üretimlerini ve ortaklaşabilen dillerini izleyeceğiz. Bu sergide yeni çalışmalarıyla karşımıza çıkacak olan Girgin, öncesinde bizlerle yazıyla çizginin etkileşimi, çizdiği “oynak” dünya ve yeni “deliler” serisi üzerine konuştu.

Image

Küçüklüğünden beri çiziyorsun. Bunu yapmayacağını düşündüğün bir zaman oldu mu hiç? Aldığın sanat eğitiminden ve sana kattıklarından biraz bahsedebilir misin?

Oldu elbet. Liseyi güzel sanatlarda okurken her şey güzeldi, bol bol çiziyordum. Fakat mesleki eğitim için Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Endüstri Ürünler Tasarımı bölümüne girdiğim an, çizim olgusunun biteceğinin farkına vardım. Bu beni oldukça sıkıntılı bir duruma soktu. O vakit çizime daha da çok sarıldım. Durmadan çizdim; o mesleği yapmak istemediğimi ilk sınıfta anlamıştım. Çizdiklerimin bir süre sonra illüstrasyona yakın olduğunu fark ettim ve bu alanda çalışmalara başladım. Lisede aldığım temel sanat eğitimi ve desen derslerinin her zaman çok faydasını gördüm. Üniversitede izinle girdiğim resim, grafik ve fotoğraf bölümlerinin dersleri de çok faydalı olmuştur.

Çizdiklerinle kendine has bir dünya yaratıyorsun; karakterlerinin kendine özgü, oynak ama hafif de buruk bir gerçekleri var. Bu dünyadan biraz bahsedebilir misin?

Tarzım biraz sivri ama samimi diyebilirim. Burukluk, depresif taraf nereden çıkıyor bilmiyorum, ama çizgimle duygu aktarımını seviyorum. İçimden geldiği gibi çizmeye çalışıyorum, bu da insana samimi geliyor sanırım. Ben formlarla oynamayı seviyorum. Çizdiğim figürler alabildiğine deforme, bunun duyguyu daha direkt anlattığını düşünüyorum. Tıpkı durgun deniz yerine dalgalı denizlerin çok daha sert ve güçlü bir his uyandırması gibi.

Çizgilerin ve renk kullanımın illüstrasyonlarını gerçekten hayata geçiriyor, fakat dolgunluklarına rağmen kompozisyonların her zaman nefes alabiliyor. Kompozisyon oluştururken nelere dikkat ediyorsun?

Aslında bunu anlatmak çok zor. Bu çokça sanat eseri incelemenin bir faydası sanırım. İyi çizmekten önce iyi bir kompozisyon oluşturmak gerekiyor. Ben işlerimde dengeye çok önem veriyorum. Genelde büyük-küçük leke kullanımlarını tercih ediyorum. Bir işe başlamadan, muhakkak küçük leke eskizini yapıp dengesinin nasıl olacağına karar veriyorum.

Image
Image

Çocuk kitaplarındaki illüstrasyonlar okuyucuların üzerinde gerçekten büyük bir etki yaratabiliyor. Çocuk kitapları resmetmek senin için ne ifade ediyor? Çocukken seni etkileyen hikâyeler, çizimler nelerdi?

Ben aslında çocuk kitabı için özel bir tarz belirlemedim. Her yaşa göre çizmeye çalıştım ve çiziyorum. Çizgimi çok fazla yumuşatmadım. Çocuklar zaten bizden çok daha yargısız. Çok hızlı algılayıp, çok hızlı okuyabiliyorlar çizgiyi. Ben Roald Dahl hikâyelerini hep çok sevmiştim. Onun kitaplarına can veren Quentin Blake çizgisi de bana her zaman çok rahat ve etkileyici gelmiştir.

Birçok dergi yazısına ve neredeyse sekseni aşkın kitaba illüstrasyon hazırladın ve kişisel sergilerine de hikâye öğeleri kattın. Senin için yazılarla görseller arasında etkili bir bağ nasıl olmalı?

Bence çizgi, yazıya bir şey katmalı. Doğrudan yazıda olanları çizdiğinde biraz süsleme gibi oluyor. Ama hikâyeye yaptığın bir ufak hamle asıl katkı oluyor. Elbet illüstrasyon yazının daha kolay okunabilmesini sağlıyor, fakat çizgi de hikâye anlatmaya başladığında daha da lezzetli oluyor.

Yaratma ve çizim sürecini bize biraz anlatabilir misin? Bir sergiye hazırlanırken bu süreç değişiyor mu?

Süreç hep aynı; bolca yalnız kalıp uzun uzun üzerine kafa yoruyorum. Bir süre sonra elim kâğıt kaleme gidiyor ve gözümde canlananlar kâğıda dökülüyor. Fikir ve kompozisyondan sonrası çok rahat ve keyifli; işin detaylandırılması ve renklendirilmesi.

Image
Image

Mevsimler sergisi için şu anda yeni işler üzerinde çalışıyorsun. Bu parçaların çıkış noktası nedir ve ne zaman üzerlerinde çalışmaya başladın?

Aslında bir süredir üzerinde çalıştığım bir seri var: “deliler.” Delileri resimlemek istedim çünkü onların vücut dilleri, hareketleri benim çizim dünyamla çok bütünleşiyordu. Delilere, deliliğe hep ilgim oldu. Özellikle akıl sağlığı bozulmuş bireylerin (ben özellikle deli demekten hoşlanıyorum) hep normal hayata adapte olmuş, rutin hayat yaşayan insanlardan çok daha özgür olduklarını düşünürüm. Bu bireyler topluma karışmakta zorlanıyorlar ve bu olgu benim ilgimi çekiyor. Özgürce hareket ediyor, fikirlerini ve akıllarına geleni özgürce gerçekleştiriyorlar. Vücut dillerinin hep uçlarda olmasının çizimlerimle örtüştüğünü düşündüm. Bu seride dans eden kostümlü delileri görüyoruz. Tiyatro ve gösterilerde giyilen kostümler bir rol kıyafeti ve bu deliler aslında özgürce dans eden, ama rol yapmayan bireyler. Ama üzerlerinde rol kıyafeti olarak kostümleri var. Bir ikilem yaratmaya çabalıyorum. Mevsimler sergisinde de bu figürlerin başka hikâyelerini ele alıyorum.

Sence bu parçalarda daha önceki çalışmalarına kıyasla farklı neler var? Şu andaki üretim sürecinde sana neler ilham oluyor?

Piyasaya çalıştığım illüstrasyon işlerine göre çok daha özgür ve sert çalışabiliyorum. Bu beni çok rahatlatıyor. Kendi iç dünyam en büyük ilham kaynağım.

  1. Portrelemenin biraz daha “dürüst” yolu: Amir H. Fallah

    “İranlı olduğum için insanlar gördüklerinin doğrudan baş örtüsü ya da çarşafa bir referans olduğunu düşünüyor ama gerçekten amacım bu değil.”

  2. “Varlığımın sahneyi değiştirmemesini isterim”: Cheryl Dunn

    New York’un sürekli devinen ruhunu en iyi sokakları anlatabilirse, Cheryl Dunn da sokakları ve yaratıcı ruhları en etkileyici şekillerde anlatan fotoğraf ve belgesel sanatçılarından biri olabilir.

  3. “Bir makine düşlemek”: Özgür Mumcu – Tolga Karaçelik

    Özgür Mumcu’nun haziran başı yörüngeye oturan ilk romanı Barış Makinesi’ni Mumcu’yla karşılıklı irdeleme işini, geçtiğimiz yıla Sarmaşık filmiyle damga vuran yönetmen Tolga Karaçelik’e bıraktık.

  4. Dergi yaratma ve saklama tutkusu: Basılı inatlar

    Nefes kesici bir şeyler basmaya çalışma ve onları saklama tutkusu baki diyerek ilham verici bazı fikirlere dalıyor ve sözü basılan dergilere bırakıyoruz.

  5. “Hayat gibi müzik de sürekli değişken”: Cem Yıldız

    “Beslendiğim nokta tamamen gelenek. Elektronik müziği çok seviyorum ama kendime çok sade bir şekilde sazcıyım diyebilirim. Bağlama kadar çok sevdiğim bir enstrüman daha yok.”

  6. Yakmalı mı, yayınlamalı mı: Geride kalan kayıtlar

    Prince’in binlerce kayıtla dolu gizli kasasından hareketle, müzisyenlerin yayınlandığına tanık olamadıkları albümlerini hatırlıyoruz.

  7. Aynı sonik dünyanın farklı yüzleri: Dieterich & Barnes

    Bir gün The Coral Casino’ya gel, hayatın tadını çıkar!

  8. Artık yalnız ve daha kararlı: Nite Jewel

    “Müzik yapmaya başladığım ilk zamanların şerefine her şeyi kendim yapmak istedim.”

  9. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  10. “Şarkılara gereken saygıyı göstermek”: Who Are We Who We Are

    Berke Can Özcan ve Feryin Kaya’yla son dönemlerde epey hareketli olan plak şirketleri üzerine.

  11. A’dan Z’ye: Damon Albarn

    Yıllar sonra 23. İstanbul Caz Festivali kapsamında bir kez daha buluşacağımız Damon Albarn’ın kariyerine dair A’dan Z’ye her şey!

  12. Tribeca Film Festivali: Üç zihin açıcı belgesel

    Geçtiğimiz nisan ayında gerçekleştirilen Tribeca Film Festivali’ni takip eden Merve Kayan, festivalin dikkat çeken belgesellerinden All This Panic, Obit ve The Last Laugh’ı gördü ve Bant Mag. için kaleme aldı.

  13. Švankmajer, kitle fonlaması ve kültür endüstrisinden kaçış: Böceklerin bağımsızlığı

    Sanat sinemasının usta yaratıcılarından Jan Švankmajer ve Alejandro Jodorowsky’nin son filmlerini finanse ederken yardım aldığı kitle fonlaması yöntemi, uzun süredir tüm dünyada endüstriyel üretim mecburiyetine yaratıcı bir alternatif sağlıyor.

  14. 69. Cannes Film Festivali: Tüm sezon konuşulacak otuz film

    Bu yıl 11-22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen 69. Cannes Film Festivali’nde yine onlarca film izleyici ve sektör karşısına çıktı, geriye yıl boyu konuşacağımız bir avuç önemli film kaldı.

  15. “Rams” ve “Belgica” bu ay vizyonda: Beyazperdenin husumetli kardeşleri

    Haziran ayında gösterime giren iki bol ödüllü film Rams ve Belgica’nın ortak özelliği, birbiriyle husumet içerisindeki, dalgalı ruh halli kardeşlik ilişkilerini mercek altına alması... Kardeş kardeşe bunu yapmaz dedirten yakın tarihli filmleri değerlendirmenin şimdi tam sırası.

  16. Murat Meriç’in kaleminden Türkiye hikâyeleri: 100 Şarkıda Memleket Tarihi

    “Nereden bakarsanız bakın, Türkiye tarihini güler yüzle yazamıyorsunuz çünkü çok acılar çekilmiş, hâlâ çekiyoruz.”

  17. “Hayvanların vahşiliğiyle ilgileniyorum”: Toufic Hamidi

    9 Temmuz’da Bant Mag. Mekân’da açılacak Mevsimler – Fasıl II sergisinde işlerini göreceğimiz Toufic Hamidi’yle deneme, deney ve üretime yaklaşımı üzerine.

  18. Dalgalı deniz, deforme figürler: Sedat Girgin

    9 Temmuz’da Bant Mag. Mekân’da açılacak olan Mevsimler - Fasıl II sergisinde yeni bir dizi işiyle karşımıza çıkacak Sedat Girgin’le çizgileriyle yarattığı dünya ve hazırladığı yeni çalışmalar üzerine...

  19. “Varoluşumuzu onurla ve gururla göstermek”: İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası

    “Biliyoruz ki ‘aşk örgütlenmektir’. Bu yüzden, aşk, arzu, dostluk, eşitlik, özgürlük, adalet, barış, emek, umut, yaşam, dayanışma ve sokakta olmak için, örgütleniyoruz.”

  20. İlişkimiz eski, dostluğumuz baki: Köpek

    On binlerce yıldır sevgimizi de kahrımızı da esirgemediğimiz sevgili dostlarımız köpeklere dair bir takım bilgiler, öyküler ve anekdotlar.

  21. Kendini sıkışmış hissedenlere ilaç gibi mizah: KALT

    Son dönemin en heyecan verici oluşumlarından biri olan KALT’ın kurucularını karşımıza aldık ve merak ettiğimiz ne varsa sorduk!

  22. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler