Haziran ayında gösterime giren iki bol ödüllü film Rams ve Belgica’nın ortak özelliği, birbiriyle husumet içerisindeki, dalgalı ruh halli kardeşlik ilişkilerini mercek altına alması… Kardeş kardeşe bunu yapmaz dedirten yakın tarihli filmleri değerlendirmenin şimdi tam sırası. 


Kardeşlik müessesesi her ne kadar kutsanmış bir ilişki olsa da son derece hassas dengeler üzerine kurulu, kıldan ince, bıçaktan keskin bir zemin. Daha en başta aynı anne babayı paylaşmak zorunda olduğun için ister istemez kıskançlık duygusu geliştirdiğin, arada bir kavga ettiğin, bazen bir gölge gibi seni takip eden, yer yer rakibin olan, her şeyine ortak biridir aslında kardeş. Tüm bu nedenlerden dolayı tamamen saf değildir kardeşlik, azıcık da olsa bir husumet sızar araya. Bunu baştan kabullenip bu zeminde sevgi ve hoşgörü içinde yürümeyi başaranlar hayatlarını karartabilecek bir ihtimali de bertaraf etmiş olurlar. Başaramayanlara ise geçmiş olsun… İçini dışını bilen, en zayıf noktalarına gözü kapalı dokunabilen, üzerindeki duygusal yaptırımı yüksek, koparması zor senden bir parça var artık hayatında.

Sonuçta bütün kardeşler iyi geçinecek diye bir kural da yok. Mesafeyi koruyarak ilerleyenler de kardeşlik müessesesinin kazananlarından olabilir. Yeter ki en iyi mesai arkadaşını, hayatına çok şey katabilecek dostunu düşmana çevirme, onu sev ve hep kendine yakın tut. Bakınız Lumiere Kardeşler. Güzel güzel geçinip birlikte çalışmasalardı sinematograf aletini icat edebilirler miydi? Bugün onların kardeşliği sayesinde problemli kardeşlik ilişkilerini konu alan filmleri sizlerle paylaşabiliyoruz. What Ever Happened to Baby Jane?, Susuz Yaz, Hannah and Her Sisters ve daha nice klasiği bir kenara bırakarak yakın tarihli örneklere odaklanıyoruz.

THE OTHER BOLEYN GIRL (2008)
Yön: Justin Chadwick

Aslında çok iyi anlaşan iki kız kardeşken anne ve babalarının hırsları yüzünden büyük bir rekabete dönüşen Anne ve Mary arasındaki ilişki, bu filmi de listeye ekleme nedeni. Başrollerde Natalie Portman, Scarlett Johansson ve Eric Bana’nın yer aldığı film, aynı adlı romandan uyarlama bir dönem filmi… Boleyn soyadını soylu bir evlilikle taçlandırmak isteyen entrikacı aile, VIII. Henry’yi kızları hırslı ve kararlı Anne’e ayarlamanın peşinde sürekli plan program yapıyor. Ama o da nesi, kral gidip kendi halindeki saf güzellik Mary Boleyn’e âşık oluyor. Hırsından kuduran Anne pes etmiyor ve kralı elde etmek için elinden gelen gayreti gösteriyor. Öz kardeşinin mutluluğunu hiçe sayan, ona en büyük kötülükleri gözünün içine baka baka yapmaktan çekinmeyen Anne amacına ulaşıyor. Ama mutlu oluyor mu? Hayır.

KISKANMAK (2009)
Yön: Zeki Demirkubuz

Anne babasını küçük yaşta kaybedip kardeşinden başka kimsesi kalmayan Seniha’nın yaşadığı bunalıma ve engelleyemediği kıskançlık duygusuna odaklanan Kıskanmak, Zeki Demirkubuz’un aynı adlı romandan sinemaya uyarladığı, son derece karanlık bir film. Karakter analizine özellikle yoğunlaşan Demirkubuz, bize Seniha’yı o kadar iyi tanıtıyor ki, yolda görseniz tanıyacak hale geliyorsunuz. Seniha en uygun ifadeyle evde kalmış ve çok da güzel olmayan bir kadın. Abisi ise görenleri kendine hayran bırakan güzellikte bir kadınla evli. Hayatta kimsesi kalmayan Seniha bir sığıntı gibi abisi ve görümcesiyle birlikte yaşıyor ve abisinin işi nedeniyle mecburen Zonguldak’ta küçük bir kasabaya yerleşiyor. Kendine ait bir ailesi, meşgul olacak bir işi ya da onu seven bir sevgilisi yok. Tek yapabildiği abisiyle eşini delice kıskanmak ve her an patlayacak bir bomba gibi hayatlarında gerginlik yaratmak. Bir de üstüne görümcesinin herkeslerden gizlediği ilişkisini öğrenince, Seniha’nın eline büyük bir koz geçiyor ve abisinin hayatını alt üst etmekte hiçbir sakınca görmüyor. Her ne kadar hayat ve şartlar Seniha’yı bu duruma getirmiş gibi görünse de temelde sahip olduğu tek insan olan kardeşini kimseyle paylaşmak istememesi yatıyor.

THE SKELETON TWINS (2014)
Yön: Craig Johnson

Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde gerçekleştiren, başrollerde Kristen Wiig ve Bill Heder’ın yer aldığı film, bu kez ikizler arasında yaşanan sorunlu kardeşlik ilişkisine bir örnek. Kardeş olarak anlaşmak zorken bir de sizin aynınızdan bir ikizinizin olması bir felakete dönüşebilir. Üstelik ikiniz de intihara meyilli ve depresifseniz… Milo ve Maggie yıllarca birbirlerinden kopuk, farklı hayatlar yaşayan ikizlerken, talihsiz bir olay sonucu birlikte yaşamak zorunda kalıyorlar. Çocukluktan gelen sorunlu aile yaşamları kendi hayatlarına da yansımış ve ikisi de mutsuz. Üst üste hatalar yapılmış ve kaçacak yer kalmamış. Şimdi bu ikizler yıllar sonra tekrar bir araya gelip sıfırdan başlamak için birbirlerini iyice dibe çekmek zorundalar.

MY SKINNY SISTER (2015)
Yön: Sanna Lenken

Geçen yıl Berlin Film Festivali’nden iki ödül birden kazanan Sanna Lenken imzalı film, abla ve kız kardeş arasında yaşanan kıskançlık/hayranlık ilişkisini konu alıyor. Ablasının güzel ve zayıf vücudu, spordaki başarıları, ailesinin ona olan adaletsiz ilgisi, Stella’ya kıskanmaktan başka bir şans bırakmasa da o ablasını seviyor ve onu rol modeli yapıyor. Ta ki ablasının yeme bozukluğu yaşadığını ve yediklerini zorla kustuğunu görene kadar… Ah zavallı Stella, ergenliğe girdiğin yıllarda ablan yanında olsun, birlikte zaman geçirin ve arkadaş olun istiyorsun ama o kendinden başka hiç kimseyi önemsemiyor. Senin şişman oluşuna bile içten içe sinirleniyor ve kilo almaktan ödü kopuyor. Üstelik öğretmenine âşık olduğunu ve onun hakkında ayıp şiirler yazdığını da biliyor. Şimdi senin sırrın karşılığında onun sırrını saklamak zorundasın.

RAMS (2015)
Yön: Grimur Hakonarson

14. Filmekimi kapsamında gösterilen ve geçen yıl Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümünden büyük ödülle ayrılan film, İzlanda’nın iki haneli bir köyünde karşılıklı evlerde yaşayan Gummi ve Kiddi adında iki yaşlı kardeşin kırk yıllık düşmanlığı konu alıyor. Oldukça yerel bir hikâyeye dayanan ve Kuzey Avrupa mizahını yansıtan Rams, bir koyun uğruna kırk yıllık düşmanlığın nasıl sonlandığını eğlenceli bir dille anlatıyor. İzlanda’nın zorlu hava şartlarına bir de köy yaşamının zorluklarını ekleyen bu kardeşler birbirlerine destek olup huzur içinde yaşamak varken nedenini bile unuttukları bir husumet yüzünden iletişimi tamamen koparıyorlar. Koyunlarından başka hiçbir şeye önem vermeyen bu kardeşlerin tek bir amacı var, o da ödüllü koyunlar yetiştirmek. Yaşlarını başlarını almış olmalarına rağmen çocuk gibi kavga etmekten geri duramıyorlar ve aralarındaki rekabet bitmek bilmiyor. Ta ki o çok sevdikleri koyunlarına illet bir hastalık bulaşana kadar… Gummi, sen kardeşin gibi değilsin, onun gibi içip sağda solda sızmıyorsun, koyunlarına ondan daha iyi bakıyorsun ve o ödülü kesinlikle sen kazanmalıydın. Ama ne yazık ki şimdi çok daha önemli bir sorun var. Gözün gibi baktığın koyunlar elden gidiyor. Sen daha olgunsun ve kardeşin sırrını öğrendiği için onunla işbirliği yapmak zorundasın.

BELGICA (2016)
Yön: Felix Van Groeningen

Bu yıl 35. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen film, abi kardeş arasında dostça başlayıp düşmanca ilerleyen bir ortaklığı konu alıyor. Jo, son derece izbe de olsa kendi istediği gibi işlettiği Belgica adlı barına ortak olmak isteyen abisine evet diyerek başına bela alıyor. Sorunlu bir aile hayatında büyümüş bu iki kardeş için her ne kadar hedef gece hayatının nabzını tutacak hit bir mekân kurmak olsa da aslında, Jo çok sıkıldığı yalnızlığından, abisi ise onu boğan aile yaşantısından kurtulmanın peşinde. Hedeflerine hızla ulaştıklarında ve Belgica’yı kapısında kuyruklar oluşan bir mekân haline getirdiklerinde esas sorunlar gün yüzüne çıkıyor. Jo, abisine uyarak hiç istemediği kadar büyüttüğü barında ve her gece dağıttığı raydan çıkmış hayatında bir şeylerin ters gittiğini fark ediyor… Evet Jo, öz abin seni kendi sıkıcı hayatından kurtarmak için kullandı. Aslında amacı sana yapayalnız hayatında bir yoldaş olmak değil, eğlenip coşup rock ’n’ roll’un dibine vurmak. İşleri büyüttükçe daha da canavarlaşan, istekleri tükenmeyen, hayatına zarar veren bir abin var artık, tebrikler!

Image
  1. Portrelemenin biraz daha “dürüst” yolu: Amir H. Fallah

    “İranlı olduğum için insanlar gördüklerinin doğrudan baş örtüsü ya da çarşafa bir referans olduğunu düşünüyor ama gerçekten amacım bu değil.”

  2. “Varlığımın sahneyi değiştirmemesini isterim”: Cheryl Dunn

    New York’un sürekli devinen ruhunu en iyi sokakları anlatabilirse, Cheryl Dunn da sokakları ve yaratıcı ruhları en etkileyici şekillerde anlatan fotoğraf ve belgesel sanatçılarından biri olabilir.

  3. “Bir makine düşlemek”: Özgür Mumcu – Tolga Karaçelik

    Özgür Mumcu’nun haziran başı yörüngeye oturan ilk romanı Barış Makinesi’ni Mumcu’yla karşılıklı irdeleme işini, geçtiğimiz yıla Sarmaşık filmiyle damga vuran yönetmen Tolga Karaçelik’e bıraktık.

  4. Dergi yaratma ve saklama tutkusu: Basılı inatlar

    Nefes kesici bir şeyler basmaya çalışma ve onları saklama tutkusu baki diyerek ilham verici bazı fikirlere dalıyor ve sözü basılan dergilere bırakıyoruz.

  5. “Hayat gibi müzik de sürekli değişken”: Cem Yıldız

    “Beslendiğim nokta tamamen gelenek. Elektronik müziği çok seviyorum ama kendime çok sade bir şekilde sazcıyım diyebilirim. Bağlama kadar çok sevdiğim bir enstrüman daha yok.”

  6. Yakmalı mı, yayınlamalı mı: Geride kalan kayıtlar

    Prince’in binlerce kayıtla dolu gizli kasasından hareketle, müzisyenlerin yayınlandığına tanık olamadıkları albümlerini hatırlıyoruz.

  7. Aynı sonik dünyanın farklı yüzleri: Dieterich & Barnes

    Bir gün The Coral Casino’ya gel, hayatın tadını çıkar!

  8. Artık yalnız ve daha kararlı: Nite Jewel

    “Müzik yapmaya başladığım ilk zamanların şerefine her şeyi kendim yapmak istedim.”

  9. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  10. “Şarkılara gereken saygıyı göstermek”: Who Are We Who We Are

    Berke Can Özcan ve Feryin Kaya’yla son dönemlerde epey hareketli olan plak şirketleri üzerine.

  11. A’dan Z’ye: Damon Albarn

    Yıllar sonra 23. İstanbul Caz Festivali kapsamında bir kez daha buluşacağımız Damon Albarn’ın kariyerine dair A’dan Z’ye her şey!

  12. Tribeca Film Festivali: Üç zihin açıcı belgesel

    Geçtiğimiz nisan ayında gerçekleştirilen Tribeca Film Festivali’ni takip eden Merve Kayan, festivalin dikkat çeken belgesellerinden All This Panic, Obit ve The Last Laugh’ı gördü ve Bant Mag. için kaleme aldı.

  13. Švankmajer, kitle fonlaması ve kültür endüstrisinden kaçış: Böceklerin bağımsızlığı

    Sanat sinemasının usta yaratıcılarından Jan Švankmajer ve Alejandro Jodorowsky’nin son filmlerini finanse ederken yardım aldığı kitle fonlaması yöntemi, uzun süredir tüm dünyada endüstriyel üretim mecburiyetine yaratıcı bir alternatif sağlıyor.

  14. 69. Cannes Film Festivali: Tüm sezon konuşulacak otuz film

    Bu yıl 11-22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen 69. Cannes Film Festivali’nde yine onlarca film izleyici ve sektör karşısına çıktı, geriye yıl boyu konuşacağımız bir avuç önemli film kaldı.

  15. “Rams” ve “Belgica” bu ay vizyonda: Beyazperdenin husumetli kardeşleri

    Haziran ayında gösterime giren iki bol ödüllü film Rams ve Belgica’nın ortak özelliği, birbiriyle husumet içerisindeki, dalgalı ruh halli kardeşlik ilişkilerini mercek altına alması... Kardeş kardeşe bunu yapmaz dedirten yakın tarihli filmleri değerlendirmenin şimdi tam sırası.

  16. Murat Meriç’in kaleminden Türkiye hikâyeleri: 100 Şarkıda Memleket Tarihi

    “Nereden bakarsanız bakın, Türkiye tarihini güler yüzle yazamıyorsunuz çünkü çok acılar çekilmiş, hâlâ çekiyoruz.”

  17. “Hayvanların vahşiliğiyle ilgileniyorum”: Toufic Hamidi

    9 Temmuz’da Bant Mag. Mekân’da açılacak Mevsimler – Fasıl II sergisinde işlerini göreceğimiz Toufic Hamidi’yle deneme, deney ve üretime yaklaşımı üzerine.

  18. Dalgalı deniz, deforme figürler: Sedat Girgin

    9 Temmuz’da Bant Mag. Mekân’da açılacak olan Mevsimler - Fasıl II sergisinde yeni bir dizi işiyle karşımıza çıkacak Sedat Girgin’le çizgileriyle yarattığı dünya ve hazırladığı yeni çalışmalar üzerine...

  19. “Varoluşumuzu onurla ve gururla göstermek”: İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası

    “Biliyoruz ki ‘aşk örgütlenmektir’. Bu yüzden, aşk, arzu, dostluk, eşitlik, özgürlük, adalet, barış, emek, umut, yaşam, dayanışma ve sokakta olmak için, örgütleniyoruz.”

  20. İlişkimiz eski, dostluğumuz baki: Köpek

    On binlerce yıldır sevgimizi de kahrımızı da esirgemediğimiz sevgili dostlarımız köpeklere dair bir takım bilgiler, öyküler ve anekdotlar.

  21. Kendini sıkışmış hissedenlere ilaç gibi mizah: KALT

    Son dönemin en heyecan verici oluşumlarından biri olan KALT’ın kurucularını karşımıza aldık ve merak ettiğimiz ne varsa sorduk!

  22. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler