Almanya’da yerleşik iki müzisyen, müzikal yaklaşımlarının yapıtaşlarını konuşuyor.


Avrupa’da ilk olarak 1970’lerde yaygınlaşan; Anadolu kökenli müzikler ve batıya has orkestraların bir araya geldiği müzik akımı, son yıllarda özellikle Almanya, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerde yine yaygınlaşıyor. Geçtiğimiz yıl ilk albümünü yayınlayan Köln’de yerleşik Elektro Hafız ve Hamburg çıkışlı Grup Şimşek eşliğinde ilk EP’sini 10 Mart’ta yayınlayacak olan Derya Yıldırım da bu akımın günümüzde dikkat çeken temsilcileri. Elektro Hafız ve Derya Yıldırım’ı kullandıkları enstrümanlar, müzikal geçmişleri ve yaklaşımları üzerine bir sohbet için bir araya getirdik.

DERYA YILDIRIM soruyor, ELEKTRO HAFIZ cevaplıyor

“YAPTIĞIM MÜZİK, ESKİ JENERASYONDAN YERALTINI TAKİP EDENLERİN ÇOK DA YABANCI OLMADIĞI BİR MÜZİK. AMA YENİ NESİL BENİM MÜZİĞİME BİR SÜRPRİZ GİBİ YAKLAŞIYOR.”

Image

Fotoğraf: Tanja Anlauf

Ne zamandan beri müzik yapıyorsun ve saz çalıyorsun? Neden elektro sazı tercih ediyorsun?

1994 yılından beri aktif olarak müzik yapıyorum. Müziğe elektro gitar çalarak başladım ve 1994 yılında aldığım ilk elektro gitarım hala benimle. Elektro gitarı her zaman normal formların dışında, elektro bağlamaya yakın tonlarla ve stille çalmaya çalıştım. Elektro bağlama, sesiyle en sevdiğim ve beni büyüleyen bir enstrüman diyebilirim. Son on yıldır konserlerin bir bölümünde elektro bağlama kullanmaya başladım. Elektro Hafız ile son üç yıldır tamamen elektro bağlamaya geçtim.

Müzik senin için ne anlama geliyor ve yaptığın müziğin amacı nedir?

Müzik benim için tutku ve kendimi ifade etme biçimidir. Yaptığım müziğim amacı iste tamamen samimi olmasıdır ve bir sınırı ya da şekli olmamasıdır.

Beste yaparken nelerden ilham alıyorsun?

Besteleri yaparken tabii ki dinlediğim her türlü müzikten besleniyorum. Anadolu’daki düğünler, krautrock, funk, arabesk!

Sanatçı isminin anlamı nedir ve nasıl ortaya çıktı?

Sanatçı ismimin hiçbir anlamı yok. Sadece elektro bağlama çaldığımdan dolayı “Elektro”yu başa koydum. Tamamen salladım ve kulağıma hoş geldi.

Image

Fotoğraf: Tobias Kreusler

Grubun nasıl bir araya geldi?

3 yıldır Almanya’da yaşıyorum ve burada ilk konserimi tek başıma verdim. Bu konserde birçok müzisyen arkadaş gelip benimle beraber çalmayı teklif etti. Karma bir grupla çalmaya başladık. Üç yıllık arayışın sonunda kadromuzu Güntuğ Eren (perküsyon), Tobias Kreusler (klavye, synth bas), Sebastian Pathè (davul) ve Elektro Hafız (elektro saz) olmak üzere sabitledik.

Yaptığın müzik Almanya’da nasıl algılanıyor?

Yaptığım müzik aslında 70’li ve 80’li yıllarda Almanya’da yapılmış bir müziğin devamı denebilir. O yıllarda Cem Karaca ile de çalışmış olan saz üstadı Alex Wiska, elektro saz ile blues çalıyordu. Ayrıca arabesk müziğe büyük katkısı olan besteci Özer Şenay, o yıllarda kurduğu batı müziği formlu orkestralarda elektro sazını çalıyordu. Yani eski jenerasyondan yeraltını takip edenlerin çok da yabancı olmadığı bir müzik. Ama yeni nesil benim müziğime bir sürpriz gibi yaklaşıyor. Daha önce görmedikleri bir enstrüman ve dinlemedikleri bir müzik.

Neden Köln’de yaşamayı tercih ediyorsun?

Ben İstanbul’da doğdum büyüdüm. Ne kadar güzel bir şehir olsa da bir o kadar da yorucu. Köln’de yaşamak İstanbul’dan sonra büyük bir lüks benim için; fazlasıyla yeşil ve sessiz. Ayrıca konum olarak Avrupa’nın tam merkezinde oluşu bir avantaj benim için. Konserler için diğer ülke ve şehirlere ulaşmak çok kolay ve rahat.

Başka gruplarda yer aldın mı?

Köln’e gelmeden önce, İstanbul’da arkadaşlarımızla 2000’lerin başlarında kurduğumuz Fairuz Derin Bulut adında grubumuz vardı. Onlarla da üç albüm yaptık. Ayrıca 2003-2005 yılları arasında BaBa ZuLa ile çaldım.

Geçen sene yeni albümünü yayınladın. Bana bu albümün nasıl bir araya geldiğini biraz anlatır mısın?

Evdeki stüdyomda ilk olarak demo halinde kaydettim. Sonra bu şarkıları zamanla işleyerek geliştirdim ve grupla çaldım. Birçok müzisyen arkadaşımı davet ettim; herkes bir şeyler çaldı, söyledi. Sonra albümdeki her şarkıyı ayrı ayrı prodüktör arkadaşlarıma yolladım. Her biri kendi stilleriyle dub miks yaptılar. Bunu da albümün dub miks versiyonu olarak ikinci bir albüm şeklinde yayınladık.

Bahar isimli bir dansçıyla birlikte bir proje yaptınız. Saz ve dansı bir araya getirmek nereden aklına esti? Bu tarz projeleri ileride de yapmayı planlıyor musun?

Bahar zaten yakın bir arkadaşım. Kendisi birçok stile hâkim, iyi bir dansçı. Sıkça buluşup beyin fırtınası yapıp birçoğunu uygularız. Spontane, tek atış videolar çekeriz. Bazen konserlerimize gelir ve beraber canlı performans da yaparız. Saz ve dans tabii ki çokça yapılan bir durum. Ama bir şekilde hip hop dans ve sazı birlikte hiç görmemiştim. Güzel olacağını düşündük. Her zaman alışılmış stillerin ve kuralların dışında şeyler yapmak zaten ana felsefem. Bahar ve diğer dansçı arkadaşlarının birlikte oluşturdukları Nutrospektif adında bir dans grupları var. Yakın zamanda hep beraber yapacağımız güzel projelerimiz olacak.


ELEKTRO HAFIZ soruyor, DERYA YILDIRIM cevaplıyor

“KLASİK AVRUPA MÜZİĞİNDEN, ELEKTRONİK AMBIENT’A KADAR UZANAN BIR YELPAZEDE HER TÜRLÜ TARZDAN DEĞİŞİK MÜZİSYENLERLE ÇALIYORUM. ÇÜNKÜ BU KARIŞIMDAN YARATICILIK AÇISINDAN DAHA BÜYÜK BIR VERİM ELDE EDİYORUM.”

Image

Fotoğraf: Christian Bartsch

Bildiğim kadarıyla bağlama, gitar, ud, saksafon, piyano gibi birçok enstrümanı ustalıkla çalabiliyorsun. Nasıl hepsine bu kadar hâkimsin, anlatabilir misin?

Küçük yaşta müzik çalmaya başladım. Babamın hevesiyle ilk çaldığım enstrüman olan gitarı babamdan öğrendim. Sonra piyano ve gitar dersi almaya başladım. Bağlama ve udu aynı zamanda öğrendim ve saksafonun da sesini sevdiğim için onu da ekledim ardına.

Seninle ilk olarak üç sene önce Köln’de düzenlenen ve ikimizin de sahne aldığı Beats of İstanbul festivalinde tanışmıştık. Sen de geleneksel bir çalgı olan bağlamayı, alışılmışın dışında bir format içinde kullanıyorsun. Neden klasik yolu tercih etmeyip bu alternatif yolu tercih ettin?

Aslında klasik stille başladım ve hâlâ solo müzisyen olarak klasik türküleri/şarkıları çalıyorum. İki kültür arasında büyüdüm ve benim için ikisi de önemli. Klasik Avrupa müziğinden elektronik ambient’a kadar uzanan bir yelpazede her türlü tarzdan değişik müzisyenlerle çalıyorum. Çünkü bu karışımdan yaratıcılık açısından daha büyük bir verim elde ediyorum. Bu beni mutlu ediyor ve hayata bağlıyor.

Bağlamanın akustik olan orijinal versiyonunu çalıyorsun. Elektro saz çalmayı hiç düşündü mü? Genelde gelenekselciler elektro bağlamaya biraz karşılar, sen ne düşünüyorsun?

Elektro saz çalmayı çok istiyorum. Ama şimdiye kadar deneme imkânım ve zamanım hiç olmadı. Evdeki akustik bağlamayı aldığım günden beri onunla çalıyorum. Aslında değişiklik çok iyi gelir bana.

Image

Fotoğraf: Christian Bartsch

Grup Şimşek adında bir orkestrayla çalıyorsun. Bence grubun çok iyi çalıyor. Biraz grubun bir araya gelme hikâyesini anlatır mısın? Nerede, nasıl tanıştınız?

Grup Şimşek, benim ilk grubum sayılır. Çok sevdiğim insanlardan oluşuyor. 2014 yılında Hamburg’un Veddel semtinde tanıştık. Orada Schauspielhaus Hamburg’da “New Hamburg” isimli bir proje hazırladılar. DJ ismi Booty Carell olan Sebastian Reier müzik yönetmeni olarak o proje için çeşitli müzisyenler davet etti. Orchestre Du Mont-Plaisants grubunun üyeleri Andrea Piro (bas), Garaham Mushnik sanatçı adıyla tanınan Axel Oliveres (klavye), Antonin Voyant (gitar) ve kendi kurduğu G Bob orkestrasından Greta Eacott isimli bir perküsyoncuyu davet etti. Onlarla birkaç konser için bir araya geldik ve beraber çalmaya başladık. O günden beri de müzik yapmaya devam ediyoruz. Gruptaki müzisyenler Fransız, İtalyan ve İngiliz. Onlarla bu müziği yapmak çok özel ve hoş bir şey.

Grup Şimşek ile 12 inç plak formatında bir albüm çıkardınız. Albüm çıkarma fikri nasıl ortaya çıktı?

Albüm çıkarmaya grubu kurduktan iki sene sonra karar verdik. “Kendimizi artık tanıtalım” dedik. Kısa format bir albüm yayınlamak istedik. Kayıtlara başladık ve sonrasında Bongo Joe isimli bir plak şirketi bizi beğenip Catapulte Records ile birlikte albümü piyasaya sürdü. Albüm 10 Mart’ta çıkıyor.

Düzenleme ve besteleri hep birlikte mi yapıyorsunuz?

Düzenlemeyi genelde beraber yapıyoruz. Klavye çalan Axel Oliveres’in yardımıyla daha iyi oluyoruz. Sözleri ben yazıyorum. Bazen gruptan da sözler için fikirler çıkıyor, ben de onları Türkçe’ye çeviriyorum.

Türkiye’de konser düşünüyor musunuz? Albüm Türkiye’de satılacak mı?

Şimdiye kadar sadece Avrupa’da çaldık; tabii ki Türkiye’de çalmak istiyoruz. Henüz buna imkân olmadı. Albüm şimdilik Almanya, İsviçre ve Fransa’da satılıyor ama Türkiye’de de satılmasını çok isteriz.

  1. Küçük odalara sığan büyük evrenler: Hey Jüpiter

    Çok da tarafsız olamayacağımız bir müjdeyle karşınızdayız: Bant Mag. veteranı, illüstrasyon editörümüz Sadi Güran’ın ikinci solo sergisi Hey Jüpiter 25 Şubat’ta Bant Mag Havuz’da açılıyor...

  2. Biz kimiz? Neden buradayız?: Seamus Conley

    “Mümkün olduğunca otomatik pilotta kalmaya ve yeni resimler yaparken özgür çağrışımlara alan tanımaya özen gösteriyorum.”

  3. Çerçöpten tuvale, resimden yerleştirmeye doğru: Serpilen

    Leyla Gediz’le, 9 Şubat’ta The Pill’de açılan son solo sergisi “Serpilen” üzerine kısa bir sohbet...

  4. A’dan Z’ye: George Michael

    2016’nın son günlerinde aramızdan ayrılan “gerçek diva” için A’dan Z’ye sayıyor, George Michael’ın şarkıları, hayatı ve bıraktığı izlere dair bazı detayları hatırlıyoruz.

  5. Aklımdakiler: Ceyl’an Ertem

    Kendi dünyasını donatan büyülü bir emek olarak hayatlarımıza giren "Yine de Amin" heyecanını divalar, dostlar ve farklı konuklarla paylaştık, akıllarındaki soruları öğrenip Ceyl’an Ertem’den yanıtlarını aldık.

  6. Milyonlarca halet-i ruhiyenin özeti: Yeni Gevende albümü “Kırınardı”

    Gevende üyeleri Ahmet Kenan Bilgiç ve Serkan Emre Çiftçi’yle, Kırınardı üzerine...

  7. Şarkı şarkı: Lara Di Lara ve “Hazineler İçindesin”

    Yerli sahnenin en dikkat çeken şarkı yazarlarından Dilara Sakpınar’ı 123 grubuyla uzun yıllardır takip ediyoruz. 2015’ten bu yana solo üretimler yaptığı kimliği Lara Di Lara'yla dinlediğimiz Sakpınar, bir süredir üzerinde çalıştığı ve naif sesine eşlik eden harika melodilerle ortaya çıkardığı tam 16 parçayı ikinci stüdyo albümü Hazineler İçindesin’de topladı. Albümdeki parçaların hikâyelerini, Lara Di Lara bir bir anlatırken Ferit Güleç de resimliyor.

  8. Aklımdakiler: Bubituzak

    Nevi şahsına münhasır seslerle dolu bir albümle, adeta bir kutlama havasında ikinci uzunçalar Boyutlar ile geri dönen Bubituzak’tan Ali Güçlü Şimşek’e eşi, dostu aklında ne varsa sordu.

  9. XX: 10 maddede BaBa ZuLa’nın 20. yıl albümü

    BaBa ZuLa’nın 20 yıllık ilham verici müzikal serüvenine alternatif bir tarih anlatısı getiren derleme albüm XX’i 10 maddede özetlemek gerekirse...

  10. Sessiz gün doğumunda bomboş bir sahil kasabası: Palmiyeler’den “II (Venus)”

    Bir süredir yeni parçaları üzerinde çalışan Palmiyeler, ilk uzunçalarları II (Venus)’u Tantana Records etiketiyle yayınladı.

  11. Elektro saz, Almanya ve ilham kaynakları üzerine: Elektro Hafız ve Derya Yıldırım

    Almanya’da yerleşik iki müzisyen, müzikal yaklaşımlarının yapıtaşlarını konuşuyor.

  12. Sónar İstanbul ziyareti öncesinde: Prins Thomas

    Space disco akımının önde gelen isimlerinden Prins Thomas, mart sonunda Zorlu PSM’de gerçekleşecek konseri öncesinde sorularımızı yanıtladı.

  13. Sónar + D: AUDIOVISUAL programında bizi neler bekliyor?

    Küratörlüğünü Lalin Akalan’ın üstlendiği AUDIOVISUAL, müzik, sinema, iletişim ve görsel sanatlarda aktif olan birçok sanatçının son dönem projelerinin görücüye çıkacağı programıyla Sónar İstanbul katılımcılarına benzersiz bir deneyim yaşatacak.

  14. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  15. 2016: En iyi 50 yabancı albüm (50-26)

    Bant Mag. ekibinin 2016’da yayınlanmış albümler arasından seçtiği “En İyi 50 Albüm” listesi huzurlarınızda!

  16. 2016: En iyi 50 yabancı albüm (25-1)

    Bant Mag. ekibinin 2016’da yayınlanmış albümler arasından seçtiği “En İyi 50 Albüm” listesi huzurlarınızda!

  17. 2016: Yerli sahneden en iyi 30 albüm

    Müzikal açıdan epey bereketli geçen yıldan geriye kalanlar...

  18. 2016: En iyi 50 film

    Bant Mag. ekibinin 2016’da yayınlanmış filmler arasından seçtiği “En İyi 50 Film” listesi huzurlarınızda!

  19. 2016: Belgeseller, animasyonlar ve Türkiye sineması

    2016 yılında izlediğimiz en iyi belgeseller, en iyi animasyonlar ve en iyi yerli yapımlar...

  20. Alışılmadık bir yıldız: Adam Driver

    Bugünlerde hem Jim Jarmusch imzalı Paterson’da hem de Martin Scorsese’nin tutku projesi Silence’da izleme şansı bulacağımız, kendini hiçbir türle kısıtlamak istemediğini söyleyen aktörün filmografisine daha yakından bakıyoruz.

  21. Taviani’lerden Arquette’lere: Beyaz perdenin başarılı kardeşleri

    Şubat itibariyle vizyona giren Manchester by the Sea’deki performansıyla adından söz ettiren Casey Affleck ve abisi Ben Affleck’ten ilhamla, beyaz perdenin başarılı kardeşlerini masaya yatırıyoruz.

  22. Denize sırtını vermiş bize bakan iki çift göz: Swiss Army Man ve Moonlight

    Şubat ayında peş peşe haftalarda gösterime giren Swiss Army Man ve Moonlight, merkeze aldığı karakterlerin cinsel yönelimleri ile dertlerini ya da kabullerini incelikli bir dille ele alıyor.

  23. Westworld: Hiçbir “askiliğin” çıkmayacağı yer

    HBO diyarı Westworld'deki glitch'ler (kısa süreli teknik arızalar), bize içinde yaşadığımız dünyanın arızalarına dair bir şeyler söylüyor olabilir...

  24. 2016: Erkek şiddetinin grafiği

    bianet 2008 yılından beri Türkiye’de erkek şiddetinin çetelesini tutarak bu konudaki yegâne verileri üretiyor. Türkiye’de erkek şiddetinin kapkaranlık 2016 grafiğini paylaşırken Çiçek Tahaoğlu’na da birkaç soru yönelttik.

  25. Sanatsal deneyler yapan bir laboratuvar: TOZ Artist Run Space

    “Toz’u kurarken hayalimiz organik, hiyerarşik olmayan ve açık bir yapı oluşturmaktı.”

  26. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler