Müziğin görselle desteklenmesinin etiği daha yıllarca tartışılacak gibi duruyor. Bugüne kadar bu tartışmaya nokta koyan olmasa da karşımıza çıkmış en tatmin edici örnekleriyle görsel albümleri masaya yatırıyoruz.


Müziğin görsellerle desteklenmesi durumu uzun yıllardır müzikseverleri kendi aralarında ters düşüren tartışmalara sebep oluyor. Kimi dinleyici müziği dinlerken tamamen kendi hayal gücünde canlandırdığı bir imajla başbaşa kalmak ve dinlediği şeyi tamamen kendine ait bir deneyime çevirmeyi tercih ediyor. Bunu tercih eden kişilerin müziğin detaylarını daha rahat fark etmek gibi bir iddiaları da söz konusu. Bir diğer dinleyici grubuysa müziği önceden hazırlanmış, üzerine çalışılmış ve kafa yorulmuş bir görüntü eşliğinde deneyimlemeyi seviyor. Bu görüntüler konser sırasında grubun arkasında bulunan bir perdeye yansıtılan videolar, şarkılar için hazırlanmış video klipler ya da en basit hâliyle albüm kapağı olarak tasarlanan kitapçıklardaki görseller olabilir.

Bir de müzik ve görselliğin ortaklığını bambaşka bir boyuta taşıyan işler var. Görsel albümler olarak nitelendirebileceğimiz bu işler, genellikle müzisyenlerin kendi hayal güçlerinden izler taşıyan filmler oluyor. Dinlenecek müziği yaratan beynin ürünü olarak ortaya çıkan bu filmler, aslında genellikle müziğe eşlik edecek şekilde kurgulanıyor. Yani kimi zaman video kliplerde hissedilen, filmin müziğin önüne geçmesi gibi durumu görsel albümlerde hissetmek çok güç. (Söz konusu durum için The Shoes’un Time To Dance klibini örnek verebilirim) Bir paket hâlinde hazırlanan bu filmlerde, özellikle en çok dikkat edilen şey müzikteki değişimlerin, iniş ve çıkışların görsel yansımalarını oluşturmak olduğu aşikar.

Albüm konseptinin en derinlemesine işlenebileceği alanlardan biri olan görselliğin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünenlerdenim. Günümüzde Youtube’dan şarkı dinleme alışkanlığı olan milyonlarca insan olduğunu da düşünecek olursak, müzisyenlerin kendi görsel dillerini oluşturma çabalarını anlamak çok da zor olmuyor. Lafı çok da uzatmadan görsel albümlerden örneklere geçelim!

MGMT – Optimizer
Aslında bu dosya konusunun çıkışı tamamen bu filmle alâkalı. MGMT’nin bu yıl yayınlandığından beri dinlemeye doyamadığım son albümü MGMT için hazırlanmış bir film OptimizerAlbümün her formatında bulunan bir download koduyla edinebiliyor olduğunuz film, kesinlikle müziğin üstüne geçmiyor. Renk bulamaçları olarak tanımlayabileceğimiz psikedelik kolajlar ve arasıra karşımıza çıkan figürlerden oluşan film, albümü dinlemek için ilginç bir alternatif sunuyor. Tabiî ki eğer MGMT’nin son albümünden yayınladığı üç harika klip (“Alien DaysYour Life Is A Lie” ve “Cool Song No:2”) bugüne kadar radarınıza takılmışsa Optimizer için de benzer bir beklenti içine girebiliriz. Fakat söz konusu film çok daha basit bir estetikle hazırlanmış. Günlük hayatın koşturmacasından çok uzakta olduğu belli olan bir hâlet-i ruhiyenin eseri olan Optimizer her zaman izlenebilecek bir film değil.



Animal Collective – ODDSAC
Bir gün bir arkadaşınız size görsel albümün ne olduğunu sorarsa vereceğiniz cevap rahatlıkla ODDSAC olabilir. Animal Collective’in Danny Perez’le birlikte dört yıla yakın bir sürede hazırladığı ODDSAC, 2010 yazında yayınlandı. ODDSAC, her ne kadar “Mr Fingers” gibi takip edilebilir bir şarkıyla açılsa da baştan sona dinlemesi epey zorlayıcı bir albüm. Ama grubun Danny Perez’le hazırladığı film görsel olarak verdiği hazla birlikte baştan sona eşine az rastlanır bir akıcılıkla devam ediyor. 53 dakikalık ODDSAC’ın hazırlanışı hem müziğin görsele karşılık verdiği hem de aynı şekilde görsellerin müzikten yola çıkarak hazırlandığı çeşitli bölümlerin bir araya gelmesiyle oluşmuş. Filmde sadece renkler ve bilgisayar başında hazırlanmış görüntülerin yanısıra farklı kostümler giymiş olarak Animal Collective üyelerini de üzgün vampir ya da suratsız savaşçı gibi rollerde görmek mümkün.



TV On The Radio – Nine Types Of Light 
Yeni albümünün hazırlıklarına geçtiğimiz ay itibariyle başladığını duyuran TV On The Radio üyelerinin aslında film kültürüyle içli dışlı insanlar olduğunu biliyoruz. Grubun solisti Tunde Adebimpe, 90’lara damga vuran MTV’nin kült programı Celebrity Deathmatch’in yaratıcılarından biri. Birçok farklı film ve video klibe de imza atan ekip, 2011 tarihli son albümleri Nine Types of Light’ta yer alan her şarkı için farklı disiplinlerde klipler hazırladı. Bazılarını kendilerinin bazılarını farklı yönetmenlerin çektiği kliplerin bir araya gelmesiyle de bir saatlik bir görsel albüm ortaya çıkmış oldu. Nine Types of Light’ta akıcı bir hikâye ya da filmin tamamında herhangi bir tutarlılıktan söz etmek mümkün değil. Ama grubun yazdığı her şarkı için farklı video disiplinleri seçmesi ve tek bir hikâye yerine küçük küçük 11 hikâyeyi bir araya getirmesi bu görsel albümü benzerlerinden farklı kılan detaylardan biri. Filmde BAFTA ödüllü animasyoncu Michael Please, Hawaiili yönetmen Jon Moritsugu, grubun Brooklyn’den mahalle arkadaşı Johnerick Lawson gibi isimlerin işleri bulunuyor. Ayrıca filmin tamamını Youtube’da izlemek mümkün.



Liars – Drum’s Not Bread
Brooklyn’li grup Liars ’ın diskografisinin belki de en özel albümlerinden olan Drum’s Not Dead, baştan sona belirli bir konseptin hissedildiği bir albüm. Şarkılarda iki hayal ürünü karakter yer alıyor: Mount Heart Attack ve Drum. İsminden de anlaşılacağı gibi davulların ön planda olduğu albümün Berlin’deki kayıtları esnasında grup üyeleri sürekli videolar çekmiş ve bunları da her şarkı için farklı şekilde işlemiş. Bazı şarkılarda grup üyelerini stüdyoda kayıt esnasında görürken, bazı şarkılarda kendilerinin yer aldığı stop motionlar, oyuncak Liars’ın hayvanat bahçesi ziyareti ya da kolaj anlayışıyla yapılmış video artlar yer alıyor. Bunların bir araya gelip oluşturduğu Drum’s Not Bread, özellikle albümü dinleyip sevmiş olanlar için bir hazine diyebiliriz. Ayrıca yine Bonus CD’de yer alan Helix Aspersa isimli bir başka videoda da tüm albümü, bir salyangozun beyaz bir zemin üstünde ağır ağır gezinmesini izleyerek de dinleme imkânınız (!) var.


Dirty Projectors – Hi Custodian 
Dirty Projectors’un müziğine birazcık aşinaysanız, grubun yapmış olduğu bir filmin ne kadar deneysel olabileceğini tahmin edebiliyor olmalısınız. Grubun müziğinin neredeyse eksiksiz bir görsel yansıması olarak tanımlayabileceğimiz Hi Custodian, aslında grubun solisti David Longstreth’in filmi. Hi Custodian’da grubun Swing Lo Magellan albümündeki şarkılar yer alıyor. Müziğin çoğunlukla anlatıcı olarak kullanıldığı film albümdeki sürreelliği birebir taşıyor. Albümdeki şarkı sözlerinde de ağırlıklı olarak hissedilen ölüm ve yeniden dünyaya dönme temaları üzerine yoğunlaşan filmde Dirty Projectors üyelerini belirli karakterleri canlandırırken izliyoruz. Longstreth’in bugüne kadarki ilk ve tek yönetmenlik denemesi olan Hi Custodian’ın film ve müzik arasında taşıdığı paralellik yukarıdaki örneklerin hiçbirinde rastlayamadığımız cinsten.


  1. Beş yıl önce on yıl önce

    1 Aralık 1913100 yıl önce bugün Belkıs Şevket tek motorlu üstü açık uçağa binen ilk kadın oldu ve İstanbul üzerinde uçarken aşağı attığı kartlarla Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Derneği (Kadın Haklarını Savunma Derneği) adına bildiri dağıttı. 2 Aralık 194370 yıl önce bugün, Varlık Vergisi’ni ödemedikleri için 1943 başından itibaren Aşkale ve Sivrihisar’daki çalışma kamplarına gönderilen ve yüzde 87’si gayri Müslim olan mükelleflerin serbest bırakılmasına karar verildi. 3 Aralık 197340 yıl önce bugün Pioneer 10 aracı Jüpiter’in ilk yakın çekim fotoğraflarını gönderdi.;(http://planetimages.blogspot.com) 6 Aralık 20085 yıl önce bugün 15 yaşındaki Alexandros Grigoropoulos’un iki polis tarafından öldürülmesiyle 2008 Yunan isyanı başladı. (libcom.org)

  2. Big Brotherın bizi izlediği doğruysa: Simon Menner

    Top Secret isimli kitabında Stasi arşivinden akıl almaz karelerle Doğu Almanya hükümetinin gözetleme operasyonuna bir iç bakış sergileyen sanatçı Simon Menner ile sohbet ettik. Alman fotoğrafçı Simon Menner, gözetleme konusunda oldukça meraklı. Küratörlük görevini üstlendiği son kitabı Top Secret: Images from the Stasi Archives, Doğu Almanya hükümetinin şaşırtıcı büyüklükteki gözetleme operasyonunu konu ediniyor. Arşivdeki milyonlarca belgenin arasından seçilmiş fotoğraflardan oluşan kitapta insanların nasıl takip edileceğinden dövüş tekniklerine, sahte bıyık takma önerilerinden daire aramalarına kadar her şey mevcut. Fakat görüntülerin yakın tarihten gelmesine rağmen, Top Secret bir anda hem tanıdık, hem de oldukça yabancı bir dünyayı yansıtıyor; bugüne de şüphesiz ilginç bir ışık tutuyor. Gözetim ve

  3. Ethem Onur Bilgiç ve Tatlı Kabuslar

    Bant Mag. illüstratörlerinden Ethem Onur Bilgiç, 3 Aralık salı günü Tatlı Kâbuslar adlı ilk kişisel sergisini Milk Gallery’de açtı. Sergiden önce bir başka çizer Sedat Girgin, hem sergi hem de Ethem’in estetik algısı üzerine merak ettiklerini sordu. Sedat Girgin: 3 Aralık’ta ilk kişisel sergini Milk Gallery’de açıyorsun. Nedir bu serginin adı? Ethem Onur Bilgiç: Serginin adı Tatlı Kâbuslar. Sedat Girgin: İşlerin küçük bir kısmını önceden gören şanslı insanlardan biri olarak yazıyorum, işlerin bir seri olduğunu söylemiştin. Nedir bu seri? Neyi anlatıyorsun? Anlatırım demiştin. Kısmet burayaymış. Ethem Onur Bilgiç: Ufaktan bahsettiğim gibi, rüyalarımda gördüğüm ve ufak ufak not aldığım biraz saçma biraz garip biraz da ürkütücü öyküler

  4. Homofobinin yasalaştığı topraklarda büyüyen çocuklar: Children 404

    Rusya’da susmayı reddeden genç LGBT bireylerin hikâyesini anlatan Children 404 belgeseli uluslararası platformda destekçilerini arıyor. 2013 yazı Gezi Parkı olayları neticesinde Türkiye tarihinde gördüğü en coşkulu ve kalabalık LGBT onur yürüyüşünü yaşarken komşu Rusya’dan gelen ve ulusal homofobiyi meşrulaştıran anti-gey propaganda yasası kalbimize kara gölgeler düşürmüştü. Aradan aylar geçti ve her nasıl Türkiye’de Gezi Parkı direnişinin meyvelerini görüyorsak, Rusya’da da bu anti-gey propaganda yasasına karşı başlatılan direniş de meyvelerini vermeye başladı.  Rusya’da susmayı reddeden genç LGBT bireylerin hikâyesini anlatan Children 404 belgeselinin ekibi var olan yasal baskı nedeniyle anonim kalmak durumunda, ancak belgesel için yardım toplamaya çalışan Kanadalı proje ortağı

  5. Manzaralar: Koray Kantarcıoğlu

    Fezada süzülen dağlar, patlayan kozmos, atomlar, zerreler, pikseller ve sonsuzluk.

  6. "O çöpü biz düzgün hale getiririz": Don Kişot Evi

    Don Kişot işgal evinin hikâyesini ve bu hareketin temel pratiklerini hem ev hem de atölyesinin manzarasının buraya baktığı sanatçı Talat Doğanoğlu ile konuştuk.

  7. Demonation Festivali No:4

    Üretimlerini bağımsız şekillerde ve ticari kaygılardan muaf olarak sürdüren müzikleri bir araya getiren Demonation Festivali, dördüncü senesi itibariyle hem gelenekselleşmiş, hem de Bant Mag. olarak en favori organizasyonlarımızdan biri. 4-5 Ocak tarihlerinde Babylon’da gerçekleşecek festivalde sahne alacak isimleri daha yakından tanımak için onlara birkaç soru yönelttik.

  8. The Cribs’den nasihatler var

    The Cribs’in 6 Kasım’daki adrenalin yüklü Tokyo konserinin ardından, Louder Than War ekibinden Katie Clare ve The Cribs’in hem solisti hem basçısı olan Gary Jarman, grubun yıldönümü albümü, müzikal zevkleri, ve sakalları hakkında konuşmak üzere buluştu...

  9. 10 kaplan gücünde bir müzisyen: Emily Wells

    27 Kasım'da Babylon'da sahne alan Emily Wells, müzikseverlere eşine kolay rastalanmayan o dört dörtlük konser deneyimlerinden birini yaşattı. buralara kadar gelmişken, biz de röportaj yapma fırsatını kaçırmadık.

  10. Red Bull Music Academy Radio Festival rehberi

    Dans etmeden duramayacağınız yepyeni festival hakkında bilmeniz gerekenler

  11. Bir Berlin seyahatinden sahneler ve eski efsaneler

    Kadınlar için uluslararası bir network olarak işleyen female:pressure’ın düzenlediği, ses teknisyeninden organizatörüne, katkıda bulunan herkesin kadın olduğu Perspectives Festival için Berlin’e giden Yeşim Tabak’ın kaleminden izlenimler; buram buram Berlin, inşaat ve “kızlar” kokulu bir yazı…

  12. Dijital veri ve ederi: Streaming ve ötesi

    Müzik ekonomisi incelemelerinde bu ayki konumuz; günümüzün en yaygın müzik dinleme yöntemi “streaming”, yani bir şarkıyı bilgisayara indiremeden internet üzerinden dinleme.

  13. Müzik insanları “streaming” hakkında ne düşünüyor?

    Müzik ortamından farklı insanlara “streaming” alışkanlığı, pratiği, ekonomisi ve etiği hakkında ne düşündüklerini sorduk. Konu üzerine deneyimlerini bizle paylaşmalarını istedik.

  14. Bambaşka bir albüm deneyimi: Görsel albümler

    Müziğin görselle desteklenmesinin etiği daha yıllarca tartışılacak gibi duruyor. Bugüne kadar bu tartışmaya nokta koyan olmasa da karşımıza çıkmış en tatmin edici örnekleriyle görsel albümleri masaya yatırıyoruz.

  15. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  16. Müziğe dair kısalar

    İnsanların, inandıkları şeyin tam tersini savunan şarkıları sevebilmesinin inanılmazlığı ve sanatta taklite yönelik kısa yazılar...

  17. Bu Ay Ne İzlesem

    Sinema salonlarında Başka Sinema’nın ön ayak olduğu bağımsız film canlanmasının etkisini sürdürdüğü aralık ayında, vizyonda görmek için gün saydığımız çok sayıda filme kavuşacağız.

  18. Türden Türe, Daldan Dala Konan Üç Yönetmen

    Her çektiği filmle, başka bir türe, epey farklı dünyalara yolculuk eden yönetmenlerden François Ozon ve Spike Lee’yi bu ay vizyonda ağırlıyoruz. Onlara, geçtiğimiz Filmekimi’nde The Look of Love’la karşımıza çıkan Michael Winterbottom da eklenince, daldan dala konan bu yönetmenlerin ne işler karıştığını didiklememek olmazdı…

  19. Hiç Kimsenin Favori Oyuncusu: Keanu Reeves

    Resmen Hollywood’un mundar ettiği bir simayı, hiç kimsenin her gece yatağa onu düşünerek girmediğine neredeyse emin gibi olduğumuz Keanu Reeves’in kulaklarını, bu ay bizde de gösterime giren yeni filmi 47 Ronin’e rağmen kimse çınlatmıyordur kesin, bari en azından biz çınlatalım dedik.

  20. Beyazperdenin Yalnız Karakterleri

    Geçtiğimiz ay gösterime giren All is Lost’ta azgın dalgalara karşı tek başına ayakta durmaya çalışan ve tüm bir filmi yalnız başına sırtlayan Robert Redford’u izleyince, beyazperdenin yapayalnız karakterleri etrafında şöyle bir gezinelim dedik.

  21. Çıfıt

    Görüyoruz-beğeniyoruz, dinliyoruz-ilgileniyoruz, yiyoruz-bayılıyoruz, okuyoruz-şaşırıyoruz, sonra da sizinle paylaşıyoruz.

  22. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] sorumlu yazı işleri müdürü J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın koordinatörü