Grizzly Bear – Shields: B-Sides / Warp (Albüm)
+ Nicolas Jaar’ın enfes “Sleeping Ute” remix’i ve Marfa. Texas’ta kaydedilen üç demo şarkının bizlere Grizzly Bear’i aradan geçen bir sene içerisinde ne kadar özlediğimizi hatırlatması.  
– İki bonus şarkı, üç demo ve iki remiksten oluşan bu albümün, Shields seviyesini yakalayamamış olmaması.  E.B.
“Sleeping Ute (Nicloas Jaar Remix)”

Connan Mockasin – Caramel – Because/ Mexican Summer (Albüm)
+ Atmosferin en üst tabakalarına çıkaran, virtüöz titizliğiyle işlenmiş bir prodüksiyon var karşımızda.
– Tabiî ki bunun da sevdalısı var ama albümün temposu o kadar düşük öyle her dakika dinlenebilecek gibi değil. S.M.
“I’m The Man, That Will Find You”

Logos – Cold Mission / Keysound (Albüm)
+ Yedi göğün bilinmezlerinde kristal sesleri, bol klavye tonlu oyuncaklarıyla yolculuk etmekte olan James Parker birleşik gezegenler federasyonunu kurmuşa benziyor.
– Elbette bu bir ilk değil zaten Parker’da gelecek mucidi olma derdinde değil. S.K.
“Seawolf”

Gesaffelstein – Aleph / Vinyl Factory (Albüm)
+ Fütursuzca dans etmenize sebep olacak birçok parçayı içinde bulunduran 14 şarkılık Aleph, tekno severlerin gözden kaçırmaması gereken bir albüm
– Anlam vermekte güçlük çekilen “Hellifornia” şarkısı.  E.B.
“Aleph”

Jake Bugg – Shangri La / Mercury (Albüm)
+ “Storm Passes Away” ve “Pine Trees” gibi içten şarkıların albümde yer alması, Jake Bugg için umudumuzu yitirmememizi sağlıyor.
– Bugg’ın, başarılı bir ilk albümün, popülerliği altında ezilmesi sonucunda zayıf ve samimî olmayan bir albüm yayınlaması. E.B.
“Strorm Passes Away”

Eminem – The Marshall Mathers LP 2 / Shady (Albüm)
+ Uzun süre sonra yeni bir LP ile karşımıza çıkan Eminem, “Rap Tanrısı” olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Ayın, hattâ yılın albümü olabilir.
– Radyoyu her açtığınızda Rihanna ile yaptığı düet olan “The Monster” parçasını duymamız dışında negatif bir yanı yok gibi. A.A.
“Rap God”

Josephine Foster – I’m a Dreamer / Fire Records (albüm)
+Josephine Foster’ın tatlı vokalleri yağmurlu sonbahar günlerine birebir.  Bir de hiç beklemediğiniz bir anda mızıka girdi mi araya, ya da şarkılardan biri kontrbasla başladı mı tadından yenmez bir albüm.
-Neredeyse mükemmel olan albümde olumsuz bir yan bulmak çok zor. Belki geleneksel-alışılagelmiş bir tonda olması. Ama hayır, muazzam bir albüm. A.T.
My Wondering Heart

Sebastian Tellier – Confection / Record Makers (Albüm)
+ Bize şarkı sözleri ve parmaklarıyla yol gösteriyor: Hafif ol. Tek milim hareket etmeden uçuyoruz. Böyle buyurdu müziğin mesihi.
– Umarım dans pistlerinden uzak durur. S.U.
“L’amour naissant”

Cate La Bon- Mug Museum / Wichita (Albüm)
+Galli şarkıcının 3. garip albümü hiçlikle yaratılmış, ağızda geveler gibi söylenmiş, basit enstrümanlarla çalınmış, sade ve çaktırmadan da depresif bir albüm. Perfume Genius’la düeti  “I Think I Knew” adlı parça dinlenmeli.
-Yoğun bir duygusal his yaşatmaması albümün sizde bıraktığı etkisini azaltabilir. A.T.
Duke

Botany – Lava Diviner (True Story) / Western Vinyl (Albüm)
+ Texaslı prodüktör Spencer Stephenson’ın elinden çıkma Lava Diviner elektronik ritimlerle bezeli bir piknik. Nosaj Thing tadında ilerleyen, katman katman derinleşen albüm, karanlık ama umut taşıyan, ince detaylarla dolu bir atmosfer sunuyor.
– Uzun bir bekleyişin ardından gelen albüm çok fazla yenilik taşımıyor, başladığı tonu albümün sonuna kadar sürdürüyor. Fakat yine de içinde kaybolmak çok kolay. L.A.
“Quatic”

Arcade Fire – Reflektor / Merge (Albüm)
+ Her zamanki gibi bir duruşa sahipler. Şarkıları onların soru sorma biçimleri. Berrak ve bol danslı.
– Şarkılarında light kelimesini yeterince kullandıklarını düşünüyorum, artık şu manyaklıklarını bıraksalar keşke… S.U.
“Afterlife”

Widowspeak – The Swamps / Captured (EP)
+ Bildiğimiz Latin gitar tınılarını içine alan yavaş temposu, dini vecizeli şarkı sözleriyle Widowspeak, her zaman dinlenir.
– “Almanac”la başlayan tempoyu düşürme politikası daha da etkili olmuş, nerede o “Puritan”lar, “Harsh Realm”lar? S.K.
“Calico”

Kurt Vile – It’s a Big World Out There (And I Am Scared) / Matador Records (Albüm)
+ Nisan’da yayınlanan Wakin on a Pretty Daze” albümünün devamı niteliğinde, sakin ve huzur dolu.
– Daha önce Kurt Vile dinlememiş biri için sıkıcı bir albüm olabilir. A.A.
Feel My Pain

Young Knives – Sick Octave / Gadzook (Albüm)
Çocuk konuşmalarıyla başlayan Sick Octave ilginç tonlarda, deneysel, enerjik ve maceracı bir albüm olduğunun müjdesini veriyor anında. Şarkıları dinledikçe de yanılmadığınızı anlıyorsunuz.
-Albümdeki her farklı tonu, ev yapımı synth melodilerini,  bilgisayarda üretilmiş sesleri ve davulu ayırt etmeye çalışırken yorulabilirsiniz pekala. Bunu yapmaya çalışmak bile keyifli tabi. A.T.
“We Could Be Blood“

eX – Possessed / Heresy Records (albüm)
+ Tarih boyunca cinnet, dinî gelenek ve kadına yüklenen cezaları konu edinen Possessed, Ortaçağ, Rönesans, Barok ve geleneksel halk müzik türlerini kullanarak ağır, fakat oldukça ilginç bir hikâye anlatıyor. Vokalleri kadife gibi, şarkıları da masal tadında ilginç bir dinleyiş.
– Albüm el attığı türlerin arasında biraz kopuk kopuk ilerliyor ve kesinlikle herkesin damağına uymayacak bir deneme. L.A.
“La Ditie de Jehanne dArc”

Dark Features – The Control / s/r  (albüm/yeni grup)
+ Seattle’lı taze grup Dark Features çıkış albümlerinde 90’ların elektronik müziğinden not alıyor, gri tonlarıyla bezeli, synthlerle yüklü geleneksel yapıda bir albüm sunuyor.
– Sesler biraz fazla tanıdık, albüm de toplamda biraz unutulası, fakat arada birkaç parça grubun geleceğine heyecanlı bir soluk katıyor. L.A.
“Coastal”

The Killers – Direct Hits / Island Records (Albüm)
+ The Killers’ın en sevdiğimiz parçalarına ilave olarak M83 eli değen “Shot at the Night” gibi yeni birkaç parçayı içeren, The Killers severlerin gözünden kaçmamalı.
– Bildiğimiz “Best Of” albümlerinden pek bir farkı yok. A.A.
“Shot at the Night”

Moonface – Julia with Blue Jeans On / Jagjaguwar-Paperbag  (Albüm)
+ Spencer Krug’un kanatan öyküleri için yeterince kış şimdi.
– Fakat göz gözü görmeyecek kadar da beyaz. S.K.
“Barbarian”

Matt Kivel – Double Exposure / Olde English Spelling Bee-Burger  (Albüm)
+ Alçak gönüllü, ince akustik gitar tınıları ve erdemli sözler içinde bir süre hapsolacaksınız.
– Ağır duygu yükleri altında ezilip, kendinizi oradan oraya atmak için henüz çok erken. S.K.
“All Will Be Well” 

  1. Beş yıl önce on yıl önce

    1 Aralık 1913100 yıl önce bugün Belkıs Şevket tek motorlu üstü açık uçağa binen ilk kadın oldu ve İstanbul üzerinde uçarken aşağı attığı kartlarla Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Derneği (Kadın Haklarını Savunma Derneği) adına bildiri dağıttı. 2 Aralık 194370 yıl önce bugün, Varlık Vergisi’ni ödemedikleri için 1943 başından itibaren Aşkale ve Sivrihisar’daki çalışma kamplarına gönderilen ve yüzde 87’si gayri Müslim olan mükelleflerin serbest bırakılmasına karar verildi. 3 Aralık 197340 yıl önce bugün Pioneer 10 aracı Jüpiter’in ilk yakın çekim fotoğraflarını gönderdi.;(http://planetimages.blogspot.com) 6 Aralık 20085 yıl önce bugün 15 yaşındaki Alexandros Grigoropoulos’un iki polis tarafından öldürülmesiyle 2008 Yunan isyanı başladı. (libcom.org)

  2. Big Brotherın bizi izlediği doğruysa: Simon Menner

    Top Secret isimli kitabında Stasi arşivinden akıl almaz karelerle Doğu Almanya hükümetinin gözetleme operasyonuna bir iç bakış sergileyen sanatçı Simon Menner ile sohbet ettik. Alman fotoğrafçı Simon Menner, gözetleme konusunda oldukça meraklı. Küratörlük görevini üstlendiği son kitabı Top Secret: Images from the Stasi Archives, Doğu Almanya hükümetinin şaşırtıcı büyüklükteki gözetleme operasyonunu konu ediniyor. Arşivdeki milyonlarca belgenin arasından seçilmiş fotoğraflardan oluşan kitapta insanların nasıl takip edileceğinden dövüş tekniklerine, sahte bıyık takma önerilerinden daire aramalarına kadar her şey mevcut. Fakat görüntülerin yakın tarihten gelmesine rağmen, Top Secret bir anda hem tanıdık, hem de oldukça yabancı bir dünyayı yansıtıyor; bugüne de şüphesiz ilginç bir ışık tutuyor. Gözetim ve

  3. Ethem Onur Bilgiç ve Tatlı Kabuslar

    Bant Mag. illüstratörlerinden Ethem Onur Bilgiç, 3 Aralık salı günü Tatlı Kâbuslar adlı ilk kişisel sergisini Milk Gallery’de açtı. Sergiden önce bir başka çizer Sedat Girgin, hem sergi hem de Ethem’in estetik algısı üzerine merak ettiklerini sordu. Sedat Girgin: 3 Aralık’ta ilk kişisel sergini Milk Gallery’de açıyorsun. Nedir bu serginin adı? Ethem Onur Bilgiç: Serginin adı Tatlı Kâbuslar. Sedat Girgin: İşlerin küçük bir kısmını önceden gören şanslı insanlardan biri olarak yazıyorum, işlerin bir seri olduğunu söylemiştin. Nedir bu seri? Neyi anlatıyorsun? Anlatırım demiştin. Kısmet burayaymış. Ethem Onur Bilgiç: Ufaktan bahsettiğim gibi, rüyalarımda gördüğüm ve ufak ufak not aldığım biraz saçma biraz garip biraz da ürkütücü öyküler

  4. Homofobinin yasalaştığı topraklarda büyüyen çocuklar: Children 404

    Rusya’da susmayı reddeden genç LGBT bireylerin hikâyesini anlatan Children 404 belgeseli uluslararası platformda destekçilerini arıyor. 2013 yazı Gezi Parkı olayları neticesinde Türkiye tarihinde gördüğü en coşkulu ve kalabalık LGBT onur yürüyüşünü yaşarken komşu Rusya’dan gelen ve ulusal homofobiyi meşrulaştıran anti-gey propaganda yasası kalbimize kara gölgeler düşürmüştü. Aradan aylar geçti ve her nasıl Türkiye’de Gezi Parkı direnişinin meyvelerini görüyorsak, Rusya’da da bu anti-gey propaganda yasasına karşı başlatılan direniş de meyvelerini vermeye başladı.  Rusya’da susmayı reddeden genç LGBT bireylerin hikâyesini anlatan Children 404 belgeselinin ekibi var olan yasal baskı nedeniyle anonim kalmak durumunda, ancak belgesel için yardım toplamaya çalışan Kanadalı proje ortağı

  5. Manzaralar: Koray Kantarcıoğlu

    Fezada süzülen dağlar, patlayan kozmos, atomlar, zerreler, pikseller ve sonsuzluk.

  6. "O çöpü biz düzgün hale getiririz": Don Kişot Evi

    Don Kişot işgal evinin hikâyesini ve bu hareketin temel pratiklerini hem ev hem de atölyesinin manzarasının buraya baktığı sanatçı Talat Doğanoğlu ile konuştuk.

  7. Demonation Festivali No:4

    Üretimlerini bağımsız şekillerde ve ticari kaygılardan muaf olarak sürdüren müzikleri bir araya getiren Demonation Festivali, dördüncü senesi itibariyle hem gelenekselleşmiş, hem de Bant Mag. olarak en favori organizasyonlarımızdan biri. 4-5 Ocak tarihlerinde Babylon’da gerçekleşecek festivalde sahne alacak isimleri daha yakından tanımak için onlara birkaç soru yönelttik.

  8. The Cribs’den nasihatler var

    The Cribs’in 6 Kasım’daki adrenalin yüklü Tokyo konserinin ardından, Louder Than War ekibinden Katie Clare ve The Cribs’in hem solisti hem basçısı olan Gary Jarman, grubun yıldönümü albümü, müzikal zevkleri, ve sakalları hakkında konuşmak üzere buluştu...

  9. 10 kaplan gücünde bir müzisyen: Emily Wells

    27 Kasım'da Babylon'da sahne alan Emily Wells, müzikseverlere eşine kolay rastalanmayan o dört dörtlük konser deneyimlerinden birini yaşattı. buralara kadar gelmişken, biz de röportaj yapma fırsatını kaçırmadık.

  10. Red Bull Music Academy Radio Festival rehberi

    Dans etmeden duramayacağınız yepyeni festival hakkında bilmeniz gerekenler

  11. Bir Berlin seyahatinden sahneler ve eski efsaneler

    Kadınlar için uluslararası bir network olarak işleyen female:pressure’ın düzenlediği, ses teknisyeninden organizatörüne, katkıda bulunan herkesin kadın olduğu Perspectives Festival için Berlin’e giden Yeşim Tabak’ın kaleminden izlenimler; buram buram Berlin, inşaat ve “kızlar” kokulu bir yazı…

  12. Dijital veri ve ederi: Streaming ve ötesi

    Müzik ekonomisi incelemelerinde bu ayki konumuz; günümüzün en yaygın müzik dinleme yöntemi “streaming”, yani bir şarkıyı bilgisayara indiremeden internet üzerinden dinleme.

  13. Müzik insanları “streaming” hakkında ne düşünüyor?

    Müzik ortamından farklı insanlara “streaming” alışkanlığı, pratiği, ekonomisi ve etiği hakkında ne düşündüklerini sorduk. Konu üzerine deneyimlerini bizle paylaşmalarını istedik.

  14. Bambaşka bir albüm deneyimi: Görsel albümler

    Müziğin görselle desteklenmesinin etiği daha yıllarca tartışılacak gibi duruyor. Bugüne kadar bu tartışmaya nokta koyan olmasa da karşımıza çıkmış en tatmin edici örnekleriyle görsel albümleri masaya yatırıyoruz.

  15. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  16. Müziğe dair kısalar

    İnsanların, inandıkları şeyin tam tersini savunan şarkıları sevebilmesinin inanılmazlığı ve sanatta taklite yönelik kısa yazılar...

  17. Bu Ay Ne İzlesem

    Sinema salonlarında Başka Sinema’nın ön ayak olduğu bağımsız film canlanmasının etkisini sürdürdüğü aralık ayında, vizyonda görmek için gün saydığımız çok sayıda filme kavuşacağız.

  18. Türden Türe, Daldan Dala Konan Üç Yönetmen

    Her çektiği filmle, başka bir türe, epey farklı dünyalara yolculuk eden yönetmenlerden François Ozon ve Spike Lee’yi bu ay vizyonda ağırlıyoruz. Onlara, geçtiğimiz Filmekimi’nde The Look of Love’la karşımıza çıkan Michael Winterbottom da eklenince, daldan dala konan bu yönetmenlerin ne işler karıştığını didiklememek olmazdı…

  19. Hiç Kimsenin Favori Oyuncusu: Keanu Reeves

    Resmen Hollywood’un mundar ettiği bir simayı, hiç kimsenin her gece yatağa onu düşünerek girmediğine neredeyse emin gibi olduğumuz Keanu Reeves’in kulaklarını, bu ay bizde de gösterime giren yeni filmi 47 Ronin’e rağmen kimse çınlatmıyordur kesin, bari en azından biz çınlatalım dedik.

  20. Beyazperdenin Yalnız Karakterleri

    Geçtiğimiz ay gösterime giren All is Lost’ta azgın dalgalara karşı tek başına ayakta durmaya çalışan ve tüm bir filmi yalnız başına sırtlayan Robert Redford’u izleyince, beyazperdenin yapayalnız karakterleri etrafında şöyle bir gezinelim dedik.

  21. Çıfıt

    Görüyoruz-beğeniyoruz, dinliyoruz-ilgileniyoruz, yiyoruz-bayılıyoruz, okuyoruz-şaşırıyoruz, sonra da sizinle paylaşıyoruz.

  22. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] sorumlu yazı işleri müdürü J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın koordinatörü